Gaziler Everest'e yürüyor

Güncelleme Tarihi:

Gaziler Evereste yürüyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2017 17:19

Vatanı için canından olmayı göze alan, kahpe tuzakların karşısında ülkesini yiğitçe savunan gazilerimiz, gözlerini Everest’e dikti.

Haberin Devamı

Bizler yatağımızda rahat uyuyalım diye memleketimizi koruyan, vatanı için canından olmayı göze alan, kahpe tuzakların karşısında ülkesini yiğitçe savunan askerlerimiz ile karşı karşıyayım.
Onlar psikolojilerini, kollarını, iç organlarını ve kısacası sağlıklı bir hayatı bırakarak, bir başka yaşama geçmiş kahramanlar.
Ama gerçek birer kahraman gibi yaşıyorlar sanmayın.
Şikayet etmeyecek kadar da onurlu ve fazlaca haysiyetli hepsi... Yanlarında ölen arkadaşları, kopan bacakları, iflas eden iç organları, evlerinde bir kutuda sakladıkları Gazi Madalyaları toplumda onları görmemizi sağlamıyor...
Hafızlarımızda yer eden kamburu çıkmış, ak sakallı, ceketinde gazi madalyası olan yaşlı bir dede fotoğrafının karşılığı değil onlar.
Teröristlerin ateş açtığı, mayın tarlalarına basa basa yürüyen yürekler onlar...
İşte o yürekler şimdi Omuz Omuza Projesi için buluştu. 23 Nisan’da Everest’te bayrağımızı dalgalandırmak için yürüyecekler.
Ne para, ne ev, ne de araba istiyorlar... Tek istekleri biraz olsun değer görebilmek...
Eminim ki bu değeri hep birlikte onlara verebiliriz...

Haberin Devamı

Gaziler Evereste yürüyor

Omuz Omuza projesinden bahseder misiniz?

- Velit Gazel: Bu proje iki sene önce Nepal’de fotoğraf çekerken aklıma geldi. Bir iki sene sonra televizyonda sıkça Ali Türkşen komutanı görmeye başladım. Bu projeyi onunla birlikte yapmak istedim. Daha sonra buluştuk ve ona projeden bahsettim. Zaten Ali komutan gazileri tanıyordu. Proje onun da hoşuna gitti ve çalışmaya başladık

Projeye başlayalı dört hafta oldu. Ali komutan gazilerle temas kurdu. Onlarla kendi aralarında organize oldular. 23 Nisan’da Himalayalar’a gideceğiz ve trekking yapacağız. 12-13  gün sürecek. 3200 metrede Lukla diye bir kasabadan başlayacağız. Oraya küçük bir uçakla geçeceğiz. Sonra Everest tırmanışının başladığı, bütün tırmanıcıların olduğu kampa gideceğiz. 5400 metre. Örnek vermek gerekirse Ağrı Dağı 5100 metre civarında. Ondan bile daha yüksek bir nokta. Çok kolay olmayan ama çok da zor olmayan bir yürüyüş olacak.

Haberin Devamı

BU PROJEDE TİCARET VE SİYASET YOK

Amacınız nedir?

- Velit: Amacımız gazilere farkındalık yaratmak. Gaziler vuruluyor ya da başlarına kötü bir şey geliyor ve hayatlarının sonuna kadar böyle yaşamak zorunda kalıyorlar. İnsanlara bundan bahsetmek istiyoruz. Onlar, bizler rahat edelim diye kendi rahatlarından vazgeçmiş insanlar. Daha sonra unutuluyor gidiyor. Kendi hayatlarına bakıyorlar. Bu memleket için kendilerini feda etmiş insanlara bir farkındalık yaratalım, bakın böyle insanlar da var diyelim istedik.

Bu projeyle onlara maddi-manevi nasıl destek olacaksınız?

- Velit: Maddi herhangi bir şey söz konusu değil. Bu projenin ticaretle ve siyasetle alakası yok ve hiçbir zaman da olmayacak. Türkiye’de yaklaşık 5 bin gazi var. Onların da tek istediği sadece rakam olarak anılmak değil bir hayat tarzıyla anılma istiyorlar.

Haberin Devamı

- Ali Türkşen (Emekli Deniz Kurmay Albay): Gazilerimiz farkındalık yaratmanın dışında bir şey daha yapıyor. Engelli vatandaşlarımıza ‘evinizde oturmayın, dışarı çıkın, halkın arasına karışın’ diyorlar. Hatta devlete de engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmaları için bir çağrıda bulunuyorlar.

- Kemalettin Yakar (Emekli Deniz Yarbay): Ali Türkşen’le birlikte kurduğumuz Atak Akademi olarak bu projede yer alıyoruz. Bu projede gazi arkadaşlarımızla beraber olmak çok heyecan verici. Gazi arkadaşlarımızın onore edilmek dışında başka hiçbir derdi yok.

Ne maddi talepleri var ne de başka bir şey. Bizim de amacımız gazilerimizin bu isteğini duyurmak ve toplumda dikkat çekmek. Bir insanı onore etmek hayatında çok farklı şeylere dokunmak demek. Toplumumuzda gazilik yaşlılarla ilişkilendiriliyor.

Haberin Devamı

Kore ya da Kıbrıs gazileri akıllarda kalıyor bir tek. Oysa ki her gün ülkemizde onlarca şehit veriliyor onlarcası da gazi oluyor.

3 YIL EVDEN ÇIKMADAN YAŞADIM

Gaziler Evereste yürüyor

Tedavi sürecinde nelere tanık oldunuz?

- Koray Gürbüz (Siyah saçlı olan): 1993 yılından 2008 yılına kadar terörün içindeydim. Çok şey gördüm. Yanımda çok arkadaşım şehit oldu. Bunun rahatsızlığını ilk etapta anlamıyorsunuz. Bunlar yıllar sonra çıkıyor ortaya. Bende bu durum uyku bozukluğu olarak ortaya çıktı. Uyuyamıyorum. Kendimi hiçbir yerde emniyetli hissetmiyorum. Devamlı vücudum alarm halinde. Koray Abi ile tanışana kadar evden dışarı çıkmıyordum.
3 yıl boyunca evden dışarı adım atmadım. Tek sosyal yaşantım ikizlerimi okula götürüp getirmekti. Uykum yine düzenli değil ama durumu kabullendim. Daha iyi hissediyorum. Yılmaz Abimiz var. İki kolunu, bir bacağını bir de gözünü kaybetti. Onun bir kızı var. Benim de iki kızım var. Kendi kendime düşünüyorum. Yılmaz Abi kızına dokunamıyor. Ona sarılamıyor. Ten teması o kadar önemli ki. Onu gördükten sonra Koray’a “Çok iyiyim, en azından kızlarıma sarılabiliyorum” dedim. Bu bile çok büyük bir nimet.

Haberin Devamı


Ömer Bey sizi tanıyabilir miyim?
- Ömer Duran: 1995 yılında Kuzey Irak’ta Çevik Bir Harekatı’nda yaralandım. Atılan havan şarapneli nedeniyle sol bacağımda 7 santim kısalık, 90 santim de diz hareket kısıtlılığı var. Bu proje bizi çok heyecanlandırdı. Omuz omuza, elimizde bayrağımızla gaziliğimizi en yükseklere çıkaracağız. Evliyim iki çocuğum var. Biri 15 diğeri 16 yaşında. Yaralandıktan sonra kendi çabamla 10 yıl çalıştım. 3 yıl bahçıvanlık yaptım, kalanında da bir büroda masa başı işinde çalıştım. Sonrasında da emekli oldum.


ESKİDEN YAPTIĞIMIZ HİÇBİR ŞEYİ YAPAMIYORUZ


aralandıktan sonra bugüne kadar neler yaşadınız?
- Ömer: Hayat çok zor. Özellikle gazi olmak çok çok zor. Yaralandıktan sonra sivil halkın içine girip yaşamak çok zor. İnsanlar farklı bir gözle bakıyor. “Sen sakat mısın? Engelli misin?” diye soruyorlar. Kimsenin umurunda değilsin. Ne müsaade istiyorlar ne de saygı gösteriyorlar. Bunların önüne geçmek de zor, bununla yaşamak da.


- Koray Gürbüz (Kır saçlı olan): Kolay olmadı ama hayat devam ediyor. Çok aktif bir hayattan çıkıp bir anda durağanlaşıyorsunuz. Her şeyiniz altüst oluyor. Eskiden yaptığınız hiçbir şeyi yapamıyorsunuz. Bağışıklık sistemi diye bir şey de kalmıyor. Her an hastalanıyorsunuz ve çok zor iyileşiyorsunuz. Ben yine de kendimi şanslı hissediyorum çünkü bazı gazi arkadaşlarımın durumu benden de kötü. O arkadaşları gördükçe kendimizi rehabilite ediyoruz. Bir kızım var. Beni hayata bağlayan tek şey o.

Gaziler Evereste yürüyor

GÜNEYDOĞU’DA GÖREV YAPTIKTAN SONRA ViETNAM SENDROMUNA YAKALANDIM

Gazilerimize sormak istiyorum. Sizler için böyle bir proje yapılması çok önemli. Siz neler düşünüyorsunuz? Kendinizi anlatır mısınız…

- Cemil Şenoğlu: 1994 yılında Bingöl’de vuruldum ve sol ayağımı kaybettim. O günden beri protez kullanıyorum. Ali Abi’nin sayesinde bu projeye dahil olduk. Allah’ın izniyle Everest’e gideceğiz.

- Koray (Kır saçlı olan): Ben 1998 yılında Şırnak Gabar Dağı’nda yaralandım. Vurulma sonucunda sol dirseğimi kaybettim. Sol ayağım kısa kaldı. Böbreğimin tekini, dalağımı, safra kesemi kaybettim. İç organlarımın da bir kısmı yok. Sol tarafımı hissetmiyorum.

- Koray (Siyah saçlı olan): 1993 mezunu bir astsubaydım. 2005’te Hakkari Çukurca’da sol bacağımdan yaralandım. 2012’de malulen emekliye ayrıldım. Tedavim bu sürede devam etti. Üç yıl travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle psikolojik destek aldım. Diğer adı Vietnam Sendromu. Tedavi sürecini sadece ben değil ailem de çekti. Bu hastalığı bilmiyordum. Ankara’ya geldikten sonra ortaya çıktı.

O zamana kadar düzenli bir hayatım yoktu. Yılda  2-3 ay evde kalıyordum. Geri kalan zamanlarda hep Güneydoğu’daydım.

Çok fazla çatışmada bulunduğunuz için travma sonrası stres bozukluğu teşhisi kondu değil mi?

- Koray (Siyah saçlı olan): Aslında bütün arkadaşların bu konuda sıkıntıları var. Kimisi bunu doktora giderek tedavi ettiriyor kimisi ise başka yollarla bunu çıkartıyor.

- Koray (Kır saçlı olan): Bizde de var. Bunun nedenlerinden bir tanesi sağlıklı bir hayattan engelli bir hayat geçmek.

Gaziler Evereste yürüyor

OTOBÜSE BiNiNCE BELEŞÇİLER GELDİ DİYORLAR 

Sizce ülkemizde değeriniz yeteri kadar biliniyor mu?

- Cemil: Gaziyiz ama kimse aldırış etmiyor. Ankara’da sadece gazilere ait bir hastane vardı. Yaşanan olaylardan dolayı hastanemiz kapandı. Sıradan vatandaşa döndük. Normal hastaneye gidebiliyoruz ancak.

- Koray (Kır saçlı olan): Türkiye’de kimse şehit ya da gazi nedir bilmiyor. Biz sadece sayı olarak kalıyoruz. Örneğin haberlerde, “Şırnak’ta çıkan çatışmada 3 asker şehit oldu, 10 asker yaralandı” deniyor. Haber bu. Fakat yaralı askerlerin durumu bu kadar kolay değil. Daha sonra da zaten yaralılarla ilgili bir haber verilmiyor. İki gözünü, kollarını kaybetmiş arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız ömürlerinin sonuna kadar bu halde, bakıma muhtaç bir şekilde yaşayacak. Ankara’da bir rehabilitasyon merkezinde yaşayan bir arkadaşımız var. İki kolu, bir bacağı ve bir gözü yok. Geçenlerde belediye otobüsüne biniyor.

Otobüsten inerken şoför “Kimliğinizi gösterir misiniz” diyor. Arkadaşımız da “Kollarım yok” cevabını veriyor. Şoför “Ne yapayım kardeşimi göstereceksin” dedikten sonra gazi arkadaşımızı tartaklıyor. Bazı gazi yakınları otobüse bindiklerinde de ‘beleşçiler’ diyorlar.

İnanamıyorum... Sizin gazi olduğunuzu söyledikten sonra insanların saygıdan hazır ola geçmesi gerekir.

- Koray (Kır saçlı olan): Maalesef ülkemizde böyle bir durum söz konusu değil. Amerika’da bir gazi alışveriş merkezine girdiği zaman hemen bir anons yapılır ve insanlar o tekerlekli sandalyesi ile geçerken saygısını gösterir. Ya da gaziler uçağa bindikleri zaman uçakta pasta keserler.

Bunlar madden çok küçük ve önemsiz şeylerdir ama maneviyatta gazilerin onore edilmesi açısından çok önemli.

Türkiye’de gazi kızı otobüse biniyor beleşçi oluyor. Maalesef bakış açısı bu. Halbuki gazilerin ve ailelerinin belediye otobüslerinde ücretsiz seyahat etme hakkı var.

Eskiden otobüslerde gaziler için ayrılmış koltuklar olurdu. Koltukların üzerinde de bir “Gaziler için” yazısı olurdu. Ben çocukken otobüse gaziler binse de yer versem diye heyecanlanırdım. Şimdi onlar bile kalmadı.

Gaziler Evereste yürüyor

 ÜSTÜN HiZMET MADALYAMIZ VAR AMA TAKAMIYORUZ

Ücretsiz seyahat sadece otobüslerde mi geçiyor?

- Koray (Kır saçlı olan): Şehirlerarası tren yolculuklarında da geçiyor. Bizim bir kartımız var. Bu kartın üzerinde, şehit, şehit yakını, gazi ve gazi yakını yazıyor. Birkaç tabir birlikte yer alıyor. Şehit miyim, gazi miyim karta bakınca belli olmuyor. Bu da sıkıntı yaratıyor.

Devletin size verdiği bir madalya var değil mi?

- Koray (Siyah saçlı olan): Evet, üstün hizmet madalyası var hepimizin.

- Cemil: Ben madalyamı üzerimde taşımıyorum çünkü herkes tuhaf tuhaf bakıyor.

- Koray (Kır saçlı olan): Bir kısmı da “Dedenden mi kaldı” diye soruyor. Ben sorduklarında gaziyim demiyorum. Üstün hizmet madalyası sahibiyim diyorum. Toplumumuzun değer yargıları çok değişti. Gazilik basit bir şeymiş gibi algılanıyor. İnsanlar canlarını ortaya koyuyor ama toplumda bunun bir karşılığı yok. Bu kadar basit olmaması gerekli. Bu projeler sayesinde biraz da olsa onore olup hayata tutunabiliyoruz. Kendi kendimizi tedavi etmeye çalışıyoruz.

Verilen işler gazilere göre değil

Hayatınızı maddi olarak nasıl idame ediyorsunuz?

- Koray: Devlet gazilere iş hakkı veriyor.

Ama maalesef verdikleri işler gaziler için çok uygun olmuyor.

O yüzden de çalışmak her zaman çok mümkün olmuyor. Devletten aldığımız bir maaş var ve onunla geçiniyoruz. Biz yaralandık ama yaralarımız geçici değil

Bu sakatlığı ömrümüzün sonuna kadar taşıyacağız. Bizimle birlikte ailelerimiz de taşıyor. Düşünün kıyıp da bakamadığınız çocuğunuz karşınıza tekerlekli sandalyede kolu ya da bacağı olmadan geliyor. Bu anne-baba için kolay bir şey değil. Anne-babalar çocuklarına belli etmeseler de ileriki yaşantılarında bu üzüntülerle kahırlarından ölüyorlar.

Gaziler Evereste yürüyor

EVEREST YÜRÜYÜŞÜ iÇiN NASIL HAZIRLANIYORLAR

- Koray (Kır saçlı olan): Türk Silahlı Kuvvetleri bize destek veriyor. TSK’nın spor okulunda şu anda hepimizin ayrı ayrı hocaları var. Antrenörlerimiz sakatlıklarımıza ve vücut yapılarımıza göre bize antrenman programı verdi. Günde 3 saat spor yapıyoruz. Yürüyüş, ağırlık çalışmaları ve tırmanma eğitimlerine ağırlık veriyoruz. Şubat ayı için bir hazırlık kampı planladık. Likya Yolu’nun bir kısmını yürüyeceğiz.

Daha sonra da Kayseri Erciyes’te bir dağ yürüyüşü gerçekleştireceğiz.

BAKMADAN GEÇME!