Matt LeBlanc: Friends ile gurur duyuyorum

Oyuncu yeni sitcom’u “Man with a Plan”de eşi işe döndükten sonra çocuklarının bakımını üstlenen bir babayı canlandırıyor.
LeBlanc, son olarak ünlü İngiliz otomobil programı “Top Gear” ekibine katılmış, esprili mizacı ile Chris Evans’tan sonra programa taze kan getirmişti. 25’inci sezonda “Top Gear” için yeniden yollara düşen yıldız, bu programın izleyicisiyle ise ekranlarda 2018 baharında buluşacak.
Ünlü oyuncuyla, yeni dizisini konuşmak için Los Angeles’ta buluştum.

Man of Plan’deki başrolünüzün, izleyicinin gözünde sizi 12 yıl boyunca Friends’te canlandırdığınız Joey’den kopararak, dönüştürücü bir role sahip olacağını düşünüyor musunuz?

Matt LeBlanc: Bu rolün böyle algılanacağını düşünüyorum ama bu bilinçli bir plan değildi. Joey’den sonra beş-altı yıl televizyondan uzaklaştım ve babalık görevime odaklandım. Oldukça şanslıydım, yeterince para kazanmıştım ve çalışmak zorunda değildim. Emekli olabilirdim fakat bir gün David Crane ve Jeffrey Klarik aradı ve akıllarında bir dizi fikri olduğunu söylediler (Episodes) ve düşünmeden “Tamam” dedim. Konusunu sormadım bile, açıklamalarını duymaya ihtiyacım yoktu. Yazar olarak her ikisine de büyük inancım var, Friends’teki deneyimimden çok şey öğrendim. Geri dönüş biraz alengirli oldu tabii. Öncelikle, uzun bir aradan sonra geri dönmek zordu. Sonrasında, izleyicisi olmayan ve kahkahalar duymadığınız, tek kamera oynadığınız bir setten (Episodes), canlı izleyicisi olan ve birden fazla kameraya oynadığım (Man With a Plan) bir sete geçtim, bu da hayli zordu.

Nasıl oluştu bir aile sit-com’u fikri?
Matt LeBlanc: Canlı izleyicisi olan ve çoklu kamera sistemine sahip bir dizi fikrim daha önceden de vardı. Artık bir babayım, neredeyse 50 yaşına geldim, bir aile sit-com’u kulağa iyi geliyordu. Pek çok fikir üzerinden gittik, çok sayıda yazar ile bir araya geldim ancak beni en çok etkileyen Jackie ve Jeff Filgo oldu. Bir yıl önce bebek bakıcıları olmadan Paris’e tatile gidiyorlar ve bu tatil esnasında fark ediyorlar ki, meğer çocukları birer küçük canavar! Buradan bir senaryo çıkacağını düşünüyorlar... Biz bir araya geldikten sonra senaryoyu yazdılar, okuduğum anda “Tamam, bunu hemen yapalım!” dedim. Ve işte, bunun sonucunda burada, sizinle konuşuyorum.

Kendi hayatınızdaki babalık deneyiminizin dizideki karakterinizde geliştirici bir payı oluyor mu?
Matt LeBlanc: Diziyi yazan ben değilim ancak yazarlarla konuları tartışıyoruz ve karakteri canlandırma zamanı geldiğinde kendi hayatımla çeşitli paralellikler kuruyorum. Senaryoda yer alan durumları, kendi deneyimlerim üzerinden neyin komik olabileceğini düşünerek canlandırıyorum.

“Dizinin başarısı yazım gücüne bağlı”
Uzun ömürlü kariyerin sırrı nedir sizce? Friends’ten sonraki zamanlarda, o dönemde sahip olduğunuz kariyeri bir daha hiç yakalayamayacağınızı düşündüğünüz anlar oldu mu?

Matt LeBlanc: Oldu elbette... Joey’den sonra uzun bir ara verdiğimde, emin değildim. Bir sene ara vermeyi planlıyordum, bir yılın sonunda kendimi çok iyi hissettim. Sonra bir yıl, bir yıl daha... Altı yıl geçti. Bu sürecin sonunda işe geri dönmek istiyor muydum, bilmiyordum. Bu süreç boyunca masama pek çok iş geldi ama hiçbirinden emin olamadım. Friends’in senaryosu, yazarları çok kuvvetliydi, bu nedenle David Crane ve Jeffrey Klarik Episodes dizisi için beni aradığında işe dönüp dönmemekle ilgili uzun uzun düşünmedim bile, biliyordum ki o iyi bir dizi olacaktı. Bir dizinin iyi olup olmaması senaryo ve hikaye yazımının gücüyle doğru orantılı.

Canlandırdığınız bir karakterle hem kişisel, hem de profesyonel olarak bağdaştırılmış durumdasınız, Friends hala ikonik bir dizi, bunun hayatınızdaki etkisi ne oldu?

Matt LeBlanc: Belirli bir süre insanlar sizi o çerçevenin dışında göremiyor, bir rolle fazlasıyla bütünleşmiş oluyorsunuz. “Bundan sonra hep aynı tür karakterleri canlandıracaksın” gibi cümleler de çok duydum. Fakat ben Friends’te yer almış olmaktan son derece gururluyum. Bundan kaçmaya çalışmıyorum. Hakkımda “Joey diye seslenilmek istemiyor” gibi haberler çıktı. Aksine, beni istediğiniz zaman Joey diye çağırabilirsiniz! Ben, on yıl boyunca ikonik bir dizinin içinde yer aldım ve birlikte geçirdiğimiz tüm zamanlar için minnettarım. Harika zamanlar geçirdim, çok şey öğrendim, muhteşem arkadaşlıklar kurduk ve pek çok insanı mutlu ettik! Dünyanın farklı yerlerine yaptığım seyahatlerde yanıma gelerek “O dönem annem kanserle mücadele ediyordu ve beni tek mutlu eden şey Friends’ti” “Boşanıyordum ve dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordum ama Friends beni güldürebiliyordu.” “Üniversiteye gitmek için başka bir şehre taşınmıştım ve hiç arkadaşım yoktu ama Friends vardı” gibi cümleler işittim. Bunlar, dizinin ne kadar iyi yazıldığına dair sağlam kanıtlar. Hiçbir zaman güncel konulara değinmedik, politikaya girmedik, hayatımızda her daim yeri olan arkadaşlık, güven, sevgi ve aile gibi konuları işledik. Ve böyle bir şeyin bir parçası olmaktan gerçekten gurur duyuyorum, bundan asla kaçmaya çalışmıyorum.

Friends’ten sonra altı yıl boyunca neler yaptınız?
Matt LeBlanc: Seyahat ettim, ailemle vakit geçirdim... Çalıştığımda yapamadığım ve 12 yıl boyunca biriktirdiğim her şeyi yaptım. Hayli uzun bir listeydi! Tüm bunları yaptıktan sonra bir çiftlik sahibi oldum. Orada çok vakit geçirdim. Şimdi bunu söyleyince garip olacak ama... Hayatımda ilk defa Target’a (Amerika’da çok iyi bilinen büyük bir indirim mağazası) gittim. Genel olarak bu dönemde hayatla yeniden bağ kurdum diyebilirim. Doktora gittim, check-up yaptırdım, işte bilirsiniz, sürekli ertelediğimiz şeyler... Küçük kızıma at binmeyi öğrettim, kamp kurmaya gittik, motosikletlerle ilgilendim, annemi daha çok görmeye gittim, annem beni görmeye daha çok geldi... Annem ve kızımla olan ilişkimi sağlamlaştırdım. Bugün harika bir bağ var aralarında, bu süre içinde bu bağın sağlamlaşmasını izlemek harikaydı... Bunu yapma fırsatı bulabildiğim için çok mutluyum.

 Yeni bir projeye başlarken, canlandıracağınız karakterin içine derinlemesine girmek için uyguladığınız bir ritüel var mı? Belki de şimdi yıllar boyunca bu yeni karakterle anılacaksınız... Bu karakterin nasıl biri olduğunu önceden çözmeye çalışıyor musunuz?

Matt LeBlanc: Bir filmin sınırlı bir süreci var, hikayenin başı, ortası ve sonu fakat konu bir dizi olduğunda her bölümün sonunda “Tamam, burada bırakıyorum” diyebilirsiniz. Bir sonraki hafta veya ay veya yıl senaryoda ne yazılacağını bilmiyorum, dolayısıyla senaryo ekibine gözleriniz kapalı güvenmeniz ve her işte yapmanız gerektiği gibi kendi ödevinizi, araştırmanızı yapmanız gerekiyor. Ondan sonra herkesin ortak bir anlayışta birleşmiş olduğuna ve doğru bir yöne gittiğinize inanmanız gerekiyor. Bu, kendinize güveniniz ve yaptığınız seçimlere olan güveninizle de alakalı. Eğer bir tesisatçıyı canlandırsaydım gidip bir tesisatçının yaşantısını gözlemlerdim ama bu dizide bir inşaatçıyı canlandırıyorum, zaten oyuncu olmadan yaptığım iş de buydu, dolayısıyla bu durum işimi kolaylaştırıyor.

Baba olmanın en zor yanı sizce nedir?
Matt LeBlanc: En zor yanı sabır. Sabır sahibi olmak için gerçekten çok uğraşmanız gerekiyor. Çocuklar acımasız derecede açık sözlüler. Duyguları incindiğinde, bunu saklamıyorlar. Benim için en büyük sınav, onlar için zaman yaratmaktı. Başka işlerle meşgul olurken zaman bulabileceğinize bir biçimde inanıyorsunuz ancak öyle olmuyor. Çocuklar çok hızlı büyüyor ve çok kısa bir zaman için küçük bir çocuk olarak kalıyorlar, dolayısıyla zaman yaratmak için mücadele etmek gerekiyor.