Güncelleme Tarihi:
Eliz Sakuçoğlu ve Eda Taşpınar’ın Instagram’da paylaştıkları iki kare çalıntı çıktı. Eliz Sakuçoğlu @nora_ink isimli dövme sanatçısının fotoğrafını bir animasyona dönüştüren @brknsergio’nun işini kopyaladı. Eda Taşpınar ise Tina Sokolovskaya isimli moda fotoğrafçısının bir karesini... Konu Instagram da olsa, yaratıcı işlerde başkasının işini çalmak ve “Orijinali şurada, ondan esinlendim ve aynısını ben de yaptım” diyememek neden bu kadar kolay?
Cengiz Semercioğlu: Çalmışlar ama orijinalinden iyi çıkmış bizim kızlar. Hele Eda Taşpınar’ın pozu orijinaline 10 basar. Dergi kapaklarında, moda çekimlerinde, kliplerde, albüm kapaklarında yıllardır yapılan aşırma işlerin yanında Eda’yla Eliz’in bu aşırmaları masum kalır. Ama ihtiyaçları yokken neden bunu yapıyorlar anlamak mümkün değil. Afili poz vermeseler de güzel çıkacaklar sonunda, ne gerek var çalmaya?
Ajda’nın poposu estetik mi?
Geçen haftanın en çok ses getiren olayı, Ajda Pekkan’ın mutfakta yemek yaparken çekilmiş fotoğrafında görünen fit kalçalarının kopardığı fırtınaydı. Formunu beslenme ve spora borçlu olduğunu anlatan Pekkan’ın bu fotoğrafından sonra “Estetik mi, spor mu” tartışması alevlendi. Nişantaşı’nda objektiflere takılan Hande Ataizi “Yaptırmayan mı var bunu, kredi kartı ile 9 takside bile gerçekleştiriliyor. Herkes estetikli olabilir, bu bir suç değil ki” dedi. Konsey bu hafta ünlü kadınlarda estetiği masaya yatırdı.
Ömür Gedik: Ben şunu anlamıyorum: Yaşlandıkça insanlar kalp damarlarını yeniliyorlar, iç hastalıklara karşı her türlü tedbiri alıp gerekli ameliyatları oluyorlar, “Yaşlanıyoruz, yapacak bir şey yok, ölelim, zamana karşı durulmaz” demiyorlar.
İş ruh sağlığının en büyük besleyicisi olan güzellik konusuna gelince mi estetik tu kaka oluyor? Ben yerinde, zamanında estetiğe asla karşı değilim, sadece kötü yapılan estetiğe karşıyım. Ajda Pekkan’a da tüm kadınlara yaş almanın güzelliği, özgüveni, çekiciliği öldürmediğini gösterdiği için her seferinde teşekkür ediyorum. Fit göründüğü o fotoğrafa gelince...
Ajda’nın her gün en az iki saat spor yaptığını hatırlatırım. Genetik mirasına sahip çıktığını gösteren o fotoğrafa ba-yıl-dım...
Cengiz Semercioğlu: Bence estetik endüstrisi Ajda için yaratılmış, estetiğin bu kadar çok yakıştığı bir kadın hayatımda görmedim ben. Poposu estetik mi bilemem ama o vücudu korumak için deli gibi spor yaptığını çok iyi biliyorum. Diğer kadınlar bıçak altına yatınca işin biteceğini sanıyorlar ve ortaya korkunç görüntüler çıkıyor. Ajda estetiğin sporsuz olmayacağını yıllar önce keşfetti.
Yatak odasından Instagram’a
Eliz Sakuçoğlu’nun ardından Didem Soydan da Instagram’da bir yatak odası pozu paylaştı. Sosyal medya ile özel hayatın sınırlarını çizmek artık imkansızlaştı mı?
Melike Karakartal: Yatak odası pozlarının hiçbirini zarif bulmuyorum. İstedikleri kadar naif görünsünler, istedikleri kadar stil bir fotoğraf karesi yaratsınlar, insanın en mahrem alanının paylaşılacak bir yönü olduğunu düşünmüyorum. Tabii sosyal medya çağında mahrem diye bir kavram pek kalmadı, “eski dünya” kodlarıyla düşünen insanlar galiba bu pozları daha çok garipsiyor.
Onur Baştürk: Yatak odası pozunda bir gariplik göremiyorum. Doğrusu manzara fotoğraflarından yahut ayna selfie’lerinden iyidir. Didem Soydan ne paylaşsa bakarım ayrıca. Kadın güzel kadın, Instagram işini biliyor.
Ömür Gedik: Bir manken her yerden, podyumdan, plajdan, sokaktan, arabadan olduğu gibi yatak odasından pozlar paylaşabilir pekala. Ben Didem Soydan’ı takip ediyorum, yatak odası pozlarının yanında sokaktan, günlük hayattan da çok ilginç, eğlenceli paylaşımları var. Dengeyi iyi koruduğunu düşünüyorum. Her şeyde olduğu gibi burada da denge önemli.
Cengiz Semercioğlu:
Eliz’in pozu adeta nevresim reklamı. Sevgili Hakan Sabancı da olsa, nevresimler Ikea’dan deniyor zaten... Didem’in çok daha iddialı pozlarının yanında son yatak fotoğrafında bir şey yok. Didem kendi çekmiş ama Eliz’in fotoğrafı bir selfie değil. Vizörün arkasında kim var?
Herkese bir koruma
KKTC-Türkiye Yılın En İyileri Ödül Töreni’nin üçüncüsü, Maslak TİM Show Center’da düzenlendi. “Yılın en iyi erkek pop sanatçısı” seçilen Berkay, törene korumasıyla katıldı. Böyle bir önlemi gerekli buluyor musunuz?
Onur Baştürk:
Demek ki tehdit alıyor ya da birilerinden korkuyor. Ya da hava olsun diye de yanında koruma taşıyor olabilir.
Ömür Gedik:
Tabii ki gerekli. Hava atmak için değildir eminim. Vardır bir nedeni. Geçtiğimiz yıllarda Berkay’ın arabası kurşunlanmıştı ve ölümden dönmüştü hatırlarsanız. Ayrıca kalabalık organizasyonlarda her sanatçının yanında birileri olmak zorunda.
Aksi halde o kalabalıklardan kolay çıkılmıyor.
Cengiz Semercioğlu: İki yıl önce aracı kurşunlandığı için koruma tahsis edilmişti Berkay’a, o günden beri korumayla geziyor bazen.
Hâlâ tehdit alıyor mu bilmiyoruz.
Yine de bir ödül törenine korumayla girmeyi abartılı gördüm ben.
Melike Karakartal:
Son derece gerekli ve yerinde. Neticede bir kez tatsız bir saldırı yaşadı. Tutabilen herkes koruma tutsa yeridir!
Allah sabır versin
3 ay önce anne olan Tanem Sivar ile Edhem Dirvana’nın Bozburun’daki evlerinde baktıkları köpekleri Django ve Pamuk öldürüldü. Çift, köpeklerinin komşuları tarafından zehirlendiğini öne sürdü. Bu acı olay için ne diyeceksiniz?
Ömür Gedik: Tanem isterse “mala zarar”dan köpeklerini zehirleyen kişiyi hapse attırabilir. Sahipsiz sokak köpekleri zehirlenince üç kuruş para cezasından fazlası verilmiyor mevcut kanuna göre.
Ama sahipli hayvanlar mal statüsünde sayılıyor ve mala zarardan hapis cezası verilebiliyor. Acı bir durum. Allah Tanem ve ailesine sabır versin, zehirleyen kişiye de bu dünyada ve sonrakinde gün yüzü göstermesin.
Cengiz Semercioğlu: Milletin köpeğini neden zehirlersin kardeşim?
Ne hakla aileye o acıyı yaşatırsın? Biz sokak hayvanlarına yapılan eziyete tepki gösterirken, sahipli hayvanı bile öldürenler çıkıyor. Tanem ve ailesinin üzüntüsünü tahmin edebiliyorum. Okullarda hayvan sevgisi öğretilmeli...
Onur Baştürk: Tanem’lerin köpeğinin öldürülmesi korkunç. Gerçekten komşuları bunu yaptıysa güney kıyıları da masumiyetini yitirdi demek ki.
Melike Karakartal: İçim parçalandı okuduğumda olanları. Hastalıklı bir durum bu.
Dünyada böyle canavarlar ne yazık ki var ama bu insanlara cana kıymanın bedelini ödetecek bir kanun yoksa yaptıklarını, yapacaklarını engellemek de imkansız.
Dilerim bu acı olay ülkemizde hayvanlarla ilgili kanunların değişmesine önayak olur.
Helal olsun
Elon Musk’a!
Elon Musk’ın Anıtkabir’deki Instagram paylaşımları çok ses getirdi. Musk, 2 saat içerisinde iki fotoğraf paylaştı. Atatürk’ün mozolesine çiçek bıraktı, “Çiçek koydum. Üç kırık kaburga, delik akciğer ve o yine de savaştı” yorumunu yaptı. Nasıl buldunuz bu pozları ve altına düştüğü notu?
Ömür Gedik:
Elon Musk’a helal olsun gerçekten de. Türk halkını kalbinden yakaladı. Anıtkabir önündeki fotoğrafı ben bu yazıyı yazarken 1 milyon beğeniye doğru gidiyordu ve Musk’ın maksimum 200-300 bin beğeni arasında gidip gelen diğer tüm paylaşımları arasında rekoru kırmış durumdaydı. Türk’ün gücü ve Atatürk sevgisi budur işte, tüm dünya görsün.
Cengiz Semercioğlu: Atatürk’ün kıymetini bütün dünya biliyor, neyse ki bizde de bilmeyenler öğrenmeye başladı. Keşke bu kadar acı deneyimlerden geçmeden öğrenselerdi... Bu yıl 10 Kasım’a çok daha fazla katılım vardı. Diğer milli bayramlarda da aynı şeylerin olması dileğiyle...
Melike Karakartal:
Dünya tarihinin gördüğü en aydınlık, en ileri görüşlü, en vizyoner devlet adamı Atatürk; bugün hâlâ yolumuzu o aydınlatıyor ve dünya devam ettikçe aydınlatmaya devam edecek. Parçalanmış, savaş yorgunu bir ülkeden bağımsız, modern Türkiye’yi kurabilmiş bir liderin karakter özelliklerinin tüm dünyaya hâlâ ilham vermesi şaşırtıcı değil. Elon Musk’ın bu paylaşımı bunu bir kere daha gösterdi.
Onur Baştürk: Çok güzel çok anlamlı; Atatürk’ün dünya gündemine popüler bir simanın paylaşımı vasıtasıyla dolaşıma girmesi ayrıca sevindirici.
Erkekte çekici
kadında
bakımsız
Cengiz Semercioğlu bu hafta Özcan Deniz’in saç boyamayı bıraktığını yazdı ve “Doğal halini daha çekici bulanlardanım” dedi. Peki aynısını bir kadın yapsaydı? O zaman “Kendini bırakmaya ne lüzum var?” mı derdik acaba?
Onur Baştürk: Benim saçlarımda yıllardır beyaz var, Özcan geç kaldı! Artık doğal olana dönüş var doğru. Erkeklerde “karizmatik” kabul ediliyor beyaz saç ama kadınlar için durum aynı değil ne yazık ki. Kadınlarda “kendini salmışlık” olarak algılanıyor. Yahut yaşlılık. O yüzden kadınların işi zor. Dip boya sendromunu yaşamaya devam edecekler maalesef.
Cengiz Semercioğlu:
Ben kadında da erkekte de mümkün olduğu kadar doğallıktan yanayım. Moda, kozmetik ve estetik sektörünün dayatmalarına karşıyım. Ama bu “kendini koy ver gitsin” demek değil. Ayrıca ben Özcan’da kır saçı beğendim, bütün erkeklerde beğenmiyorum. Noel Baba’ya dönenler var mesela. Kadınlar içinde de doğal halini çok beğendiklerim var...
Melike Karakartal:
Şimdi gri saç var, gri saç var. Ali MacGraw’a “kendini bırakmış” diyebilir miyiz? Saç boyamamak özgürlük ama seviyoruz bir yandan da. Tabii sevmek ayrı, “mecbur hissetmek” ayrı. Ben buna itiraz ediyorum. Erkeklere boyalı saç gerçekten yakışmıyor, kadına da “boyasız saç” yakıştıramıyoruz, iki tane beyaz tel çıktı mı hemen savaş başlıyor. Çok acayip değil mi? Dayatmaların oyuncağıyız aslında, kabul edelim...
Ömür Gedik: Saç kadının süsüdür. Uzunluğu, rengi, şekli, şemali her şeyi anlam taşır. Ruh halimizi, hayata karşı duruşumuzu başka neyle yansıtacağız! Erkeklerde doğal hâl, kırlaşmış saç güzel, karizmatik görünür belki ama kadında değil. Oyuncağımızı bırakmayız.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR