Güncelleme Tarihi:
DIANA KURNAZ BİRİYDİ'
Önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan kitapta Brown, Diana hakkında çarpıcı iddialar ortaya atıyor. Bunlardan biri de Diana'nın halkın büyük bir kesiminin gözünde çizdiği "medya kurbanı" imajının doğru olmadığı. Brown'ın kitapta öne sürdüğüne göre Diana "kurnaz ve her işin altından beceriyle kalkabilen "uyanık" biriydi.
'BENİM KÜÇÜK BİLGE ADAMIM'
Tina Brown'ın kitabında ileri sürdüğüne göre Diana'nın hayattaki en güvenilir sırdaşı büyük oğlu William'dı. Hatta Prenses, oğlunu "benim küçük bilge adamım" diye tanımlıyordu. O dönemde henüz çok genç olan William'ın, annesinin hayatındaki erkeklerle yaşadığı bütün iyi, kötü ve çirkin ayrıntıları bildiği de Tina Brown'ın kitabında savunduğu iddialar arasında. Kitapta bu konuda çarpıcı bir ayrıntıya da yer verildi.
ANNESİNİN İLİŞKİSİ OLAN BİR ERKEKTEN SÖZ ETTİ
Buna göre henüz 13 yaşında olan William, Pierce Morgan'ın da yer aldığı bir toplantıya davet edildi. Bu sırada alkollü içki içen William, Morgan'a, annesi Diana'nın ilişkide olduğu bir adamın karısının fotoğrafını, Eton College'daki dart tahtasına koyduğunu ve ona doğru atışlar yaptığını da söyledi.
Tina Brown, annesinin bütün sırlarını paylaşmanın, bunların ortaya saçılmasını ve hatta 36 yaşında ölümüne neden olmasını izlemenin William'ın basınla ilişkilerinde "acımasız ve kontrol takıntılı" bir insan haline gelmesine neden olduğunu da ileri sürdü.
Tina Brown, annesinin bütün sırlarını paylaşmanın, bunların ortaya saçılmasını ve hatta 36 yaşında ölümüne neden olmasını izlemenin William'ın basınla ilişkilerinde "acımasız ve kontrol takıntılı" bir insan haline gelmesine neden olduğunu da ileri sürdü.
WILLIAM KONTROL TAKINTILI BİRİNE DÖNÜŞTÜYERİ GELDİĞİNDE BASINLA İŞBİRLİĞİ YAPTIĞINI DA GÖRÜYORDU
Tam adı The Palace Papers: Inside the House of Windsor—the Truth and the Turmoil olan kitapta Prenses Diana ile büyük oğlu William arasındaki ilişkiye geniş bir yer ayrıldı. Bu bölümde yer alan çarpıcı ayrıntılardan biri de şöyle: William, annesini anlıyordu ama onu idealize etmemeyi seçti. Annesinin değişken aşk hayatını bilen William, yine de "ser verip sır vermiyordu." Aynı zamanda basının, annesinin hayatını nasıl bir cehenneme çevirdiğinin de farkındaydı. Fakat aynı zamanda Diana'nın, yeri geldiğinde basınla nasıl işbirliği yaptığını da görüyordu.
ARADAKİ SINIRI YOK ETTİ
Brown'ın kitabında iddia ettiğine göre Prenses Diana, kocasıyla ilişkileri iyi gitmeyen birçok kadının yaptığını yaptı. Büyük oğlunu, bir tür 'tampon' olarak kullandı. Kimi zaman peşinden hiç ayrılmayan, hatta hayatını cehenneme çeviren gazetecilerle yaptığı toplantılara William'ı da götürdü. Diana'nın bu tür toplantılara, tahtın gelecekteki varisini de dahil etmesi onun gazetecilerle arasındaki sınırın kalkmasına neden oldu.
'ÖZEL HAYATININ MAHREMİYETİNİ KENDİSİ İHLÂL ETTİ'
Diana'nın, hayatındaki bazı erkekleri kıskandırmak için basını kullandığı da kitapta yer alan çarpıcı iddialardan biri. Brown, Diana'nın kimi zaman kendi özel hayatının mahremiyetini kendisinin ihlal ettiğini ileri sürdü. Buna örnek olarak da Diana ile sevgilisi Dodi El Fayed'in Korsika'da çekilen ünlü öpücük karesini gösterdi. İleri sürdüğüne göre bu şekilde görüntülenmek için İtalyan paparazzi Mario Brenna'ya Diana kendisi tüyo vermişti. Aslında bu fotoğrafla, hayatının aşkı olan Hasnat Khan'a mesaj göndermeyi amaçlıyordu.
MESAJ GÖNDERMEK İÇİN
Kitaba göre Diana, Hasnat Khan'a mesaj göndermek için başka bir hamle daha yapmıştı. Bu kez yanındaki kişi yine sevgilisi olduğu ileri sürülen Gulu Lalvani'ydi. Pakistan asıllı İngiliz Lalvani, yazar Tina Brown'a yaşadığı bir deneyimi de anlattı. Gulu Lalvani'nin anlattığına göre Diana ve kendisi akşam yemeklerini genellikle Kensington Sarayı'nda yerlerdi. Fakat bir gece Diana Harry's Bar adlı bir yerde yemek yemeleri için ısrar etti. Gulu Lulvani de bunu kabul etti. Çift yemeğin ardından başka bir yerde dansa gitti.
BÜTÜN MESELE GAZETELERDE ÇIKACAK FOTOĞRAFLARDI
Görünüşe göre bu da Diana'nın bir planıydı. Çünkü gittikleri yerde onları paparazziler bekliyordu. Ama Lalvani'nin bundan haberi yoktu. Onun da sonradan fark ettiğine göre Diana'nın asıl amacı Hasnat Khan'ın ilgisini çekmek ve onun kendisine olan sevgisini "alevlendirmekti." Lalvani, Brown'a 'Diana'nın kendisini kullandığını' da itiraf etti. Yani bütün mesele, Diana ile Lalvani'nin ertesi gün gazetelerde çıkacak fotoğraflarıydı. Mesaj verilen kişi yine Hasnat Khan'dı.
HİÇ PİŞMAN OLMADI
Tina Brown kitabında, olaylı Martin Bashir röportajına da değindi. 1995'te yapılan bu röportajda Diana'nın, James Hewitt ile ilişkisini, bunun iki oğlunu yaralayacağını bile bile gözler önüne sermesinin anlaşılamaz olduğunu savundu. Brown'a göre, Diana, kocası Charles'ın, 1994 tarihli bir belgeselde, Camilla Parker Bowles ile ilişkisini itiraf etmesinin iki oğlunu nasıl da yıktığını biliyordu. Buna rağmen Hewitt ile ilişkisini saklamadı. Hatta kitabın iddiasına göre Diana, Martin Bashir ile yaptığı bu röportajdan asla pişmanlık duymadı.
Tina Brown'ın iddiasına göre Prenses Diana'nın davranışları iki oğlu William ile Harry'yi farklı şekillerde etkiledi. Ona göre William, Diana'yı daha iyi anlıyordu ama idealize etme konusunda o kadar hevesli değildi. Harry ise annesini, ağabeyi kadar iyi anlamasa da onu bir "idol" haline getirmişti. Harry, her zaman annesinin "bebeğiydi."
ÇARPICI BİR İDDİA DAHA ORTAYA ATILMIŞTI
Prenses Diana'nın beğenilme isteği ve karşı cinsle iletişim tarzı hakkında bir çarpıcı iddiayı da 2019 yılında Elton John gündeme getirmişti. Bir dönem Prenses Diana'nın en yakın arkadaşı olan, ancak ölümüne yakın araları açılan Elton John, piyasaya çıkan Me Elton John'da (Ben Elton John) adlı kitabında tanık olduğu bir olaya yer vermişti. Elton John, 1994 yılında evinde verdiği bir partiye konuk olan Prenses Diana için iki Hollywood ünlüsünün birbirine girdiğini anlattı.
'HİÇ DÜŞÜNMEDEN DIANA DEDİLER'
Elton John kitabında o gece yaşananları şöyle satırlara döktü: "The Lion King adlı filmi yaparken, Disney'in genel başkanı Jeffrey Katzenberg, İngiltere'ye geldi. Şimdiki eşim o sırada sevgilim olan David Furnish ile Katzenberg ve eşi için bir akşam yemeği düzenlemeye karar verdik. Katzenberg ve eşine İngiltere'de kiminle tanışmak istediklerini sorduğumda hiç düşünmeden "Prenses Diana" diye yanıt verdiler. Sonunda Prenses Diana'yı da davet ettik. Onun yanı sıra George Michael, Richard Curtis ve eşi, Richard Gere ve Sylvester Stallone de o sırada İngiltere'deydi. Onlar da davetliydi."
İKİ ÜNLÜ BİRBİRİNE GİRDİ
Prenses Diana o sıralarda Prens Charles'tan ayrıydı. Richard Gere de Cindly Crawford'dan boşanmıştı. Gere ile Prenses Diana çok iyi anlaşmış görünüyordu. İkisi şöminenin yanında oturup derin bir sohbete dalmıştı. Partinin geri kalan katılımcıları yani biz de kendi aramızda sohbet ediyorduk. Ama odada garip bir ortam oluşmuştu. Görünüşe göre de Sylvester Stallone bu durumdan çok da hoşlanmamıştı.
'YEMEKTE İKİ KİŞİ EKSİKTİ'
Sonunda yemek servis edildi. Yemek odasında masanın başından oturuyorduk: Ama iki kişi eksikti: Richard Gere ve Sylvester Stallone.Bunu fark edince David'den gidip onları bulmasını istedim. O da gitti ve ikisiyle birlikte geri döndü. Ama yüzünün rengi gitmişti. Ona ne olduğunu sordum. Bana "Bir durum var" diye mırıldandı. Ortaya çıktı ki David onları bulduğunda Richard ve Stallone koridorda birbirlerine meydan okuyorlarmış. Neredeyse yumruk yumruğa birbirlerine gireceklermiş. Diana nedeniyle.
STALLONE YEMEKTEN AYRILDI
David durumu fark edince "Hey çocuklar! Yemek vakti" diyerek onları sakinleştirmeye çalışmış. İkisi de yemek odasındaydı ama Sylvester açıkça mutlu görünmüyordu. Yemekten sonra Diana ile Richard Gere yine şöminenin önünde sohbet etmeye başladılar. Stallone ise fırtına gibi evden çıkıp gitti. Giderken de David'e ve bana "Buraya gelmemeliydim. Eğer (küfür ederek ve Richard Gere'i kast ederek) Prens Cazibe'nin burada olduğunu bilseydim gelmezdim" dedi ve ekledi: "Eğer Diana'yı almak isteseydim, onu alırdım." David ve ben birbirimize baktık. Stallone'nin aracının sesi uzaklaşıp da onun gittiğinden emin olduğumuz anda da kahkahalarla gülmeye başladık. Geri döndüğümüzde Diana ve Richard hala şöminenin karşısında oturup sohbet ediyorlardı. Diana belki neler olup bittiğinin farkında değildi. Belki de umursamıyordu."
Ölümüne yakın araları açılsa da Elton John ile Prenses Diana çok iyi arkadaştı. John, Prenses Diana'nın ölümünden sonra Candle in the Wind adlı şarkısını onun için uyarlayıp cenaze töreninde seslendirdi.
ÜÇ KİŞİLİK EVLİLİK
Yaşadığı dönemde Prenses Diana'nın da danıştığı Astrolog Penny Thornton, ITV kanalı için hazırlanan bir belgesele konuk oldu. Thornton, The Diana Interview: Revenge of a Princess adlı belgeselde çarpıcı bir ayrıntıyı gündeme getirdi. Astrolog Thornton'ın belgesel için verdiği röportajda anlattığına göre Prens Charles, Diana Spencer ile evlenmeden bir gün önce ona "seni sevmiyorum" itirafında bulundu. Bu itiraf da Diana'yı kelimenin tam anlamıyla yıktı. Astrolog Peggy Thornton "Diana bu noktada, düğüne gitmemeyi bile düşündü" diye konuştu. Diana, 1995 yılında BBC'den Martin Bashir'e verdiği röportajda Charles ile evliliklerinin "üç kişilik" olduğunu dile getirmişti. O röportajda Diana Spencer, evlilikleri süresince hem kendisinin hem de Prens Charles'ın başka ilişkiler de yaşadığını söylemişti.
ORTADA BİR PERİ MASALI YOKMUŞ
Bu konuda hazırlanan belgesellere göre Prenses Diana'nın dışarıdan bakıldığında rüya gibi görünen evliliğinin aslında yürümeyeceği daha nişanlandığında belliymiş. Prens Charles, Prenses Diana'yı ilk gördüğünde aslında ablasıyla flört ediyordu. O dönem de Diana henüz 16 yaşında bir genç kızdı. Prens, düğünlerinden hemen sonra verdiği bir röportajda Diana'yı ilk gördüğünde neler düşündüğünü şöyle anlatmıştı: "Çok neşeli, eğlenceli ve çekici bir genç kızdı." Aradan zaman geçtikten sonra o dönemde "Lady" unvanını taşıyan Diana Spencer 19 yaşına geldiğinde Prens ile nişanlandı. Evlilik yolunda ilk adımı atmışlardı ama hâlâ birbirlerini çok da iyi tanımıyorlardı. Prens Charles ile Prenses Diana, 1981'de evlenmeden önce sadece 13 kez görüşmüşlerdi. Bunun büyük çoğunluğunda da çeşitli etkinliklerde karşılaşmış ya da birlikte gitmişlerdi.
'AŞK HER NE DEMEKSE'
Çiftin nişanlandığının duyurulması bütün dünyada olay oldu. Daha sonra ailede gelenek olduğu üzere Prens Charles ile Lady Diana Spencer nişanın resmi duyurusu yapıldıktan sonra çift, kamera karşısına geçti bir röportaj için. O röportajda Diana, kendisine yöneltilen "Aşık mısınız?" sorusuna "Evet, aşığız" diye yanıt verdi. Fakat Prens Charles'ın yanıtı şaşırtıcıydı. Hatta kraliyet ailesini uzun yıllar takip eden gazetecilere göre Diana için kelimenin tam anlamıyla bir travma oldu bu yanıt. Prens Charles "Aşık mısınız?" sorusuna " Aşk her ne demekse" diye yanıt verdi. Prenses Diana daha sonra verdiği bir röportajda o an bunun ne kadar tuhaf bir yanıt olduğunu düşündüğünü söylemişti.
1981'DE EVLENİP, 1996'DA BOŞANDILAR
Prens Charles ile Prenses Diana, görkemli bir törenle 1981 yılında evlendiler. İki çocukları oldu: Prens William ve Prens Harry. Fakat çift, kısacık bir dönem dışında fazla da mutlu olamadı. Prens Charles'ın bir türlü unutamadığı aşkı Camilla Parker Bowles hep aralarındaydı. Sonunda Prenses Diana ve Prens Charles 1996 yılında boşandılar. Belki yaşasaydı kendine yeni bir hayat kuracak olan Prenses Diana bu yapamadan hayata veda etti. Prens Charles'ın 70'inci doğum günü nedeniyle yayınlanan kitapta da Prens'in de bu evliliği henüz gerçekleşmeden bitirmek istediği ancak bir skandalı önlemek için bunu yapmadığı ileri sürülmüştü.