Güncelleme Tarihi:
2001-2002 yıllarında birlikte çalıştığım ustam Haldun Dormen’i kelimelerle anlatmakta zorlanırım. Çünkü o tanıdığım en mütevazı ve en gerçek usta...
Yıllardır iletişimimiz hiç kopmadı. Ben onu saymaktan, o beni sevmekten hiç vazgeçmedi. Şimdi, bitmeyen tükenmeyen üreticiliği ile gittiği turnelere, yetiştirdiği öğrencilerine, yönettiği, oynadığı oyunlarına, katılması gereken davetlerine, yazması gereken yazılara, okuması gereken oyunlara rağmen yeni bir mücadelenin peşinde.
Bir okulda eğitmenlik yapmaya hazırlanıyor. Yanında da sevip saydığımız birçok isim var. Bunlardan ikisi Selçuk Yöntem ve Kandemir Konduk... Haldun Abi’nin evindeyiz. Önümüzden eksik olmayan ikramların yanında başrolde sanat, başrolde sanatçı... Senaryosundan oyunculuğuna, genel kültürden hayatını bu işe adamak isteyenlere kaçırılmaz bir fırsat... Ustalar çıraklarını arayacak... Ben de bir çıraklık vazifesi yaparak söylemlerini aktarıyorum bugün size... Gururla ve onurla...Kıymetli dostum Kandemir Konduk, yakışıklı ve başarılı dostum Selçuk Yöntem ve ustaların ustası, “Dadı”nın Pertev’i, benim kıymetlim Haldun Dormen... Buyurun...
Şu anda neler yapıyorsunuz? Hep birlikte Sahne Tozu Tiyatrosu’nun İstanbul’da açacağı okulda eğitim vermeye başlıyormuşsunuz…
- Haldun Dormen: Şu anda iki oyun sahneye koyuyorum. Biri yıllardır oynadığım “Kibarlık Budalası”. Geçen akşam Bursa’da 450. oyunumu oynadım. Hâlâ da salonlar tıklım tıklım doluyor. Bursa’da salon doldu yan salona ekran koyup oradan yayın yaptılar. Bir salon kadar insan da bu sayede oyunu dışarından seyredebildi. Müthişti. Bir de “Müfettiş”i oynuyorum. Onun henüz 41. oyununu oynadım. Bir de Şehir Tiyatrosu’nda “Şahane Züğürtler”i sahneye koyuyorum. Benim çok sevdiğim bir oyundur. İzmir Sahne Tozu Tiyatrosu’nun sanat danışmanıyım. Bir oyun da orada sahneye koyacağız. Bir de okul başlıyor yakında dediğin gibi. Sahne Tozu Tiyatrosu’nun İstanbul’da açacağı oyunculuk ve yazarlık okulu. Hep birlikte orada olacağız. Göksel Kortay, Zafer Ergin, Zerrin Tekindor ve Selçuk Borak da eğitmenler arasında.
Okul projesine dahil olmanız nasıl oldu?
- Kandemir Konduk: Haldun Abi aradı. Onun araması benim için çok değerliydi. Bana Sahne Tozu Tiyatrosu’nun İstanbul’da bir okul açacağını söyledi ve yazarlık konusunda eğitim vermemi istedi. Sonra Sahne Tozu Tiyatrosu’nun kurucusu Çağlar İşgören’le konuştuk. Haldun Abi olduğu için seve seve kabul ettim. Daha önce Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde 8 yıl yazarlık eğitimi verdim. İki sene ara vermiştim. Şimdi yeniden başlayacağım.
- Selçuk Yöntem: Beni Çağlar İşgören aradı. Gerçekten İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosu harikalar yaratıyor. Haldun Abi’nin oranın supervisor’ı olması çok önemli. Hiçbir şey bilmiyorum bu hayatta, öğrenmeye çalışıyorum ama belki de onlarla birlikte bir şey öğreniriz diye kabul ettim.
Haldun Abi bu okulu nasıl ayakta tutacaksınız?
- Haldun Dormen: Ben bu okulda memurum. Ben sadece genel kültür ve müzikal eğitimi vereceğim. Okulun nasıl ayakta kalacağını Çağlar bilir. Çok şükür ben Dormen Tiyatrosu’nu kapattıktan sonra böyle şeyleri düşünmek zorunda değilim.
SELÇUK YÖNTEM: ESKİDEN DEVLET TİYATROLARINDA ÇIPLAK SAHNELER DE OLURDU, ŞİMDİ BİR MUHAFAZAKÂRLIK GELDİ
Yıllar içinde sizce kültürel olarak nasıl değişmeler oldu?
- Toplumların kendi gerçekliğine ve kültürlerine göre sanatın bir paralelliği var. Ama sanatın evrenselliğinde bunlar doğru şeyler değil. Türkiye burada değildi. Bir muhafazakârlık geldi. Devlet tiyatrolarında çıplak sahneler de vardı. Olması gerektiği için vardı. Ama şimdi çok farklı değerlendirmeler yapılıyor. Farklı algı mekanizması başladı. Onu için biz yine de sanatın evrenselliğinden vazgeçmemeliyiz. Her ne olursa olsun bunun peşinde koşmalıyız. O kültürü bünyemize alıp yoğurmalıyız. Mutasyon yaşamamalıyız.
Televizyon için bunu nasıl örneklendirirsiniz?
- Bir televizyon kanalına baktığımız zaman, haberler, dizi ve dizi diye devam ediyor. Bir kültür programı ya da nitelikli bir tartışma programı yok. O renk yok oldu gitti.
Sahne tozunu yutan bir daha bırakamaz mı?
- Sahne tozunu yuttuğun zaman hiçbir meslekle kıyaslama yapmadan insan malzemesinin içine giriyorsun. Onun için vazgeçemiyorsun tiyatrodan. İnsanla o doğal canlı performans bu işle ilgileneni çok çok derinden etkileniyor. Bunun okuma, prova ve birlikte üretme dönemi var. Bütün bunlar bir yaşam biçimi haline geliyor. Bu yaşam biçimi de parası da olmasa, ailesi izin de vermese tiyatrodan, sanattan asla vazgeçmiyor. Onun için eğitime baş koyanlar kendini belli eder.
KANDEMİR KONDUK: DiZiLERiN BiRÇOĞU 6 YAŞ ZEKASINA HiTAP EDiYOR
Günümüz dizilerinde oynayan genç oyunculardan iyilerin çıktığını görüyor musunuz?
- Haldun Dormen: Görüyorum. Mesela “Kördüğüm” dizisindeki oyuncuları beğeniyorum.
- Kandemir Konduk: İsim olarak çok hatırlayamayabilirim ama genç oyunculardan çok yetenekli arkadaşlar var. Bu çok sevindirici bir şey. Ben oyuncular kadar yetenekli senaristlerin de çıkmasını istiyorum. Onlarca dizi var, birkaç tanesini ayrı tutarak söylüyorum, birçoğu 6 yaş zekasına hitap ediyor. Ne mantık ne de Türkiye gerçeği var bu dizilerde. Resmen bir uyutma politikasıdır gidiyor. Ülkede ne sorunlar var, günlük hayatta neler var. Bunların hiçbiri dizilerde yok.
Bugüne kadar en sevdiğiniz dizi hangisi? Mesela benimki “Bizimkiler”di…
- Kandemir Konduk: “Bizimkiler”i ben de çok seviyordum. “Mahallenin Muhtarları”nı çok severek yaptım. 11 sene sürdü. “Süper Baba” vardı mesela. Çok iyi bir işti. Çok sevilen dizileri etraftan duyuyorum. Bazılarını merak edip bakıyorum. Dehşete düşüyorum. En az 10 kişi öldürülüyor bir bölümde. Bunun sevgiyle, mantıkla ya da demode olmamakla filan hiç ilgisi yok.
- Haldun Dormen: Benim vaktim olmadığı için çok fazla takip edemiyorum. “Kördüğüm”ü beğenmiştim. Ama kaldırılmış diye duydum.
- Kandemir Konduk: Bugün hep kadına şiddeti konuşuyoruz. Dizileri o gözle izleyecek olursak şiddetin âlâsını televizyonda görebiliriz. Dizilerde her şey güzel. Polisiye diziler var.
Bütün polisler babacan. Peki biber gazı atan, öğrencileri yerde sürükleyen polisler nerede?
- Selçuk Yöntem: Bazı dizilerimiz var ki herkes birbirini öldürüyor ortada polis yok. Amerikan dizilerine baktığınızda suçlu mutlaka cezasını çeker. Polis yakalar, mahkemeye çıkar. Burada ölen ölene. Küçük çocuklar bundan etkilenebilir. Bu disiplin meselesi. Toplumsal değerleri ele almak gerekli.
Bundan yola çıkarsak Bihter ve Behlül’ün aşkını değerlendirebiliriz?
- Selçuk Yöntem: Bu çok evrensel bir şey. Roman farklı. Orada bir kan bağı yok ve o dizi bir uyarlamaydı. Polis örneği ile onu karşılaştıramayız. Biz uyarlamayı yaparken bunu yapan insanlar mutlu değildi, bir çaresizlik vardı mantığından yola çıktık. İnsanların duygularına gem vuramazsınız. “Aşk-ı Memnu”nun dramaturjisi çok başarılıydı. Öyle nitelikli işlerin buluşması kolay olmuyor.
HALDUN DORMEN: TİYATRO EN PARLAK DEVRİNİ YAŞIYOR
Haldun Abi, Türkiye’de tiyatro bitiyor deniyor. Katılıyor musunuz? Tiyatro izleyicisi azaldı mı?
- Asla katılmıyorum. Tiyatro şu anda en parlak devrini yaşıyor. Alternatif tiyatrolar istediklerini yapabiliyorlar. Yeni yeni yazarlar çıkıyor. İnanılmaz yetenekli yönetmenler ve oyuncular çıkıyor. Örneğin geçtiğimiz sene Afife Jale Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü “Antabus” oyunu ile genç bir kadın oyuncu aldı. O oyunun yazarı da yine genç bir kadın. Müthiş bir yazar. Birçok yeni yazar yetişiyor.
Tiyatrodan neden hep az para kazanılır?
- Bu dünyanın her tarafında böyle. Büyük starların dışındaki herkes az para kazanıyor.
Sinema ile tiyatro bilet fiyatları arasında çok fark var mı?
- Sanıyorum yarıya yarıya. Ben çok uzun zamandır sinemaya gitmiyorum.
Neden?
- Vaktim yok ve fotoğraf çektirmekten sıkılıyorum. İnsanlar benimle fotoğraf çektirmek istiyor ve sokakta yürüyemiyorum. Herkese nazik davranmak zorundayım ve yoruluyorum.
ALAYLI-EĞİTİMLİ DİYE AYRIM YAPMAK YANLIŞ, SHAKESPEARE HANGİ OKULDAN ÇIKTI?
Alaylılar ile eğitimliler arasında size göre nasıl bir fark var?
- Haldun Dormen: Benim için alaylı ya da okullu diye bir şey yok. Benim için oyuncu var. Alaylı diye ayırırsak ne Münir Özkul ne Adile Naşit ne de böyle büyük oyuncular kalıyor. Çünkü onların hepsi alaylı. Tiyatronun kendine has bir usta-çırak ilişkisi var. Okullu olduğum için şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bugüne kadar alaylı ya da okullu diye bir ayrım yapmadım. Bana yanlış geliyor.
- Selçuk Yöntem: Alaylı ve okullu sanatçıları ancak isim olarak ayırt edebiliriz. Bir tanesinde her gün okula gitme disiplini vardır. Öbüründe ise bir hayat disiplini vardır. Esasen bizim yaptığımız işin temelinde pratik yatıyor. Teoriyi herkes bir yerden alabilir. Yetenekliysen okullu olmak gibi bir şey söz konusu olmuyor. Okullu olmak kendini yaşama başka bir platformda, daha donanımlı hazırlamak demek. Ama sahnede sen kendinle baş başasın ve o pratik olmazsa olmaz.
- Kandemir Konduk: Mesela yazarlık için konuşayım. Yazarlık konusunda okullar son yıllarda açılmaya başladı. Yaşar Kemal’i düşünün mesela. Ben ilk tiyatro oyunumu yazdığım zaman hiç metin görmemiştim. Kendi kendime yazmıştım. Sonra Altan Erbulak ve Metin Serezli ilk yazdığım oyunum “Yüzsüz Zühtü”yü seçmişlerdi. Ama çok uzun buldular ve biraz makasladılar. Ben o zamanlar işin tekniğini bilmiyordum. Yazdıkça yazdım.
- Haldun Dormen: Shakespeare hangi okuldan çıktı? Okullarda bizler işi çabuklaştırıyoruz. Genel kültür mesela öyle değil. Yeni nesil genel kültürü hiç bilmiyorlar.
Yeni nesil öğrencilerin motivasyonlarını nasıl buluyorsunuz?
- Kandemir Konduk: Okulun dışında da bana gelip gidenler oluyor. Selamiçeşme’de yıllardır bir ofisim var. Yazdıklarını yolluyorlar. Öyle bir yazma tutkusu olacak ki o zaman sen de onunla canla başla çalışıyorsun. Bir de “Okula geldim ve yazar olacağım” diyenler var. Onlar bana göre hiç okula gelmesin. Bu işi gerçekten istemeleri gerekiyor.
- Haldun Dormen: Özel okullarda sırf diplomayı almak için gelenler oluyor. Ama mesela bizim yeni başlayacağımız okulda sadece istekli olan öğrenciler gelecek. Bir diploma almayacaklar. Bitirdiklerinde bir sertifika vereceğiz. Örneğin benim 65 yaşında öğrencim oldu. Ailesi gençliğinde izin vermemiş. Sonra da kocası. Kocasını boşadıktan sonra geldi ve eğitim aldı.
OYUNCULUK SADECE EKRAN DEMEK DEĞİL
Oyunculuk ve yazarlıkla ilgili öğrencilerinize vereceğiniz en önemli tavsiyeler neler?
- Selçuk Yöntem: Sahici olmak yani yürekten hissetmek. Bunu söylemek çok kolaydır ama ortaya koymak için yılların geçmesi gerek. O yürekle beden dilini kullanmanın koordinasyonu biraz zaman alıyor. Mesleği sevmek çok önemli. Azminden hiç vazgeçmeyeceksin ve çok çalışacaksın. Bunun başka yolu yok. Bu işe gönlünü koyduğun zaman maddi, manevi başarılar seninle birlikte geliyor.
- Kandemir Konduk: Yazarlık için Aziz Nesin’in de dediği gibi öncelikle yetenek. Özlem gücü, özveri, eğitim ve sabır. Ben bunları hiç unutmadım.
- Selçuk Yöntem: Mesleki sabır çok önemli. Sabırsız olan başka yollara gidiyor.
Selçuk Bey, Kıvanç Tatlıtuğ’un gözlerinizin önünde geliştiğini hissettiniz mi? Ben Aşk-ı Memnu’yu izlerken çok hissettim.
- Selçuk Yöntem: Kıvanç çok iyi bir ivme gösterdi. Çok başarılı oldu ve olacak. Kıvanç’a söylediğim için size de söylüyorum. Oyunculuk sadece ekran değil. Aktör olmak, beden dilini kullanmak çok önemli. Bir aktörün de en önemli enstrümanı sesidir. Bu da tiyatro sahnesinde olur ancak. Bu deneyimi almadan gerçek bir aktörlük kavramından söz edemeyiz. Bunu onunla da konuştum. Tiyatro yapmamış herkesle de konuşuyorum. Bu bir meslek şovenizmi değil. Çünkü tiyatro herkesin hayatının içinde bulunduğu bir kavram. Shakespeare “Bütün dünya bir oyun sahnesi” derken çok önemli bir şey söylüyor. Hepimizin rollerini söylüyor. Hepimiz aktörüz esasında. Biz yaşamdaki aktörlüğü sahneye aktardığımız zaman yaşamın dışında aktör olabiliyoruz.