Barbaros TAPAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2022 09:45
Dünyanın en çok izlenen dizilerinden “The Walking Dead”, 11’inci sezonun son 8 bölümüyle sevenlerine veda ediyor. Oyuncular Norman Reedus, Melissa McBride, Josh McDermitt, Ross Marquand, Seth Gilliam, Lauren Ridloff, Cailey Fleming, Michael James Shaw ile dizinin asıl kahramanları yapımcı-yönetmen Greg Nicotero, yapımcı-senarist Angela Kang ve yapımcı-senarist Scott M. Gimple, San Diego’da düzenlenen Comic-Con Fuarı’nda Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.
İlk sezonu 2010 yılında yayınlanan ve günümüze kadar ikonik yapısını sürdüren “The Walking Dead” ekranlara veda ediyor. Final olarak belirlenen 11’inci sezon, 8’er bölümlük üç kısma ayrıldı. İlk 8 bölüm 2021’in ağustos ayında, ikinci 8 bölüm de 2022 şubatında seyirciyle buluştu. 26 farklı ülkede gösterilen ve dünyanın en çok sevilen dizileri arasına giren “The Walking Dead”in son 8 bölümü ise ekim ayında yayınlanacak. Dizi ekibiyle San Diego’daki Comic-Con etkinliğinde bir araya geldik ve bu projeden birçok yan dizi çıkacağı müjdesini aldık. İşte ekiple röportajdan geriye kalanlar...
◊ Angela Kang, 12 yılda 11 sezon. Final sezonunun ilk 16 bölümü yayınlandı ve geriye 8 bölüm kaldı. Bitiş çizgisine bu kadar yakın olmak nasıl?
- Angela Kang: Gerçeküstü bir olay. 24 bölümün tamamını çekmek uzun zaman aldı ve sonunda bitiş çizgisine ulaştık. Dizi devam ediyor, daha yapılacak çok kutlama var. Son 8 bölüm henüz yayınlanmadı ve bu anların tadını çıkarıyorum. Bugüne dek yapılanları, tüm zor işleri paylaşmaktan da heyecan duyuyorum.
◊ Gelecek 8 bölümde neler var?
- Angela Kang: Son bloğa başladığımızda, insanlarımız Commonwealth ile şiddetli bir çatışma içinde. Commonwealth, insanları birbirinden ayırmaya meyilli bir toplum. Gerçekten duygusal, büyük kıvrımlar ve dönüşler olacak.
SONA YAKLAŞTIK VE ACI-TATLI BİR DURUMDAYIM
◊ Greg Nicotero, son 12 yıldaki yolculuğunuzdan bahseder misiniz? Son kısmın ilk ve son bölümünü de siz yönettiniz...- Greg Nicotero: Bu yolculuk benim hayatımı değiştirdi. Şimdi ise sona yaklaştık. Yani gerçekten acı-tatlı bir durumdayım. Bu insanları her gün görmemeyi, uyanıp çekim yapmamayı hayal etmek bile zor. Ama harika zamanlardı. Finali yönetirken, bu odadaki herkesin beklentisinin tüm ağırlığını omuzlarımda hissettim. Çünkü harika olmasını istedik. 24 bölüm o kadar uzun bir sürede çekildi ki... Ama sona geldiğimizde herkes kollarını sıvadı ve “İzleyicilerimize elimizden gelenin en iyisini çıkarmakla yükümlüyüz” dedi. Ve tüm ekip adına konuşabilirim ki; bu oldukça harikaydı.
◊ 1’inci sezonun ilk bölümünden 11’inci sezonun son bölümüne kadar geçen yıllar içinde, projeye olan yaklaşımınız ne yönde değişti?- Greg Nicotero: Bu ilginç bir soru... Jeff DeMunn’ın öldürüldüğü bölüm, yönetmenliğini yaptığım ilk bölümdü. Andrew Lincoln dışında kimseye tam anlamıyla korktuğumu söylemedim ama aslında çok korkmuştum. Çünkü bunu daha önce hiç yapmamıştım. Hepimizin birlikte çok iyi çalıştığı o noktada olmak bana her zaman iyi hissettirdi. Dünyadaki her şeyi yönetebilirmişim gibi hissediyordum, hâlâ daha öyle hissediyorum. Herkes harika iş çıkardı.
SAF BİR BAŞLANGIÇ YAPTIK ETRAFIMIZDA HOLLYWOOD YOKTU◊ Norman Reedus, sizin için nasıl bir süreçti?- Norman Reedus: Tüm bu süreç... Ağlayabilirim! En iyi arkadaşlarımdan bazılarını bu dizide edindim. Dizimiz küçük, saf bir başlangıç yaptı. Ormanda çektik. Herkes birbirinin arkasındaydı ve bu çok saf bir şeydi. Menajer yoktu, kimse yoktu. Etrafımızda Hollywood yoktu. Çok saygı vardı. Ve bu büyük bir projeye dönüştü. Milyonlarca kez söyledim; bu sadece birimizin şovu değil, bizim şovumuz. Ve bu ilk günden beri böyle. Biz, sizden yakıt aldık. Şimdi burada olmak ve sona yaklaştığımızı bilmek çok zor.
◊ İlk panellerde üzerinizde bir gerginlik vardı. Süreç ilerledikçe diziyi nasıl benimsediğinizi ve bu ailenin bir parçası olduğunuzu gösterdiniz... - Norman Reedus: Evet ilk zamanlar gergindim, hâlâ gerginim. Sadece daha iyi gizliyorum sanırım. Tüm kariyerime gergin başlamıştım zaten. Muhtemelen her zaman gergin olacağım ama artık bunu daha iyi saklıyorum.
◊ 12 yılın ardından şimdi neler hissediyorsunuz?- Norman Reedus: Bu yolculukta olmak gerçekten bir onurdu. Bu dizinin izleyicisi, hayatımızın tamamını milyonlarca farklı şekilde değiştirdi. Siz olmadan, burada olamazdık. Bizim için ne hissediyorsanız, biz de sizin için aynı şeyi hissediyoruz. Bize gelip sarılan, kendileri hakkında kişisel hikâyeler anlatan, farklı konularda onlara nasıl yardımcı olduğumuzu anlatan insan sayısı o kadar fazla ki... Bunlar bizim için çok şey ifade ediyor. Kalbimizin derinliklerinden teşekkür ederiz. Sizleri seviyoruz ve size çok teşekkür ediyoruz
◊ Peki Carol-Daryl mı, yoksa Connie-Daryl mı?- Norman Reedus: İnanılmaz bir soru. Üçü demek istiyorum! (Gülüyor) Bence Daryl ve Carol hikâyesi henüz bitmedi...
CAROL’I HERKESİN SEVECEĞİNİ DÜŞÜNMEMİŞTİM◊ Melissa McBride, Carol inanılmaz. Onun bu kadar epik bir karakter olacağını biliyor muydunuz?- Melissa McBride: Tüm bu deneyim inanılmazdı... Carol’ın herkesin seveceği bir karakter olacağını düşünmemiştim. Söylemek istediğim çok şey var ama yemin ederim ki gözlerim doluyor. Biraz gerginim ama ben Norman gibi saklayamam.
◊ Josh McDermitt, Eugene karakterine çok fazla özellik kattınız. Eugene ile aranızda nasıl bir bağ var?- Josh McDermitt: Onun her duruma uyum sağlamasını ve hayatta kalmasını seviyorum. İlk tanıştığımızda çok bencildi. Sadece kendisi için hayatta kalmak istiyordu. Ama bir insan olarak büyüdükçe, arkadaşlarını da hayatta tutmaya çalıştı. Eugene her duruma uyum sağlıyor ve bence bu harika. Ben olsaydım kıyamette hayatta kalamazdım sanırım...
İLK ANDAN İTİBAREN GERÇEKÜSTÜYDÜ◊ Ross Marquand, siz Aaron rolündesiniz. Bu dizide en çok neyle gurur duyuyorsunuz?- Ross Marquand: Ağlamaya başlayacağım... Sanırım benim için tuhaf olan şey, dizinin yıllardır hayranı olmamdı. Sonra sete gittim. İlk önce Andrew Lincoln ile tanıştığımı hatırlıyorum. Bana kocaman sarılmıştı. “Aileye hoş geldin” dediğinde “Aman Tanrım, Rick Grimes!” dediğimi hatırlıyorum. Sonrasında bütün ekiple tanıştım. Gerçek bir aile olduk. İlk andan itibaren gerçeküstüydü ve bu his hiç değişmedi. Bence gerçekten bittiğinde garip olacak. Hayatımın 8 yılı, bu insanların da 12 yılı... Bu dizinin bir parçası olmak harika bir şey.
◊ Aaron’un koluna taktığı silah, ağır mıydı?- Ross Marquand: Takıp çıkarması zordu ve metal kısmı gerçekten ağırdı. Bir de çok sıkıydı, vidalanıyor çünkü. Birini gerçekten öldürebileceğiniz kadar tehlikeliydi...
ANAOKULU ÖĞRETMENİYKEN ŞİMDİ BURADA OLDUĞUMA İNANAMIYORUM
◊ Seth Gilliam, Peder Gabriel kiliseden çıkmak istemeyen bir adamdı. Şimdi ise daha cesur olduğunu görebiliyoruz. Karakterin değişimi hakkında neler söylemek istersiniz?
- Seth Gilliam: Gabriel’in ilk zamanlarda yaptığı tek şey; bir kayanın tepesine çıkmak ve ölülerle karşılaştığında çığlık atmaktı. (Gülüyor) İlk dört sezon boyunca izlediğim insanlarla çalışmak benim için gerçeküstü bir olaydı. Ve bu diziyi uzun süredir takip eden binlerce insanla birlikte şimdi burada olmak, gösterdikleri sevgi oldukça büyülü... Karakterimi oynamak da çok eğlenceliydi.
◊ Lauren Ridloff, siz bu yolculuğu nasıl tanımlıyorsunuz?
- Lauren Ridloff: Ben şu an burada olduğum gerçeğine bile inanamıyorum! Anaokulu öğretmeni olduğum günlerde bu dizinin çok büyük bir hayranıydım. “The Walking Dead”i izliyordum, şimdi burada olduğuma ben bile inanamıyorum. Önceleri 15 kişilik bir sınıfın önünde duruyordum, şimdi sınıfım daha büyük. Bence dünyadaki tüm insanlar bunu izliyor ve bir şeyler öğreniyor. Çünkü bu dizi toplumun bir yansıması. COVID ortaya çıktığında birçok insan benden tavsiye istedi. “Kıyametten nasıl kurtuluruz?” soruları geldi. Yani görüyorsun ki ben hâlâ bir öğretmenim... (Gülüyor)
SİZ OLMASAYDINIZ BURADA OLMAZDIK
◊ Cailey Fleming, Judith Grimes hakkında izleyicilere söylemek istediğin bir şey var mı?
- Cailey Fleming: Hepinize teşekkür etmekten başka ne diyeceğimi bilemiyorum. Çünkü siz olmasaydınız burada olmazdık. Son üç sezondur beni Judith’iniz olarak gördüğünüz için gerçekten minnettarım. Tüm sevginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim.
HER SABAH KENDİMİ ÇİMDİKLEMEM GEREKİYOR
◊ Michael James Shaw, diziye son sezonlarda girdiniz ve çok sevilen bir karakter oldunuz. Bunu başaracağınızı düşünüyor muydunuz?
- Michael James Shaw: “The Walking Dead”in derinliklerine dalmak ve kendimi asla sığdırmayı hayal etmediğim bir karakteri oynamak inanılmazdı.
Benim için bu bir zevkti. Buna inanmak için hâlâ her sabah
kendimi çimdiklemem gerekiyor.
UMUTSUZ BİR DURUMDA NE YAPACAKSIN?
◊ Bu zombi kıyametinin nasıl başladığına dair bir teoriniz var mı?
- Scott M. Gimple: Bir teorim yok. “The Walking Dead” ile ilgili olan şey şu; umutsuz bir durumda sen kim olacaksın? Kiminle olacaksın? Neyi seçeceksin; aşkı mı, nefreti mi? Yoksa hayatta kalmayı mı seçeceksin?