Güncelleme Tarihi:
* Toms’un hikayesinden önce sizin hikayenizi merak ediyorum ben. Neydi sizin çocukluk hayalleriniz?
- Para kazanmaya 19 yaşında başladım. Profesyonel tenis oynuyordum. Üniversitede burslu okuyordum. Aşil tendonumdan sakatlanınca koltuk değnekleri ile yürümeye başladım. Ve bu durum ilk işimi kurmama vesile oldu. Koltuk değnekleri ile çamaşırlarımı çamaşırhaneye götüremiyordum. Telefonla çamaşırı evden alıp eve teslim eden bir yıkama firması kurdum. İlk işim buydu. Ama sonra sıkıldım, sattım.
* Neden?
- Para kazanıyordum ama işe karşı bir tutkum yoktu. Tenisten aldığım zevki alamıyordum. Mücadelenin, rekabetin verdiği tat bu işte yoktu.
* İkinci işiniz neydi?
- Açık hava reklamcılığı yapmaya başladım. Film afişleri için bina giydirildiğini ilk kez Caliornia’da gördüm. Binaların ne kadara kiralandığını merak ettim ve fiyatların uçmuş olduğunu fark ettim. Los Angelas’daki film artistlerinin hepsi egoları yüzünden kendilerini binalarda görmek istiyorlardı. Ben de Amerika’da Los Angeles’a benzeyen bir yer aramaya başladım. Bu tarz egoların olduğu ama bina giydirmenin daha yapılmadığı bir yer... Amerika’da country müziğin kalbinin attığı yeri Nashville Tennessee’yi buldum. Orada da egolar çok yüksek. Tennessee’de bütün önemli binaların yan cephelerini kiraladım. Ve resmen üç kuruşa... İnanılmaz paralar kazandım. Sadece 21 yaşındaydım. Bu işten de sıkılınca Clear Chanel’a sattım.
* Para akıyor ama siz sıkılıyorsunuz enteresan... Sonra ne yaptınız?
- Kendime biraz fazla güvendiğimden bir TV kanalı kurdum. Sadece realty show yapıyordum. Survivor gibi programlarda ünlü olmuş 15 dakikalık şöhretleri, farklı programlarda bir araya getiriyordum. Bu ilk başta dahice bir fikir gibi gelmişti ama fena patladım. Milyonlarca dolar kaybettim çok ama çok zarar ettim.
* Şükürler olsun, siz de hata yapabilirmişsiniz... Sonra?
- İnternet üzerinden otomobil kullanmayı öğreten bir şirket kurdum. Bir tür direksiyon kursuydu... Bu kursu bitiren gençler çok basit bir şekilde ehliyet alıyorlardı. Çok başarılı oldu.
15 MİLYON ÇOCUĞA AYAKKABI GİYDİRDİK
* Ve sonra Toms? Her şeyin başlangıç noktasında nasıl bir hikaye var?
- Bir seyahat. Arjantin’e tatile gittim ve orada ayakkabısı olmayan çocukları gördüm. Onlara yardım etmek istedim. Ama bir kerede kalmasın devamlılığı olsun dedim. Kendi kendini finanse eden ve finanse ettikçe her defasında daha çok çocuğa ayakkabı ulaştıracak bir sistem geliştirdim. Toms’un açılışı tomorrow’s shoes yani yarının ayakkabıları.
* Gerçekten çok başarılı oldu, yardımların yerlerine ulaştığına dair hiçbir şüphe yok. Ama eninde sonunda siz ticaret yapıyorsunuz ve bu sistem kapitalist. Size bu çocukları sömürdüğünüze, eninde sonunda sizin kazandığınıza dair eleştiriler mutlaka geliyordur. Cevabınız ne oluyor?
- Toms şu anda 65 ülkede bu ayakkabıları veriyor. Şimdiye kadar 15 milyon çocuğa ayakkabı giydirdi. Los Angeles’daki merkez ofiste 35 kişi sadece yardımlarla ilgili çalışıyor. Yardımların en doğru yere ulaşmasına çabalıyorlar. Bir kere ayakkabı verilen çocukların ayakkabılarının 6 ay sonra yenilenmesini programlıyorlar. Çünkü bir kere verdin, altı ay sonra ayağı büyüdüğünde veremezsen o çocuğa iyilik değil kötülük yapmış olursun. Yaşadığı hayal kırıklığı büyük olur. Tüm bunlara rağmen benim için “Ne güzel iş bulmuş, kılıfına uydurmuş, para kazanıyor” diyenler var tabii. Ama emin olsunlar derdim para olsaydı hiç bu kadar uğraşmadan daha çok kazanacağım bir iş kurardım. Toms’a başlama sebebim asla iş yapmak değildi. Bu sadece bir projeydi. Ama bu kadar büyüyeceğini hiçbir zaman tahmin etmedim.
* Bebek Parkı’nda “Ayakkabısız Bir Gün” etkinliği yapıldı. Ayakkabısız çocuklarla empati kurulmasını amaçlayan bu etkinlikte başarılı olduğunuzu düşünüyor musunuz? İstanbul’un en temiz farkında üç, dört saat ayakkabısız gezerek, ayakkabı nedir bilmeyen çocuklarla nasıl empati kurulur? Bu biraz dalga geçmek gibi olmuyor mu sizce?
- “One Day Without Shoes” etkinliği Amerika’da 2007’de bir grup üniversiteli genç tarafından başlatıldı. Bizden tamamen bağımsız, sırf hikayemizden etkilendikleri için bir TOMS kulübü kurdular. Ve yılın bazı günleri ayakkabısız bir şekilde okula geldiler. 24 saati ayakkabısız geçirdiler. Evden ayakkabısız çıktılar, otobüse bindiler, okul tuvaletlerine bile ayakkabısız girdiler. Böyle başladı. Önce üniversiteler arasında yayıldı. Ardından UPS, Google, Facebook, Microsoft gibi şirket çalışanları da uyguladı. Politikacılar destekledi, bir günü ayakkabısız geçirdiler. Türkiye’deki uygulama biraz hatalı ama buna bir başlangıç olarak bakmak lazım. Seneye Türkiye’deki destekçilerimizin de gerçek anlamda bir günü ayakkabısız geçirmesini bekliyoruz.
* Toms şimdilerde sadece bir ayakkabı şirketi değil. Kahve ve gözlük de var. Ve siz gözlük ve kahve sattığınızda da birileri kazanıyor...
- Evet. Toms’dan bir gözlük aldığınızda dünyanın herhangi bir yerinde gözü görmeyen biri tedavi ediliyor. Dünyada görme sıkıntısı olan 64 milyon insan var ve bunların birçoğu tedavi edilebilir cinsten. Bugüne kadar 250 bin kişinin gözlerinin görmesini sağladık.
* Kahvenin hikayesi?
- Kahvemizi ürettiğimiz Peru, Guatamala, Ruanda gibi bölgelerde ayakkabı dağıtıyorduk. Ailelerin hayatlarını devam ettirdikleri iş kolu olan kahve tarımının öldüğü fark ettik. Çünkü su yoktu. Toms adında bir kahve markası çıkardım. Her satılan paket için bölgeye 140 litre temiz su ulaştırıyorum. Kuyular açıyoruz, borular değiştiriyoruz. Bir kişinin günlük temiz su ihtiyacı 20 litre. Bir haftalık olarak hesaplayıp 140 veriyoruz.
* İnsanların birden fazla gözlük ya da ayakkabı alması için tasarım ekibine önem veriyor olmalısınız...
- Tabii. İşimiz moda ve trendler. Hep aynı modelleri yaparsak kimse yeni bir gözlük ya da ayakkabı almaz. Tasarım ekibimizin yaratıcılığı sayesinde her sezon tüketicimizi yeniden tavlıyoruz.
KENAN VE BURCU PERU’YA YA DA AFRİKA’YA GELEBİLİR
Ünlüler marka elçimiz oluyor ama Toms üzerinden kendi reklamlarını asla yapamıyorlar. Türkiye’deki marka elçisinin Türkiye’de ayakkabı dağıtmasını istemiyoruz. İstiyorlarsa Kenan Doğulu, Burcu Esmersoy gibi ünlüleriniz bizimle Peru’ya ya da Afrika’ya gelebilir.
AYAKKABILARI KENDİ ELLERİMİZLE GİYDİRİYORUZ
Yardım ettiğimiz çocukları rencide etmemek en hassas noktamız. Önce ayakları tek tek temizliyoruz ve sonra ayakkabıları ekibimiz elleriyle tek tek giydiriyor. Umut ediyorum günün birinde şirketler yardım yapmayı sadece vergiden düşecekleri bir okazyon olarak görmekten vazgeçerler. Bunu bir yatırım ve iş geliştirme olarak gördükleri zaman dünyada herkes kazanabilir.
UNUTULMAZ ANI
Yıl 2006. Şirketi kurmuşuz ve ilk ayakkabı dağıtımı için Arjantin’deyim. Üç çocuklu bir kadınla çalıştım. Evde sadece bir tane çocuk ayakkabısı olduğu için çocuklar okula dönüşümlü gidebiliyorlardı. Ben her birine birer tane ayakkabı giydirdim. Kadın artık çocuklarımın hepsi her gün okula gidebilecek diye ağlamaya başladı. Toms işini asla bitirmemeye bu olaydan sonra karar verdim.