Güncelleme Tarihi:
◊ Cannes Film Festivali’nde kırmızı halıda oyuncu olarak boy gösterdiniz. Nasıl geçti tören? Neler hissettiniz?
- Böyle bir yapımda oyuncu olmak ve Cannes’da kırmızı halıda yürümek hiç benim hayalim değildi. Ama harika bir hayalmiş. Çok eğlendim. Açık söylemek gerekirse, kırmızı halı ortamında çok garip hissedeceğimi, heyecanlanacağımı düşünmüştüm ama hiç de öyle olmadı. 2 sene boyunca çok çalışıp, bana inanan insanları ve kendimi mahcup etmemenin verdiği mutlulukla yürüdüm kırmızı halıda.
◊ Törene nasıl hazırlandınız?
- Benim pek bir şey yapmama gerek kalmadı. Nazlı Kayran stil danışmanlığımı, Derviş Bağzıbağlı smokinimi yaptı. Film ekibi saçımı, makyajımı. Sonra da arabaya bindirdiler ve törene yolladılar.
TILDA SWINTON BU İŞİN USTASI
◊ Filmde Tilda Swinton ile bire bir sahneleriniz olduğunu söylemiştiniz. Kendisiyle çalışmak nasıldı?
- Benim bütün sahnelerim onunlaydı. George Miller, Tilda Swinton’la tanışmadan önce onun için bana “O bir aktris değil, o bir sanatçı, çok iyi anlaşacaksınız” demişti. Gerçekten de öyle oldu. İnsan olarak çok sıcak biri. İlk dakikadan ısındık birbirimize. Güzel arkadaş olduk. İnanılmaz bir oyuncu. Bu işin ustası. Sürekli bir şeyler öğreniyorsun kendisinden.
◊ Sette yaşadığınız anılardan birkaç örnek verebilir misiniz?
- Avustralya’da yaklaşık 2 ay kaldım sahnelerim için. Süper anılarım birikti ama film vizyona girdikten sonra anlatmam daha doğru olacak.
◊ Bundan sonra tekrar bir projede oyuncu olarak yer almayı düşünür müsünüz?
- Hayatımda ilk defa bir sinema filminde rol aldım. Çok şanslıyım ki bu da “Three Thousand Years Of Longing” oldu. Şanslıyım diyorum çünkü işinin en iyileriyle çalışma fırsatım oldu. Etrafımdaki herkes Oscar sahibiydi! George Miller bir okul gibi ve işi konusunda aşırı titiz biri. Bu sayede role hazırlanmak ve kendimi geliştirmek için çok vaktim oldu. Bu şansı her projede yakalayamıyorsunuz maalesef. O yüzden benim için nefis bir tecrübeydi diyip bu macerayı bitirebilirim. Ama bu teklif ilk geldiğinde ve menajerim Gülsüm Akşit beni aradığında ona direkt “Ben oyuncu değilim ki, reddedelim” demiştim. Fakat sonra yönetmenin George Miller olduğunu söylediğinde, yüzümde şapşal bir gülümsemeyle seçmelere gittim. İşte bu yüzden büyük de konuşmamam gerek sanırım.
◊ Projede Zerrin Tekindor başta olmak üzere birçok Türk oyuncu da yer aldı. Onlarla çekimler sırasında bir araya geldiniz mi?
- Zerrin Tekindor, Burcu Gölgedar, Ece Yüksel, Oğulcan Arman Uslu gibi harika oyuncular da var filmde ama maalesef birlikte hiç sahnelerim olmadı onlarla. Benden aylar önce çekimlerini bitirmişlerdi. Benim Idris Elba ile de hiç sahnem yoktu. Hepsiyle Cannes’da tanışma fırsatım oldu.
Mitoloji kitaplarıyla hazırlandım
◊ Bu süreçte oyuncu koçunuz var mıydı? Role nasıl hazırlandınız?
- İlk başta George Miller bana mitoloji ve anlatıbilim üzerine kitaplar önerdi. Bunları okudum ve onunla bu kitapları tartıştık bir süre. Sonuçta bir anlatı bilimi profesörünü canlandırıyordum. Sonra “Mad Max” filmlerinin yazarı, dramaturg ve oyuncu koçu Nico Lathouris ile birlikte çalıştık. Beni rolüme o hazırladı. Onunla ve oyuncularla yüz yüze ve Zoom üzerinden provalar yaptık. Nico harika bir insan ve dost. Bana oyunculuk, yazarlık ve hayat üzerine çok şey öğretti.
Erdil Yaşaroğlu - George Miller
GEORGE MILLER TÜRK OYUNCULARI AŞIRI YETENEKLİ BULUYOR
◊ Yönetmen George Miller ile diyaloğunuz nasıl? Türk oyuncularla ilgili yorumları neler mesela?
- Bu süreçte güzel bir arkadaşlık kurduk. Kendisi çok pozitif bir insan ve film sektörünün çok büyük ustalarından birisi. Aşırı özenli olmasına rağmen çalışması çok kolay biri. Bu pozitifliğini bütün ekibe de yayıyor. Bu süreç boyunca sanki gizli bir el beni sürekli yukarı doğru itiyor gibiydi.
Sonunda anladım ki o el, bu profesyonel ve işinde çok başarılı olan ekipti. George Miller her seferinde bizim oyuncularımız için çok çalışkan ve aşırı yetenekli bulduğunu söyledi durdu hep. Bu da beni mutlu etti açıkçası.