Güncelleme Tarihi:
◊ Son filminiz “All I See Is You”, görme yetisini kaybetmiş bir kadının kocasıyla ilişkisini, bu çiftin hayatını konu alıyor. İnsan bir duyusunu yitirince diğer duyu organları daha hassas ve güçlü olur denir, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kesinlikle doğru, diğer duyularda aşırı keskinlik oluyor. Çünkü bir duyunun eksikliği diğer duyuları daha çok kullanarak giderilmeye çalışılıyor. Bunu nereden biliyorum; çünkü filmde görme yeteneğimi engellemek için özel lensler kullandım. Enteresan bir deneyimdi. Lensler ilk başta görüş açımı engellese de gözlerim bir müddet sonra duruma adapte olup görmek için savaşıyordu. O yüzden lensleri defalarca kalınlaştırmak zorunda kaldılar. Rol arkadaşımın yüzünü göremeden, gözlerine bakamadan oynamak zordu gerçekten ama görme engellilerin seslere ve etrafa olan hassasiyetlerini çok daha iyi kavradım bu sayede...
◊ Karmaşık karakterleri canlandırmak istediğinizden bahsetmiştiniz bir röportajınızda. Bu senaryoyu okurken Gina hangi yönüyle sizi cezbetti?
- Gina’da beni etkileyen birçok nokta var. 12 yaşında geçirdiği bir kazada görme yeteneğini kaybeden bir kız... Görmeden büyüyor, bir ilişkiye başlıyor ve hayatı kocasının gözlerinden görüyor. Sonra ameliyat olup gözlerine kavuşuyor. Aynaya baktığında 12 yaşındaki tatlı kızın yerine güzel bir kadın görüyor. Kendini keşfediyor, cinselliğini keşfediyor, hayatın farkına varmaya başlıyor. Fakat kocası bu farkındalıkları bir tehdit olarak algılıyor. Ameliyat sonrası ilişkileri daha iyiye doğru gideceğine umulmadık bir hâl alıyor. Çünkü her şeyin yolunda gitmesi için kocasına bağımlı olarak yaşamaya devam etmesi gerektiğini fark ediyor.
SÖZ KONUSU ÇOCUKLARIMSA GÖZÜM HİÇBİR ŞEY GÖRMEZ
◊ Filmde görme engelli bir kadını oynuyorsunuz, mecazi anlamda gerçek hayatta gözlerinizi kör eden bir durum oldu mu hiç?
- Konu çocuklarıma gelince gözüm hiçbir şey görmez. Her ortamda çocuklarının fotoğraflarını göstermeye başlayan, siz iki-üç kare beklerken gösterdiği fotoğrafların sonu gelmeyen, aynı anı 100 kare çeken, çocuklarının yaptıklarını saatlerce anlatan, sevgiden gözleri kör olmuş bir anne olmak istemiyorum... Ama bu soru üzerine aklıma ilk gelen yanıt bu oldu (gülüyor).
19 YAŞINDA BÜYÜMEYE ZORLANDIM
◊ Televizyon altın çağını yaşıyor. Siz de kariyerine televizyonla başayan bir oyuncusunuz. O günler ile bugünün televizyonunu karşılaştırıyor musunuz?
- 6.5 yıl “Gossip Girl”ü yaptım. Ama şimdi televizyon o kadar farklı bir boyutta ki karşılaştırmak mümkün değil.
◊ Neler hatırlıyorsunuz o günlere dair?
- 19 yaşında New York’a taşındım ve diziye başladım. Büyümeye, kendi kendime yaşamaya zorlanmış gibi hissediyordum. 6 yıl boyunca aynı karakteri oynamayı sevmiştim aslında, çünkü insan zaman geçtikçe aynı rolde kendini daha rahat hissediyor. Doğru bir proje ile televizyona hâlâ sıcak bakıyorum, fakat yaptığım filmlerle de gurur duyuyorum. Her projede farklı bir yönetmenle çalışmak, onların zengin vizyonlarını görmek müthiş bir zevk.
VİZYONDA BU HAFTA!