Güncelleme Tarihi:
◊ Hakan Aysev olmanızda hangisi daha etkili: Viyana Devlet Operası’na kabul edilmeniz mi, Pavarotti’nin hocanız olması mı?
- En önemli etken, Viyana Devlet Operası’na kabul edilen ilk Türk solist olmam. 21 yaşında bu tecrübeyi yaşamak, benim için önemli başlangıç oldu. Sonra dünya ve Türkiye’deki kariyerimin temelini oluşturdu.
◊ Sizce hocanıza hangi yönünüz daha çok benziyor: Tekniğiniz mi, balıketliliğiniz mi?
- Aslında her ikisi de. (Gülüyor) Çünkü beraber yaptığımız şan derslerinin yarısı makarna tarifleriyle geçiyordu. Ondan öğrendiğim en önemli şey, efsane bir sanatçı olsanız bile önce iyi insan olmanız gerektiği... Luciano bir fırıncı oğlu olarak doğdu ve o şekilde bu dünyadan ayrıldı.
◊ Hangisinde müzik ortamında albüm kaydı yapmak daha profesyonel: Frankfurt mu, Barselona mı?
- Almanlar her zaman daha profesyonel ve disiplinli. Almanya’da yaptığım kayıtlar hep daha hoşuma gitmiştir. O yüzden Frankfurt diyorum.
Hakan Aysev - Luciano Pavarotti
◊ İkisinde de turnelere çıktınız: Hangi seyirci daha coşkulu opera izleyicisi; Almanlar mı, Avusturyalılar mı?
- Avusturya seyircisi daha coşkulu. Avusturyalılar beğenilerini ya da negatif tepkilerini Almanlardan daha iyi gösteriyor, sanatçıya geçirebiliyor.
Temperaman olarak İtalyanlara yakınlar. Yani Avusturya. Ama Almanların da hakkını yemeyelim. Almanya’da inanılmaz bir kültür sanat ekolü var. Aktif işleyen 64 opera binası falan... Dünyada çok önemli bir yerde.
◊ Operayı popülerleştirmek gibi bir amacınız var. Hangisiyle ortak iş yapmak daha iyiydi: Bulutsuzluk Özlemi mi, Nilüfer mi?
- Her ikisi de bu işlerin tabu sayıldığı dönemde, 2000’lerin başında yaptığımız işlerdi. Bence opera kavramının popülerleşmesi için doğru projelerdi. “Bulutsuzluk Özlemi” çok ses getirdi. Ama “Anadoluluk” olarak bakarsak Neşet Ertaş ve Arif Sağ söylemem daha etkili oldu diyebiliriz.
◊ İkisinin şarkılarını da seslendirdiniz. Hangi Gürses’i kendinize daha yakın hissetiniz: Müslüm mü, Yıldırım mı?
- Ses ve teknik olarak Yıldırım Gürses tabii. Ama “Müslüm Gürses duygusu”nu her şarkıda hissetmişimdir.
IŞIĞINI ARAYAN PERVANEYİM
◊ Çocuk Hakan’a ileride çok başarılı bir operacı olacağını söylesek ve sorsak: Sence tenor mu olacaksın, bas bariton mu?
- İkisine de inanmazdım ki... Zaten çevrem de inanmazdı. Çünkü ortaokulda müzikten kalan, hayali basketbol olan bir çocuktum! (Gülüyor)
◊ Hangisi daha büyük merhale: Koca olmak mı, baba olmak mı?
- Tabii ki baba olmak... Bir erkeğin başına gelebilecek en güzel şey. 9 yaşında, güzeller güzeli bir kız çocuğu sahibiyim.
◊ 6 kez evlendiniz. “Her çiçeğe konan arı” mısınız, “ışığı arayan pervane” mi?
- (Gülüyor) Işığını arayan pervane daha doğru olur, ben evlilik kurumuna inanan ve hayatım boyunca tek eşliliği savunan biri oldum. İlişkilerde değer yargısı taşıyan biri oldum.
Belki ömür boyu sürmedi ilişkilerim. Ki isterdim.
Ama günübirlik de yaşamadım. Günümüzde yaşanan türden ilişkileri kendime hiçbir zaman uygun görmedim.
◊ Hayatınız bir film olsa... Macera mı olurdu, romantik komedi mi?
- İçinde birçok aksiyon sahnesi olan, romantik komedi. Tam olurdu...
◊ Hangisiyle kahve içmek isterdiniz: Dede Efendi mi, Beethoven mı?
- Bir sanat insanı olarak tabii ki her ikisiyle de kahve içmek muhteşem olurdu, çünkü ben de müzikte sentez taraftayım. Gerçi Dede Efendi ile enerjim tutmayabilirdi. Beethoven’a da sesimi zor duyururdum. (Gülüyor)
◊ Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?
- Ben nostaljik adamım. Geçmişi merak ederdim. Annemin, babamın gençliğini görmek isterdim. Bir de Münir Nurettin Selçuk’la tanışmak!
◊ 25 yaşınıza dönmek mi, Sait Halim Paşa Yalısı mı?
- Bu aklımla 25’e dönmek muhteşem olurdu. Zaten en az beş Sait Halim Paşa dizerdim.
◊ İstanbul’un... Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
- Kesinlikle Anadolu. İstanbul’daki hayatım uzun yıllar Suadiye ve Caddebostan’da geçti. Kadıköylü olmak, benim için çok büyük ayrıcalıktır.
◊ Hangisinin manzarası daha güzel: Anadolu Yakası’ndan Avrupa’nın mı, Avrupa’dan karşının mı?
- Anadolu Yakası fanatiği olarak Avrupa’dan karşının diyeceğim. (Gülüyor)
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
- Obura sanırım. Zaten boş laf edenle masaya oturmam. Masama oturan insanlar gevezelik yapsa da altı dolu konulardır. O yüzden problem olmaz.
◊ İmkân olsa: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
- Tüm sporları yapabilmek. Ben en değerli müzik aleti olan ses tellerimi kullanıyorum. Dolayısıyla sağlıklı bir yaşam için tüm sporları yapabilmek isterdim.
◊ Bugün aldığınız kararlarda anneniz mi, babanız mı etkilidir?
- Rahmetli annem benim en büyük kahramanımdı. Bugün bu adam olmamın en büyük nedeni ve mimarıdır. Ama sesim bire bir babamın sesi.
◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ve çirkin doğmak mı, fakir ve güzel doğmak mı?
- Birçok güzel değerimizi kaybettiğimiz... Ve giderek de kaybetmeye devam ettiğimiz için... Benim fikrim öyle olmasa da günümüzü düşünerek “zengin ve çirkin” diye cevaplarım.
◊ Para saadet... Getirir mi, getirmez mi?
- Mutluluk için gerekli ama tek başına yeterli değil.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
- Her zaman sabah. Gözümü açar açmaz planlar yaparım. Gerçi son zamanlarda pandemi yüzünden plan yapamıyoruz pek...
KÜÇÜK KEYİFLER
Ankara’da en hoşuma giden şey...
◊ Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
- İkisi de aslında. Yarı yarıya diyebiliriz buna.
◊ Gündoğumu mu, günbatımı mı?
- Gündoğumu... Gençliğimde Ankara’da en çok hoşuma giden şey, sabaha karşı şehri dolaşmaktı.
◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
- Deniz-kum-güneş kesinlikle. Yüzmeyi çok seviyorum, deniz vazgeçilmezim.
◊ Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
- Adana kökenli bir Ankaralı olarak rakı-balık-Ayvalık. (Gülüyor)
◊ Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
- Kırmızı et tabii ki. Zaten çok az tüketiyorum. Deniz ürünleri her zaman öncelikli benim için.
◊ Bodrum mu, Çeşme mi?
- Aslında Urla. Ama doğal güzelliği, çok seçeneği ve eğlencesiyle Bodrum derim.
POPÜLER ŞEYLER
Ben de Brigitte Bardot gibi hayvan dostuyum
◊ Cem Karaca mı, Barış Manço mu?
- Her ikisi de çok saygı duyduğum sanatçılar. Ama çocukluğumdan beri Cem Karaca hayranıyımdır.
◊ Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
- Hayatımı uzun süre memleketimden uzakta geçirdiğimden Nâzım Hikmet’i daha yakın hissediyorum.
◊ Burcu Biricik mi, Farah Zeynep Abdullah mı?
- Burcu Biricik... Özellikle son zamanlardaki performansı... Hayranlık uyandırıyor.
◊ Hangisi daha çok çekti: Külkedisi mi, Pamuk Prenses mi?
- Pamuk Prenses’in yedi küçük dostu vardı, dostluklar benim için de çok önemli. Ama Külkedisi daha yalnız ve zor şartlardaydı.
◊ Zeki Alasya mı, Metin Akpınar mı?
- Metin Akpınar! Duruşu, zekâsı ve keyif adamlığı...
◊ Hangisiyle komşu olmak isterdiniz: Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
- Brigitte Bardot’yu tercih ederdim. Ben de onun gibi bir hayvan dostuyum, birlikte kedi köpeklerle uğraşırdık.
HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...
◊ Lorel mi, Hardy mi?
- Hardy.
◊ Yeşilçam’dan... Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
- Filiz.
◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin yanında ağlamak mı?
- Tek.
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?
- İskender.
ÖZEL MESELELER
Ben hep unutmayı tercih ettim
◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
- Sezen Aksu’nun çıkardığı hit şarkılar döneminde, yurtdışında opera kariyeri yapıyordum. Dolayısıyla eski Ajda Pekkan’lar ve 2010 sonra Ajda, benim için daha fazla anlam ifade ediyor.
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
- Kayıtsızlık bence. İlla nefret etmek gerekmiyor.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
- Affetmek daha büyük erdem. Ama ben nedense hep unutmayı tercih ettim.