Güncelleme Tarihi:
Hazar Ergüçlü, oyunculuğun bir yanıyla onay arayışı, sevilme arzusu olduğunu ve kendisinin de tıpkı birçok insan gibi bu duygunun izinde oyunculuk yaptığını söylüyor. “Risk almayı sevmem, garanti olmayan işlere giremem” dese de uçları oynama tutkusuna karşı çıkamıyor:
“Göz ardı edilmiş olanı canlandırmak, küçümsenen detayların bulunduğu eserlerde oynamak istiyorum. Baumbach’ın ‘Meyerowitz Stories’ filmi benim için bir başyapıt.
Bu filmi ‘Kar’ın yönetmeni, arkadaşım Emre Erdoğdu ile defalarca izliyor ve ağlıyoruz. Kurgu notları çıkarmak ve detaylar üzerinde konuşmak, en sevdiğimiz.
Evet sakin, hayatın içinden, doğrudan, rasyonel, belki old school ama gerçek rollerde kendimi göstermek istiyorum. Örneğin kişiliğime ters düşecek kötücül şeylere bakabilme imkanı oyunculukta beni çok heyecanlandırıyor.
Kötü karakterler değil de insanı olduğu gibi yansıtan işler, bir karakteri bütün kaypaklığı ile onu yargılamadan oynayabilmek, malzemenin, detayın olduğu senaryolar iştahımı kabartıyor.”
PSİKOLOG ‘SEN OYUNCU OLMALISIN’ DEDİ
Bir psikoloğun “Sen oyuncu olmalısın” sözü ve yönlendirmesiyle gittiği tiyatroda ders alırken, audition yapmaya gelen ve 16 yaşında bir kız arayan Derviş Zaim’in “Gölgeler ve Suretler” filminde oynamasıyla adım atıyor Hazar bu ışıltılı dünyaya.
O dünyada hep ışıltı görmese de, çocukluğundan itibaren yaşadığı değersizlik hissini onaylayan ve kuvvetlendiren zorluklara maruz kalsa da gitmiyor, kalıyor, direniyor. Katlandığı koşullar onu büyütürken ışıltıların, güzelliklerin de varlığını hissediyor zamanla.
METAFİZİĞİ DE FELSEFEYİ DE BİLMEK GEREKİR
Oyunculuğun “enerji üretimi ve aktarımı” olduğuna inanan Hazar Ergüçlü, yaptığı her şeyin oyunculukta daha üst mertebeye ulaşma amacı taşıdığını anlatıyor:
“Her şeyi, okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri görev bilinciyle ele alıyorum.
Ama tabii bunlar, sonrasında görev bilincinden çıkıyor ve beni değiştiriyor, dönüştürüyor.
Yani sadece rol için kendimi geliştirmek değil, metafiziği de felsefeyi de bilmek gerekir.
Çeşitlilik olmalı ki yolumuzu bulabilelim. Hayattaki amacım bu, başkasına benzemeden bütün yetersizliklerim ve kusurlarımla kendim gibi olabilmek.
Hayaller konusunda da kendimi çok gaza getirmemeye çalışıyorum.
Hayal kırıklığı yaşamamak için beklentiyi abartmadan daha küçük hedefler koyuyorum kendime, daha yakın planlar yapıyorum.”
ÇOK KORKSAM DA KALBİMİN SESİNİ DİNLİYORUM
Yaşadığı ikilemlere ve insanların ondan beklentilerine rağmen aslında sadece kendi gerçeklerinin izinde yürüyor Hazar Ergüçlü:
“Herkesin bana yakıştırdığı persona dahilinde, persona’ma uygun bulduğu bir prototipe boyun eğseydim çok mutsuz olurdum.
Evet, bir yanım insanların ne dediğini çok fazla önemser ama bir yanım da ‘Hayır, sen ne istiyorsan odur’ der.
İşte ben bu ikinci yanımı seçerim.
O diğer yanım yer bitirir beni ama ben yine de ‘hayır’ı seçerim.
Sadece aşkta değil, her şeyde istediklerimin peşinden koşmaya çabalıyorum.
Çok korksam da, uyuyamasam da, kabuslar görsem de, kalbimin ve kendi sesimin peşinden gidiyor, önüme gelen zorluklardan ve aşktan kaçmıyorum.
Ve bunu başarmayı, başkalarına yenilmemeyi seviyorum.”
EVET, CESURUM
“Korkuları olan biriyim. Cesaret eğer korkuya rağmen orada durmaksa, evet cesurum. Kadın olmak yeteri kadar cesurca bir şey zaten. Kendini göstermekten çekinen hem de buna meydan okuyan biriyim. Hayatım tam bu ikilem, gelgit üzerinde sürüyor.”