Güncelleme Tarihi:
Ömür Gedik:
Ben Aleyna ve Kerimcan olaylarında öncelikle içeriye bu silahların nasıl alındığını ve güvenliğin nasıl bu kadar zayıf olduğunu sorguluyorum. Bugün Kerimcan’a, yarın başka bir nedenle bir başkasına olabilir bu saldırılar. Bu kadar toplumsal gerginliğin, tahammülsüzlüğün olduğu, yolda bile insanların birbirine saldırdığı bir zamanda güvenlik ve cezalar artmazsa daha çok böyle olay yaşanır.
Onur Baştürk:
Türkiye’nin ikiyüzlü haliyle sonunda Kerimcan da tanıştı. “Ablan Star”lı videolara gülüp eğlenir sonra da böyle saldırır bu kitle. Yaman çelişkiler diyarı maalesef. Kerimcan’ın yol ayrımı başlıyor artık. Ya yoluna aynen devam edecek ya da kendini törpüleyecek ve eskisi gibi olmamaya gayret edecek, yani kendinden ödün verecek. Bence ilkini, zor olanı seçmeli diyorum. Ama tabii kendisi bilir. Kendi kararı. Bu arada elbette üzüldüm başına gelenler için, orası ayrı.
Güle güle
Ünlü tiyatrocu Erdal Tosun’u elim bir trafik kazasında kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun. Tosun’un ailesi, yakınları ve sevenlerine sabır dileriz.
Onur Baştürk: Haftanın en üzücü olaylarından biriydi. Gerçekten çok ucuz bir ülke burası. Hep söylüyoruz, ölmek kolay yaşamak zor...
Cengiz Semercioğlu: Erdal’ı yıllar öncesinden tanırdım, kardeşi Gürdal gibi... Bir aile bu kadar iyi kalpli olup bu kadar erken nasıl ayrılabilir bu hayattan... Çok üzücü, çok erken, kahredici bir ayrılık bu. Allah rahmet eylesin...
Melike Karakartal: Çok değerli bir insan, çok değerli bir tiyatrocu Erdal Tosun. Böyle zamanlardaki acıya ancak güzel anılara sarılıp katlanabiliyoruz. Öte yandan bu trafik belası çıkarıyor en büyük acıları. Rastgele yaşıyoruz bu caddelerde, sokaklarda. Ailesine güç ve sabır diliyorum. Allah rahmet eylesin.
Ömür Gedik: Ben babamı yıllar sonra ağlarken gördüm. Ki dayanıklıdır, hislerini saklar genelde. Aynı Cem Yılmaz, Kenan İmirzalıoğlu ve daha pek çok kişinin olduğu gibi Erdal Tosun içindi onun da gözyaşları. Çok değerli bir sanatçı ve iyi bir insandı. Milletçe çok üzüldük. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Bu fiyatlar ne böyle!
Bir kozmetik firması, reklamlarında oynaması için 600 bin dolar ücret talep eden Elçin Sangu yerine 350 bin liraya Hande Erçel’le anlaştı. Herkesin modası hızla geçerken, gündemde oldukları dönemde telaffuz ettikleri bu astronomik fiyatlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cengiz Semercioğlu: Herkes kendi fiyatını belirlemekte özgür. Hande Erçel işi kapmış ama bir yandan da kaşesinin Elçin Sangu’nun çok altında olduğunu göstermiş oldu. Hangisini tercih edersin derseniz, ben oyumu Elçin Sangu’dan yana kullanırdım...
Ömür Gedik: Yüksekten uçulacak devir değil bu devir. Çok da çakılmadan ortayı bulmak lazım. Herkesin bir alternatifi vardır cümlesini de unutmamak lazım ayrıca.
Melike Karakartal: Çok değil, 3-4 yıl öncesinin yıldızlarına bakın. Bugün pek çoğu yeni nesil yıldızlara devretmek zorunda kaldılar kavuğu. Artık öyle eskisi gibi gündemde kalmıyor kimse, günümüzün çiğne-tükür tüketim dünyası ekranlarda da geçerli. Yükseldikleri dönemlerde astronomik kaşelerle çalışmak yerine böyle kaygan bir zeminde nasıl uzun vadede ayakta duracaklarına daha çok kafa yorsalar keşke... Ben Sangu’yu 10-20 sene sonra da görmek isterim ekranlarda, çok yetenekli, çok nitelikli ve çok güzel bir oyuncu. Bu rakamlar hemen alternatif arama refleksi yaratıyor işverende, Ömür’e katılıyorum.
Onur Baştürk: Markanın tercihi çok normal geldi bana, bir sene biri popüler olur, ertesi sene başka biri. Her sene aynı kişiyle çalışacak gibi bir durum yok. Rakamlara gelince... Bu rakamlara hiçbir zaman inanmam ben. Çoğu zaman asıl rakam sarf edilmez. Düşük bir ücret almamıştır yani Hande Erçel.
Yoksa yeni Tuğçe Kazaz o mu?
Gamze Özçelik, tekrar Afrika’ya giderek bu sefer Ganalı çocuklara yardımda bulundu. “Beni yeniden Afrika’ya getiren, yetimlere ve muhtaçlara hizmet ettiren, onların başlarını okşatan Allah’a hamdolsun” açıklaması yapan Özçelik’in son dönemdeki söylemlerini nasıl buluyorsunuz? Gamze Özçelik yeni Tuğçe Kazaz olma yolunda mı?
Melike Karakartal: İnsan doğası böyledir, büyük bir acı yaşarken başkalarına faydalı olduğunuzda kendi ruhunuzun da tedavi olduğunu görürsünüz. Veya sağlam bir inanç geliştirirsiniz, bu da hem insanın dünyayla hem de kendi özüyle bağ kurmasını sağlar... Onda da belli ki öyle olmuş, çok zor zamanlar geçirdi, yaşadıkları herkesin kaldırabileceği türden olaylar değildi. Kendini bırakmak yerine çok güçlü, ayakları yere basan bir kadına dönüştü Gamze Özçelik. Tuğçe Kazaz’lık bir durum yok ortada, Özçelik’e çok saygı duyuyor ve takdir ediyorum.
Onur Baştürk: Yeni Tuğçe Kazaz olması için bayağı polemikçi olması gerekiyor. Özçelik’te o potansiyel yok gibi görünüyor. Bu neo-muhafazakâr ünlüler bu dönemin sembolleri adeta. Bu tür söylem ve yardım gösterileriyle kendilerine yeni bir alan açıyorlar. Çok, çok acayip. Gerçi neresi acayip, ortam buna ultra müsait. Bu arada yardım gösterisi diyorum, çünkü yardım yapacaksan gizli yapacaksın, şova, lafa gerek yok.
Ömür Gedik: Yardım etsin de ne söylemde bulunursa bulunsun. Yardım etmeyip, susanlardan ya da yardımla ilgili konuşmaları hakkında konuşanlardan kat kat kıymetlidir benim gözümde.
Cengiz Semercioğlu:
Kiminle gidiyor, kimin organizasyonuyla gidiyor sürekli Afrika’ya merak ediyorum. Gamze Özçelik’in çocukların, mültecilerin, Afrika’daki yoksulların yardımına koşması güzel elbette ama sosyal medya paylaşımlarının çoğu da uhrevi meselelerle ilgili... Oyunculuğu bıraktı da biz mi duymadık acaba...
Oyuncular köle mi?
“Aşk Laftan Anlamaz”ın yapım şirketi, başrol oyuncusu Hande Erçel’le, diziye zarar verebileceği gerekçesiyle sevgilisi Ekin Mert Daymaz’la medyada çok fazla görülmemesi konusunda anlaşma yapmıştı. Ancak Erçel’i bu defa hayranları fotoğrafladı. Böyle kurallar herkesin elindeki telefonla fotoğraf çekebildiği bir çağda ne kadar mantıklı? Bu tip kurallar oyuncuları köleleştirmiyor mu?
Cengiz Semercioğlu: Oyuncular köle mi arkadaşlar? Ne yapsın yani bunlar, setten eve, evden sete bir hayat mı yaşasınlar? Zaten öyle yaşıyorlar da, buldukları zamanda da yapımcı kuralları yüzünden sevgilisiyle dışarı çıkamayacaklar ha? İnsan haklarına aykırı bu sözleşmeler... Yapımcılar oyuncu değil köle aldıklarını sanıyorlar galiba...
Ömür Gedik: Anlaşmada “hayranların çektiği fotoğraf” maddesi yoktur herhalde. Bir gala ya da organizasyona birlikte katılıp kameralar önünde röportaj ya da poz vermemektir bahsedilen. Yoksa sokağa da mı çıkamayacaklar, olur mu öyle şey! Oyuncuları köleleştirmeye gelince... Şöhretler dünyasında algı yönetimi önemli. Dönem dönem bazı şeylere dikkat etmelerini isteyebilir yapımcılar. Kabul edip etmemek oyuncuya kalmış.
Melike Karakartal: Oyuncuların özel hayatlarında nasıl yaşadıkları yapımcıyı ilgilendirmemeli. Yapımcı, Erçel’in annesiyle sokakta gezmesinde de sorun görüyor mu mesela? “Sevgilinle görüntü verme” demek kulağa “Annen babanla etrafta pek görünme” kadar manasız, lüzumsuz geliyor. Bu, diziye nasıl bir zarar verebilir? Dahası, bu çağda kimin nasıl fotoğraf çekeceğini bilemezsiniz, tahmin edemezsiniz. Son derece mantıksız, çağdışı ve insanlık dışı bir sözleşme kuralı.
Onur Baştürk: Evet saçma bir madde gerçekten. Herkes paparazzi şu dönemde artık, çat çat çekiyor. Engellemek mümkün değil. Yapım şirketi başka bir yol bulmalıymış.
Komedi işleri
Yıllar önce “Bir Demet Tiyatro”nun en sevilen karakterlerinden biri olan Feriştah, yeniden gündemde. Demet Akbağ, Gupse Özay’ın yeni filmi “Görümce”de 2016 model Feriştah olarak karşımıza çıktı. Feriştah’tan yola çıkarak geçmişte döndük. Bizi en çok güldüren ekran karakterleri hangileriydi?
Ömür Gedik:
- Eyvah Necdet: Erdal Tosun’un hayat verdiği, hayvanlar aleminin en iyi bileni, mafya babalarının en ilginci, Tosun biraderlerin en komiği olan enfes karakteri. Ölümsüz!
- Burhan Altıntop: Üçkağıtçı, yalancı, yalaka, cimri, kötücül, yani tabiri caizse iğrenç karakterli bir adam olup bu kadar sevimli olunur mu? Engin Günaydın yapınca olmuştu.
- Şahika: Binnur Kaya’nın yarattığı komik, herkesi parasıyla döven havalı zengin Şahika unutulmaz.
- Sosyal medyada da 1 numaram tartışmasız Halil Söyletmez. Cumali Ceber karakterinin filmi de geliyor. Youtube videoları da en çok izlenenler arasında Halil Söyletmez’in sinemada da yolu açık...
- Aykut Elmas’ın da Vine ve Instagram’da takipçi sayısı oldukça fazla. “Nasıl Yani” filmi şu anda sinemalarda.
- Veysel Zaloğlu, Türk videolarına Amerikan aksanıyla dublaj yapıyor. Çok tuttu ve çok konuşuluyor bu aralar.
Melike Karakartal:
Levent Kırca’nın taklitlerini unutamam, Yasemin Yalçın’ın tiplemeleri ve “Bir Demet Tiyatro”nun teker teker her karakteri geçmişe dair en özlediğim tatlar, hâlâ ara sıra açıp Youtube’dan izlerim... Bugün ekranda vaziyet iyi değil bir defa, “komedi tahammülsüzlüğü” var. Bugün bir siyasetçinin taklidini yapmanız sizin için sonu tatsız bitecek bir öykünün giriş kısmı olur herhalde! Komedi dizileri konusunda reyting meselesi ayrı dert...
Sosyal medyada gözlerimden yaşlar gelene kadar güldüğüm iki isim var, biri Aslı İnandık. Çok yetenekli bir genç kadın, taklit yaptığı insana bu kadar dönüşebilen biriyle karşılaşmadım uzun zamandır.
Seslendirme işlerini de mutlaka görmeniz lazım. Diğeri ise Ömür Özdemir. Son olarak kendi hayatından kesitleri anlattığı bir yarı biyografik/yarı kurgu bir kitap yazdı, “Fazla Şaapma” adında.
Kitabı da en az sosyal medyada yazdıkları kadar eğlenceli ve komik. “Doğal komik”lerden Ömür, sosyal medyada bir karakter yaratarak onu oynamıyor, o yüzden çok başarılı.
Onur Baştürk:
Filmi henüz izlemedim ama Feriştah güzel sürpriz olmuş gerçekten. Geçmişteki ekran karakterlerinden kimseyi şu anda yeniden görmek istemem. Çünkü adı üstünde onlar geçmişteydi.
Ama “Kim Bunlar” ekibi vardı mesela, onlar olsaydı yeniden, hani hoş olurdu. Güncellenmiş haliyle tabii. Sosyal medya fenomenlerinden de en çok “Var böyle tipler”e, Ahmet ve Karya ikilisinin arabalı videolarına gülüyorum.
Cengiz Semercioğlu:
Engin Günaydın’ın “Avrupa Yakası”nda canlandırdığı Burhan Altıntop, Levent Kırca’nın Küçük Hüsamettin’i, Yasemin Yalçın’ın Sürahi Hanım’ı unutulmazdır. İlk aklıma gelenler bunlar ama sosyal medyada komedi karakterlerini iyi takip ettiğimi söyleyemem...
Hayatını yaşıyor
Hande Subaşı yazın Marmaris’te Rıza Kocaoğlu ile el ele, geçen hafta da Bebek’te Altuğ Leblebici’yle dudak dudağa görüntülendi. Subaşı, ilişkilerini cesurca yaşıyor. Sevgilisiyle görüntülenmekten bile sakınan ünlülerin yanında bu tavrı iddialı buluyor musunuz?
Onur Baştürk: Evet ya, bayılıyorum kendisine. Kadın aşklarını doludizgin yaşıyor. Böyle görüntülere ihtiyacımız var. Ama ünlüler artık acayip çekingen. El ele bile görünmeye çekinir oldular. İşte bu tuhaf ortamda da Hande Subaşı gibi doğal olanı yapanları da “cesur” buluyoruz, maalesef acınacak haldeyiz...
Ömür Gedik: Cesurca tabii, özgürlükten yana bir tavır. Bir tercih meselesi. Ne denebilir ki...
Melike Karakartal: İlişkilerini basından saklayan, muhabirlerle köşe kapmaca oynayanları pek anlamam, daha doğrusu bunu yapanlar “Bana ilgi gösterin, Allah aşkına yalvarırım ilgi gösterin” çağrısı gibi gelir. Hande Subaşı kendi hayatını yaşıyor, birileri görüntülesin diye değil. Tavrını çok samimi ve içten buluyorum.
Cengiz Semercioğlu: Aman çekerler, aman görünmeyelim, aman haber oluruz kaygısından yanındakinin elini tutmayanlara inat özgürce yaşıyor ilişkilerini. Ne olmuş sevgilisiyle dudak dudağa görüntüleri ortaya çıktıysa? Hayatını yaşıyor Hande ve kendinden başka kimseye de hesap vermek zorunda değil.
inenler-Çıkanlar
Ebru Polat’a bir hayranı “Benimle yemek ye, istediğin yere 100 bin dolar bağışlayayım” demiş. Bu kadar demode bir konuyu haber olmak için kullandığı için Polat’ı tebrik ediyoruz!
Melike Karakartal: Bir anda kendimi 1989 yılının bir magazin haberini okur gibi hissettim! Beyefendi ayakkabısından şampanya da içmek istiyor muymuş?
Onur Baştürk: “Ahlaksız Teklif” filminin sosyal sorumluluk versiyonu gibiymiş. Über saçma!
Ömür Gedik: Haber için yapmış olma ihtimalleri yüksek tabii. Ama ya varsa böyle bir hayran!
Cengiz Semercioğlu: Bu teklifi yapan beyefendinin dolar kurunun kaç lira olduğundan haberi yok galiba... Bu kadar desteksiz atılır ancak Ebru!
Nilgün Belgün
Hayatından kesitleri anlattığı gösterisi “Nilgün Belgün’le Aşk ve Komedi” beşinci yılına girerken, bir yandan da internet için bir program hazırlığında. Neşesini hiçbir zaman kaybetmeyen, yüksek enerjisiyle herkese parmak ısırtan Nilgün Belgün’e Kelebek Ödülleri’nden aldığımız ilhamla “ömür boyu çıkan” ödülünü veriyoruz!
Cengiz Semercioğlu: Kapalı gişe oynuyor ve her izleyen performansını alkışlıyor. Bugüne kadar izlememek bizim ayıbımız, en kısa sürede izleyeceğim.
Ömür Gedik: Azmini alkışlıyorum.
Melike Karakartal: Hayatı başka bir enerji seviyesinde yaşayan insanlar var, Belgün de onların en başında geliyor. İyi ki var Nilgün Belgün!
Onur Baştürk: Nilgün kadar enerjisi yüksek birini tanımadım. Tek başına nefis işler yapıyor, gerçekten de ömür boyu çıkan!
BİZİM TRUMP ALİ AĞAOĞLU MU?
Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Ali Ağaoğlu’na yapılan “Türkiye’nin Trump’ı” yakıştırmasına katılıyor musunuz? Ali Ağaoğlu siyasete soyunur mu?
Melike Karakartal: Hiç sanmam öyle bir niyeti olduğunu, keyfini niye bozsun? Şimdi sürekli kazanıyor... Türkiye’deki işler Amerika’daki gibi olsa belki soyunmak ister siyasete ama şimdi böyle bir şey yapsa “bitirileceğini” düşünür. Eh, sürekli kazanmak isteyen ve kazanan bir adam bitirileceğini bildiği işe girer mi? Dolayısıyla bu iklimde yapacağı bir hareket olmaz herhalde...
Cengiz Semercioğlu: Bir süre önce Trump’ın sunduğu “Çırak” adlı yarışmayı sunmasını konuşmuştuk Ali Ağaoğlu’yla... Sıcak da bakmıştı ama sonra olmadı. Politikaya gireceğini sanmam ama “Çırak”ı en az Trump kadar iyi yapar...
Onur Baştürk: Bence Ağaoğlu siyasete soyunur. Artık “olmaz olmaz” denilen her şey oluyor, bu neden olmasın ki? Hatta eğlenceli bile olabilir.
Ömür Gedik:
İnşallah soyunmaz. Oğlunun aldığı milyon dolarlık tekneyi parçaladığı zamanlarda kendisinden HAÇİKO’ya yardım istemiş, “Bu paraları sokağa saçmayın, gelin biraz da sokak hayvanlarına yardım edin” demiştim, oralı olmamıştı.
O gün bugündür, bendeki algısı bununla sınırlı.