Güncelleme Tarihi:
* “Hayat Öpücüğü” romantik komedi türünde bir film, değil mi?
- Evet şahane bir romantik komedi. Belki de bu ülkede hiç denenmemiş şekliyle anlatıyor aşkı. Samimi, eğlenceli ve bir o kadar da dokunaklı konusuyla hayatı dolu dolu yaşamak gerektiğini anlatan kahkaha dolu bir film... Sevginin iyileştirici gücünü izleyiciye taşıyacak.
* Aslında film teklifi çok yoğun bir döneminizde gelmiş. Nasıl “evet” diyebildiniz?
- Son bir yılım çok karışık, çok hızlı geçti. Her şey aynı anda oluverdi. “Kaderimin Yazıldığı Gün” başladı, devam etti. Sonra Burak’la (Sağyaşar) nişanlandık ve mayıs ayında da evlenmeyi kararlaştırdık. Sonrasında uzun bir balayı yaparız diye düşünüyorduk ki BKM bana “Hayat Öpücüğü”nün senaryosunu gönderdi. Filmin ironik hikayesinden çok keyif aldım. Yapıp yapmamak arasında hiçbir kararsızlık yaşamadım. “Bu karakterin bana ihtiyacı var, benim de ona” dedim, kabul ettim.
GÜDÜLER İÇİMİZDE HÂLÂ TEMİZ KALMIŞ YERLERDİR
* “Kaderimin Yazıldığı Gün”de canlandırdığınız Elif karakterine hazırlanırken, önce geçmişini oluşturduğunuzu söylemişsiniz. Hayat karakteri için de aynısını yaptınız mı?
- O dönem hayvansal içgüdülerden yola çıkıp Stella Adler çalışmıştım. Ben güdülere çok inanırım. İnsanın içinde hâlâ temiz kalan yerlerdir onlar ve aslında bizim bilinçaltımızın şekillendiği şeylerdir. Fakat bu filmde durum farklı...
* Neden?
- Hayat, anı yaşayan birisi ve biz onun öncesini bilmiyoruz, zaten izleyici olarak bilmemiz de gerekmiyor. Çünkü diğer ana karakter olan hastalık hastası Metin’in de karşısına böyle bir karakter olarak çıkıyor ve onun hayata yeniden tutunabilmesini sağlıyor.
* Siz fırsat bulduğunuzda neler izliyorsunuz televizyonda?
- Çalışırken çok bir şey izleyemiyorum. Ama uyumadan önce bir ses mutlaka hep oluyor. Karavanda da bazen yemek aralarında film zamanları yapıyoruz hep beraber. Bazen birimizin eski filmi oluyor, onunla dalga geçiyoruz filan... Özcan (Deniz) bize yenilikler bulup getirmeyi, seyrettirmeyi seviyor. Ben ise kendi adıma tam bir belgesel tutkunuyum.
MONICA BELLUCCI’NİN CESUR TAVRI BANA YAKIN GELİYOR
* Bir sürü insana benzetiyorlar sizi, Monica Bellucci aralarında en çok adı geçen kişi... Liv Tyler ve Jessica Biel de var. En çok kime benzetilmek gururunuzu okşar?
- Bilmiyorum ki, Monica’yı bana da çok söyleyen oldu. Liv Tyler’ı da duydum ama Jessica Biel’i ilk defa şimdi duyuyorum. Monica’nın cesur tavrı ise bana en yakın geleni. Cesur olmayı seviyorum ben çünkü.
* İdolüm dediğiniz, aynı projeyi paylaşmayı istediğiniz birisi var mı?
- Yetenek beni çok etkileyen bir şey. Hep yeteneğin peşinde koşup, yetenekten ilham alıyorum. Şu insan diyemeyebilirim ama öyle bir an geliyor ki kim olduğunun, ne olduğunun hiçbir önemi yok. Keza bu film de benim için öyle oldu. Bana iyi gelen ve o ışığı yakalamamı sağlayan şey yetenek. Farklı rolleri canlandırmaktan çekinmeyen, cesur kadınları seviyorum; Meryl Streep ve Juliette Binoche gibi.
* Evliliğinize gelelim, bu yoğun tempodan nasıl etkileniyorsunuz?
- Bizim ilişkimiz hem uzun, hem de çok kısa bir ilişki aslında. Çünkü ben Burak’ın yanında yokum. Bensiz 2,5 yıl flört dönemi geçirdi. Çünkü ben o dönemde “Dila Hanım” yüzünden Adana’daydım, şimdi de “Kaderimin Yazıldığı Gün”ün yoğun seti başladı. Burak’la geleceğimize dair çok güzel hayaller kuruyoruz, ama bu yoğunlukta ne zaman gerçekleştirebileceğimizi inanın biz de bilmiyoruz (gülüyor)!