Güncelleme Tarihi:
◊ Onur Baştürk: Biri soyadını silmiş, diğeri iddialara gülüp geçmiş. Neler olduğunu anlamak mümkün değil pek bu çiftin olayında.
Belli ki zor günler geçiriyor ve medya önünde bu süreci de yönetemiyorlar. Kendi hallerine bırakmakta fayda var.
◊ Orkun Ün: Ebru Şallı ile Uğur Akkuş cephesinde bir hareket olduğu kesin ama hareketin ne yöne doğru olduğunu daha çözemedim. Hakkınızda onca iddia varken... Bir “boşandılar”, bir “boşanacaklar” denirken... Hatta “Uğur Akkuş hapse girdi” söylentileri çıkmışken, gülüp geçmek nedir? Sorulara cevap verip rahatlatsanıza şu milleti.
◊ Ömür Gedik: Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olmuş aralarında ve hayatlarında. Ve çaktırmamaya çalışıyor gibi duruyorlar. Onlar çaktırmamaya çalıştıkça dedikodu kazanı daha fazla kaynıyor ama. Konuşup kurtulsalar daha iyi değil mi?
◊ Savaş Özbey: Soyadı silmelerden, akabinde hemen el ele poz verme telaşından belli ki aralarında bir gelgit olmuş.
Ama ekonomik vaziyetin kötüleşmesi Demet Akalın-Okan Kurt’vari bir formüle mi evrilir, onu bilemem tabii.
Kız isteme resmen erkeğe şiddet!
Aleyna Tilki “Kız isteme olayı çok saçma. Ne münasebet mal ister gibi, ‘Kızı oğluma verir misiniz?’ İğrenç! İnsan gibi, ‘Evleneceğiz, rızanız var mı?’ de, olsun bitsin” dedi. Konsey ne düşünüyor?
◊ Savaş Özbey: Kız istemeye eşitlik adına karşı çıkıyor ama kadının erkeğe adanmışlığına vurgu yapan kına gecesinde döktürmeye de bayılıyor.
Bu işler başa gelmeden anlaşılmaz. Hele Aleyna da bir evlilik arifesine gelsin, o zaman göreceğiz nişan yüzüğünden kız istemesine, gelin hamamından kınasına bütün bu eğlenceli âdetleri bayıla bayıla yapacak mı, yapmayacak mı...
◊ Orkun Ün: Aleyna Tilki bilerek yapıyor. Yakın zamanda attığı diğer tweet’lere de bakarsanız bir gariplikler silsilesi göreceksiniz. Yarısı güldüren, yarısı da beyin yakan açıklamalar. O yüzden bunların bir strateji olduğunu düşünüyorum artık ben.
◊ Onur Baştürk: Aleyna haklı. Kız isteme geleneği sevimli gibi gözükse de aslında kadını “mal” yerine koyan bir ritüel. Açıkçası günümüzde o eski havası da kalmadı, Aleyna’nın bahsettiği “Rızanız var mı?” temalı bir ritüele dönüştü. Sadece adı “kız isteme” olarak kaldı. Ama madem konu eşitlik, neden iki yetişkin insan evlilik için rıza alıyor ki? Aleyna keşke yarım karşı çıkacağına tam karşı çıksaymış meseleye.
◊ Ömür Gedik: Ben bu konuda Aleyna’ya hak vermekle birlikte kız isteme olayını eğlenceli de buluyorum. Yani bu geleneği değerlendirirken, “kadını aşağılıyor” kısmına girmeden tuzlu kahveye bağlamak istiyorum. Kız istemede asıl işkenceyi çeken damat oluyor bence. “Kadını mal gibi gösteriyor” derken erkeğe şiddete dönüşüyor bu ritüel. “Çiçekler kucağımızda geldik, ya hayır derlerse?” stresi ve travması da var. Yok yok, kız isteme resmen erkeğe şiddet!
Bakalım bu kez kaç gül gidecek
“Ten uyumlu” çift İrem Derici ve Cem Belevi, Instagram üzerinden ayrılık yaşıyor gibi. Konsey ne diyor bu hususta?
◊ Ömür Gedik: İnişli çıkışlı bir ilişki yaşıyorlar. Aksiyon seven çiftimiz yarın barışır da, tamamen ayrılabilir de. Ucu açık...
◊ Orkun Ün: Nasıl da mutlu görünüyorlardı değil mi? Eee bilemeyiz dört duvar arasında neler yaşandığını. Sosyal medyada “İrem küfür etti, Cem o yüzden çekti gitti” yazılarını okudum ama sadece güldüm. Olur mu yahu öyle şey! Nedeni o değildir, vardır o işin bir arka planı, bir birikmişliği. Ayrıca barışırlarsa da şaşırır mıyım, hayır.
◊ Savaş Özbey: Aldatmayı affeden her şeyi affeder. Geçen sefer ayrılık günü sayısı kadar gül göndermişti Cem Belevi. Bakalım bu kez kaç gül gidecek...
◊ Onur Baştürk: Nedense bana çok iyi kankaymış gibi geliyorlar. Durmadan kavga etmeleri ya da sürtüşme yaşamalarının nedenini ise Cem Belevi, Hakan Gence’ye verdiği röportajda söylemişti zaten. Bu iniş çıkışları seviyorlarmış. Durağanlık belli ki ilişkilerine iyi gelmiyor.
Ölene kadar mücadeleme devam edeceğim
Ömür Gedik’in “Kırmızı et daha da pahalılansın, hayvanlar kurtulsun, insanlar daha sağlıklı olsun” tweet’i yeni bir polemik yarattı. Hem Ömür’ün açıklamasını hem de diğer Konsey üyelerinin yorumlarını alalım...
◊ Savaş Özbey: Sen çok yaşa e mi Ömür, çünkü ömrümüze ömür katıyorsun bu renkli çıkışlarınla. Güzel olduğunuz kadar polemikçisiniz de. Sadece... Etin fiyatı konuşulurken biraz yersiz oldu bu açıklama.
◊ Orkun Ün: Savaş, sanırım geçen günkü köşe yazında Ömür’e biraz fazla yüklendiğini düşünüyorsun. O yüzden şu an bir gönül alma operasyonundasın. Neyse... Konunun muhatabı aramızda, ne düşünüyor soralım tabii. Bana göre ‘çok mantıklı bir dilek’ olmamış bu. Ama yine başardı Ömür kendinden konuşturmayı.
◊ Onur Baştürk: Sevgili Ömür dikkat çekici açıklamalar yaparak gündemde kalmayı seviyor. Bu da onlardan biriydi. Kırmızı ete zam gelince insanların mecburen vegan olacağı bir ütopik ülke hayali ise empatiden yoksun bir hayal ne yazık ki. Dar gelirli insanları düşünemedi sanırım Ömür. Çok fena. Ayrıca hayvanlar bu şekilde kurtulmaz ki. Neyse, Ömür’ü seviyoruz. Polemik çorbasına daha fazla kemik suyu katarak katkıda bulunmayayım.
◊ Ömür Gedik: “Et tüketmenin merkezinde hayvanlara büyük işkence var, yemeyin, zulme ortak olmayın” dediğimde bana saydıranları bir günlüğüne de olsa hayvanların güneş ışığı bile görmeden, gezmeden, daracık alanlarda doğup büyüdükleri çiftliklere ve daha 1 yaşına bile gelmeden son durakları olan o korkunç mezbahalara davet ediyorum. Gitmezler, yüzleşmek istemezler tabii. Attığım tweet’in insanların bütçesi, fakirliği, zenginliği ile ilgisi yok. Her fırsatı değerlendirerek hayvanlara yapılan zulmü anlatmaya çalışıyorum ve yine öyle yaptım.
Ölene kadar da mücadeleme devam edeceğim. Eleştiriler umurumda bile değil, bir tek hayvanı bile kurtarsam, yüzünü güldürsem bana dünyalara bedel.
‘Sosyal hareket’ demek abartılı
Erdal Beşikçioğlu, oynadığı “Bergen” filmi hakkında, “Sosyal bir harekete dönüşmesini beklemiyorduk” dedi. “Bergen” sosyal bir harekete mi dönüştü? Ayrıca diğer yerli filmlerin vizyon tarihi de ertelendi. Yorumlarınızı alalım...
◊ Orkun Ün: Rakip üç filmin ertelendiğini ben de duydum. Doğru karar. Şu dönem arkasına rüzgârı almış bir “Bergen” filmi var. Ama Erdal Beşikçioğlu’nu anlamadım ben. Ne alaka bu açıklama? “Sosyal bir harekete dönüştü” demek çok iddialı olur ama ben bile “Bergen” filminin gişede şahane bir iş yapacağını bekliyordum, tahmin ediyordum. Erdal Bey neden tahmin etmiyormuş, çok ilginç...
◊ Ömür Gedik: Sosyal harekete dönüşen bir şey yok ortada. Ama filmin bu kadar çok izlenmesi Erdal gibi beni de şaşırttı. Bu noktada “Bergen” filmine ve ekibine teşekkür ediyorum. İnsanların sinema salonlarına dönmesini sağladılar.
◊ Savaş Özbey: Sosyal hareket demek biraz abartılı tabii. O zaman “Recep İvedik”e gidenler de sivil toplum kuruluşu...
◊ Onur Baştürk: Sosyal bir harekete dönüştü demek abartılı olur. İzleyiciyi sinemaya çeken Bergen’in trajik yaşam hikayesi ve şiddet gördüğü bir adama aşkla sarılması ve ondan bir türlü tam kopamama hali. Yoksa sonunda ne olacağını bildiğin bir hikayeyi izlemeye gitmezsin.
Asıl söylemek istediği arka planda kaldı
Tuba Ünsal bir röportajında şöyle dedi: “Babaannem Sare sayesinde namaz kılmayı, dua okumayı ve ibadet etmeyi öğrenmiştim. Sonra dinin modern toplumdaki tabularıyla kendimi meditasyon yaparken, anlamadığım dilde Sanskritçe mantralar dinlerken buldum. Şimdi tekrar sabah namazına da başladım.” Siz ne diyorsunuz?
◊ Savaş Özbey: Allah kabul etsin, devamını getirsin. Başka ne denir ki birinin yaptığı ibadet için? Ama açıklamanın Sanskritçe mantralar kısmıabartılı geldi bana...
◊ Onur Baştürk: Tuba aslında kendi dünyasını anlatmaya çalışmış ama tabii manşetlere çıkan bambaşka bir şey oldu. Böyle olacağını o da tahmin ediyordu eminim. Eski bir öğretiyle bir ibadeti yan yana getirmesi ise insanların kafasını karıştırdı, söylemeye çalıştığı şey arka planda kaldı.
◊ Ömür Gedik: Büyükanneler, büyükbabalar ve torunlar arasındaki o muhteşem bilgi, kültür, gelenek, görenek akışının güzel bir örneği Tuba’nın yaşadığı. Bilimsel açıklamalara gerek var mıydı bilmiyorum ama. “Babaannemden bana miras, doğruyu bulduğuma inanıyorum, huzurluyum” dese yeterliydi.
◊ Orkun Ün: Tuba Ünsal gibi düşünen çok insan tanıyorum. Doğru da söylüyor aslında, açıklamasının tamamını okursanız satır araları önemli. Allah kabul etsin tabii, ne diyelim...