Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2017 16:11
23 Haziran’da gösterime giren “Transformers 5: Son Şövalye”nin başrol oyuncularından Laura Haddock, Londra’da Barbaros Tapan’la bir araya geldi.
◊ “Transformers 5: Son Şövalye”de insanlar ve transformer’lar savaşta... Siz de filmde bir tarih profesörünü oynuyorsunuz. Rolünüzle ilgili biraz daha detay verir misiniz?
- Güçlü, sert, yalnızlığı seven, zeki, aynı zamanda şüpheci, Ortaçağ konusunda uzman bir profesörü canlandırdım. Dünyamızı kurtarmak için kilit bir isim, çünkü çok önemli birinin soyundan geliyor. Daha fazlasını anlatmak istemiyorum, filmde görsünler (gülüyor)...
◊ Rol arkadaşlarınız robot. Bu nasıl bir deneyim?
- Yazarlar senaryoyu yazarken sadece insanların değil robotların karakterlerini de yarattı. Dolayısıyla onların da kendilerine ait kişilikleri var. Çok güçlüler, çok da sevimliler. Görür görmez seviyorsunuz. Keyifli bir çalışmaydı.
◊ Anne olduktan çok kısa süre sonra böylesine büyük bir proje için kamera karşısına geçtiniz. Zorlanmadınız mı?
- Evet, neredeyse eşzamanlı oldu. Bebeğim 5 aylıkken oyuncu seçmelerine gittim ve rolü aldım. Bu, kariyerimde şimdiye kadar aldığım en iyi teklif, yakaladığım en iyi fırsattı. Tek kaygım bebeğimdi. Yönetmenimiz ve yapımcılarımızla uzun konuşmalar yaptım. Oğlumu tüm çekimlerde yanımda istediğimi belirttim, onlar da bu konuda desteklerini esirgemedi. Tanınan kolaylık nedeniyle kendimi çok şanslı hissettim. Daha hevesli çalıştım. Oğlum yanımdaydı, mutluydum, huzurluydum. Zorlanma konusuna gelince... Her şeye rağmen bazı günler zorlandım, hem de nasıl zorlanmak!
◊ Neden?
- Oğlumun dişleri çıkmak üzereydi. 14 saatlik çekimden gelip, hiç uyumadan oğlumla ilgilenip sabah sete gittiğim çok oldu. Nasıl yaptım, çekimleri nasıl tamamladım bilmiyorum.
ÇOCUĞUN OLUNCA SOSYALHAYATIN KALMIYOR◊ İlk çocuğunuzu kucağınıza aldınız. Annelik hayatınızda neleri değiştirdi?- Oğlum doğmadan önce “Bebek hayatımızda hiçbir şey değiştirmeyecek, her şey olduğu gibi kalacak. Sosyal hayatından ödün vermeyen cool çift olarak kalacağız” dediğimi hatırlıyorum. Kesinlikle öyle olmuyor! Artık gece dışarı çıkmak yok, sadece çalışıyoruz ve oğlumuza anne-babalık yapıyoruz o kadar. Oğlum hayatımda başıma gelen en güzel şey, o doğduktan sonra zaten başka şeylerin hiçbir anlamı kalmadı.
◊ Michael Bay, sektörde sert bir yönetmen olarak nam salmıştır. Sette bağırmaktan çekinmez, aşırı disiplinlidir. Siz kendisiyle ilk defa çalışıyorsunuz. Neler söyleyeceksiniz, konuşulduğu kadar var mıymış?- Çok zeki bir adam. Tam bir bilgisayar kurdu. Filmin yapım sürecinde her detayda Michael’ı görüyorsun. O kadar çok işle uğraşıyor ki, tüm kontrol onda. Bir bakıyorsun yazarlar ile bir arada, sonra bakıyorsun yönetmen koltuğunda, ardından elinde kamera ile çekim yaparken rastlıyorsun. Biz koşarken yanımızda koşuyor, patlama sahnelerinden sonra kalan tozları süpürüyor, çünkü sonraki sahneye geçmek ve her şeyi yeniden patlatmak için sabırsızlanıyor (gülüyor). Çekimlerden sonra montaj odasına geçiyor, her gün sabah 4-5’e kadar çalışıyor ve ertesi sabah sette her şeye yeniden başlıyor... Yok böyle bir enerji...
MICHAEL PATLAMA SAHNESİNİHİSSETMEMİZİ İSTİYORDU◊ Ne kadar sürdü çekimler?- 8 ay... Michael’ın seti şimdiye kadar çalıştığım en farklı set... Muazzam büyük bir setti. Enerjisi çok yüksekti. Her gün yüzde 100 hazırlıklı olmak zorundaydık. Çekeceğimiz sahneleri çok iyi bilmek, Michael’ın dediklerini hızlıca algılayıp hayata geçirmek zorundaydık. Düşünsene 8 ay boyunca her gün bunu yaşadık (gülüyor).
◊ Filmde çok fazla özel efekt var...- Doğru çok fazla efekt var ama set ikisinin kombinasyonuydu. Michael patlama sahnesi çekiyorsak onu hissetmemizi istiyordu.
◊ Eşiniz Sam Claflin “The Hunger Games”in meşhur Finnick Odair’i... İki taraf da oyuncu olunca çekimler yüzünden mesafeler kaçınılmaz hale geliyordur...- Biz göçebe hayat yaşıyoruz. Sam çekimler için bu sene başında Tasmanya’daydı. Ben takvimimi boş bıraktım. Çünkü bir arada olabilmek için programlarımızı birbirimize göre ayarlıyoruz. Tabii bu çok fazla plan ve uğraş gerektiriyor.
KENDİMİ ŞİDDETE HAZIRLAMIŞTIM
◊ Dublör kullandınız mı?
- Yönetmenimiz Michael Bay, oyuncularından mümkün olabilen her şeyi kendilerinin yapmasını istiyor. Çok büyük bir kısmını kendim yaptım. Çünkü Michael bir şeyi yapmamızı istiyorsa yapmak zorundayız, başka seçeneğimiz yok. Bu yüzden çok yüksek kapasitede çalıştık. Zaten kendimi bütün zorluklara, yoğun ve şiddetli bir filme hazırlamıştım. Her gün tüm gücümle çalıştım.