Eşim güzel olmalı ki

Yeni single’ınızdan başlayalım sohbetimize. Neden albüm değil de single?
- Bundan sonra single’larla yoluma devam edeceğim. Böyle bir karar aldım. Çünkü albümler artık satmıyor. Sağ olsunlar hayranlarım benim albümlerimi alıyor. Hatta aynı CD’yi iki kere alan bile oluyor ama yine de eskisi kadar satmıyor albümler. Bir de albümdeki şarkıların hepsine klip çekmek çok zor. Bu nedenle single çıkararak yola devam etmek en iyisi. Bundan sonra her iki ayda bir klibiyle birlikte bir single çıkaracağım.

Yurtseven Kardeşler olarak albüm çıkarmayacak mısınız?
- Yurtseven Kardeşler olarak yedi yıl önce bir albüm hazırlığına girmiştik ama olmadı. Şimdi tekrar bir albüm hazırlıyoruz. Onun çıkması da 1 seneyi bulur.

Neden bu kadar gecikiyor?
- Şarkılardan emin olamıyoruz çünkü. Uzun zaman albüm çıkarmayınca, yapacağınızın işin çok iyi olmasını istiyorsunuz. Bu yüzden bir tereddüt yaşıyorsunuz. Şarkılar güzel olsa bile “Acaba?” diye geçiriyorsunuz içinizden.

HAYRAN KİTLEM SLOW ŞARKILARIMI SEVİYOR
Siz genelde hareketli şarkılarla çıkış yapmayı tercih ediyordunuz. “Doğum Günün Haram Olsun” ise slow bir çalışma. Bu kez ters köşe yaptınız diyebilir miyiz?
- Aslına bakarsanız hayran kitlemin yarısından çoğu slow şarkılarımı daha çok seviyor. Uzun zaman ara verince, slow bir şarkıyla onları sevindirmek istedim.

Kime yazdınız bu şarkıyı, kim acıttı bu kadar canınızı?
- Canımı acıtan birine yazmadım şarkıyı. Tabii ki ben de aşk acısı çektim ama geçmişteki sevgililerimin hiçbirine “Doğum günün haram olsun” demedim. İnşallah bundan sonra da demem.

Diyelim ki sevgiliniz doğum gününe çok kısa bir süre kala sizi terk etti, yine de demez misiniz?
- Direkt olarak bu cümleyi söylemem ama o gününün güzel geçmesini de istemem açıkçası. Bu da aynı kapıya çıkıyor değil mi? (Gülüyor) “Doğum Günün Haram Olsun” çok cesaretli bir şarkı aslında, içimizde olanı dile getiriyor.



KIVANÇ’IN AĞZINDAN “ALLAH BELANI VERSİN” LAFI DÜŞMEDİ
Genelde çok uçlarda şarkılar yapıyorsunuz. Bir yanda “Şappur Şuppur Öp Beni”, diğer yanda “Allah Belanı Versin”... Bir ortası yok mu bu işin?
- Orta şekerli şarkılarım da var aslında ama nedense çok fazla ön plana çıkmıyor. Uçlardaki şarkılarım daha çok ilgi görüyor. Bu durum beni de zorluyor aslında...

Neden?
- Çünkü sonrasında yapacağım şarkıların da aynı dozda olması gerekiyor. Yine de içimizden geçirip de söyleyemediğimiz sözlerden şarkı yaptığım için kendimi çok cesaretli buluyorum. “Facebook” şarkım bile sosyal içerikli bir şarkıydı. Hangimiz Facebook’ta arkadaşlık teklifi gönderdiğimiz kişi, teklifi kabul ettiğinde heyecanlanmıyoruz? O kırmızı bildirim işareti bile insanı sevindiriyor. Eskiden insanlar aşklarını kilime dokurlarmış, mektuplar yazarlarmış ama Allah aşkına bunları şimdi kim yapıyor? Varsa yoksa Facebook!
“Facebook” şarkısını yaptığımda insanlar dalga geçmişti, şimdi “Facebook” lafı ağızlardan düşmez oldu. Demek ki İsmail YK’yı dört sene sonra anlıyorlar. Aynı şey “Allah Belanı Versin” şarkımda da oldu. Herkes beni “Böyle şarkı olur mu!” diye eleştirdi ama “Kuzey Güney” dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ’un ağzından “Allah belanı versin” lafı düşmedi gitti.



Bundan sonraki single’ınız için seçeceğiniz şarkı nasıl olur, hareketli mi?
- Orta şekerli bir şarkı olacak. Söz ve müziği bana ait. Biraz hareketli, biraz hüzünlü olacak. Onun dışında hayranlarıma çok özel bir sürprizim var. İlk bestelediğim şarkının aranjesini yeniden yaptım. Onu da bu yıl içerisinde hayranlarımla buluşturmayı düşünüyorum.

Ne zaman yapmıştınız o şarkıyı?
- 12 yaşındaydım. Şarkıyı tekrar elime aldığımda gördüm ki cümle hataları yapmışım. Sadece onları düzelttim, onun dışında hiçbir şeye dokunmadım.

36 YAŞINDAYIM OLGUNLAŞTIM
“Allah Belanı Versin”, “Doğum Günün Haram Olsun”, sinirli birinin yapacağı şarkılar sanki. Sinirli bir yapınız mı var?
- Aksine, kolay kolay sinirlenmem. Ben sağlığına çok düşkün bir insanım. Çok başarılı bir futbolcu arkadaşım felç oldu. Arada sırada onu ziyarete gidiyorum ve her seferinde hayatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Bu yüzden trafik sıkışmış ya da başka bir şey olmuş, benim için hiç önemli değil, sinirlenmem...

Büyümüşsünüz sanki! Bir ağırlık bir olgunluk gelmiş size...
- Hem büyüdüm hem büyümedim diyebilirim. Büyüsem de içimdeki çocuğu yaşatmaya devam ediyorum ama evet, olgunlaştığımı söyleyebilirim. 36 yaşındayım artık...



Sakallarınıza da aklar düşmüş, aynaya baktığınızda moralinizi bozuyor mu bu durum?
- Yok, hiç bozmuyor. Birkaç sene önce fark ettim o beyazları ama hiç kafaya takmadım. Taksaydım, belki de çoğalacaktı. Aynı şekilde bir ara saçlarım da dökülüyordu, “Aman ya dökülürse dökülsün” dedim, saçlarımın dökülmesi durdu, aksine çoğaldı.

“Yaş 35, yolun yarısı” demiş şair. Evlenmeyi düşünmüyor musunuz artık?
- Babam şu an 80’in üzerinde bir yaşta, o bana “Sen daha çocuksun” deyince motive oluyorum. (Gülüyor) Evlilik konusunu bilmiyorum ya, kafam karışık...

Hayatınızda biri var mı?
- Yok ama bundan sonra hayatıma girecek olan kişi, müstakbel eşim olabilir. Artık bu düşünceyle hareket edip daha seçici davranacağım.

Hayranlarınızdan biriyle evlenir misiniz?
- Olabilir tabii, neden olmasın? Sonuçta onlar da insan, onların da duyguları var.

FEMİNİST OLABİLİR AMA BUNU BELLİ ETMESİN
Peki eş seçiminde kriterleriniz neler?
- Yalan söylemesin, feminist olsa da bunu dışarıda belli etmesin.

Neden, feministlik kötü bir şey mi?
- Kadın içişleri bakanıdır, erkekse dışişleri bakanı. Bir kadın hem içişleri hem de dışişleri bakanı da olabilir ama bunu belli etmesini istemem. Toplumumuzu biliyorsunuz, böyle şeyleri zaman zaman yadırgayabiliyor.

Yani diyorsunuz ki “adım kılıbığa çıksın istemem”.
- Tabii istemem ama bu kılıbıklık değildir zaten. Olgun bir kadınla hayatınıza devam edip ona güvenebilmek harika bir şey aslında. Kimileri “Cahil bir kızla birlikte ol, her şeyi ona sen öğret, senin derebeyliğin hüküm sürsün” diyor ama ben bu düşünceye katılmıyorum. Bir kadın benim eksiğimi tamamlıyorsa bundan güzel bir şey yoktur. Elbette ben bir röportaja giderken “Ne işin var röportajda, otur oturduğun yerde” de dememeli.

Peki eşinizin size hangi noktaya kadar karışmasına müsaade var?
- Konu işimle alakalı bir noktaya geldiğinde durmasını bilmeli, işime saygı duymalı.



“SEN NEDEN BENİM EŞİME BAKMIYORSUN?”
Bir akşam erkek arkadaşlarınızla dışarı çıkacaksınız ama eşiniz izin vermedi diyelim, ne yaparsınız?
- Neden istemediğini anlatmasını isterim. Dışarı çıkınca çapkınlık yapacağım diye bir şey yok. Bunu bilmesi gerekir. Zaten benim eşimin iç güzelliği kadar dış güzelliği de beni etkilemeli ki, gözüm dışarıya kaymasın. İnşallah böyle olur da çapkınlığa gerek kalmaz. Hem kendimle hem de onunla gurur duymak isterim. Bana bir kızı gösterip “Kıza bak ne güzel” dediklerinde, “Benim eşim daha güzel” cevabını verebilmeliyim.

Dışarıda eşinize baktıklarını fark ettiniz, tepki verir misiniz?
- Tahammül edemem! Bakan kişiye “Nereye bakıyorsun sen? Benim eşime mi bakıyorsun?” diye sorarım, büyük ihtimalle “Hayır” yanıtını alırım. O zaman ben de “Neden bakmıyorsun, benim eşim bakılmayacak kadar çirkin mi?” diye sorarım. “Güzel” cevabını alınca da kendi ağzıyla bakmış olduğunu itiraf ettiririm. Ama burada eşimin hiçbir suçu yok tabii, güzelse ne yapsın?

Kıyafetlerine karışır mısınız?
- Yerine göre değişir. Plajda kapalı giyerse olmaz ya da farklı bir ortamda çok açık giyerse o da olmaz. Bunları evlilikten önce konuşmak gerekir bence.

MESUT ÖZİL’E SELAM OLSUN
Dünya Kupası’nı Almanya aldı. Almanya’da doğup büyümüş biri olarak neler hissettiniz?
- Sonuna kadar hak ettiler bence. O yüzden çok sevindim. Bu arada Mesut Özil’i de çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bir röportajında beni çok sevdiğini söylemiş, buradan ben de ona yanıt vermiş olayım.

MİLYONLARCA TAKİPÇİM OLABİLİRDİ
Sizi sosyal medyada yeni yeni görüyoruz, neden bu kadar geç kadınız?
- Sormayın, çok pişmanım! “Facebook” şarkısını yaptığımda sosyal medyaya girmiş olsaydım, şu an milyonlarca takipçim olabilirdi. Bundan önce çok önemsemiyordum açıkçası. Birkaç aydır sosyal medyada aktifim. Buna rağmen takipçi sayım hiç de fena sayılmaz.