Kılıbık da olurum katil de

Güncelleme Tarihi:

Kılıbık da  olurum katil de
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2017 15:07

Volkan Severcan, iki yıl aradan sonra “Çocuklar Duymasın”la ekrana döndü. Dizi takipçilerinin Zero Tuna olarak tanıyıp sevdiği Severcan, “Rol yelpazem biraz geniş, bu da farklı karakterleri oynamama imkan sağlıyor. Televizyonda kılıbık bir adam oynarken, tiyatroda bir seri katili canlandırmak eğlenceli bir durum” diyor.

Haberin Devamı

* Uzun süre ortalarda göremedik sizi. Ve şimdi “Çocuklar Duymasın”la ekrandasınız. Neler söylemek istersiniz?
- 1985’te “Uğurlugiller” ile başlayan televizyon serüvenim kesintisiz olarak 32 yıldır sürüyor. Televizyon, hayatımın bir parçası aslında. Çok da uzun değil, son iki yıldır uzağım ekrandan. Son dönemde televizyon dramaları 150 dakika çekiliyor ve çok çaba gerektiriyor. Devam eden başka işlerim de olduğu için o iki yıl biraz televizyondan uzak geçti. Bu arada içimden bir ses “Çocuklar Duymasın”ın tekrar başlayacağını söylüyordu. Hayatımda en keyifle oynadığım rollerin başında geliyor Zero Tuna. Sit-com olması da daha rahat çalışma imkanı sunuyor. Ekranı özlemişim, bu efsane diziyle tekrar seyircinin karşına geçmek beni mutlu etti.

* Teklife “evet” demenizde ekip mi etkili oldu?

- Zeyno (Günenç) ile konservatuvardan arkadaşız, Tamer (Karadağlı) ile askerlikten beri beraberiz, Pınar (Altuğ) ile yıllardır tanışırız, Birol (Güven) ile çok eski dostuz. Bu ekiple ne iş olsa zaten koşa koşa giderim. Hepsi de birbirinden değerlidir benim için.

* Hem dizide hem gerçek hayatta bir kız babasısınız. Bu sizin için bir avantaj mı?

- Eğer kız babası olmanın bir avantaj olup olmadığını soruyorsanız, “Kesinlikle evet” diyebilirim. Tabii bu avantaj gerçek hayat ve rol arasında da paralellik getiriyor. Birol Güven müthiş bir yazar... O kadar gerçek yazıyor ki hiçbir deneyimi olmayan aktör bile yazdıklarını usta bir terzinin elinden çıkmışçasına
üzerine giyebilir ve tam oturur.

* Siz aynı zamanda seslendirme de yapıyorsunuz. Seslendirme yaparken kendinizi karaktere hazırlamanız gerekiyor mu?

- Elbette. Bir oyuncu haftalarca bir role emek vermiş ve onun emeğini siz Türk seyircisine kendi dilinizde aktarıyorsunuz. Hazırlanmadan olur mu?

* En çok hangi karakterleri seslendirmekten keyif aldınız?

- Şüphesiz her birinin ayrı keyfi var. Ama “Paul Bettany”, “Edward Norton”, “Bradley Cooper” çok keyifle konuştuğum oyuncular. Karton filmlerden de “Sharktale”deki Lenny (vejetaryen köpekbalığı), “Redkit”te Avarel, “Open Season”da Elliot’ı (geyik) sayabilirim.

* Oyun alanı çok geniş bir oyuncusunuz. Bu size nasıl bir konfor alanı sağlıyor?

- Aslında çok müthiş bir konfor gerçekten... Her oyuncu her rolü oynar diye bir kanı vardır. Bence her oyuncu “kendine uygun olanı” oynayabilir. Diğeri biraz zorlama olur.
Benim bu uygunluk yelpazem biraz geniş galiba ve bu da arklı karakterleri oynamama imkan sağlıyor.
Televizyonda kılıbık bir adam oynarken, tiyatroda bir seri katili canlandırmak eğlenceli bir durum... Bir oyuncu için büyük zenginlik.

Haberin Devamı

Kılıbık da  olurum katil de

 

Haberin Devamı

TİYATRO BİNLERCE YILLIK BİR GELENEKTİR, BİTMEZ

* Biraz da Tiyatro Sahnekarlar’dan bahsedelim... Nasıl gidiyor?
- Nurseli İdiz, Erhan Yazıcıoğlu ve Melda Gür ile oynadığımız “Aşk-ı Memduh” adlı oyunumuz bu sezon da devam edecek. Ayrıca yine bu sezon Çehov’un kısa oyunlarından oluşan bir kabare sahneleyeceğiz. Oyunumuzu geçtiğimiz yılllarda olduğu gibi Bora Severcan sahneye koyuyor.

* Tiyatronun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

- Binlerce yıldır devam eden bir gelenek tiyatro. O yüzden “tiyatro artık bitiyor mu?” gibi soruları kayda değer bulmuyorum. Genç ekipler farklı deneysel işlerde son derece başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Genel koordinatörlüğünü yaptığım ve geçen yıl İzmir’de Folkart’ın bünyesinde açılan Folkart Akademi’de 19 öğretmen olarak pırıl pırıl genç oyuncuların yetişmesi için kolları sıvadık. 15 binin üzerinde müracaat oldu ve yetenek sınavı sonucunda 28 öğrenci hazırlık sınıfına alındı. Iğdır’dan, İstanbul’dan, Muğla’dan, Bursa’dan kazanan öğrencilerimiz var. Folkart Akademi’deki öğrencilerin tümü burslu okuyor ve şehir dışından gelen öğrencilerin masrafları da Folkart tarafından karşılanıyor. Yetenekli çocuklarımız tiyatro mesleğini bir adım ileriye taşımak için gece gündüz çalışıyor. Şimdi onlar öğretmenleri ile birlikte müthiş bir müzikalde oynuyorlar; “Sersefil”... Bu çocuklar tiyatronun geleceğini temsil ediyor.

* Son olarak “Çocuklar Duymasın” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?

- “Çocuklar Duymasın” 15 yıldır ekranların en çok izlenen dizisi çünkü herkes kendinden bir şey bulabiliyor. Birol Güven sokağı ekrana en iyi yansıtan yazar ve yapımcılardan biri şüphesiz. Böylesine özel bir ekiple çalışmak ve seyircinin beğenisini kazanmaktan gayrı bir oyuncu ne ister ki...

Haberin Devamı

Kılıbık da  olurum katil de

 

USTA YANINDA ÇIRAK OLMADAN USTA OLUNMAZ

* Ne tarz yapımlarda oynamak sizi daha çok tatmin ediyor?
- Oyunculuk oyunculuktur. Yetenek eğitilmelidir. Eğitilmemiş yetenek gelişmeye müsait değildir. İlla konservatuvar okumak şart değildir ama bir ustanın, bir ekolün yanında zaman geçirmek mecburidir. Bu, sanatın her dalı için geçerlidir. Usta yanında çırak olmadan usta olunmaz.

 

BAKMADAN GEÇME!