Güncelleme Tarihi:
◊ “Gel Konuşalım” nasıl gidiyor?
- Gayet iyi gidiyor, Allah nazardan saklasın. En büyük motivasyonumuz da insanların ilgisi, iltifatı oluyor.
◊ Oyunculuktan yorumculuğa... Galiba siz bu işi sevdiniz de...
- Seviyorum. Bir kere burada tam olarak kendinsin.
◊ Oyunculukta da başarılıydınız, onu neden bıraktınız?
- Oyunculuk çok meşakkatli. Ana rollerden birindeysen haftada 5 gün, günde neredeyse 15 saat çalışıyorsun. Çok yıpratıcı. “Evet” demen için ya manen çok iyi bir proje yakalaman ya da ekonomik olarak çok cazip bir teklif alman lazım.
◊ Ama bu söyledikleriniz dizi sektörü için geçerli. Ya sinema?
- Sinema yapıyorum mümkün olduğunca. Ama onda da programımdan dolayı İstanbul dışına çıkmayı pek tercih etmiyorum. Çekim İstanbul dışında olacaksa, çok istesek de kaçırıyoruz. Açık söyleyeyim, ben bu düzeni sevdim İsmail. Sabah kalkıp işime gidiyorum. 2’de işim bitiyor, gün benim. Çoluğumu çocuğumu görüyorum, sporumu yapıyorum, sosyal hayattan kopmuyorum. Keyifli.
◊ Aileye vakit ayırmak gerek...
- Aynen. Bizim küçük kız Gisella aklımızı alıyor zaten... Tabii ilk evlat Engincan ama o artık 26 oldu. Onlarla birlikte büyüdük. Çok gençtik. Gisella hayattan farklı bir keyif almamıza neden oldu.
◊ Sibel (Can) Hanım’dan iki çocuğunuz var. Maşallah ikisi de büyüdü, okullarını bitirdi.
- Bir senesi kaldı Melisa’nın Londra’da. Engincan bitirdi. Master’ı bile tamamladı.
◊ Çok genç yaşta evlenmek kariyerinizi etkiledi mi?
- Etkilemiştir ama nasıl etkilediğini bilemem. Ben kadere inanırım. O zaman evlenmesem belki başıma kötü bir şey gelebilirdi, belki aksine daha iyi olurdu.
◊ Sibel Hanım ile evliliğinizin üzerinden 27 yıl geçmiş.
- Olmuş mu o kadar?
◊ Hemen hemen. Engincan’dan hesaplarsak...
- Doğru. O da bu sitede biliyorsun. Bir sıkıntı yok. Benim çocuklarımın anası. Onun tırnağına zarar gelse ilk gidecek insanızdır.
◊ Peki sizin için ikinci evlilik neydi? Yeniden bir doğuş mu? Kaçış mı? Çare mi? Aşk mı?
- Ben iki evlilik yaptım, emin ol ikisi de aşktı. Yakından tanıyanlar bilir, ben hiçbir zaman duygularının dışında yaşayan bir adam olmadım. Sibel’e müthiş âşık olmuştum. Evlendim. İyisiyle, kötüsüyle, günahlarımızla, sevaplarımızla... İyi ki de evlenmişim.
◊ Ve iki evlat...
- Aynen. Onunla da geçmişte yaşadıklarımıza dibine kadar saygı duyuyorum. Kırdıysam, incittiysem, binlerce defa özür diliyorum. Hakkını helal etsin. Ama sonra büyük konuştum... “Bir daha evlenmem” dedim. “Paramı kazanıyorum, aman abi” diye düşünüyordum. Fakat iki sene içinde evlendim. O kadar şanslıyım ki, beni yine çok seven, müthiş kaliteli bir insan.
◊ Evde son söz kimin?
- Evde eşimin (Ezgi Ural). Ben paramı kazanır getiririm, atarım sepete. Yatar uyurum.
ENGİNCAN’IN TARZI ÇOK İLGİ ÇEKİYOR
◊ Atıyor musunuz parayı sepete?
- Hepsini. Hep böyleydim. Sibel’de de. Ben parayı veririm, ne yapıyorsa yapsınlar. Benim bir masrafım yok ki. Alkol yok, sigara yok, gece hayatı yok, kumar yok. Yani gelirimi riske edeceğim bir yaşam şeklim yok. Tavuk gibi yaşıyorum.
◊ Okuyanlar inanmayacak buna...
- Bana 19 yaşındayken de inanmıyorlardı. 50 oldum hâlâ inanmıyorlar.
◊ Hiç göstermiyorsunuz yaşınızı...
- Sabunla kafamı yıkarım. Kendime bakmam. Bence en büyük şansım, düzenli hayat.
◊ Kamera önünde bile yok mudur özel bakım?
- Yok. Makyaj dahil hiçbir şey... Hiç öyle bir adam olmadım. Ayıp diye değil, yapana saygı duyuyorum. Ama ben hiç öyle bir adam olmadım işte.
◊ Oğlunuz Engincan’ın giyim tarzı bir ara çok konuşuldu...
- Ben de eleştirdim ama kendi tercihiydi. Saygı duymak lazım. Hoşlanıyor giyinmekten ve onun o giyim tarzı da ilgi çekiyor. Bir de çok cesur tercihleri var. Hatırlarsan tüylü terlikler giydi, bir ara sakal bıraktı. O zaman ona da söyledim:
Bir, gazetecilerden kaçma. İki, senin eleştirilmen kadar normal bir şey olamaz. Zaten düz adam olsan da eleştirileceksin. Buna saygı göstereceksin. Çok rahatsız oluyorsan gözükme. Çok rahatsız oluyorsan, basının olduğu yerde dolaşma. Engincan’ın Miami’ye ilk okumaya gitmesinin sebebi de bu biliyor musun? “Baba, ben çok rahatsız oluyorum gazetelerde bu şekilde yer almaktan. Gideceğim” dedi.
◊ Sizin için hayattaki en değerli şey nedir?
- Sağlık... Çok büyük badireler atlattık. Ben annemi kaybettim 2 sene önce. 65 yaşındaydı. Hiç beklemiyorduk. Bir gün “Buram ağrıyor” dedi. Maalesef kötü hastalıkmış. Hastanede insanların yaşadıkları öyle büyük acılara şahit oldum ki, sorduklarında annemin rahatsız olduğunu söylemekten imtina eder hale geldim. Böyle acılara şahit olunca şunu anlıyorsun; bugün varız yarın yokuz.
◊ Çocuklarınıza öğrettiğiniz ilk şey ne oldu?
- Bir kere kibirsiz ve efendi olsunlar. En çok gurur duyduğum şey, onlarla ilgili her yerden “Ne efendi çocukların var” yorumlarının gelmesi. En büyük duam da buydu. Büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgili olsunlar. Hataları mutlaka olacak ama bu iki şey çok önemli.
Sebzeli Mini Kişler | Mucize Lezzetler