Güncelleme Tarihi:
Onur Baştürk:
Dünyanın hiçbir yerinde herhalde böyle bir şey yok. Cumhurbaşkanına “evleneceğim” diye söz vermek ve bunun için bir süre almak. Evlenmekten bahsediyoruz, çocuk oyuncağı değil.
Neden böyle bir şey yaparsın ve kendini daraltırsın ki?
Bahsedilen çifti ayrıca son derece demode, var olan dünya gidişatının bin fersah gerisinde görüyor ve onları hiç anlamıyorum.
Ömür Gedik:
Ismarlama evlilik işte ancak bu kadar olur. Bu işleri kolay sanmanın sonu da bu işte. Allah’tan evlenmeden anlaşıldı tüm bu saçmalıklar da zamanında ayrıldılar.
Ya bir de evlendikten sonra, o meşhur düğün gerçekleştikten sonra hemen boşansalardı. Maazallah!
Cenazeye salaş
şekilde mi gitseydi?
Cenazelerde ünlülerin giyim kuşamları çok konuşuluyor. Pınar Altuğ bir takipçisinin “Vatan Şaşmaz’ın cenazesine tırnaklar ojeli, saçlar açık geldi” sözlerine “Ben cenazeye namaz kılmaya değil, arkadaşıma veda etmeye gittim. Ne giydiğimin, ne yaptığımın hesabını kimseye vermem” diye cevap verdi. Takipçinin eleştirisine ve Altuğ’un buna cevabına ne diyorsunuz?
Ömür Gedik:
Bu arkadaş anlaşılan öncelikle saçın açık olmasına takmış. Ona neyse artık... Oje, fön olayına da girmiş. Cenazeye yataktan kalktığımız gibi, hatta ojelerimizi de çıkarıp, en eski kıyafetlerimizle, bakımsız bir halde gitmemizi de bekliyor sanırım. Pes yani! Pınar güzel cevap vermiş. Altına imzamı atıyorum ben de.
Onur Baştürk:
Cenazeye bakımlı gitmek bence veda ettiğin kişiye olan saygıdır. Ama biz bunu yanlış anlıyoruz. Pınar Altuğ doğru olanı yapmış.
Ne yapsaydı yani, salaş bir şekilde cenazeye katılsa daha mı iyiydi?
Cengiz Semercioğlu:
Tabutla selfie çekenler varken, cenazeye Pınar Altuğ tırnakları ojeli, başı açık gitmiş çok mu?
Kaldı ki cenazeye böyle giden pek çok kadın var. Namaz kılmıyorlar zaten, vedaya gidiyorlar.
Pınar’ın kıyafetiyle ilgili söylemiyorum bunu ama orada da ince bir çizgi var; galaya gider gibi de cenazeye gidilmez.
Melike Karakartal:
Bazı insanların, hiç tanımadıkları insanlara uzaktan parmak sallama cüretlerini hakikaten ilginç buluyorum. Burada konu oje, saç baş değil, karşı taraftaki laf etme, kötü yön arama dürtüsü.
Münasebetsizlik, saygısızlık.
Yakın arkadaşını kaybeden insana söylenecek laf mı bunlar?
Altuğ güzel yanıt vermiş.
Aleyna’ya kızalım mı?
Behzat Uygur ve Aleyna Tilki arasındaki polemiğe Konsey ne diyor? Behzat Uygur’un Aleyna’nın çalıntı olduğu anlaşılan fotoğrafına mizahi yaklaşımına karşı Aleyna’nın verdiği “Behzat Uygur kim? İsmini daha önce duydum ama ne iş yaptığını bilmiyorum. Ünlü biri mi, aydınlatın” şeklindeki cevabı yorumlayalım.
Onur Baştürk: Aleyna’ya kızmayalım, çünkü yaşı gereği tanımıyor olabilir. Ben normal buldum söylediklerini.
Cengiz Semercioğlu:
17 yaşındaki bir kız, Behzat Uygur’u tanımak zorunda mı? Gerçekten de tanımayabilir, sonuçta Behzat son yıllarda ekrandan uzakta. Aleyna tanımayabilir ama büyüklerine bir parça saygılı olmak zorunda.
O tweet’i atana kadar Google’a Behzat Uygur yazsa (ki kesin yapmıştır zaten) kim olduğunu görecek... Ayrıca, 17 yaşında bir kızın tanımaması, Behzat’ın kalitesinden, oyunculuğundan bir şey götürmez...
Ömür Gedik:
Aleyna düpedüz önemli bir tiyatrocuya ve her şeyden önce büyüğüne saygısızlık yapmış. Hadi bilmiyordu diyelim, fanlarına “aydınlatın o kim” diye soracağına, ‘Google amca’sına sorsaydı. Ayrıca bilmediğinden değil, Behzat Uygur’a bozulup iğneleyici ve alaycı bir dille bilerek böyle yazdığını düşünüyorum ben.
Aleynacım sana bir tavsiye, Türk halkı büyüklerine saygılı gençleri sever.
Hoşuna gitmeyen bir şey bile gelse başına, saygıda kusur etme.
Melike Karakartal:
Bu biraz insanın etrafına, hayata ne kadar merak duyduğu ile ilgili galiba.
Aleyna yaşı gereği her konuya merak duyan bir genç kızdan ziyade kendine ve kariyerine odaklanmış, egolu bir genç kız portresi çiziyor.
Bu yaşlarda hayata duyulan merak, büyüklere, ağabeylere, ablalara olan ölçülü/ölçüsüz yaklaşım insanın nasıl bir yetişkine dönüşeceğini de belirler. Daha fazla çevresine bakmalı. Uzun yıllar sürecek bir kariyerin anahtarı orada çünkü.
Her ilişki bir gün biter mi?
Sadettin Saran, aile mahkemesine başvurarak
5 yıllık eşi Emek Saran’a boşanma davası açtı. Bu ayrılık Konsey’i şaşırttı mı?
Onur Baştürk: Beni hiçbir ayrılık şaşırtmıyor arkadaşlar. Kaldı ki bu ilişki hiç şaşırtmadı. Çünkü her ilişki bir gün biter. Nokta.
Melike Karakartal:
Çok yakışan bir çiftti. Tabii ilişkilerini kameralar önünde yaşayan bir çift olmadıkları, evlilikleriyle ilgili bu süreçte herhangi bir haber almadığımız için şaşırdım tabii.
Ömür Gedik:
Emek Hanım ve Sadettin Saran çok yakışıyorlardı birbirlerine.
Ben üzüldüm ayrılmalarına.
Cengiz Semercioğlu:
Daha önce evlilikler yaşamış, bunlardan çocukları olan olgun çiftlerin yaptığı evliliğin daha uzun olması gerekiyormuş gibi geliyor insana... Memleketi Kırıkkale’de herkesin davetli olduğu bir düğün yapmıştı Saran. Ama beni çok şaşırtmadı bu ayrılık, çünkü 6 ay öncesinden konuşuluyordu ayrılacakları.
Haberleri bile çıkmış, Emek Hanım yalanlamıştı...
Sen suçlusun dolunay
Tarkan, Harbiye Açıkhava’daki ilk konserinde yaşanan aksaklıkları “Dolunay etkisi” olarak yorumladı. Ece Erken de Alişan-Eda Erol ayrılığına “Dolunay var, bu ara herkes ayrılıyor” açıklamasını getirdi. Konsey dolunaydan etkileniyor mu? Ünlülerin her şeyi dolunaya bağlamalarına ne diyorsunuz?
Melike Karakartal:
Ben dolunayın güzelliğini seyretmeyi severim, ona kötü anlamlar yüklemem.
Aksilikleri dolunaya bağlamak, biraz da böyle bir etkiye inanmak istemekle ilgili. Dolayısıyla yanıtım: Evet, çok etkileniyorum ama güzelliğinden!
Cengiz Semercioğlu:
Her şeyi astrologların etkisiyle yapan, onların dediği tarihte sözleşme bile imzalamayan o kadar çok ünlü var ki...
Ben dolunayın etkisi, Merkür geri gitti, yana kaydı falandan anlamam.
Umarım Tarkan da kendini bu işlere kaptıran ünlülerden olmaz.
Onur Baştürk:
Ters giden her şeyi Merkür’e bağlamayı alışkanlık edinmiştik, şimdi de dolunayı suçlamak moda oldu sanırım.
Über manasız ama insanlar rahatlıyor böyle yapınca. Anlayışlı olmak lazım.
Ömür Gedik:
Bir soruna bahane ya da neden bulunca rahatlıyoruz. İster Merkür olsun, ister dolunay, isterse de başka bir şey.
Nedeni bul, suçu ona yükle ve rahatla. Bunu ben de yapıyorum ve gerçekten rahatlıyorum.
İyi ki dolunay var.
O etek yüzde yüz kuzu derisi
Serenay Sarıkaya, Isabel Marant imzalı mini kırmızı eteğiyle sokağa çıkınca ilgi odağı oldu. Eteğin fiyatının 6 bin lira olduğu söyleniyor. Konsey, Serenay’ın bu kıyafetini yorumladı...
Ömür Gedik: Eteğin rengi şahane ama kendisi bir o kadar manasız. Hediye paketi gibi. Serenay’a yakışmış o ayrı ama ona ne giyse yakışıyor. 6 bin lira konusuna gelince, zengin bile olsam bu eteğe o parayı vermem!
Onur Baştürk: Ne giyse yakışıyor. Öyle bir cazibesi var. 6 bin lira normal Isabel Marant için. Çok ama Serenay da versin o parayı, ne yapalım yani.
Cengiz Semercioğlu: Serenay’ın gözde markalarından biri Isabel Marant. Ama Isabel Marant bir yandan da tartışılan bir modacı. Tasarladığı timsah, anakonda, vatoz derisinden ayakkabılar hayvanseverlerin tepkisine neden olmuştu. Serenay’ın eteğini görünce aklıma geldi. Yakışmış mı? Tartışmaya gerek yok, 10 numara...
Melike Karakartal:
Ömür biliyor musun, bu etek yüzde yüz kuzu derisi! Serenay Sarıkaya bunu bilse ne o parayı verir ne de giyerdi...
Bence o eteği iade etsin.
Şeyma dikkat çekmeye çalışıyor
Şeyma Subaşı, New York’ta yatakta, banyoda verdiği cesur pozların ardından son olarak hamileymiş gibi göründüğü bir fotoğrafını paylaştı Instagram hesabında. Şeyma ne yapmaya çalışıyor?
Ömür Gedik:
Tek kelimeyle ilgi çekmeye devam etmeye çalışıyor.
Hayatını telefonunun ekranında yaşayarak iletişim kuruyor hayatla. Burning Man’deki kıyafetlerini beğenmiştim. Ama yatak odasındaki ve hamileymiş gibi göründüğü poz pek sıradan ve manasız geldi bana. Biraz daha yaratıcı olmalı.
Melike Karakartal:
Şeyma Subaşı bir süredir “herkes sürekli beni konuşsun” hastalığına yakalanmış gibi görünüyor. Burning Man’de çektirdiği fotoğraflarının ateşi söner sönmez böyle bir fotoğraf koydu, hiç ara vermiyor. Sadece Subaşı’nın değil, bu kadar sosyal medya, bu kadar telefon odaklı yaşayan herkesin hayatı kaçırdığını düşünüyorum.
Onur Baştürk:
Yataktaki poz cesur muydu? Bana klasik geldi.
Diğer pozu ise görmedim ama Şeyma tüm Insta influencer’lar gibi dikkat çekmeye çalışıyor.
Cengiz Semercioğlu:
Ben abartılı bir pozunu görmedim Şeyma’nın. Televizyonun en popüler adamlarından biriyle evliliğe hazırlanıyor, genç, güzel, dünyayı geziyor. Para harcıyor... Bunları da sosyal medyadan paylaşıyor. Yani dönem Şeyma’nın dönemi... Belki de ikinci çocuğu istediğinin mesajının vermiştir hamile fotoğrafıyla...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR