Ekrana dönüyor

Kanal D’nin yeni programı “Özledim Seni” ile seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Sadece bir dönem ekranlarda yoktunuz, öyle değil mi?
- Evet ama o bir dönem bana bir asır gibi geldi!
“Özledim Seni”nin nasıl bir formatı var?
- Parçalanmış aileleri bir araya getiriyoruz. “Yaprak Dökümü”nde olduğu gibi bireyleri farklı yerlere savrulmuş aileler var. Bir yere evlat verilmiş bir çocuğu düşünün mesela, kendisini büyüten anne-babasının vefatından sonra öz annesini arıyor. “Arıyor” derken altını çizmek istiyorum; bu bir kayıp arama programı değil. Polise intikal etmiş kayıp vakaları da bizim konumuz değil. Biz sadece birbirlerinin izini kaybetmiş kişileri bir araya getiriyoruz. Seyircilerimizin de bu elçiliğimizden en iyi şekilde yararlanmasını istiyoruz. Şunu da belirteyim; kesinlikle ağlatan bir program olmayacak. Biz pozitif bir iş yapıyoruz. Tek arzumuz, ayrılıkların mutlu sonla bitmesi. Programda 20 kişilik bir umut tribünümüz var. Bunlar, benzer dertlerle kader birliği yapmış kişiler. Biz dertlerine derman olacağız, önce sevdikleri ama ayrı düştükleri insanların nerede olduğunu bulacağız, sonra da onları kavuşturacağız.
Bu program için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
- Geniş bir ekiple dört aydır çalışıyoruz. Saha ekibimiz çok deneyimli. Emekli Emniyet Müdürü Ufuk Güven, avukat Buket Yangel ve psikolog Şerife Yörük’ten oluşan bir araştırma ekibimiz var. Onlar umut tribününde bekleyenler için araştırma yapıyor, yakınlarının izini adım adım takip edip onları buluyorlar. Tabii muhabirler, kameramanlar, editörler yani kamera arkasında çalışan onlarca kişi de var. Hep beraber uzun zamandır çalışıyoruz. Bu arada Avrupa temsilcimiz Şakir Sabuncu’yu da unutmamak lazım, o da Avrupa-Türkiye hattında yaşanan ayrılıklara son vermek için bizimle beraber çalışıyor.

ANNELERİNİ ARAYAN ÇOCUKLAR AYRI DÜŞEN KARDEŞLER
Şimdiye dek en çok hangi konuda başvuru yapıldı size?
- Her konuda başvuru oluyor ama en çok anne babalarını arayan çocuklar bize ulaştı. Boşanmalardan sonra ayrı düşen kardeşler, eşine “Beni affet” diyen kocalar da var. Yani her konuda başvuru alıyoruz. Hepsi de “özledim seni” diyen kişiler. Yıllardır her yolu deneyen ama sevdiğinin nerede olduğunu bulamayan başvuranımız da var, aramaya yıllarca cesaret edemeyip bizim programımızla ilk kez bir adım atan da...
Peki “Özledim Seni” diyen kişinin beklediği gelmezse ne oluyor?
- Peşini bırakmıyoruz. Yani ilk gün gelmese bile gelebilir diyerek, başvuranla umut tribününde tutmaya devam ediyoruz.
Sevdiğine kavuşmayı bekleyen kaç kişi var şu anda?
- Çok sayıda diyelim ama umut tribününde izleyicileri önce ilk 20 başvuranımızla tanıştıracağız.

BABAM DA BANA “ÖZLEDİM SENİ” DEDİ
Sizin kavuşmayı beklediğiniz biri oldu mu?
- Ben de boşanmış bir ailenin çocuğuyum. Beni annem büyüttü. Bütün çocukluk dönemimde babamdan ayrıydım. Buna rağmen gülen ve gülümseyen bir insanım.
Siz babanıza “özledim seni” dediniz mi?
- Yıllar sonra dedim ama sonra kaybettim onu. Aslında o bana “özledim seni” dedi, ben de çağrısına cevap verdim. Birlikte çok zaman geçirme şansımız olmadı, çünkü başka bir hayat kurmuştu. Benim de hayatım başkaydı.
O zaman empati kurabileceksiniz seyirciyle...
- Tabii. Üç çocuk annesi, kendi evliliğinde sıkıntılar yaşamış ve aşmış biri olarak empati kurmam zor olmayacak. Ailemin içinde de benzer hikâyeler oldu. Pişmanlıklar da oldu, kırgınlıklar da...

KANATSIZ MELEK GİBİ HİSSEDİYORUM
Sunucu olarak siz nasıl hissediyorsunuz bu programda?
- Kendimi kanatsız bir melek gibi hissettiriyor bu program bana. Ekibimin gücüyle insanların hayatlarına dokunuyoruz, onlara umut veriyoruz, çare oluyoruz... Tecrübeli bir haberciyim ama bu program için de ilk günkü gibi heyecanlıyım.