Güncelleme Tarihi:
◊ Filmin çekimleri ne zaman tamamlandı?
- Derya Şensoy: Geçen kış, aralık ayında bitirdik aslında.
- Burak Satıbol: Sosyal medya paylaşımları yaparken acaba neydi canlandırdığım karakter dediğim oldu. Ama Derya’nın karakteri Yağmur aklımda bak... Tüm film “Yağmur” diye diye gezdiğim için...
◊ Bu filmde bizi ne bekliyor?
- Burak Satıbol: Bu filmin en sevdiğim yanı bir öyküsünün olması. Türk komedilerinde öyküyü kaybettik. Genelde komik bir karakter var ve onun başından geçen maceralara gülüyoruz. Ayrıca oyuncu kadrosunun da bir uyumu var. Yarısından çoğu “Mahşer-i Cümbüş” ekibinden...
◊ Derya Şensoy’un kemik ekiplerin arasına sızabilmek gibi bir başarısı var.
- Derya Şensoy: “Çakallarla Dans”ta da öyleydi. Bu arada hatırlıyorsunuzdur belki, orada da gelinlik giyiyordum.
◊ Hakikaten uğur oldu sanki o film, değil mi?
- Derya Şensoy: Galiba... Beşinci kez giydim! Gelinliğe doydum diyebilirim. (gülüyor).
◊ Sanat filmi-gişe filmi diye bir ayrım vardır, bu anlamda komedi filmleri de sanki biraz hor görülür...
- Burak Satıbol: Yanımda büyük üstadın kızı var. Ferhan Şensoy’un oyunlarına baktığınız zaman daha iyi anlarsınız, komedi oynamak zordur. Bazen hor görülüyor bazense baş tacı ediliyor. Komedinin tarih boyunca yazgısı da böyle olmuş. Tabii komedi nitelikli ve düzgün olmalı. Son yıllarda iyiye gidiyoruz. 5-6 yıl önce daha kötüydü. Bir tomar kâğıt getiriyorlardı, senaryonun bir kısmı yok “Siz orayı sette yaparsınız” diyerek boş bırakıyorlardı falan... Bizim senaryomuz Doğuhan Korkut imzalı ve gayet nitelikli.
◊ Siz nasıl dahil oldunuz ekibe?
- Derya Şensoy: Bir gün Burak beni aradı. “Sen olursan çok iyi olur, sen olursan daha da iyi olur, sen olsan hem de nasıl olur” diyerek çağırdı (gülüyor).
- Burak Satıbol: Doğuhan ile çalışırken Yağmur karakterinin yanında hep Derya yazıyordu. Derya Şensoy ile konuşulmamış, film yok daha ortada, yapımcı yok ama biz hep Derya’yı düşünüyorduk.
- Derya Şensoy: Senaryoyu okuduğum anda neden böyle olduğunu anladım. Yağmur çok içime sinen bir karakter.
◊ Filmde Yağmur ve eski sevgilisi Uğur karakterlerini canlandırıyorsunuz. Uğur fragmanda gördüğüm kadarıyla faydasız bir tip. Askerden sonra kendine uygun işi 11 yıl boyunca bulamayan adam nasıl bir adamdır yahu?
- Burak Satıbol: Türkiye’de böyle çok adam var ama... Hakikaten hiçbir baltaya sap olamamış, olmaya da niyeti yok, ne için yaşadığı belli değil, hangi amaç uğruna ortada dolaştığı belli değil... Gündeminde tek bir şey var, o da âşık olduğu kadın. Kadın ona “hayır” dedikçe “olsun” diyor. Ulvi bir romantiklik de yok burada. Filmin geçtiği mahalle zaten işe yaramaz insanlarla dolu. Uğur babasının gözünde de mahallelinin gözünde de öyle... Tamamen şerefsizler ordusunun olduğu bir mahalle (gülüyor).
◊ En komik anlardan biri de Yağmur ile onu istemeyen kayınvalidenin karşılaşması...
- Derya Şensoy: Kayhan’ın sadece annesi değil kız kardeşleri de kesinlikle istemiyor Yağmur’u zaten. Sonra da damat düğün gecesi ortadan kaybolunca ortalık karışıyor. Şu düştüğüm hallere bak! Vay başıma gelenler!
- Burak Satıbol: Bir polis soruşturması başlıyor ve flashback’lerle olayın nasıl geliştiğini görüyoruz. Tüm hikaye adli soruşturma üzerine kurulu.
- Derya Şensoy: Neredeyse tüm set boyunca gelinlik giymek çok yorucuydu.
- Burak Satıbol: Gerçekten birkaç sahne dışında sürekli gelinlikleydi.
◊ Çekim boyunca...
- Derya Şensoy: Evet. Tek duyduğum “Derya Hanım gelinliğini giysin, Derya’nın gelinliği”... Gelinlik bana dertmiş gibi. Hâlâ kulağımda çınlıyor!
- Burak Satıbol: Bende de şöyle çınladı: Derya Hanım gelinliğini giyiyor Burak Bey, bekliyoruz.
- Derya Şensoy: Bilmeyenler olabilir, gelinlik tek başına giyilip çıkılacak bir şey değil. Üç kişi bir yerlerinden çekerken giyiyorsun, sen nefesini tutarken bağlıyorlar. Giymeden önce kesin tuvalete gidiyorsun. Prosedür bu.
- Burak Satıbol: Çektim kotu, oynadım vallahi aslanlar gibi.
BURAK, BABAMIN TABİRİYLE TAM BİR “FERHANMANYAK”
◊ Oyuncu kadrosunda çok tecrübeli isimler var. Bu setten size neler kaldı?
- Burak Satıbol: Ustalarla çalışmak, karşılıklı oynamak yeni jenerasyon oyuncular için büyük deneyim. Gerçi ben Derya’dan da çok şey öğrendim.
- Derya Şensoy: Babamın “Ferhanmanyak” diye tabir ettiği kişilerden Burak. Burak’a göre en büyük fanı o.
- Burak Satıbol: Oyunlarını bilmek gibi değil. Oyunlarını ezbere bilmek, hayatını bilmek, her anını bilmek... Hakkında her şeyi bilmekten bahsediyorum.
- Derya Şensoy: En büyük fanı sensin, hiç şüphem yok ama babamın bir komedi matematiği var. Onunla büyüdüğüm için bildiğim komedi de o. Burak’ın izlediği ve gittiği yol da o. Bu yüzden bir avantajım oldu, sorular bildiğim yerden çıktı diyelim. Burak ile iyi bir enerji yakaladığımızı düşünüyorum.
- Burak Satıbol: Partner çok önemli. Oynatır, oynatmaz, “Sen oyna ben geliyorum” der, oynatamayabilir (gülüyor).
◊ Ferhan Şensoy sevenlerin çok oluşu, Fermanmanyak’ların fazlalığı üzerinizde bir baskı yaratıyor mu?
- Derya Şensoy: Babam kullanır bu lafı bu arada, yanlış anlaşılmasın. Onun ağzına daha güzel oturuyor. Zorlamıyor aslında. Etrafımdaki insanlar babama hayran değilse bile anneme hayran oluyor, mutlaka aileden birinden bahsediyoruz yani... Çok alıştım bu duruma, anormal gelmiyor.
◊ Favori sahneniz hangisi?
- Derya Şensoy: Burak’ın bizi öldürmeye çalıştığı sahne! Aslında rol icabı olması gerekiyordu. Taksideyiz, Burak taksiyi kullanıyor ama normalde araba kullanamıyor. Çekim anına kadar kimsenin dikkatini çekmemiş bu detay. Neyse, Burak’ın araba kullanmayı bilmediği anlaşılınca araba öndeki araca bağlandı. Biz bağlıyız, sahneyi çekiyoruz.
- Burak Satıbol: Biz bu arada birkaç ölüm tehlikesi atlattık. Hangisi bu acaba (gülüyor).
- Derya Şensoy: Yüksek bir sahnesiydi filmin, hâlâ filmde var mı bilmiyorum, yok galiba. Tam Burak’a “Öldürürüm seni” diye bağırırken, aynadan Burak’ın tedirgin bakışlarını görüyorum. Anlamadım ilk. Sonra bir baktım, öndeki arabadan kopmuşuz kendi kendimize gidiyoruz. Burak’ın arabayı durdurma konusunda fikri yok, bir çabası da yok. Teknik olarak bir yere vuracak ve duracağız diyorum ama bir şekilde yakaladılar da durduk. Orayı inan hatırlamıyorum. Birkaç kez sette ölmeye çalıştık ama (gülüyor).
◊ Nasıl yani?
- Derya Şensoy: Burak birkaç kez yoldan çıktı mesela.
- Burak Satıbol: Araba içinde çekilen sahneler hep zordur.
◊ Daha önce birlikte oynamıştınız, onu biliyorum da... Acaba bu filmden sonra bir daha aynı projede olur musunuz?
- Derya Şensoy: Hep isterim. Burak iyi bir çalışma arkadaşı. Baktık ölmüyoruz, neden çalışmayalım ki (gülüyor).
- Burak Satıbol: İkimiz de çok şanslıyız, bir yere girsek ayağımızın altında güller açar yani (gülüyor).
BENİM TELEFONDA FİLMİN KORSANI VAR
◊ Filmi izlediniz mi?
- Burak Satıbol: İzledim tabii. Arkadaşım diye söylemiyorum, Derya role çok yakıştı.
- Derya Şensoy: Ben izlemedim gala öncesinde. İzleyemediğim için Burak’a tek tek sahneleri sordum.
- Burak Satıbol: Telefonla neredeyse hepsini çektim.
- Derya Şensoy: Ciddi ciddi korsan! Benim cep telefonumda var film şu anda (gülüyor).
◊ Neden sinemada komedi, televizyonda dram beğeniliyor?
- Burak Satıbol: Bizim millet ağlayacağı zaman para vermek istemiyor. Onu evinde halletmek istiyor. Komedi dizisi başlıyor, 10. bölümde elemanlardan biri kanser oluyor. Para verdiği zaman gülmek istiyor insanlar...
UMARIM KÖTÜ ENERJİMİZ TERS TEPİP GİŞEYE YARAR
◊ Peki ya gişe?
- Derya Şensoy: Kötü enerjimizin ters tepip gişeye yaramasını umut ediyoruz. Tek tek deniyorduk daha önce.
- Burak Satıbol: Şimdi aynı çatı altında mücadele ediyoruz.
◊ Yönetmeniniz Tolga Baş ile çalışmak nasıldı?
- Burak Satıbol: Tolga oyuncularını çok serbest bırakır. Daralıp bunaldığımız hiçbir an olmadı.
- Derya Şensoy: Gülmekten yerlere yatmadık, işimizde gücümüzde insanlarız.
- Burak Satıbol: Sette gülmeyi çok tehlikeli buluyorum. Sonu şöyle oluyor: Vizyonda niye kimse gülmüyor?
- Derya Şensoy: Not al bunu bak, sette hiç gülmedik! Çünkü orada bir enerji yaratılıyor. Birbirimizi zaten tanıyoruz, bazen bir mimiğe, bir el hareketine gülünüyor. Seyirci öyle değil. “Sette çok güldük” çok riskli bir cümle. Biz gülmedik.
GEÇİNECEĞİM PARAYI VERSİNLER HEP TİYATRO YAPAYIM
◊ Tiyatro ve film arasında nasıl bir fark var size göre?
- Burak Satıbol: Tiyatro her şeyden önce gelir. “Geçineceğin parayı vereceğiz, sürekli tiyatro yap” deseler, hemen kabul ederim. Gözümü açtığımdan bu yana tiyatro yapmak istiyorum. “Mahşer-i Cümbüş”ün 18’inci yılı. Türkiye’de ilk doğaçlama tiyatro yapan ekip. Tuluat geleneğinden geliyoruz. Seyircinin karşısında canlı olmak, tepkiyi hemen alabilmek bambaşka bir şey. Öteki yalan bir dünya (gülüyor). Filme gireceğiz, oldu mu olmadı mı bakacağız.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR