Müge SERÇEK BİROĞLU Fotoğraf: Sinan ÖZBALKAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2014 01:25
Kanal D, yeni sezonu iddialı yapımlarla karşılıyor. Fragmanı bile sosyal medyayı hareketlendirmeye yeten “Benim Adım Gültepe” de işte onlardan biri... Dizide Ayça Bingöl ve Mete Horozoğlu ile başrolü paylaşan İlker Kızmaz, Gültepe ile gerçekte de büyük bir gönül bağının olduğunu söylüyor: “İzmir’de yaşadığım dönemlerde kardeşimin ve kuzenimin eşleri İzmir-Gültepe-Çankaya hattında minibüs şoförlüğü yapıyordu. Çocukluğum onların arasında geçti. Bana araba kullanmayı da onlar öğretti, içki içmeyi de. Nasıl racon kesilir, onlardan öğrendim.”
Yeni dizinizden girelim söze... “Benim adım Gültepe” nasıl bir dizi olacak, izleyiciye ne anlatacak?
- Alışılmışın dışında bir mahalle hikayesi bu... Diğerlerinden daha sert ve gerçekçi konuları ele alacağız. Ön planda Halil ve Gülümser aşkı olsa da, onun dışında Gültepe’de yaşanan sevinçleri, dramları, insan hikayelerini de izleyiciye aktaracağız.
Bugüne kadar 80’ler dönemini anlatan birçok dizi ve film çekildi. “Benim Adım Gültepe” hangi özelliğiyle onlardan ayrılacak?
- Biz 1980 yılında İzmir-Gültepe’de yaşananları anlatıyoruz. TARİŞ işçilerine destek veren, açlık grevi yapan insanlar olacak bu dizimizde... Kabadayılarıyla, delikanlılarıyla, aşk hikayeleriyle ve güzel kızlarıyla İzmir’i anlatacağız. Tüm bunlar bizi, diğer dizilerden ya da filmlerden ayıran unsurlar olacaktır diye düşünüyorum.
Siz de İzmirlisiniz...
- Sadece İzmirli değil, aynı zamanda Gültepe doğumluyum. Kendi semtimin hikayesini anlatan bir dizide yer aldığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
- Ben doğduktan birkaç yıl sonra ailem Buca’ya taşındı ama eski ev sahibimiz, akrabalarımız Gültepe’de olduğu için oradan hiç kopamadık. Hâlâ ara sıra ziyarete gidiyorum. Gültepe 80’lerden bu yana çok değişmiş olsa da geçmişteki kültürünü ve ruhunu koruyor.
Çekimler İzmir’de başladı. Kendi memleketinizde çekim yaparken neler hissettiniz?
- Çok güzeldi tabii, sokakta bizi izleyen herkesin gözleri dolu dolu oldu, kendi hikayelerini izlemek çok hoşlarına gitti.
GÜLTEPE, İZMİR’İN ÜVEY EVLADI Dizinin fragmanında söylediği gibi Gültepe gerçekten “İzmir’in üvey evladı, öteki çocuğu” mu?- Bahsi geçen dönemde çok ciddi zorluklar yaşamış bir yerdir Gültepe. Mahallede su yoktu, haftada bir tanker gelirdi. Elektrik ya da telefon zaten yoktu. Çok acil telefon etmesi gereken, telefon kulübesine gidip sıra beklerdi. Evet, Gültepe bu yüzden İzmir’in üvey evladı. Alsancak ya da Göztepe gibi kolay imkanların olduğu bir yer değil. Biraz kenarda köşede kalmış bir semt. Buna rağmen farklı bir dinamiği ve hayatı var.
“Benim Adım Gültepe”yi “Öyle Bir Geçer Zaman ki” ekibi çekiyor. Dolayısıyla oturmuş bir ekibe dahil oldunuz. Ekiple kaynaşmanız kolay oldu mu?- Evet... Çünkü Mete Horozoğlu ile 2007 yılında “Nefes” filmini çektik. O günden bu yana devam eden sağlam bir dostluğumuz var. Sonrasında onu “Öyle Bir Geçer Zaman ki” setinde defalarca ziyaret ettim, o sırada da zaten ekibin çoğunu tanıma fırsatı buldum. Dolayısıyla kaynaşma aşamasında hiç zorlanmadım.
Bu dizinin de “Öyle Bir Geçer Zaman ki?” gibi bir dönem işi olması ve aynı oyuncuların yer alması, izleyicide bir devamlılık etkisi yaratır mı sizce? - Bu dizi, gerek hikayesi gerekse oyuncuların geçirdiği fiziksel ve duygusal dönüşümler açısından ele alındığında, arada pek bir bağlantı yok bence. Mesela sette Mete’yi “Eşref” karakterine bürünmüş bir şekilde gördüğümde, sanki gerçekten mahallenin abisi yanımdaymış gibi geriliyorum. Bir önceki dizideki “Soner” karakteriyle alakası yok.
HALİL’İN BAKIŞLARI PEK TEKİN DEĞİL Siz minibüs şoförü Halil olarak karışımıza çıkacaksınız, daha önce minibüs kullandınız mı? - İzmir’de yaşadığım dönemlerde kardeşimin ve kuzenimin eşleri İzmir-Gültepe-Çankaya hattında minibüs şoförlüğü yapıyordu. Çocukluğum onların arasında geçti. Bana araba kullanmayı da onlar öğretti, içki içmeyi de. Nasıl racon kesilir, onlardan öğrendim.
Siz de racon kesiyor muydunuz?- Yok ben racon kesmiyorum ama nasıl yapıldığını bilirim.
Nasıl racon kesiliyormuş peki?
- Racon keserken sohbeti çok uzatmadan direkt sonuca gitmek gerekir. Her şey sakin bir şekilde ilerler ve birkaç cümleyle hedefe ulaşılır.
Dizinin yönetmeni Zeynep Günay Tan, 1,5 ay boyunca her oyuncuyu rolüne hazırlamış... Neler yaşandı o süreçte?
- Zeynep Hoca herkesin karakterini dantel gibi işledi, hepimizle teker teker ilgilendi. Haftanın birkaç günü buluşup rollerimiz üzerinde çalışıyorduk. Daha sonra provalara başladık, derken kostüm denemeleri işin içine girdi.
Biraz da kendi rolünüzden, detaylarından bahseder misiniz?
- Canlandırdığım karakter Halil... Genç, bıçkın, yakışıklı bir arkadaş. Gülümser’e de tutkulu bir şekilde aşık... Onun için her şeyi yapmaya göze alabilecek biri.
İlerleyen bölümlerde heyecanlı sahneler bizi bekliyor desenize...
- Bana da öyle geliyor açıkçası. Halil’in bakışları pek tekin değil. Çok ciddi olaylara imza atacağımız kesin.
GAZOZ KAPAĞIYLA EVLENME TEKLİF ETTİM Siz evleneli çok olmadı. Nasıl gidiyor evlilik hayatı?
- Çok çok iyi... Ben dünyanın en güzel kadınıyla evlendim.
Ne kadarlık bir beraberlikten sonra nikah masasına oturdunuz?- Aslı dört yıllık bir ilişkimiz vardı. 14 Şubat’ta evlenmeye karar verdik ve geçen haziranda da nikah defterini imzaladık.
Evlilik teklifiniz romantik miydi?- Daha önce elimde bir gazoz kapağı, öylesine evlenme teklif etmiştim, o da kabul etmişti. Aslı benden başka bir teklif beklemiyordu. Yaptığım teklifi kabul etmişti, halinden gayet memnundu. Ben de bunu bildiğim için onu şaşırtmak istedim. Bir akşam kebapçıya yemeğe gittiğimizde, hiç ummadığı bir zamanda tekrar evlenme teklif ettim. Önce yine bir gazoz kapağı eşliğinde evlilik teklifini yaptım ama ardından yüzüğü verdim.
Teklifin kebapçıda olması da enteresanmış...- Ne yapayım, evlilik teklif edeceğimi anlamaması için basit bir akşam yemeği yiyeceğimizi sanması gerekiyordu. (Gülüyor)
MUHTEŞEM BİR KADINLA EVLİYİM
Evlilik hayatını sevdiniz mi, adapte olabildiniz mi?
- Evlilik umduğumdan da güzel bir şeymiş, keşke daha önce evlenseymişim. Hem mutluyum hem huzurlu hem de eşimi çok seviyorum. Buradan da karıma selam yolluyor, yüzüğümü öpüyorum. Muhteşem bir kadınla evliyim ben.
Biraz romantiksiniz galiba...
- Değilimdir aslında... Benim romantizmim bir buket çiçek almaktır, şiir falan okumam. Ev işlerini eşim yapar, ben bir tek kahvaltı hazırlarım. Akşam yemekleri de eşimdendir.
Hemen çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?
- Düşünüyoruz valla! Seneye bir tane olur inşallah, kısmet...
O HESAPLAR BANA AİT DEĞİL
Facebook’u çok yoğun kullanıyormuşsunuz, 7/24 oradaymışsınız, doğru mu?
- Yok, doğru değil bu... Beni sevmeyenlerin, benim adıma açtıkları bir sürü hesap var. Birçok kişi o hesapların gerçek olduğunu sanıyor ama değiller.
Diğer sosyal mecralarla aranız nasıl?
- En çok Instagram’ı seviyorum, sürekli fotoğraf paylaşıyorum.
NEJAT’I ÇOK ÖZLEMİŞTİK
Dizinin fragmanında Nejat İşler’in sesi kullanıldı ve bu çok ilgi çekti. İlerleyen bölümlerde onu ekranda da görür müyüz sizce?
- Nejat’ı çok özlemiştik. Sesiyle bile olsa aramıza döndüğü için çok mutluyuz. Keşke dizide yer alsa...