Güncelleme Tarihi:
◊ Öncelikle albüm hayırlı olsun. Neden İbrahim Tatlıses şarkısıyla bu albümde yer almayı tercih ettiniz?
- Ben projeye sonradan dahil oldum. Burhan Bayar, Ahmet Koç ve Erdinç Şenyaylar’ın bana göre çok güzel bir projesi oldu. O projede sevgili Polat Yağcı da bir şarkı söylememi rica etti. İki üç tane alternatif sundular. Ben zaten “Yıkılmışım Ben”i çocukluğumdan beri çok seviyorum. Eğer uygunsa bunu okuyayım dedim.
◊ Bunda bir mesaj sezdim ama... Özellikle seçilmiş, duygusal bir bağ varmış gibi geldi.
- Türk halkının çok aşina olduğu bir şarkıdır. Ben slow şarkıları çok severim ama çok pozitif bakan, tebessümü çok seven bir adamım. Onun için çok fazla üstüme alınmıyorum (gülüyor). Ama melodik ve söz olarak çok sevdiğim şarkıdır orası kesin.
◊ Çok güzel bir proje olmuş. Polat Yağcı da güzel bir işe imza atmış.
- Türkiye’de prodüktörler enstrümantal albüme fazla önem vermiyorlar. Türkiye’deki sektör bırakın enstrümantali, söz müzik de artık satmaz hale geldi. Sektör çok kötü. Ama krizdeyken böyle projelere imza atmak da cesurca bir davranış
◊ Sektörün kötü olduğundan bahseden kişinin her hafta birkaç yerde sahnede olması da enteresan tabii...
- (Gülüyor) Evet bizim çok yoğun bir performanslarımız oluyor. Haftada 4-5 gün sahne alıyoruz. Hafta sonları zaten sürekli çalışıyoruz. 80 milyon nüfusa sahip bir ülkede 3-5 milyon albüm satması gerçekten çok acı. Albümlere her zaman evladiyelik olarak bakarım. Büyük hatıradır. Şimdi şarkıları internetten indirebiliyorsunuz, bir yerlerden temin ediyorsunuz ama arşivinizde bir CD’nin olması önemli bence. Mesela ben evime her gün gazete alıyorum. Çünkü o yaprak kokusu, kağıda dokunmak benim için önemli. İnsanlara CD’yi neden almadıklarını sorduğumda, “Nasıl olsa buluyoruz bir yerden” diyorlar ama evinizde bir CD arşiviniz olsa bunu torunlarınıza bile bırakırsınız diye düşünüyorum.
◊ Şarkılarınız hep en çok dinlenenler arasında. Peki bu durum sizi nasıl etkiliyor?
- Yurtdışına gittiğim zaman bir arkadaşım popüler olan şarkımı söylüyor mesela, biliyor. Her albümde Allah’a şükür en az 2-3 tane şarkımız insanlar tarafından sevilmiştir. Ve yurtdışındaki arkadaşlarım “bana şatolarda yaşaman lazım” diyor.
İNTERNETE GİRMEYİ BİLE BİLMİYORUM
◊ Bir röportajınızda “Sanal bakirim” demişsiniz. Bu tam olarak ne demek?
İnternete girmeyi bile bilmiyorum. O kadar teknolojiden uzak bir adamım ve bulaşmak da istemiyorum zaten. Ne WhatsApp’ım var, ne Twitter hesabım, ne Facebook, ne de Instagram... Ama Youtube’a girip şarkı dinliyorum. Bazı arkadaşlarıma üzülüyorum. Çocukluğumda da hiç oyun falan sevmezdim. Çünkü bana zaman kaybı gibi geliyor. Tabii ki müzisyen arkadaşlarımız stres atmak için 2-3 saat oyun oynuyor ama ben fenalık geçiriyorum. Eski futbolcuyum ben bir de. Lisanslı olarak futbol da oynadım ama futbolun ayakla oynanması gerekiyor, sanal değil.
◊ Nasıl yani, siz o kadar erkek buluşup sadece müzik ve dedikodu mu yapıyorsunuz?
- Müzik yaparız. Bizim evde dedikodu olmaz! Arkadaşlarım da bilir, bizim felsefemizde şu vardır; burada olmayan biri hakkında konuşmayız. Zaten benim sektörde hiç küs olduğum insan yok. Herkes beni çok garipsiyor.
UYKUMA ÇOK DİKKAT EDERİM
◊ Asıl merak ettiğim, haftada en az 3 gün sahnede olup, buna nasıl dayandığınız?
- Ben uykuma çok dikkat ediyorum. Ne olursa olsun, Allah göstermesin bir felaket haricinde en az 8-9 saat uyurum. Beyin ameliyatından sonra bu böyle oldu tabii ki. Ama her zaman söylerim, şarkıcıların uykusuna çok dikkat etmesi lazım. Çünkü ses uykuyla bağlantılı. Eğer uykunuzu alıyorsanız güne de iyi başlıyorsunuz, sesiniz de iyi çıkıyor. İnsanlara tebessümünüz, selamınız bile değişiyor. Onun için uykuma çok dikkat ediyorum.
PANİK ATAK OLDUM, KENDİ KENDİMİ TEDAVİ ETTİM
◊ Yaşadığınız beyin ameliyatı ne derece değiştirdi hayatınızı?
- Eskiden uykuyu çok sevmezdim. 4-5 saat uyurdum. Ama şimdi 4 saat filan uyuduğum zaman psikolojik olarak kendimi afallıyormuş gibi hissediyorum. Her şey flulaşıyormuş gibi geliyor. Büyük operasyonlardan sonra insanlarda bazı değişimler olur. Maalesef ben de 2008 yılında bir süre panik atak denen illete yakalandım. Yaklaşık 1,5 sene sürdü. Hiçbir psikiyatra veya psikoloğa gitmeden kendi kendime hallettim. Asansöre binemiyordum, tek başıma bir yerde kalamıyordum, kalabalık bir yerde otururken bir anda daralıyor ve hiç kimseye bir şey söylemeden oradan kaçıyordum. Ama Allah’a şükür geçti. Kendi kendime hallettim. Büyük operasyon geçiren insanlarda panik atak sendromunun görülme oranı daha yüksekmiş.