Güncelleme Tarihi:
Öncelikle çok güzel ve keyifli bir çekim yaptık sizinle. Giydiğiniz gelinlikler içinden en çok hangisini beğendiniz?
- Hepsi inanılmaz güzeldi. Her giydiğim gelinlikten ayrı bir keyif aldım. Sanırım aralarında bir seçim yapmak benim için çok zor.
Daha sonra geri dönmek üzere bu konuya biraz ara verelim ve her şeyin başlangıcına dönelim. Duyduğumuza göre küçükken aileniz oyuncu olmanıza karşı çıkıyormuş. Nasıl oldu da fikirlerini değiştirmeyi başardınız?
- Ailem, oyunculuk konusunda çok kararlı olduğumu ve bunun geçici bir heves olmadığını zamanla anladı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin seçmelerinde, ilk 20 arasına girip kadrolarına seçilmemin de büyük etkisi var elbette.
Ama çoğu oyuncu gibi diziler arasında gezmiyorsunuz; belli ki seçimlerinizi titizlikle yapıyorsunuz.
- Bir proje için rol seçimi yaparken, öncelikle senaryonun ve hayat vereceğim karakterin beni içine çekmesi gerekiyor. Farklı karakterleri oynamayı seviyorum.
İlk filminiz Özcan Deniz’in “Su ve Ateş”iydi. O sette neler öğrendiniz?
- Sinema alanındaki ilk deneyimimi Özcan Deniz’le yaşamam benim için büyük şanstı. Ondan çok şey öğrendim. Ekibi, oyuncuları, her şeyi titizlikle seçtiği o kadar belliydi ki. Özcan Deniz bana “Ben şanslıyımdır, sana da çok şans getireceğim” demişti, öyle de oldu.
Çekimlerin bittiği hafta, ilk başrol teklifimi almıştım.
“Peri Masalı” filmi için saçlarınızı kazıtmanız çok konuşulmuştu. Bu kararın, kariyeriniz veya kendi kişisel gelişiminize nasıl bir katkısı olduğunu düşünüyorsunuz?
- Hayatımla ilgili radikal kararlar almakta çok zorlansam da, iş hayatımda bunun benim için kolay olduğunu fark ettim. Henüz işin başında olduğum şu sıralarda, ne kadar farklı ve değişik karakter oynarsam, o kadar çok şey öğreneceğimi düşünüyorum. Yani “Peri Masalı”, kariyerim için iyi bir başlangıçtı. Saçlarıma gelince; bir kadının en önemli aksesuvarı saçıdır, ondan vazgeçmek benim için çok zor oldu. Hele de saçlarıma bu kadar aşıkken! Şu anda da uzatma döneminin tam ortasındayım; yani ne uzun ne kısalar, o yüzden biraz sıkıntılı geçiyor.
Bu aralar üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
- Şu an TRT’nin yeni dizisi “Diriliş”te rol alıyorum. “Diriliş”in dışında bir de çok sağlam kadrosu olan, “Bizim Hikaye” adında bir sinema filmim var. Cansel Elçin, Haluk Piyes, İbrahim Kendirci, Naz Elmas’la birlikte rol alıyorum. Filmde tesettürlü bir doktoru canlandırıyorum, yani yine çok farklı bir karakter. Bu aralar biraz yoğunum anlayacağınız ama çok keyifli bir yoğunluk bu.
EVLİK KARARI ALMAK NİŞAN BOZMAKTAN DAHA ZOR
Türk dizilerinde herkes çok aşık ama her aşk da sorunlu. Mutlu bir çift görsek, iki bölüm sonra onların da arasına kara kedi giriyor. Sizce ekranlarda bize sunulan aşkın gerçek aşkla ilgisi var mı? Ya da senaryoların aşkın doğasını bozduğunu, insanların aklındaki aşk fikrini etkilediğini düşünüyor musunuz?
- Seyirciyi hep yüksekte tutmak için entrikalar olmak zorunda. Olay örgüsü ne kadar karmaşıksa, seyirci de o kadar heyecanlı oluyor. Senaryolar da seyircinin nabzına göre yazılıyor bu durumda. Ben, açıkçası senaryoların insanları etkilediğini düşünüyorum. Bazı aşklar o kadar güzel işleniyor ki, insan özeniyor...
Ahmet Kural ile nişanlandığınızda, çok konuşulmuştunuz. Nişanı atmanızın üzerinden uzun bir zaman geçti. Şimdi düşününce, evlilik kararı almak ve bozmak arasında sizi en çok zorlayan hangisi olmuştu?
- Evlilik kararını almak, bozmaktan çok daha zordu. Zaten hayatta her şeyi “bozmak” daha kolaydır. İkisi de hayatınızı tümüyle değiştiren kararlar. O yüzden çok dikkatli olmak gerekiyor. Mantıktan çok duygularınıza kulak vermelisiniz bu noktada. Duygularla alınan kararlar, insanı asla pişman etmez diye düşünüyorum.
Şu anda hayatınızda özel biri var mı?
- Klasik bir cevap olacak belki ama şu anda gerçekten hayatımın dönüm noktasındayım. Bu dönemdeki her adımım ilerisi için bir zemin oluşturuyor. O yüzden daha çok kariyer odaklıyım. Ama aşka kapalıyım diye bir şey de yok. Her an her şey olabilir. Aşk da böyle bir şey zaten!
BEN AŞKIN GÜCÜNE HEP İNANDIM
Anne-babanızın evliliği size, ilişkilere bakışınız açısından örnek teşkil ediyor mu? Aşkın gücüne inanıyor musunuz?
- Ben, kuralları olan, disiplinli ama bir o kadar da eğlenceli bir ailede büyüdüm. Annem ve babam, çocukluğumdan bu yana kardeşim ve bana hep ailenin önemini aşıladılar. Geleneksel aile yemeklerinden bayram gezilerimize kadar hiçbir şey eksik olmadı hayatımızda. Hâlâ bu gelenekler devam ediyor. Aşkın gücüne gelirsek, ben ona hep inandım.
Sizin için doğru erkek kimdir? Kendisiyle karşılaştınız mı?
- Evet, doğru erkekle karşılaştım ama kader diye de bir şey var hayatta. Gerçi, doğru erkeğin tanımı nedir, ben de tam bilemiyorum.
Çocukluğunuzdan bu yana hayalini kurduğunuz bir gelinlik modeli var mı?
- Gelinliğimi hiç düşünmedim. Sanırım büyüsü kaçar diye bununla ilgili hayaller de kurmadım. O an gelene kadar da düşünmeyeceğim sanırım.
Peki, düğününüzün nasıl olmasını istersiniz?
- Bütün sevdiklerimin yanımda olduğu, bol danslı, kimsenin yerinde oturmadığı bir düğün istiyorum.
MANTIK EVLİLİKLERİNİN YÜRÜYECEĞİNE İNANMIYORUM
Sizce bir insan neden evlenir? Kendinize dönüp baktığınızda; nişanlanma kararı aldığınızda evliliğin beraberinde getirdiği sorumluluklara, torun isteyen ailelere, bir evi çekip çevirmeye, kıskançlıklara hazır mıydınız?
- Bence bir insan çok aşık olduğu için evlenmeli. Tabii ki sırf aile kurabilmek için mantık evliliği yapanlar da var. Ama ben aşık olduğum için nişanlanma kararı almıştım. Beraberinde getirdiği sorumluluklara hazır olduğumuzu düşünüyorduk. Bir evi çekip çevirme stresi veya ailelerin çeşitli istekleri o dönemde de vardı hayatımda. İlişki sürecinde de zaten yaşıyorsun bunları. Kıskançlık ise sadece evlilikte değil, ilişkinin her döneminde var olan bir duygu bence.
Aşkın yaşı var mı sizce?
- Aşk her yaşta karşınıza çıkabilir. Bence kesinlikle aşkın yaşı yok.
Mantık evliliği mi aşk evliliği mi?
- Aşk, aşk, aşk! Ben her zaman aşk evliliğine inandım. Sadece mantık çerçevesinde gerçekleşen evliliklerin yürümeyeceğine inanıyorum.
Bir ilişkideyken, evlenmek için uzun süre beklenmeli mi yoksa insan kalbinin sesini mi dinlemeli?
- Ben her zaman kalbinin sesiyle hareket eden biri oldum. İlişkilerimde de bu hep böyledir.
PERİ MASALI GİBİ AŞK YAŞAYANLAR DA VAR
Peri masallarının sonunda hep karşımıza aynı cümle çıkar: “Sonsuza dek mutlu yaşadılar...” Sizce böyle bir şey mümkün mü? Böyle aşklara inanıyor musunuz?
- Evet! Ben peri masalı gibi aşklara hep inandım. Böyle aşklar yaşayanlar da var.
Sizin kendi ilişkilerinizde yaptığınız ve sonrasında ders aldığınız hatalar var mı?
- Elbette var. O anda hata olduğunu anlamıyorsunuz; çok sonra fark ediyorsunuz ve bundan da ders çıkarıyorsunuz. Önemli olan, aynı hatayı bir daha yapmamak. Sonuçları çok ağır olabiliyor.
Aşkın tanımını yapmak mümkün müdür?
- Kime aşıksanız, o size aşkın tanımı gibi gelir. Aşk zor rastlar insana. Çok kolaymış gibi görülse, kesinlikle kolay kolay bulunmaz. Bulunca da, kolay olmaz. İki insanın aynı anda, birbirlerine karşı aynı şeyleri hissedebilmesi çok özel bir durum. Bunu aynı heyecanla sürdürebilmek ise daha da özel. Bu yüzden aşkı bulduğunuzu anladığınızda kuralsız, sınırsız ve düşünmeden yaşamaya bakın.
ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLI TAM BİR TÜRK KADINIYIM
Kendinizi üç kelimeyle tanımlamanızı istesek...
- Zeki, çevik ve ahlaklı. Tam bir Türk kadınıyım ben!
Sizi ne dinlendirir? Neler kızdırır ya da mutlu eder?
- Evimde köpeklerimle vakit geçirmek ve film izlemek beni çok dinlendiriyor. İnsanların olmadığı ve hissetmediği gibi davranması sinirlendiriyor. Aslında ben her şeyden mutlu olabilen biriyim.
Giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
- Spor şık giyinmeyi tercih ediyorum genelde. Çekimler dışında asla küpe ya da kolye takmam. Abartılı veya çok süslü kıyafetler tercih etmem. Beğenmediğim bir şeyi sırf moda diye asla giydiremezsiniz bana.