Güncelleme Tarihi:
Bizim magazin dünyasının olmazsa olmazıdır:
Her buluşan, yemek yiyen çiftle ilgili “aşk yaşıyorlar” haberleri çıkar. Biri yalanlar, diğeri doğrular, öbürü müstehzi bir gülüşle kafaları karıştırır... Muhabirlerin de işi zordur, artık ünlülerin vücut dilini, yüz ifadelerini okumaya çalışmaktan birer uzmana dönüşmüşlerdir!
Hâl böyle olunca iş amansız bir “çift takibi”ne dönüşür ve bu takibin bir yerinde illa o “aşk” yaşanır! Magazin Konseyi olarak soruyoruz:
Bu çiftlerden kaçı gerçekten aşk yaşıyor?
Magazin basını her yakınlaşan çifte “aşk yaşıyor” demeli mi?
Onur Baştürk: Mesela en son Cem Yılmaz ve Ebru Şallı için kullanıldı. Gördük ki günün sonunda aşk filan yok. Takılmışlar, flört etmişler yani.
Aşk yaşıyorlar diye diye bence aşkın tükenmesine yol açıyor, aşkın biricikliğine topluca ihanet ediyoruz. Zaten günümüzde gençler iki günlük flörtü onu terk ettiğinde, “Aşk bitti, ayrıldık” diyerek saçmalıyorlar. Oysa aşk değil ki o. Hoşlanma işte. Fiziksel çekim.
Ünlüler arasında da öyle oluyor. Bence “aşk yaşıyorlar” kalıbını kullanmak için bir süre beklemek gerekiyor. Önerim: Flört ediyorlar denilmesi. Ya da “Takılıyorlar”.
Melike KARAKARTAL: Geçen gün Tamer Karadağlı da söyledi “Kardeşimle bile yazdılar” diye... Medyadaki “ilk biz haberini yapmış olalım” sabırsızlığı yüzünden oluyor bu biraz. Teyit etmeden “elde nasılsa görüntü var” diye basılabiliyor haber, tutarsa ilk bunu veren yayın “kazanmış” oluyor, tutmazsa da “Nasılsa ertesi gün hatırlanmaz” diye bakılıyor. Bu sırada da ortalık “aşk yaşıyorlar”dan geçilmez oluyor.
Tabii ünlüler bazen bir ilişki olsa bile bunu saklayabiliyorlar, aksi yönde beyan veriyorlar... Magazinciler ne yapsın bu durumda...
O kumarı oynamak zorunda hissediyorlar haber çıkarabilmek için. İki kişinin gece 3’te buluşması elbette haber değeri taşır, ancak bu “aşk yaşıyorlar” demeden, yine okurda merak uyandıracak biçimde verilebilir. Doğrusu budur bana kalırsa.
Ömür GEDİK: Bence denebilir, ne sakıncası var ki? Başka ne diyeceğiz zaten... Seviyeli bir yakınlaşma mı? Ön aşk mı?
Bu ilk yakınlaşmanın genel adı aşk işte. Sonradan başka şeye dönse de “aşk bitti” deniliyor.
Kalıcı olursa aşk, sevgi ve ilişkiye dönüyor.
Cengiz SEMERCİOĞLU: Her yemek yiyen, her buluşan âşık mı? Magazinin herkese yaptığı aşk yakıştırması aşkın içini boşaltıyor. Aşk var yaz gitsin... Tutarsa ne âlâ, tutmazsa kimse hesap sormaz zaten...
90’lardaki bu kafayla magazin yapmaya çalışan arkadaşlar var hâlâ... Spor sayfalarının transfer haberlerine benzetiyorum ben magazinin aşk haberlerini...
İlla aşk var demeden de verilebilir bu haberler. Mesela Şebnem Bozoklu’yla Kerem Fırtına. Aşk mı değil mi? Gece 03.00’e kadar oturmuşlar bir şey demeye gerek yok ki! Bırak kararı okur versin...
Dramayı seviyoruz...
Matraş Deri’nin eski veliahtı, bir zamanların cazibeli pop şarkıcısı Emre Matraş, eski parlak günlerinden uzakta bir dönem yaşıyor. “Cebinde para yok” gibi haberlerle magazine konu olan Matraş’ı ve magazinin “drama”ya yaklaşımını ele alıyoruz bu hafta... Bu “düşüş”ler neden bu kadar ilgi çekiyor? İnsanların varlıktan yokluğa düştükleri hikayeleri izlemeye neden bu kadar meraklıyız? Neden dramın altını kırmızı kalemlerle çizmeye doyamıyoruz?
Evlenirlerse şaşırmayız!
Şeyma Subaşı ve ünlü programcı Acun Ilıcalı, geçmişin aksine birlikteliklerine dair sık sık paylaşımlarda bulunuyor, takipçilerinden onbinlerce “like” alıyorlar! Acaba bu fotoğraflar etrafa verilen bir “mesaj” mı, geçmişin acısını mı çıkarıyorlar? Yoksa ilişkilerinin geldiği nokta itibarıyla doğal bir sonuç mu bu? Magazin konseyi tartışıyor...
Melike KARAKARTAL: Dünyanın en sevimli ve en güzel kız çocuklarından birine sahipler.
Bundan öncesinde sosyal medyadaki paylaşımlarında Şeyma ile kızını gördük hep, Acun yok gibiydi. Uzun zaman böyle sürmesi Şeyma’nın canını acıtmış olabilir.
Ben Acun’un ve Şeyma’nın bu fotoğrafları “mesaj” olarak koyduklarını düşünüyorum. Çiftin yoluna giren ilişkilerinin emaresi olarak...
Cengiz SEMERCİOĞLU: Artık Acun bekar bir erkek... Şeyma ondan bir çocuk yapmış. Bu fotoğrafları gönül rahatlığıyla paylaşmayacak da ne yapacak artık? Yakında evlenirlerse şaşırmam...
Bu saatten sonra bu ilişkide “intikam”, “gövde gösterisi” gibi şeyler konuşulmaz artık... Belki de ikinci çocuğu bile yaparlar, hâlâ mı samimiyet arayacağız...
Ömür GEDİK: Valla bir rahatlama yaşandığı ortada. Son olarak Acun da bir ilk yaptı ve ikisinin fotoğraflarını paylaştı.
Bu fotoğraflar ve paylaşımlar bence gayet samimi. Çok da güzeller. Özellikle Survivor adasındaki üçlü fotoğrafa bayıldım.
Aşkın önünde saygıyla eğilmek ve ömür boyu mutluluk dilemek en iyisi.
Onur BAŞTÜRK: Sadece Şeyma değil, Acun da boşandıktan sonra rahatladığı için geçmişin acısını çıkarıyorlar. Bence samimiler.
Onca yıl gizlenmek zorunda kaldılar. Acun bir türlü boşanamadığı ya da boşanmak istemediği için...
Onları daha sık bir arada göreceğiz, bu paylaşımlar daha başlangıç diye düşünüyorum.
Arzu Balkan’a haksızlık değil mi?
Tamer Karadağlı, Birol Güven’in, “Herkes kendini oynuyor” cümlesiyle tarif ettiği filmi “Pamuk Prens”le gündemde olduğu için yine eski defterler açıldı. Ünlü oyuncu, bu hafta “Arzu’nun başını çok öne eğdim” diye bir açıklama yaptı.
Karadağlı, dönem dönem pişmanlıklarını anlatmak suretiyle Arzu Balkan’ı “Tamer Karadağlı’nın aldattığı eşi” olarak herkesin aklına kazıdı.
Sürekli “aldatılan kadın” olarak magazinin gündemine geliyor olmak Arzu Balkan’a haksızlık değil mi?
Anlamadan... Dinlemeden...
Davut Güloğlu-Sıla arasında sular durulmuyor... “Hakaret krizi”nde son perdede Güloğlu, Sıla’nın yaptığı suç duyurusunun ardından “şüpheli” sıfatıyla ifade verdi.
Çıkışta yorumlarını almak isteyen habercilere, Sıla’nın o sözlerinin mitinge şov amaçlı giden ünlülere yönelik olduğuna inanmadığını söyledi...
Bir tuğla da Athena’dan
Athena, trans birey cinayetlerini konu alan bir klip çekti ve toplumun pek çok farklı kesiminden alkış aldı, aynı zamanda çirkin tepkiler de gördü...
“Birlikte yaşamak” konusunda cesur bir mesaj verdikleri, bu alanda bir tuğla da müzikleri aracılığıyla koydukları için onlara teşekkür ediyoruz...
Kızgınlıkla yöneticilik yapılmaz
Fatih Terim-Arda Turan tartışması, haftanın en dikkat çeken konularından biriydi.
Ömür GEDİK: Sağ olsunlar Milli Takım’ın içini dışını öğrenmiş olduk, her şeyi deşifre ettiler. Bu tavırlarından dolayı ikisinden yana da değilim.
Melike KARAKARTAL: Futbol adamları; sporcu ve yöneticiler kişisel kızgınlıklarıyla işlerini, hayatlarında ayrı yerlere koymak zorundalar. Hepimizin kalbinin ve hakkının olduğu bir alanda top koşturuyorlar çünkü.
Kendi özel şirketlerinde karar mekanizması veya oyuncu değiller, Türkiye’nin takımından bahsediyoruz. Bunu unuttuklarını düşünüyorum.
Onur BAŞTÜRK: Ardacıyım! Fatih Terimci olamam, hayat felsefeme aykırı! Çünkü eziyor, geçiyor, hep ön planda olmak istiyor.
Arda ise samimi ve isyankar. Tabii ki Ardacıyım bu yüzden.
Cengiz SEMERCİOĞLU: Arda Turan da bu takımda olsaydı iyi bir Emre Mor-Arda Turan ikilisiyle Ukrayna maçından 2-2 yerine galibiyetle ayrılmaz mıydık?
Dün akşam İzlanda maçı oynandı...
Sonucu şu an bilmiyoruz ama yine Arda olsaydı maçı alır mıydık acaba demeyiz umarım...
İnatlarla, kızgınlıklarla yöneticilik yapılmaz. Yapılırsa illa birileri ya da bir şeyler zarar görür...
İnenler
Rafet El Roman (İNDİ)
Boşandığı gün Tuvana Türkay ile fotoğrafları ortaya çıktı...
Halit Ergenç-Bergüzar Korel (ÇIKTI)
Halit Ergenç-Bergüzar Korel’in yeni dizileri “Vatanım Sensin”in ilk görüntüleri yayınlandı...