"Hadise şapkalı gündemi sevdi"

Güncelleme Tarihi:

Hadise şapkalı gündemi sevdi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2019 09:40

Hadise yeni bir şapka taktı ve bu kez şapkasını beğenmeyenlere orta parmak işareti yaptı.

Haberin Devamı

Hadise şapkalı gündemi sevdi
Tepki görünce “Eğlenelim istedim” açıklamasını yaptı. Hadise, şapkaları ve orta parmak işareti meselesini Magazin Konseyi tartıştı...

Onur Baştürk: Hadise şapkalarla gündem olmayı sevdi bence. Bu son şapkasını beğenmeyenlere yaptığı orta parmak işaretini ise esprili buldum ben. Mesela ben şapkayı beğenmedim diyelim. Hadise bana hareket çekti diye bozulacak, ona saydıracak değilim. Ama sosyal medyadaki herkes bu kadar huzurlu bakmıyor olaya tabii. O yüzden tepki tsunamisi olması doğal. Hadise de bunu öngörmüştür zaten. Son sözüm: Hadise’nin bu takmayan, isyankâr tavrını sevmeye başladım.

Haberin Devamı

Cengiz Semercioğlu: Gazeteciliğe ilk başladığım Sokak Dergisi, bugünün fotoğraf sanatçısı Yücel Tunca’nın dilini çıkardığı bir fotoğrafı kapak yapmıştı. O zaman da büyük tartışma çıkmıştı “halka dil çıkarılır mı, ne büyük saygısızlık” diye. Aradan geçmiş 30 yıl, sosyal medya çağına gelmişiz Hadise’nin, Sergen misali çok şık ara pası verdiği fotoğrafını ‘skandal’ olarak değerlendiriyorlar. Şaka gibi... Hadise de, “Boş verin eğlenelim arkadaşlar” diyor ki, yerden göğe kadar haklı...

Ömür Gedik: Şapkalar tamam da o orta parmak olmadı. Şaka dese de kötü bir şaka olmuş. Gülmedik, ayıpladık.

Hadise şapkalı gündemi sevdi

YARATICI DEĞİL

Tarkan’lı Coca Cola reklamına karşılık Cengiz Bozkurt’un Tarkan’ın danslarını ti’ye aldığı Lipton Ice Tea reklamı. Aynı anda reklamları giren iki rakip şirket. Bu durum sevimli mi sevimsiz mi sizce?

Ömür Gedik: Ben Lipton’un Tarkan’ı dansını ti’ye alan ve içinde ‘kola’ya kaçma cümlesini de barındıran reklamını hiç etik bulmadım. Hele o omuz kıvırma sahnesini hiç sevmedim. Başka bir markaya gönderme yapıp önünü kesmeye çalışmak yerine daha yaratıcı olunabilirdi.

Onur Baştürk:Bana sevimsiz geldi. Resmen son dakikada öğrenmişler Tarkan’ın reklamda oynayacağını. Ona karşılık bir şey yapalım demişler. Cengiz Bozkurt’u da alet etmişler. Yaratıcı bulmadığımı söylemeliyim.

Haberin Devamı

Cengiz Semercioğlu: Coca Cola 133, Pepsi 116 yaşında dünya devi markalar... Bu 100 yılı aşkın rekabette bizimkilerin atışması okyanusta bir katredir ama ne yalan söyleyeyim Erdal Bakkal’ın, Tarkan’a dokundurması manidar oldu. Bu arada bilmeyene not; Lipton Ice Tea, Pepsi’nin bir markası...

Hadise şapkalı gündemi sevdi


ViZYON YÜZÜ GÖREMEYEN FiLMLER NE OLACAK

Yapımcılar ve Mars salonları arasındaki gerilim geçen hafta da bitmek bilmedi. Kriz devam etti. Konsey bu krizde “haklı” ve “haksız”ı tartıştı...

Cengiz Semercioğlu: Geçen pazar Kelebek’te yayımlanan röportajdan sonra 8 gündür yapımcılarla Mars arasında Tek bir temas yok. Aksine yapımcılar çok net bir şekilde ‘hırsızlık yapıyorlar’ diyerek vites yükseltti. Bu hafta içinde benim bildiğim bir-iki yapımcıyla randevu var. Bu kadar gerilimin üzerine son anda bir aksilik olmazsa ilk kez bir araya gelecekler. Ama net bir yanıt istiyorsanız yapımcılar haklı derim.

Haberin Devamı

Ömür Gedik: Bu zincirleme saçmalıklar kavgası oldu benim gözümde ve sonunda tam bir mahalle kavgası kıvamına geldi. Taraflar tehditkâr cümlelerle karşılıklı yaptırımlar uygulamaya çalıştılar. Sinema salonlarına da izlemekten keyif aldığımız sinemacılara da ihtiyacımız var. Büyüyen sinema sektörümüz için bu kavgayı bir kenara bırakıp bir uzlaşma zemini sağlanmalı.

Onur Baştürk: Her iki tarafın da haklı ve haksız konular var deyip gayet politik bir yanıt verilebilirdi bu mesele konusunda. Ama Mars’çıların son çıkışı (“Yeni Cem Yılmaz’lar yaratırız”) hiç olmadı. Ne söyleseler boş artık. Ama bu meselede asıl dikkat çekilmesi gereken nokta bazı Türk filmlerinin vizyon yüzü dahi görememesi, görse dahi üç beş salonla sınırlı kalması. Mesela yurtdışında ödül alan ve seyircinin salon salon peşinde koştuğu “Kelebekler” filmi. Bu mesele ne olacak? Yapımcılar sadece kendini düşünürken Türk sinemasını yurtdışında temsil eden bu filmlerin geleceğini düşünüyor mu acaba?

Haberin Devamı

PARANIN ARTMASI KULLANIMI AZALTACAKSA NEDEN OLMASIN

Poşetlerin 25 kuruşa satılması üzerine Okan Bayülgen Show Radyo’daki programında, “Bu kampanyayı destekliyorum, 25 kuruşa değil 10, 20 liraya satalım ki insanlar poşet almaktan kaçınsınlar” diye bir çıkış yaptı. Okan’ın söylediklerine Konsey katılıyor mu?

Onur Baştürk: gecikmedi: “Dengemi bozmayınız...” Okan Bayülgen’e katılıyorum. Plastik poşet ne kadar hayatımızdan çıkarsa o kadar iyi. Elbette 10, 20 lira olmayacak ama 25 kuruşu bile gündem yaptık ya, inanılmaz. Oysa bu konuda geç bile kaldık. Avrupa ülkelerinde çoktandır böyle bu sistem.

Cengiz Semercioğlu:
Bu kanun ilk çıktığından beri alkışlıyorum. Ama ben de radyoda şunu dedim: 25 kuruşa aldığım poşetin üzerinde neden marketin reklamı var? Ve 25 kuruşa aldığım poşet neden 3 kuruşluk kalitede? Okan poşet kullanılmasının azalması için durumu ‘egzajere’ ediyor sadece. Ben sonuna kadar paralı poşet uygulamasını destekliyorum.

Haberin Devamı

Ömür Gedik: Kesinlikle katılıyorum Okan’a. Poşetler hem çevre hem de hayvanlar için zararlı. Çöplüklerdeki naylon poşet,  dağları uzaya tırmanırken paralı olması iyi oldu. Daha ilk günde poşet kullanımı yüzde 70 azaldı. Fileler, pazar çantaları tozlu raflardan çıktı. Okan’ın dediği gibi paranın artması kullanımı azaltacaksa, neden olmasın...

Hadise şapkalı gündemi sevdi

BU KAVGA BiTMEZ

Gülben Ergen kendisini ve çocuklarını ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle Yeşim Salkım hakkında suç duyurusunda bulundu. Salkım’dan yanıt gecikmedi: “Dengemi bozmayınız...”

Cengiz Semercioğlu: Yeşim Salkım, Gülben Ergen, Seren Serengil... Magazin dünyasının ‘Bermuda Üçgeni’dir... Geçen yıl televizyonda ben bu üçgenin içine girdim RTÜK’ten bile ceza yedim... O derece yani... Bermuda Üçgeni’nin sırrı çözüldü, bizimkilerin hâlâ çözülemedi. Benim tavsiyem, bu Bermuda Üçgeni’ne girmeyin kaybolursunuz. Dikkatinizi çekerim, girip kaybolmuş biri olarak söylüyorum.

Onur Baştürk: Herhalde insanlık Mars’a yerleştiğinde dahi bu kavga bitmeyecek! Bu nasıl bir kindir, nasıl bir gerilimdir? Şu haklı ya da bu haksız demek istemiyorum, ama her iki taraf da artık koca koca kadınlar olduk, birbirimizi sevmesek de bu konuyla artık gündeme gelmeyelim demeli. Diyebilmeli. Çok zor değil.

Ömür Gedik: Ne yazacağımı bilemediğim bir konu da bu işte. Bitmeyen kavganın son halkası. Keşke adliyeler bu tür davalarla işgal edilmese.

Hadise şapkalı gündemi sevdi

AŞK ACISI 2 AY SÜRÜYOR

Berrak Tüzünataç’la üç yıllık birlikteliği sona eren Birkan Sokullu, Dilan Çiçek Deniz’le el ele görüldü. Şu tez bir kez daha mı doğrulandı: Erkekler bir ilişki sonrası hemen yeni bir ilişkiye/flörte yelken açabilirler. Ama kadınlar öyle değildir... Konsey bu meseleyi mercek altına aldı...

Ömür Gedik: Hiç katılmıyorum. Bu işin kadını erkeği yok, karakterle alakalı. Aşkı aşkla vurmak bir tercih. Bu yöntemi erkekler kadar kadınlar da uygulayabilir. Hatta bence en iyi biz uyguluyoruz.

Onur Baştürk: Evet, bence bu meşhur tez doğrulandı. Erkekler özellikle uzun sevgililik ya da evlilik sonrası balıklama atlıyorlar yeni ilişkilere. Kadınlar daha ince eleyip sık dokuyor ya da en azından biraz “durmayı” yeğliyor. Birkan Sokullu, Dilan Çiçek Deniz ile derin bir ilişkiye girer mi bilinmez, ama üç yıllık ilişkisinin enerjisini belli ki bir an önce üstünden atmak istiyor. Her erkeğin yaptığı gibi...

Cengiz Semercioğlu: Erkekler yeni bir ilişkiye daha hızlı yelken açar da kadınlar açmaz mı? Günümüzde kadın ya da erkek fark etmiyor arkadaşlar. Hele bu örnekte hiç fark etmiyor. Çok ilginç bir tesadüf, Birkan Sokullu’nun Berrak Tüzünataç’tan ayrıldığı tarihle, Dilan Çiçek Deniz’in Furkan Andıç’tan ayrıldığı tarih aynı... İkisi de sevgililerinden 3 Kasım’da ayrılmış. Ayrılıkları bile pişti olmuş. 2 ay sonra da birbirlerini bulmuşlar. Demek ki bu devirde aşk acısı erkek için de kadın için de 2 ay sürüyor


Hadise şapkalı gündemi sevdi
Birkan Sokullu - Berrak Tüzünataç
Hadise şapkalı gündemi sevdi
Dilan Çiçek Deniz 

HEPİMİZE DERS VERDİ

Gülriz Sururi’nin “asil vedası” geçen haftanın konuşulan konularından biriydi. Hem Sururi’nin cenaze törenleri eleştirisine hem de kendisine dair neler söylerdiniz?


Ömür GedikŞahane bir kadındı. Hem sanatçı hem de insan olarak. Asil duruşuna uygun sessiz sedasız bir vedayla ayrıldı aramızdan. Ünlü cenazelerindeki samimiyetsizliği hepimiz yeri geldiğinde eleştiriyoruz. Ünlülerle selfie çekilmek için cenazeye gelen halk bir yana, camii avlusunda sohbet muhabbete dalan ünlüler diğer yana. Sururi’nin sessiz bir defini vasiyet etmesi en doğru seçimdi.

Cengiz SemercioğluKasım ortasında yaptığım, meğer Gülriz Hanım’la ilgili son habermiş. Genç tiyatroculara her sene 100 bin lira teşvik vermek için İKSV’ye yaptığı büyük bağışı yazmıştım. “Yazınız çok mutlu etti beni” diyerek aramıştı. 20-25 yıl boyunca tiyatro gruplarına 100 bin lira teşvik verilecek kadar büyük bir birikim bıraktı. Hayatı boyunca Türk tiyatrosuna unutulmaz katkılar yaptı, vefatından sonra da yapmaya devam edecek. Böyle sanatçının önünde yerlere kadar eğilinir...

Onur BaştürkBence geçen haftaya Gülriz Sururi sessiz vedasıyla damgasını vurdu. Hepimizin düşünmesini, içe dönmesini sağladı. Cenaze törenlerindeki lakaytlığımız, törenin acemiliği/ruhsuzluğu tam da onun söylediği gibi. O kadar haklı ki. Sessiz gitmeyi seçmesiyle herkese bir ders vermiş oldu. Nur içinde yatsın.

Hadise şapkalı gündemi sevdi

EV YAPIMI BİTTER ÇİKOLATA | TÜM MUCİZE LEZZETLER VİDEOLARI İÇİN...

BAKMADAN GEÇME!