Güncelleme Tarihi:
Pandemi sürecini İzmir, Çeşme’de geçiren ve İstanbul’a yeni dönüş yaptığını anlatan başarılı oyuncu; “Yaklaşık bir buçuk senedir İzmir, Çeşme’deydim. Bütün salgın sürecini orada geçirdim. İstanbul’a döneli çok olmadı, hatta hala daha eşya yerleştirmek ve valiz boşaltmakla uğraşıyorum.” ifadelerini kullandı.
Uzun süre İstanbul’dan uzak kalmak ve sonrasında yeniden İstanbul’un hareketli akışına adapte olmanın nasıl bir tecrübe olduğunu da anlatan güzel oyuncu; “Döneceğim belli olduğu zaman oldukça büyük dramalar yarattım kendime açık konuşmak gerekirse. ‘Bir daha bu balkonda oturamayacak mıyım, kahvecime hoşça kal diyemedim’ gibi sebeplerden gözümün dolduğu çok oldu. Döndüğüm zaman İstanbul’a yeniden adapte olmak uzun sürecek diye düşünüyordum ama hiç beklediğim gibi olmadı. İki üç gün içerisinde, valiz boşalt, eşyaları yerleştir derken yeniden o kaosa alışmış bir şekilde buldum kendimi.” sözleriyle herkesi güldürü.
“Tiyatro samurayı bir tiptim.’’
Konservatuvar eğitimi öncesinde Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim aldığını anlatan Eryiğit, “Konservatuvarda biraz burnu havada bir öğrenciydim sanırım. Tabii bunda önceki Uluslararası İlişkiler bölümünün de etkisi vardı. Kendi dönemimdeki insanlarla aramda çok yaş farkı yoktu belki ama o zamanlar bana çok geliyordu. Kenarda sürekli kitabını okuyan tiyatro samurayı bir tiptim daha ziyade.” sözleriyle üniversite dönemini anlattı. Mezun olduktan sonra ekranlardaki ilk işinin “Canım Ailem” olması ve birlikte çalıştığı insanların kendisi için büyük bir deneyim ve şans olduğunu da anlata güzel oyuncu; “Canım Ailem ilk işimdi. O kadar acemiydim ki kamera önünde, kameranın neresine bakacağım neresinden geçeceğim hiçbir şey bilmiyordum. Hatta ‘ben galiba oyunculuk yapmamalıyım bu işi beceremiyorum’ diye bile düşündüğüm olmuştu. Ama birlikte çalıştığım insanlar o kadar yardımcı ve yönlendiricilerdi ki çok kısa sürece bu acemiliğimi onların sayesinde üzerimden atabildim.” İfadelerini kullandı.