Futbolcular terapiste gitmeli

Magazin Konseyi bu hafta bu konuyu tartıştı ve sordu: Futbolculara neler oluyor böyle?

MELİKE KARAKARTAL: RUH SAĞLIĞINA DA YATIRIM YAPSINLAR!

Futbolculara bir şey olduğu yok. Sadece bazı adamlar kendilerini ifade ederken şiddet dilinden başka bir dil kullanmayı bilmiyor. Sıradan, normal bir iş bu onlar için. Kızgınlıklarını ancak güç gösterisiyle bastırabiliyorlar. Ne yazık ki futbolcuların bir kısmı da bu şiddet klanının bir parçası! Sahada nasıllarsa özel hayatlarında da benzer anlayışla ilişki kuruyorlar. Eylem Yıldız “Saklandığım odaların kapıları kırılıyordu” diyor, duydunuz mu? Futbolcuların psikolojik destek almaları şart. Empati kuramayacağım, baskı altında zor bir iş yapıyor olabilirler, durmadan küfür yiyor olabilirler, berbat hissediyor olabilirler... Önemli değil. Hiçbir baskı unsuru şiddeti haklı kılmaz. Çok kazanıyorlar, iyi yaşıyorlar, imkanları var. Ruh sağlıklarını korumak için de biraz yatırım yapsınlar kendilerine.

ONUR BAŞTÜRK: ŞİDDET SOYUNMA ODASINDA BAŞLIYOR

Düşünün, Burak Yılmaz eşini hamileyken darp etmiş! Gerçekten aklım almıyor... Yakında daha çok şiddet haberi duyacağız futbolcu eşlerinden. Çünkü artık kadınlar korkmuyor, ortaya çıkıp her şeyi söylüyorlar. Şu açıdan iyi bir şey: Rezil olurum korkusuyla en azından şiddet potansiyeli olanlar kendilerini dizginlemeye başlar... Bu konuda takımlar bir şey yapar mı, emin değilim. Çünkü herkes biliyor, öyle çılgın antrenörler var ki maç sonrası soyunma odasındaki futbolcularına pata küte girişebiliyorlar. Yani şiddet ta oradan başlıyor.

CENGİZ SEMERCİOĞLU: KAMPLARA TERAPİST GELSİN

Fatih Terim, İlber Ortaylı’yı milli takım kampına davet edip futbolcularla sohbet ettirmekle iyi yapıyor... Evlilik terapistlerini ve ilişki uzmanlarını da davet etmeli kampa... Belki futbolcular kadına nasıl davranılacağını öğrenirler. Tabii aile içi şiddet sadece futbolcu camiasında yok, ne okumuşlar ne entelektüeller gördük karısını döven...

ÖMÜR GEDİK: BURAK'IN AÇIKLAMASI TATMİN EDİCİ DEĞİL

Futbol, küfür ve şiddet maalesef hep yan yana anılan kelimeler. Tribünlerde ayrı, sahada ayrı şiddet var. Hakemlerin ellerinde sarı ve kırmızı kartlar, sahada futbolcuları bir yere kadar dizginleyebiliyor. Ona rağmen kavgasız maç yok gibi bir şey. Bu ruh hali ve enerjideki insanlar şiddeti hayatlarının diğer yerlerine de taşıyor. Kadına şiddete karşı onca kampanya ve söylem varken, göz önündeki medyatik isimlerin bu iddialarla gündeme gelmesi tabii ki çok üzücü. Burak Yılmaz, “yorum yok” yerine daha tatmin edici bir açıklama yapsaydı keşke. “Böyle bir şey olmadı, zaten kadına şiddete karşıyım” gibi...

ÇOK KONUŞULANLAR

Haki Biçici ile Derya Karadaş’ın düğününe katıldıktan sonra herkes tarafından örnek çift olarak görülmeye başlanan Gupse Özay ve Barış Arduç.

MELİKE: Son zamanlarda gördüğüm en sempatik çiftlerden biri. Güzel haberlerini alacağız demek, şimdiden mutluluklar dileyelim madem.

CENGİZ: Ben bu çift birbirine çok yakışıyor dedikçe Barış Arduç’un hayranları sallayıp duruyordu bana... Buyrun işte herkes aynı şeyi söylemeye başladı. Bırakın artık şu Gupse’nin peşini de ilişkinin
tadını çıkarsınlar...

ÖMÜR: Bir ara çok dedikodu çıkmıştı ayrılacakları ile ilgili. İyi ki direndiler, haksız çıkardılar söyleyenleri. Benim çok beğendiğim, enerjilerini çok güzel bulduğum bir çift. “Evlilik bize uzak değil”
diyen Barış’ı da ayrıca tebrik ediyorum.

ONUR: Ben de çok seviyorum bu çifti. Gupse zeki ve seksi bir kadın. Bence ilişkinin esas anahtarı o.

BÜLENT ERSOY

Bülent Ersoy... Önce Şanlıurfa’daki sünnet düğününe dev kolyesiyle katıldı sonra da Quality Magazine dergisinin gecesine rastalı saçlarıyla...

MELİKE: “Şöhret” kelimesinin içinde gizli bir kelime var: Büyük ego. Fakat bu düzeydeki dikkat çekme arzusunu anlayabildiğimi söyleyemeyeceğim.

CENGİZ: Bülent Ersoy tam da budur: Ya söylediği bir sözle ya görüntüsüyle gittiği yerde ilgi odağı olacak... Ben şaşırmıyorum artık... Keşke kendisi için kesilen devenin hayatını bağışlasaydı da
alkışlasaydık onu...

ÖMÜR: Ben Bülent Ersoy’un kürkleriyle az uğraşmadım. Üzerindeki kürk değilse sorun yok. Farklı aksesuvarlar ve saçlar bu işin olmazsa olmazı. Değişikliği seven biri olarak beğendim.

ONUR: Her iki kostümü de fenaydı. Ama dikkat çekti mi, çekti. Daha da sınırları zorlamasını bekliyorum, yakışır!

AŞK BİTMEZ, İLİŞKİLER DÖNÜŞÜR!

Her aşk bir gün biter mi? Önce Didem Soydan-Can Bonomo, sonra da Oktay Kaynarca-Deniz Çakır’ın ilişkilerinin bittiği haberleri ortaya atıldı. Kaynarca’nın son paylaştığı Instagram karesinin altına, “Biter bazen, nedeni nasılı önemli değildir” yazması kafaları karıştırdı. Peki her aşk bir gün bitiyor mu? Konsey bu konuyu irdeledi!

MELİKE: İLLA NEDENİ NASILI VARDIR

Aşk bitmez, ilişkiler dönüşür, kadın ve erkek birbirine alışır yalnızca, bana kalırsa. Bunları yanlış adamla/kadınla yaptığında, alıştığın noktada ortada ilişkinin dönüşeceği malzeme kalmıyor.
İlişki bitiyorsa sadece bundandır. Oktay Kaynarca’nın paylaştığı “Biter bazen, nedeni nasılı önemli değildir” de pek anlamlı gelmiyor bana. İlla nedeni, nasılı vardır ama belki konuşmanın sırası değildir,
belki de bunu demek istemiştir.

ONUR: TAMAM MI DEVAM MI?

Ne güzel söyledin Melike, bayıldım! Aşk bitmiyor ama ilişki A iken Z’ye dönüşebiliyor. Bu da iki taraftan birine iyi gelmeyebiliyor. Önemli olan bunu görmek ve karar vermek: Tamam mı devam mı? Can ve Didem’in ilişkisinde de bence olan bu!

CENGİZ: BUZ ÜZERİNDE YAZ LASTİĞİ

Herkesin tarz ve kafa olarak yakıştırdığı Didem ve Can’ın ilişkisinin bitmesi de bize gösteriyor ki ünlüler aleminde ilişki sürdürebilmek buz üzerinde yaz lastiğiyle araç sürmekten daha zor... Bir yere
toslayacağı kesin de, ne zaman nereye toslayacağı belli olmuyor ilişkinin...

ÖMÜR: BELKİ YAKAKANAN MESAJLAR VARDIR!

Her aşk bir gün biter dersek bitmeyen aşklara ayıp olur herhalde! Kimi aşklar bitiyor, kimileri ise şekil değiştirip devam ediyor. Ünlüler dünyasındaki aşk bitişlerini ben genelde üçüncü şahıslara
yoruyorum. Can Bonomo ya da Oktay Kaynarca’nın ilişkilerinde belki de yakalanan mesajlar, telefon konuşmaları vardır.

YAZLIK ŞARKILARA PUAN VERDi

Yaz demek Türkçe pop şarkılarıyla coşmak demek. Magazin Konseyi de yeni yayınlanmış pop şarkılarını dinleyip kliplerini de izleyerek 10 üzerinden puanlar verdi. İşte çok tartışılacak liste!

HANDE YENER

MOR (TOPLAM PUAN: 26)

MELİKE: Hande Yener biraz eski sound’una geri döner gibi yapmış ama klip bildiğimiz Hande Yener... Eski Hande ve yeni Hande kombinasyonu bu yaz kesin iş yapar. (Puanı 8)

CENGİZ: Şarkı yokluğunda yine listenin başında... Aynı Hande şarkısı, aynı ritimler, aynı “atarlı kız kafası”, aynı klip... Yokluktan 6 veriyorum!

ÖMÜR: Yaz için fazla karanlık bir klip. Ve yorucu. Şarkı klipten daha iyi. (Puanı 5)

ONUR: Şarkıyı beğendim, yıllar önceki “Kırmızı”nın bir devamı gibi. Şimdilik en hoplatan yaz şarkısı bu. (Puanı 7)

SILA AFİTAP (TOPLAM PUAN: 22)

MELİKE: Diğerlerine nazaran daha alaturka bir şarkı, daha az Sıla bir müzik ama daha “yaz” bir şarkı. (Puanı 5)

CENGİZ: Eğlenceli falan ama benim sevdiğim Sıla şarkılarından değil bu... Klipteki saçlarını sevdiğim için sınıfı geçti sadece... (Puanı 6)

ONUR: Klişe bir alaturka pop ve klip. İlginç sözlerin peş peşe sıralanması da yorucu. Eşlik edemiyorsun bile. (Puanı 3)

ÖMÜR: Sıla’nın bonus saçları, klibin renkleri hoş. Şarkı ise Sıla şarkıları arasında pek de önlerde değil. (Puanı 8)

YONCA EVCİMİK

AHA (TOPLAM PUAN: 18)

MELİKE: Bu şarkıyı ilk dinlediğimde nedense 1996 yazına gittim. Hani Yonca Evcimik’in, Birkaç İyi Adam’ın, Çıtır Kızlar’ın yazına. Şarkı çok 90’lar, iyi hissettiriyor. (Puanı 7)

ÖMÜR: Sözler ve melodisi güzel, ama klip ve Yonca’nın oturmamış peruğunu beğenmedim. (Puanı 3)

CENGİZ: Bu yaşta bu şarkı sözlerine, bu klipler olmaz arkadaşlar... Yonca Evcimik’in en büyük sorunu bu; kendini nereye konumlandıracağını bilmiyor... (Puanı 4)

ONUR: Esprili bir şarkı, ama nakarat melodisi bir şeyleri andırıyor. Klip fazlasıyla 90’lar... (Puanı 4)

YILDIZ TİLBE OYNAT (TOPLAM PUAN: 20)

MELİKE: Yıldız Tilbe de bu yaz 90’lar sound’uyla gidiyor, özlediğim bir tadı buldum bu yazın şarkılarında. Yalnız sanki klip bambaşka ritimdeki bir şarkının klibi gibi. (Puanı 6)

CENGİZ: Müzikal olarak hızlı bir düşüşte... Yıldız Tilbe’yi de mutlaka bir yaz şarkısı yakalamalıyım kaygısı vurmuş anlaşılan... Klip de, şarkı da olmamış... (Puanı 3)

ÖMÜR: Klipteki kısa sarı saçlı kıza bayıldım, ilginç bir Yıldız Tilbe klibi olmuş, kulüp kafasında. (Puanı 6)

ONUR: En azından arabesk olmayan bir pop şarkısı yapmış Tilbe, bu da iyi bir şey. (Puanı 5)

İREM DERİCİ BAMBAŞKA BİRİ (TOPLAM PUAN: 18)

CENGİZ: Deniz Akkaya’yla çok güzel bir klip ama ne yaparsa yapsınlar şarkı eski bir şarkı... Aynı albümde şarkının orijinali I Will Survive’ı daha güzel söylüyor... (Puanı 5)

MELİKE: İrem Derici’nin sesine yakıştı bu klasik. Düzenlemesi de gayet iyi. Tam yaz şarkısı olmuş. (Puanı 7)

ÖMÜR: Orijinaline yenilik getirmeyen bir cover. Klibi de vasat. (Puanı 1)

ONUR: Bildik bir şarkı ama Derici güzel söylemiş, versiyon da iyi. (Puanı 5)

SERDAR ORTAÇ GIYBET (TOPLAM PUAN: 14)

MELİKE: Bildiğimiz, tüm yaz her yerde çalınacağına emin olduğumuz bir Serdar Ortaç şarkısı. (Puanı 4)

ONUR: Dünya değişti ama Serdar Ortaç müziği hiç değişmedi! Bence artık alıcısı da azaldı, bir farkına varsa artık... (Puanı 2)

ÖMÜR: Klibin açılışı film gibi ama sonrasında bol dansçılı tipik Serdar Ortaç klibine dönüyor. Aynı şarkı gibi. Renkler göz alıcı ama. (Puanı 4)

CENGİZ: Klasik bir Serdar Ortaç şarkısı. Millet yazın eğlenir mi, eğlenir. Ama müzikal olarak bir şey ifade etmiyor. (Puanı 4)

EMOJİLİ KONSEY MELİKE BUNA ŞAŞIRDI

Çağla Şıkel’in “Şimdiki aklım olsa yarışmaya hayatta girmezdim” itirafına... İnsan galiba hiçbir zaman kendiyle ilgili objektif olamıyor. O dönemde, ‘97 yılı civarı çok net hatırlıyorum Çağla Şıkel’i... Çok zarifti, çok güzeldi, takdirlik bir duruşu vardı... Pişman olacak ne yaşamış olabilir? Böyle genç kadınlar her yerde karşımıza çıkmıyor, bence iyi ki girmiş yarışmaya, iyi ki kazanmış, iyi ki tanımışız onu. Biraz kendine haksızlık etmiş.

ÖMÜR BUNA BAYILDI

Sabiha Gökçen’den kalkan Anadolu Jet uçağı şiddetli yağış nedeniyle zorunlu olarak 20 dakika sonra Atatürk Havalimanı’na iniş yaptı. Aynı gün Beykoz’dan Atatürk Havalimanı’na 2 saatte varamayıp uçağını kaçıran bir vatandaş olarak, Yeşilköy-Pendik arasını 20 dakikaya indiren bu seferlerin tarifeli olmasını diliyorum!