Sezin Akbaşoğulları: Gevezeye hiç tahammül edemem

Güncelleme Tarihi:

Sezin Akbaşoğulları: Gevezeye hiç tahammül edemem
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2022 07:52

İkilemli soruların bu haftaki konuğu, Kanal D’de yayınlanan “O Kız” dizisindeki “Sitare” karakteriyle göz dolduran Sezin Akbaşoğulları. Güzel oyuncuyla sinemayı, televizyonu, Yeşilçam’ı, İstanbul’u ve aşkı konuştuk: “Neden bilemiyorum açıkçası, sakin biriyim genel olarak. Bir renk olsam deniz mavisi bana daha uygun sanki.”

Haberin Devamı

◊ “O Kız” dizisiyle şöhretinizin zirvesindesiniz. Her iki alanda da  çalıştınız, hatta Altın Koza’da “en iyi kadın oyuncu” ödülünüz var. Sinema mı, dizi mi?

- Teşekkürler... İkisinin de farklı, zevkli tarafları var. Bu soruya cevabım da şöyle olacak: Projeye göre değişkenlik gösterebilir.

◊ Oynadığınız “Sitare” karakteri bir sosyal medya ajansı sahibi. Peki siz... Twitter’cı mısınız, Instagram’cı mı?

- Daha çok Twitter’cıyımdır. Aslında sosyal medyada pek katılımcı değilim, izlemeyi daha çok seviyorum. Instagram yorucu geliyor, Twitter’dan dünyada ve Türkiye’de neler olup bittiğini takip edebiliyor insan en azından. Tabii doğru kaynakları da saptamış olmak lazım.

◊ Bilkent’te tiyatro okudunuz. Sizi ilk kez izleyecek biri... Önce sahnede mi, ekranda mı görmeli?

Haberin Devamı

- Yine aynı şekilde, hangi oyun, ekrandaki hangi iş olduğuna göre değişir sanki...

Sezin Akbaşoğulları: Gevezeye hiç tahammül edemem

◊ Nereden bu kaşın gözün temeli: Annenize mi çekmişsiniz, babanıza mı?

- İkisinin bir karışımıyım.

◊ Bir oyuncuyu İstanbul’a hangisi daha iyi hazırlar: Doğduğunuz İzmir mi, okuduğunuz Ankara mı?

- Ankara-İzmir-İstanbul sadece oyuncu için değil herkesin hayatında güzel bir karışım. Hepsinden tatmalı.

◊ Hayatınız bir film olsa... Macera mı olurdu, romantik komedi mi?

- Romantik komediye daha yakınım galiba. Ama macera olsun isterdim.

◊ 22 Nisan, Boğa kadını... Nesinden daha çok çektiniz: Disiplin tutkusu mu, inatçılık mı?

- İnatçılık. Karakterimin belirgin bir özelliği. Bazen sırf inat olsun diye inat ederken yakalıyorum kendimi. Neyse ki eskisinden daha iyiyim artık, farkındalık sağ olsun.

◊ Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?

- Geleceğe. İnsanoğlu hâlâ çok ilkel, geçmişe doğru gittiğimizde durum daha da vahimleşiyor. Bana bilmediğim bir şey göstersin isterdim zaman makinesi.

◊ Mantık mı, içgüdü mü?

- İçgüdü. Çünkü mantık çok sıkıcı, perspektifi dar. Mantığımla hareket ettiğimde hep bir şeyleri kaçırıyorum hissi yaşarım. İçgüdülerimle hareket edip mantıkla kendimi korumaya çalışırım.

Haberin Devamı

◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, düşmanınızın mı?

- Düşmanımın. Beni şaşırtsın istemem açıkçası.

◊ Pozitif ama sıkıcı insanlar mı, negatif ama ilginç insanlar mı?

- İlginçlik için negatifliğe tahammül edebilirim.

◊ Hatır için çiğ tavuk... Yenir mi, yenmez mi?

- Yenmesin lütfen.

Sezin Akbaşoğulları: Gevezeye hiç tahammül edemem

ÖZEL MESELELER

Göğüs, sırt, bacak... Dekolteler güzeldir!

◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?

- Kimseye âşık olamamak elbette.

◊ Yılın hangi dönemi daha romantik: İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?

- İlkbahar-yaz. Soğuk, romantizmi öldürüyor bende.

Haberin Devamı

◊ Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?

- Alıcı kuşumdur, çantada duracağımı sanmam. (Gülüyor)

◊ Flörtte hangisi daha çok iç gıcıklar: Gülümsemek mi, göz kaçırmak mı?

- Gülümsemek tabii ki! Tatlı, nazik ve zeki bir gülümseme... Göz kaçırmak, utangaç bir tavır gibi geliyor bana. Utanmak hiç de iç gıcıklayıcı değil. Biraz cesur olmak lazım.

◊ En çok hangi dekoltenize güvenirsiniz: Sırt mı, bacak mı?

- Göğüs, sırt, bacak... Dekolteler güzeldir! (Gülüyor)

◊ Bir renk olsanız: Ateş kırmızısı mı, deniz mavisi mi?

- Deniz mavisi. Neden bilemiyorum açıkçası, sakin biriyim genel olarak. Bir renk olsam deniz mavisi bana daha uygun sanki.

◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi kayıtsızlık mı?

- Kayıtsızlık.

Haberin Devamı

◊ Affetmek mi, unutmak mı?

- Önce affetmek, eğer affedemiyorsam unutmak.

◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omzunda ağlamak mı?

- Tek başıma ağlayıp, şöyle bir rahatladıktan sonra biriyle konuşmak, ağladığım şeye gülmek hatta... Genelde acıyla bu şekilde baş ediyorum.

Sezin Akbaşoğulları: Gevezeye hiç tahammül edemem

Marion Cotillard ile çevre aktivistliği yapmak çok zevkli olurdu

Benzetildiğiniz dünya şöhretlerinden hangisiyle çete olurdunuz: Marion Cotillard mı, Emmanuelle Vaugier mi?

- Aa Marion Cotillard ile çevre aktivistliği yapmak çok zevkli olurdu.

Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?

- Filiz Akın da değerli Türk sineması için ama oynadığı filmleri, yönetmenliğini, aktivist kişiliğini de göz önünde bulundurunca Türkan Şoray diyorum.

Haberin Devamı

Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?

- Tarık Akan forever (İngilizce “sonsuza dek”)! Harika bir aktör bence, Türk sineması için bir şans. Ayrıca duyarlı kişiliği ve yakışıklılığı da cabası.

Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?

- Kıvanç Tatlıtuğ.

Farah Zeynep Abdullah mı, Serenay Sarıkaya mı?

- Serenay Sarıkaya.

Perran Kutman mı, Ayşen Gruda mı?

- İkisini de çok severim ama Perran Kutman.

Hangi Demet: Akbağ mı, Evgar mı?

- Evgar.

Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?

- Üfff çok zor... İkisinin de farklı zamanları var diyelim.

Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?

- Cem.

Gurmelerden: Vedat Milor mu, Mehmet Yaşin mi?

- Vedat Milor. Eğlenceli bir tarzı var.

Türkiye’de rock’ın babası: Cem Karaca mı, Barış Manço mu?

- İkisi de rock çağrıştırmıyor bende.

GÜNDELİK HALLER

Gevezeye hiç tahammül edemem

◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?

- Ayaklarıma kadar sular inmişse iyi bir film daha hoş olur.

◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?

- Gevezeye hiç tahammül edemem.

◊ Evinize yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız, uykusuz mu kalırsınız?

- O tamamen misafirin yakınlık derecesine bağlı.

◊ Az tanıdığınız birine... Telefon açmak mı, mesaj atmak mı?

- Mesaj.

◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor. Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?

- Köşeye sıkışana kadar hatırlamanın peşine düşerim. Utanırım hatırlamadığımı söylemeye. Ama tabii bir taraftan da çok belli olur hatırlamadığım.

KÜÇÜK KEYİFLER

Günbatımına dair çok anım var

İstanbul’un... Anadolu yakası mı, Avrupa yakası mı?

- Anadolu yakası da güzel tabii ama ben Avrupa’yı tercih ederim. Manzara olarak da yine Avrupa yakasından Tarihi Yarımada, Adalar ve Moda favorim.

Gündoğumu mu, günbatımı mı?

- Günbatımı. Aslında gündoğumu da çok güzel tabii ama ben pek şahit olamıyorum, genelde uyuyor oluyorum. (Gülüyor) Günbatımına dair çok anım var.

Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?

- Hepsi.

Bodrum-Gümüşlük mü, Çeşme-Alaçatı mı?

- İkisi de değil ama illa seçeceksem Çeşme-Alaçatı. Fakat yaz dönemi olmamak koşuluyla...

Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?

- Rakı-balık neresi olursa... (Gülüyor)

Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?

- İskender.

Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?

- Hiç düşünmeden kırmızı etten vazgeçerim.

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...

Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?

- Tren.

Çaycı mısınız, kahveci mi?

- Çay.

Spor ayakkabı mı, topuklu mu?

- Spor.

Güneş mi, ay mı?

- Ay.

Tavla mı, satranç mı?

- Tavla.

Kedi mi, köpek mi?

- Hepsi!

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!