Güncelleme Tarihi:
Cengiz Semercioğlu: Ünlülere en büyük zararı hayranları veriyor. Eliz’le Murat zamanında ne yaşadılarsa yaşadılar, bitmiş gitmiş... Şimdi Murat’ın Aslı Enver’le düzgün giden bir ilişkisi var. Hayranların bu yaptığı en başta Aslı’ya ayıp... Murat bile Eliz defterini çoktan kapatmışken hayranlarının abuk sabuk protestolar yaparak meseleyi gündeme getirmesi manasız.
Onur Baştürk: Aa bunu bilmiyordum. Şaka mı bu? Valla çılgın bu hayranlar. İşleri güçleri yok Eliz’in hesabını kapattırmak için şikayet tufanı mı yapmışlar? Instagram da bir tuhaf. Hemen kapatmış. Manasız hareketler. Eliz yeni hesap açar ne olacak ki? Madem öyle, o zaman hepimiz Eliz’iz. Mağdurun yanındayız.
Ömür Gedik: Bu hayranlar da nasıl hayranmış böyle! Hackerlar ne zamandan beri Murat Boz hayranı oldu! Ben bu hesap kapatma olayının Murat’ın hayran grubuyla alakası olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden Murat’ı da çok ilgilendirmez.
En güzel fotoğraf
MSG’de 13 yıllık yönetim değişti ve Garo Mafyan’ın yerine Sezen Aksu’nun desteklediği Candan Erçetin yönetimi geldi. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cengiz Semercioğlu: Gün boyu Genel Kurul’un en tartışmalı görüntüleri anında telefonuma geldi. Garo Mafyan ve Candan Erçetin taraftarları arasında tansiyon zaman zaman çok yükseldi...
Mustafa Sandal, Sezen Aksu, Hakan Peker, Ferhat Göçer hatta genç popçu Edis bile ayağa kalkıp bas bas bağırdı... Hatta bir ara Sezen Aksu ayağa kalkıp divan kurulu seçimine yüksek sesle itiraz edince, “Ay ömrümde ilk defa bağırıyorum” dedi. Sezen Aksu’nun kürsüden, “Garo Mafyan’ın genel kurulda yaptığı konuşma hukuki ve yasal değil” deyince sözleri kesildi. Bunun üzerine Sezen, “Burada demokrasi yoksa ben kürsüden ineyim” dedi. Ama sonunda demokrasinin en güzel fotoğrafı kazandı; Yeni başkan Candan’la eski başkan Garo tüm tartışmaları unutup birbirlerini sarılarak kutladılar.
Candan eski yönetime teşekkür etti, 13 yıllık yönetimi kaybeden Garo da yeni başkanı alkışladı. Bu fotoğraf genel kuruldaki bütün tartışma ve kavgaları unutturdu.
Magazin Konseyi haftanın öne çıkan haberlerini yorumladı.
Bu güzel vücutlar için paparazzilere teşekkür
Sinan Akçıl’ın baklavalı görüntüsünü nasıl buldunuz? Geçen yaz karnını içeri çekerken yakalanması dönüm noktası olmuş. Ünlüler kızıyor ama paparazziler ünlülerin zayıflatıyor galiba...
Cengiz Semercioğlu: Ünlüler paparazzilere kızıyor ama onların sayesinde de zayıflamak zorunda kalıyorlar. Murat Boz da memelerinden rahatsız olup zayıflamıştı, Sinan Akçıl’ın da aynısı başına geldi. Demek ki neymiş, paparazzilere her zaman kızmamak gerekiyormuş. Sinan Akçıl 8 ayda çok yoğun çalışarak yapmış bu vücudu, tebrik ediyorum kendisini.
Onur Baştürk: Valla iyi olmuş, aferin Sinan’a. Paparazziler insanı fit olmaya zorluyor, bunu gördük. Bence Sinan da Cem Yılmaz da teşekkür etmeli paparazzilere. Bu yaz sırada hangi ünlü var, göreceğiz.
Ömür Gedik: Sinan normalde yediğine, içtiğine, sporuna çok dikkat eder. Nasıl olduysa bir ara kendini salmış demek ki. Karnını içeri çekmek zorunda kaldığı fotoğraftan sonra kendini kötü hissettiğini tahmin etmek zor değil. Ama zaten hırs yapıp kısa sürede toparladı vücudunu. Paparazziler ünlülerin aynası gibi. Aynaya bakıp kendini gören kendine çekidüzen veriyor.
Fena da olmuyor; bkz. önce Murat Boz ve şimdi de Sinan Akçıl. Bu güzel vücutlar için paparazzilere teşekkürler.
Podyuma çıkmayan
bir biz kaldık!
İstanbul Moda Haftası geçtiğimiz yıllara göre daha mı zengindi, yoksa yerinde mi sayıyor?.. Neredeyse her defilede bir ünlünün podyuma çıkması doğru mu?.. Gözünüze çarpan, dikkat çeken tasarımcılar oldu mu?
Şirin Ediger, Sudi Etuz’un defilesi sonrasında düzenlenen partide DJ’lik yaptı.
Ömür Gedik: Ben gayet çeşitli ve zengin buldum moda haftasını. Ünlülerin podyuma çıkması da basına yansımaları arttırdığı için gayet normal. Önümüzdeki yıllarda da bu trend artarak devam edecektir. Modacılar arasında Raşit Bağzıbağlı, Çiğdem Akın, Cihan Nacar, Mert Erkan ve Zeynep Tosun bende öne çıkan isimler oldu.
Cengiz Semercioğlu: Her yıl üzerine koyarak devam ediyor İstanbul Moda Haftası. Bu yılki defileler de, ilgi de, ünlülerin katılımı da, medyaya yansıması da güzeldi. Tasarımcılar şunu öğrenmeli ama her defileye ünlü çıkarmak zorunda değiller. Tamam haber oluyor da, herkesi çıkarmak da doğru değil. Raşit Bağzıbağlı, Deniz Berdan, Kadir Kılıç, Cihan Nacar öne çıkan tasarımcılardı...
Onur Baştürk: Gittim gördüm arkadaşlar. Podyuma çıkmayan bir biz kaldık herhalde! Bazı tasarımcılar ünlü arkadaşlarını, hatta eşini dostunu çıkardı podyuma. Neden böyle bir gelenek oluştu bilmiyorum. Bir ünlüyü podyuma çıkartıyorsan tasarımların temasıyla bir anlamı, bir ilişkisi olması lazım. Ama yok, artık öyle bir anlam da aranmıyor. Maksat haber olmak. Onun dışında organizasyon çok iyi. Ama tasarım anlamında “Vayy” dedirtecek bir şey pek azdı. Zeynep Tosun’un defilesindeki tasarımlar dışında. Gerçek defile ve tasarım onunkiydi.
Burcu Özberk, Deniz Berdan ve kızı Begüm Berdan’ın defilesinde podyuma çıktı.
Hakan'ın yaptığı
Hakan Peker’in TRT Müzik’te yayınlanan “Engelsiz Sahne” programında rejinin kendisini ekrana getirmediğini eleştirerek stüdyoyu terk etti. Şarkıcı haklı mıydı, haksız mı?
Onur Baştürk: “Reji beni çek” diye şarkı ortasında insanları azarlayan bir şarkıcı elbette haksızdır. Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir kibir? Nasıl bir hırs? Üstelik konuk olduğu program “Engelsiz Sahne”. Yani Peker’in kendisi değil, tam aksine oradaki çocuklar ön planda olmalı. Yakıştıramadım bu tavrı.
Cengiz Semercioğlu:
Biz bir dakikalık bölümü izledik ama belli ki Hakan’la yönetmen arasında programın başından beri süren bir çekişme, sürtüşme yaşanmış. Hakan’la konuştum, o da aynısını söylüyor.
Son şarkıda Hakan’ın detone olması bardağı taşıran son nokta bence. Ama yine de sinirlerine hakim olup stüdyoyu terk etmemesi gerekiyordu...
Ömür Gedik:
Köşemde de yazmıştım. Hakan’ın üzerine çok ve gereksiz gidildiğini düşünüyorum. O gün yayında o noktaya gelene kadar yaşadıklarını sosyal medya hesabından yazdı zaten.
Hepimizin sabrının sınır noktası vardır, Hakan’ınkine neden saygı göstermiyoruz? Daha fazla dayanamayacak ve şarkı söyleyemeyecek hale geldiğinde şikayetini dile getirmesi ve mikrofonu bırakması normal değil mi?
Şarkı söylemek moral işi, motivasyon işi. Mış gibi yapılmıyor, yapılamıyor. Bunun için Hakan’ı suçlayamayız.
Bir yarası var belli ki
Zerrin Özer’in 4 yılda bir “Türk erkeklerinin yüzde 50’si biseksüel” açıklaması yapıp, her seferinde konunun aynı iştahla tartışılıyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onur Baştürk: Evet ya, bu bir Zerrin Özer klasiği. Dönüp dönüp aynı şeyi söylüyor. Bir yarası var belli ki. Sürekli bu konuyu gündeme getiriyor. Bir de oranı iddialı ve manidar: Yüzde 50! Zerrin Özer de ne yazık ki bu son açıklamalarından sonra o güzelim sesiyle değil, bu tarz açıklamalarıyla hatırlanan bir sanatçı olacak. Üzücü olan bu.
Cengiz Semercioğlu: Zerrin 3-4 yılda bir aynı şeyleri söylüyor aynı şekilde tartışılmaya devam ediyor. 4 yıl önce de Türk erkeklerinin yüzde 50’sinin biseksüel olduğunu söylemişti. Bu tür sansasyonel açıklamalarla gündeme gelmek onun gibi bir sanatçıya yakışmıyor. Hele 2020 dünyasında bakirelik konusunda söyledikleri inanılır gibi değil.
Ömür Gedik: Aman aman diyorum. Zerrin Özer’in verdiği orana göre ya sağımız ya solumuzdaki erkek biseksüel! Böyle iddialı açıklamalar ne zaman olsa tartışılır.
Son kullanma tarihi geçmiş TV karakteri
Nihat Doğan’ın “Nihat kocam olsa boğarım” diyen Seda Akgül’e “ben de kaşarla evlenmem” diye yanıt vermesi çok eleştirildi. Konsey bu sözleri yorumladı.
Ömür Gedik: Bir kadına kaşar demek hoş mu? Bu nasıl bir kadın düşmanlığıdır böyle? Bir kağıda “Nihat” yazıp Nihat Doğan’ı Survivor adasına geri gönderebiliyor muyuz!
Cengiz Semercioğlu:
Nihat Doğan’ın sözlerini, yaptıklarını dikkate alıp tartışmak bile anlamsız.
Dangul dungul konuşmayı ekranda iş yapıyor zannediyor ama böyle konuşanların eninde sonunda ekranlarda başına bir şey geldiğini kaç defa gördük...
Onur Baştürk:
Nihat Doğan artık son kullanma tarihi geçmiş bir TV karakteri. Neden hâlâ ekranda, neden hâlâ laflarına yorum yapıyoruz.
Bize de ona da yazık. Unutalım kendisini uzay boşluğunda sonsuza kadar.
Aşkını reklam için kullanıyor
Metin Hara yeni kitabından çok Adriana Lima’ya anlatmaya devam ediyor. Annesinin elini öpmesinden, birbirlerine yaptıkları şakalara, atom adlı mezeden yiyip Adriana’nın gözlerinin yaşarmasına kadar. Ne diyorsunuz Metin Hara’nın bu açılımına?
Cengiz Semercioğlu: Yeni iki kitabı üzerine ne dediğini öğrenebilmiş değiliz Metin Hara’nın... Her röportajında Adriana’yı anlatıyor, Adriana’yla maceralarından söz ediyor.
Kitabın çıktığı gün de Adriana, İstanbul’a geldi. Tamam olayın reklam aşkı olmadığını kabul ettik de, bu aşk reklam için çok kullanılır hale geldi...
Onur Baştürk: Metin Hara hem bu kadar Adriana cümlesi kuruyor hem de sonra “Medya bizim ilişkimize laf ediyor” diye mızmızlanıyor. Gerçekten tuhaf ve ultra çelişkili. Atom yeme meselesine çok güldüm ama. Sırada ne var, çiğköfte mi? O da bir sonraki kitabın tanıtımı sırasında yenir ve Hara tarafından dillendirilir, kim bilir?
Ömür Gedik: Metin kitabından da bahsediyor, Adriana Lima’dan da. Başka herkes hem işlerini hem de sevgilileriyle, eşleriyle yaptıklarını paylaşıyor, sorun yok, Metin Hara yapınca mı problem!
Amma kıskandınız bu ilişkiyi yahu? Onlar keyfini çıkarıyor, ne güzel işte, mutlu bir çift görüyoruz biz de, daha ne isteriz. Gerçekten anlayamıyorum nedir bu onlara özel çekemezlik.