Güncelleme Tarihi:
◊ Savaş Özbey: Fotoğrafı görünce “Hangisi dünya starı? Şu bizim Dilan da yanındaki kim acaba?” diye geçirdim içimden. Dilan’ın festival tarzına puanım 10.
◊ Orkun Ün: Çok mu sevgi çiçeğiyim bilmiyorum ama bayıldım! Çok renkliydi, yaz havası, yaz enerjisi verdi bana Dilan. İlişkiler insanlara iyi geliyor, aksini n’olur tartışmayalım. Dilan özel hayatındaki enerjisini işine, kıyafetlerine, katıldığı davetlerdeki tavırlarına nasıl da yansıtıyor baksanıza.
◊ Onur Baştürk: Işıldıyordu Dilan Çiçek. Ben bayıldım. Kylie Minogue ile bir araya geldiği poz da nefisti.
◊ Ömür Gedik: Dilan fiziğinin güzelliğini Cannes’da konuşturmuş. Çok beğendim. Makyajı, saçı, elbisesinin tarzı, rengi, hepsi çok yakışmış. Kylie Minogue’a da bayılırım. Güzel fotoğraf olmuş. İçim açıldı.
Ömür Gedik - Savaş Özbey - Onur Baştürk - Orkun Ün
Kapkaççıda bıçak da olabilirdi
Festival için Cannes’a gidenlerden biri de Erkan Petekkaya’ydı. Telefonunu çalan bir kapkaççıyı yakalayıp polise teslim etti oyuncu. Ne diyorsunuz başına gelenlere?
◊ Onur Baştürk: Bir garip hikâye diyorum. Savaş’ın köşesinde okudum olayı. Çocuğa vurmasını kınıyorum. Yakalamak tamam da, vurmak niye?
◊ Savaş Özbey: Telefonu kapkaççı kapıyor. Peşinden koşup yakalıyor. Niyeyse 50 Euro veriyor. Sonra bir 50 daha. Çocuk telefonu vermeyince karnına yumruk atıyor. Götürüp polise teslim ediyor. Hazır festivaldeyken, orada bir sürü yapımcı yönetmen vardır. Satsaymış ya bu hikâyeyi birine... Ha bir de çocuğa yumruk atmasa iyiymiş!
◊ Ömür Gedik: İyi cesaret. Kapkaççıda bıçak da olabilirdi çünkü. Adamlar bırakın polise teslim etmek için arkasından koşanı, istediği parayı vermeyeni bile bıçaklayıveriyorlar. Erkan’a çok geçmiş olsun diyorum. Aksiyon olmuş ama bir daha yapmasın bence.
◊ Orkun Ün: Olay tabii çok talihsiz. Geçmiş olsun diyelim. Aynı dönemde orada olan Nilperi Şahinkaya’nın da başına benzer bir olay geldi. Kaldıkları villaya hırsız girmiş. Festival dönemlerinde bu tip olaylar çok sık yaşanıyor ama iki Türk’e denk gelmesi de, şanssızlık olmuş.
Billur’a ışıltılı sevgiler
Billur Kalkavan’ın akciğer kanserine yakalandığı ve kemoterapi gördüğü ortaya çıktı. Tedavisi süren ünlü oyuncuya ne mesaj göndermek istersiniz?
- Orkun Ün: Billur Kalkavan bu hastalığı yener! Ayrıca her zaman güzel kadın derlerdi de inanmazdım. Büyük yanılmışım. Baksanıza fotoğrafında nasıl güzel çıkmış, nasıl ‘cool’ duruyor, nasıl güler yüzlü!
◊ Onur Baştürk: Bunu da atlatacaktır. Güçlü ve enerjik bir kadındı her zaman. Bu hastalığı yenip tekrar o nefis tabu kıran konuşmalarına geri dönecek, eminim. Çok ışıltılı sevgiler yolluyorum ona.
◊ Savaş Özbey: Bu beklenmedik hastalığında bile ne kadar doğru mesajlar veriyor. “İyi ki korona olmuşum da ortaya çıktı” diyor, erken teşhisin önemine dikkat çekiyor. Kendisine doktor, ilaç, bitki tavsiye edilmemesini rica ediyor, müspet tıbbın altını çiziyor. Acil şifalar diliyorum.
◊ Ömür Gedik: Gülen yüzünde tebessüm eksilmemiş, ne de güzel görünüyor. Acil şifalar diliyorum. Sevildiğini bilsin.
Böyle sevgi olmaz olsun
Konserleri sırasında Simge Sağın’a şişe, Oğuzhan Koç’a da telefon fırlatıldı. Seyirciye neler oluyor böyle Konsey?
◊ Orkun Ün: Çıldırmışlar! Simge sahnede şarkı söylerken atılan şişe ya bir yerine gelseydi? Ya bir şey olsaydı? Güzel vermiş ama ağızlarının payını. “Bir daha atarsanız inerim” demiş. Oğuzhan Koç da aynı şekilde kendisine atılan telefonu alıp “Sizler nasıl insanlarsınız” diye sitem etmiş. Yapmayın böyle şeyler, fırlatmayın sahneye yabancı maddeler. Ayıptır!
◊ Onur Baştürk: Seyircinin bu yaptığı saygısızlıklar, affedilir gibi değil. Simge ve Oğuzhan’ın yerinde olsam sahneyi terk ederdim.
◊ Savaş Özbey: Sahaya yabancı madde gibi, sahneye yabancı madde... Ömür anlamıyorum, kızdıkları için mi, güya sevdikleri için mi yapıyorlar bunu?
◊ Ömür Gedik: Millet delirmiş! Konsere değil savaşa gidiyor galiba şarkıcılar. Biri “Bu kadın, bize erkek olanını getirin” der, diğeri şişe, telefon fırlatır. İnsaf yahu! Bunlar iyi sinyaller değil. Organizatörler sahneyle seyirci arasındaki güvenlik bariyeri konusunu ciddiye almalı. Allah korusun. Savaş’ın sorusuna gelince; böyle sevgi olmaz olsun!
O reklamlar tüketime özendirmiyor muydu?
Kerem Bürsin sosyal medya fenomenlerinin tüketimin artmasına neden olarak doğaya zarar verdiklerini, kendisinin sadece üç pantolonu söyledi ve bir de 18 yıllık tişörtü olduğunu açıkladı. Biraz abarttı mı?
◊ Ömür Gedik: Gerçektir, neden bunun yalanını söylesin ki? Ve tebrik ediyorum kendisini. Deli gibi tüketiyoruz dünyayı. Birilerinin “dur” demesi, en azından “azaltın” demesi lazım.
◊ Orkun Ün: Abartı ama biraz değil, fazla abartı. Beni kimse Kerem’in üç pantolonu olduğuna inandıramaz. 18 yıllık tişört açıklamasına gelince, biz erkekler bazı tişörtlerimizi uzun süre giyeriz ama 18 yıl fazla uzun. Hele de Kerem için.
◊ Onur Baştürk: Fenomenleri eleştirsin tamam da, üç pantolon bir tişört açıklaması hiç olmamış. Üstelik birkaç farklı markanın reklam yüzü olmuştu Kerem Bürsin. O reklamlar da tüketime özendirmiyor muydu? Fenomenlerin günahı ne şimdi?
◊ Savaş Özbey: Bana biraz mübalağa sanatı gibi geldi üç pantolon falan. Ama fenomenlerden önce kendisi ve kendisi gibi reklamlarda oynayan sanatçı dostlarını eleştirmeli bence. Mesele tüketimi artırmaksa, pastanın asıl büyük payı onlara ait.
Koca bir sıfır!
Derya Tuna, “Çapkınlıkta kadınlar suçlu” dedi, Safiye Soyman “Her erkek yapar. Aldattığını bana hissettirmiyorsa yapsın” diye konuştu. Erman Toroğlu destek verdi, İrem Derici küplere bindi. Bu konudaki görüşlerinizi alalım.
◊ Onur Baştürk: Dünyanın en eski numarası herhalde, içinde “aldatma” geçen cümle kurmak. Üçünün de söylediği gözümde pek değersiz. İlgilenmiyorum desem, ayıp mı olur?
◊ Savaş Özbey: Başka başka boyutlar, başka başka yaşam formları. Hayat arkadaşı için “göstermeden yapabilir” ne demek? Kimsenin hayat tarzı beni ilgilendirmez ama bu tür açıklamalarla çoluk çocuğun aklını karıştıracaklar.
Yarım bir vicdan
Spiker Gülbin Tosun, köpek saldırısından kaçarken hayatını kaybeden minik Mahra’nın annesiyle polemiğe girdi, “Arsız, sefil” diye hakaret etti sosyal medyada. Başıboş hayvanlar konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
◊ Savaş Özbey: Hayvan seveceğim derken insana duyarsız kalmak yarım bir vicdan bence. Keşke bir şekilde polemiğe girdiği acılı annenin gönlünü alabilse meslektaşımız.
◊ Onur Baştürk: Acılı bir anneye “arsız, sefil” diye hakaret etmek çok ama çok ayıp. Haberci duygularını bu şekilde işine karıştırmamalı. Çok yanlış, çok üzücü.
◊ Orkun Ün: Başıboş hayvan konusunu uzun uzun tartışırız. Kısırlaştırmaların yapılması gerekiyor. Bakın o zaman sokakta sahipsiz hayvan görebilecek miyiz... Gülbin Tosun’a gelince; gazeteciye hiç yakışmayacak bir söz söylemiş. Acılı anne, hem de taze acısı. Böyle bir durumda hayvanseverlik zırhını geri plana atmak gerekirdi, bunu da en iyi Gülbin Tosun bilmeli.
◊ Ömür Gedik: Benim düşüncem belli; kısırlaştırma yapmayan belediyelerin yükünü çekiyor hem insanlar hem de hayvanlar. Herkese yazık. Acil bir kısırlaştırma seferberliği gerekli. Acılı anneye başsağlığı diliyorum.
Plajda lahmacun yenir mi?
Yılın o mevsimi geldi, yine 200 liralık lahmacunlar konuşulmaya başladı. Yer misiniz, yemez misiniz?
◊ Orkun Ün: Konsey bu şaka mı? Tabii ki yemem! Siz de yemeyin. Zaten ben plajda lahmacun yemeye de karşıyım. Bu nereden çıktı, başımıza nasıl bela oldu inanın bilmiyorum. 35 derece sıcakta, o kalabalığın içinde lahmacun yenmez, yenmez, yenmez!
◊ Ömür Gedik: Orkun, plajda öğle arasında lahmacun güzel oluyor. Ben yerim. Ama vejetaryen olanını ve fiyatı uygun olanını. 200 lira vermem tabii. Mideme oturur sonra.
◊ Savaş Özbey: Almayayım, alana da mani olmayayım. Serbest piyasa bu. Orası pahalıysa ben de yan dükkânda daha makul fiyatta olanı yerim. “Yalılar çok pahalı” diye şikâyet ediyor muyuz? Herkes kendi bütçesine göre bir ev alıyor.
◊ Onur Baştürk: Sadece lahmacun değil, ana yemekler artık 400 ila 500 arası. Daha da artacaktır fiyatlar.