Sinem VURAL - Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2016 14:24
Kanal D’nin yeni dizisi “Altınsoylar” geçen hafta başladı. Dizide Altınsoy ailesinin çılgın kızı Gülsüm’ü oynayan Şebnem Bozoklu, evin kızı olmaya çoktan alıştığını söylüyor: “Sokakta daha ‘Merhaba’ demeden yanağımı seviyorlar. O evlerin de kızıyım çünkü.”
* Altınsoylar evinde neler yaşanıyor?
- Altınsoylar evi Alice Harikalar Diyarı kadar sürprizli. Altınsoylar köşkü birçok sürprize ve heyecana gebe bir yer ve içinde olduğum için çok mutluyum.
* Yine mi komedi diyecekler midir sizce?
- Alıştılar artık. İnsanları güldürme konusunda tamamım. Bu durumdan çok da mutluyum. Biri “Beni güldürüyorsun” derken aslında o kişiye “Zekisin” demiş oluyor. Ama Gülsüm, daha önce canlandırdığım karakterlerden farklı birçok özelliğe sahip.
* Nasıl yani?
- Gülsüm kadar son söyleyeceği sözü ilk başta söyleyen, patavatsız, her an her şeyi yapabilecek dengesizlikte, bu kadar stratejist, insanları yargılamaya meyilli birini oynamamıştım. Saman alevi gibi öfkesi, aniden sinirlenebiliyor. Çok hızlı geçişler yaşıyor, duygu durumu gerçekten çok karışık. Hayatında bir şeyler doğru gitmediği zaman hemen arıza veriyor. Sağı solu belli değil. Gülsüm ile bir işiniz varsa acırım size (gülüyor)...
* Gülsüm çok enteresan bir karakter anlaşılan.
- Tabii. Cihat Tamer’in oynadığı baba figürüne çok benziyor. Babası da çok çabuk parlayan, kendi doğrularına çok bağlı, kendi inanç sisteminde çok tutarlı ve bir şeyler onun istediği gibi gitmediği zaman hemen parlayabilen biri. Bu yüzden babasının kızı. Ne tesadüftür ki hayatta en çok çatıştığı kişi de babası. Bir de iddialı giyiniyor. Leopar desenli botlar, pembe küpeler... Evin içinde herkes terlikle, o topuklu ayakkabıyla.
GÜLSÜM’E BENZEMEM FİLTREM YÜKSEKTİR* Eve ansızın bir torun çıkageliyor. Bu torun evdeki dengeleri nasıl değiştiriyor?- Aileye aniden yeni biri katılıyor düşünün. Tanımıyorsunuz ama akrabanız. Üstelik sizin evinize taşınıyor. Tabii ki herkes için büyük bir şok. Özellikle Altınsoylar gibi varlıklı aile için daha büyük sıkıntı. Mesela Gülsüm ne güzel ileride miras bize kalacaktı diye düşünüyor. Bir de Gülsüm’ün başka bir derdi var, kocası Mesut’un kabul görmemesi. Kaçarak evlendikleri için evin dışında yaşamışlar, eve yeni dönmüşler. Kocası ailenin beğenip benimsediği biri değil. Daha kendi kocasını kabul ettirememişken eve yeni gelen hem de çok beklenen biri olması, Gülsüm açısından yenilir yutulur şey değil. Bu da evdeki tüm dengeleri değiştiriyor işte...
* Bennu Yıldırımlar, Cihat Tamer, Ünal Yeter, Birsen Dürülü, Aras Aydın, Ayça Ayşin Turan gibi isimler var dizide. Nasıl bir ekip oldunuz?- Çok şeker bir ekibimiz var. Enerjisi birbirine çok yakın, aynı şeye gülüp aynı şeye siniri bozulabilen bir ekibiz. Renkli tipler oynadığımız için birbirimizi izlemekten de keyif alıyoruz. Bir de Türkan Derya faktörü var. Onu iki damardan anlatabilirim. İlki beğendiğim bir kadın yönetmen. Türk televizyon tarihine yaptığı işlerle damgasını vurmuş, şahane karakterler yaratmış biri. İkinci ayak ise çok sevdiğim bir arkadaşım... Ama ilk kez birlikte çalışıyoruz. O kadar uyumluyuz ki ilk bölümü çekerken 42’nci bölümü çekiyormuş gibi rahattım.
* Yine komedi olmasının yanı sıra siz dizide yine evin kızısınız... - Onu bırak, sokakta da en sık duyduğum şey bu. Daha “Merhaba” demeden yanağımı seviyorlar. O evlerin de kızıyım çünkü.
* Bu hareketleri garipsediğiniz olmuyor mu?- İlk başta şaşırdım ama 9-10 yıldır böyle devam edince kabullendim. Halimden de memnunum.
* Filtresiz bir karakteri, hani aklına geleni pat diye söyleyen birini canlandırmak, insana huzur veriyor mudur?- Evet ama ben gerçekte Gülsüm’e hiç benzemem, filtresi yüksek bir tipim. Söylemem gerekeni bile söyleyemem. Karaktere kendimi fazla kaptırıp da eli maşalı çıkmayayım bu projeden (gülüyor).
BÜTÜN PROJELER ÜST ÜSTE GELDİ * Son iki yılda hiç durmadınız. - Öyle oldu. Üç
sinema filmi, tek kişilik bir oyun ve bir televizyon dizisi...
* Kendinize kastınız mı var?- Böyle gelişti. Geçtiğimiz sonbaharda “Albüm” filmini çektim. Yazın başında “Yok Artık 2” ve daha vizyona girmeyen Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği “Haybeden Gerçeküstü Aşk”... Aralık başı da tek kişilik oyun başlıyor. Tabii “Altınsoylar”la da uzun bir yola çıktık. Çok yoruluyorum ama keyfim yerinde.
* Kabul edelim, çok da insani bir tempo değil. - Haklısın ama hakikaten üst üste geldi. Normalde televizyonda yaptığı işler arasına bile 1 ya da 1,5 sene koyan biriyim. En sevdiğim şey seyahat, bundan besleniyorum. O araları böyle değerlendiriyorum. Ama olsun, iyiyim ve mutluyum.
* Yolculuğunuz nasıl devam edecek?- Tatlı tatlı çalışarak... Arada dinlenmeye çalışarak...
BU SEZON OYUN YAPMA FiKRiNDE DEĞiLDiM* Tek kişilik oyun hazırlığı nasıl gidiyor?
- Bu sezon bir oyun yapma fikrinde hiç değildim. Ama Kemal’in (Hamamcıoğlu) yeni bir şeyler yazdığını da biliyor ve merak ediyordum. “Şebnem sana bir şey okutacağım” dedi, okudum. “Ne zaman başlıyoruz?” diye sorunca da “Ne zaman başlayalım?” diye yanıt verdim gayri ihtiyari (gülüyor). Bana alan bırakmadı çünkü yazdığı metin çok iyiydi. Bu yüzden oyun için çok heyecanlıyım.
* Adı “Kaplan Sarılması”ymış. Konusu ne?
- Modern hayat, yeni dünya düzeni, insanların teknolojiyle bu kadar baş başa kalması ve gittikçe yalnızlaşması üzerine bir oyun.
* Nerede sahnelenecek?
- G-mall’daki eski DOT Tiyatrosu’nun yeri Toy Sahne oldu. Orada...