Güncelleme Tarihi:
Neden oyuncusun?
Çünkü çok seviyorum.
Peki, niçin çok seviyorsun?
Aslında bana birçok şey öğretiyor. İnsanları birebir tanımaktansa o karakter içine girip tanımak ve keşfetmek, yeni bir insan yaratmak ya da oluşturmak çok keyifli bir süreç. Çocuk doğurmak gibi, sıfırdan. Kim olduğunu ve ne olduğunu bilmediğin bir şeyin için giriyorsun, bir karakter yaratıp ortaya çıkarıyorsun. Aldığın reaksiyon da iyi anlamda ise seni mutlu ediyor.
Sahip olduğun bazı özellikler, oyunculuğunu besleyen özellikler de aynı zamanda. Mesela merak.
Çok meraklıyımdır.
Mutlu musun?
Çok.
Neden?
Keyif alıyorum, umutluyum, seviyorum. Ne olursa olsun tüm olumsuzlukların ya da tüm mutsuzlukların içinde mutluluk aramayı. Belki de biraz iyimse oluşumdandır. Yaşıyorum ve varlığımı sürdürmek için lazım olan şeyler bunlar. Ama gerekli olduğu için yapmıyorum.
Herkes de olmayan şey sen de neden var?
Allah vergisi, vermiş işte.
Çok mistik yaklaştın meseleye.
Severim mistik şeyleri. Tekamül sürecine çok inanıyorum. İnsanların yaşadıkları şeylerin sebepsiz ya da nedensiz olduğunu düşünmüyorum. Her şeyin bir sebebi ve bir nedeni var. O doğrultuda ilerliyorum. Tabii ki yaşanmışlıklarla ilgili. O süreç seni oraya getiriyor. Düşünce yapını, beyin yapını… Her şeyi değiştiriyor aslında.
Seni şaşırtmak, bence seni besleyen ve senin için önemli bir vaka.
Beni şaşırtmak, hayata karşı büyük bir motivasyonum. Şaşırabilmeyi de seviyorum. Hatta şaşırmadığım zaman da üzülüyorum. Ama hala her şeye rağmen şaşırabiliyorum.
Geçmişten bugüne kadar herhangi bir anda, okuduğun bir senaryoda ya da çalıştığın set ortamında çok şaşırdığın zaman ne hissetmiştin paylaşabilir misin?
Ben galiba şöyle ilerliyorum; duy ve unut. Yoksa bunlarla yaşarsan kafanın için bir kaosa döner. Ben iş ile ev hayatını birbirinden ayırıyorum. Ne onu ona, ne diğerini ona bulaştırmamaya çalışıyorum. Orada aldığım şey ile hayatıma devam edersem ben işimi yapamam. Orada yaşıyorum, bitiriyorum ve evime dönüyorum. Büyük ihtimalle mesleğe yeni başladığım dönemde çok şaşırdığım bir şey yaşamışımdır. Sonuçta bir şeyi yeni tecrübe ediyorsun. İlk yaptığım iş “Recep İvedik” idi. O filmi çektiğim zaman bacağıma makyajla ben yapmışlardı. Yolda yürürken filan eteğimi kaldırmaya çalışıp bacağınızda ben var mı diye soruyorlar. Filmin üzerinden 10 küsür sene geçmiş, hala bunu soruyorlar. Hatta büyük bir paniğe kapılıp insanlar orama burama mı bakacaklar, bir şey mi yapacaklar diye kendimi at çiftliğine kapatıp 8 ay düzenli olarak at bindiğimi hatırlıyorum. Terapi niyetine. Ben tiyatro ile başladım. Oradaki aksiyon daha başka. Filmde bir topluluğun önüne çıkıyorsun ve bir anda çok büyük rakamlara ulaştı. Dizi kadar etkisi oldu. Sokakta “Sibel” diye sesleniyorlar. Evet, o benim. Ama bacağımı niye göstereyim? Tuhaf bir hal almıştı. O benim için kendimi kapamama ve at çiftliğine gitmeme sebep oldu. Ama oradan da film aldım mesela. Benim hayatımda yaşadığım şeyler, mutlaka bir şeye sebep oluyor.
Sence bir oyuncu kendini nasıl koruyabilir? Girdiğin oyunculuk dünyasının içinde mutlaka etkileniyorsun. Gerek etkileniyorsun özel hayatın orayla şekilleniyor, gerek etkileniyorsun iş hayatın sosyal hayatın oluyor. Oyunculuğu, yaptığı iş dışında nasıl etkilenmez?
Tutup da hiç karışmıyor ya ikisini çok net ayırt edebiliyorum desem yalan söylerim. Ama sette geçirdiğin tecrübe, yaptığın iş, yoğunluğun o kadar önemli ki. Bence zaman içerisinde öğreniyorsun. Yeni başladığında biraz zor oluyor. Çünkü bir tek oyunculuk yapmıyorsun. Onun dışında sorumlu olduğun şeyler oluyor. Ben oyunculuğa başladığım zaman sosyal medya bu kadar hareketli değildi. Hatta neredeyse hiç değildi. O yüzden her şey kendi için olur ve biterdi. Şu anda yaptığın herhangi bir şey, asla duyulmaz dediğin bir şey sosyal medyada duyuluyor. Her cephede savaşmak gibi aslında. Savaşmayı burada kötü anlamda söylemiyorum. Hayatta bir savaş, bir şeyle mücadele ediyorsun sürekli. Ben sanırım öğrendim ya da öğrettiler. Yaşadığın şeylerle tecrübe ede ede öğreniyorsun. Sette yaşadığın bir duyguyla tabii ki eve geliyorsun. Mesela Gürkan’ın ara ara yaşadığı, kendi üzerine alındığı çok zaman vardır. Sette çok acayip bir sahneden çıkmışımdır, eve gelip sadece duvara bakıyorum. Amacım aslında sadece orayı temizlemek. Gürkan’ın ne oldu bir şey mi var dediği anlarla çok karşılaşıyorum. Şu an üzerimde bir enerji var ve bu enerjiden çıkmaya çalışıyorum dediğim anlar var.
En son en çok istediğin şey neydi?
Yangınların bitmesini çok istedim. SMA’lı çocukların bir an önce tedavilerine kavuşmalarını çok istedim. Galiba biraz kendimin dışında bakmaya başladım. Özellikle son 1 yıldır. Biraz benden çıkıp dışarıda da bir hayat var ve orada bir savaş var. Benden ve benim derdimden çok daha önemli şeyler var. Benim derdim, dışarıda yaşananlara bakınca toz bile değil. En çok onları istiyorum.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
Aslında göründüğüm kadar neşeliyimdir ama inanılmaz duygusalımdır, kırılganımdır, alınganımdır. Ama bunu sen bilmiyorsun.
Hayatında olan birine de o gün öyle bir şey olmuştu ama aslında öyle değildi diyebilirsin.
Aşkım, sevgilim Gürkan, seni çok seviyorum. Sana çok aşığım. İyi ki varsın.
Ailene de aslında onlara öyle olmadığını anlatabilirsin.
Aile deyince aklıma geldi. Babamı ben 23 yaşında kaybettim ve bu işlere yeni başlamıştım. O kadar çok isterdim ki onun benim bu mesleği yapabildiğimi görmesini. Çok isterdim. Görebilmesini ve her anına şahitlik edebilmesini… Çünkü yeni başladığım ve destek olduğum bir dönemde kaybettim. Gerçekten benimle gurur duyacağını düşündüğüm şeyler yaptım. Muhtemelen izlerken çok kahkahaya boğulurdu. Ailenin komik kızı da hep ben oldum.
Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Affeder misin? Mesela Gürkan Bey’e tatlı bir yalan söylemişsindir.
Gürkan ile gerçekten her anlamda çok samimi ve düzgün bir ilişkimiz var. Dürüstlük ve samimiyet üzerine kurulu. Öyle başladı, öyle de devam ediyor. Gürkan gerçekten hayatımda çok önemli bir yerde.
Soruyu sorduğum zaman aklına bir olay geldi mi?
Tabii ki geldi, kapılar açıldı aklımda.
Ne yaptın insanlara?
Yapmışımdır. Farkında olmadan yapmıyor muyuz? Tecrübe dediğin şey de zaten iyi kötü yaşanmışlıklar oluyor. Biz ya iyi yolu seçiyoruz, ya kötü yolu seçiyoruz. Ben, elimden geldiği kadar iyi olmaya çalışanlardanım. Kötüye kaymamak ve kötüyü seçmemek için çok çaba sarf ediyorum. Birisi gerçekten yanıma gelip fotoğraf çektirmek istediği zaman o anlık duygu durumum neyse şu an olmadığını söyleyip sonra peşinden koşmuşluğum var.
Kendini affettirdin mi o konuda?
Ettiririm.
Kolay gönül alabilir misin?
Çabuk alırım çünkü dayanamazlar bana. Ben öyle sivri bir yerlerden kalp kırmayı seven bir insan değilim. Çözüm odaklı olduğum için genelde giden taraf ben olurum. Aslında demek istediğim şuydu diye konuyu bağlarım. Ama benim için çok yorucu. Belki de benim kendimle ilgili en büyük şikayetim bu. Evet, yaşadığımız dönem itibarıyla insanlar çok hassas, çok kırılgan ama karşı tarafı unutarak yaşıyorlar. Ben de öyleyim. Sürekli kendimi sana ifade etmeye çalışırsam, sürekli sana anlatmaya çalışırsam, çok yorucu bir ilişkiye dönecek. O yüzden ben çözüm odaklı ilerleyelim isterim. Beni anlamıyor musun? Çok teşekkürler, sana verdiğim bütün krediler doldu. Onun hayatında kocaman bir boşluk yaratırım ve çıkar giderim. Çünkü ben insanların hayatına girdiğim zaman bir yer kaplıyorum ve bunu seviyorum. Çünkü iyi arkadaş olmayı severim. Arkadaşlık, benim için bir ilişki biçimi. Aşk gibi bir şey yani. Bütün her şeyini onunla paylaşıyorsun, vaktini onunla geçiriyorsun.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
Onu sevdiğim zaman içimi bir coşku kaplıyor. Ona baktığım zaman gerçekten iyi ve güvende hissediyorum. Bana, kendimi her anlamda iyi ve rahat hissettiriyor.
Kaç yıllık bir ilişki?
4 yıl.
Gürkan ile olan ilişkini 7/24 sıkılmadan anlatabilirsin gibi bir his veriyorsun.
Anlatabilirim. Senin ne hissettiğin karşındakiyle çok doğru orantılı. Gürkan ile tartışmalarımız da oluyor. Ama biz 4 yılda o saygı çerçevesini hiç aşmadık. Birbirimize yüksek perdeden hakaret içeren konuşmalar yapmadık. Yıkmadığımız için de geriye o kadar güzel şeyler bırakarak devam ediyoruz ki. Hepsinin içinde sevgi var, hepsinin içinde huzur var. Biz de aşk şekil değiştirdi. Sevgi boyutuna geçti ve orası benim için çok daha kıymetli aşktan.