Ömür GEDİK
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2014 01:59
Cem Yılmaz’dan “hadi sete gel, filmi konuşalım” mesajı geldiğinde her Cem Yılmaz projesinde olduğu gibi yine heyecanlandım. Ama bu kez heyecan biraz daha fazlaydı çünkü “Pek Yakında”nın çok çok sevdiğim “Hokkabaz” tadında olduğu söylentiler arasındaydı. Bu filmde de kaybedenler vardı, aşk vardı, gerçek karakterler vardı, mücadele vardı ve bunlardan çıkan komedi ile hüzün vardı. “Pek Yakında”yı Cem Yılmaz’la konuştuk.
Yaz mevsimi geldi, setler hareketlendi. “Pek Yakında”nın çekim ve vizyon tarihi neye göre belirlendi?
- Sanat grubu, görüntü yönetmeni ve oyuncularla ön hazırlık dönemini uzun tuttuk. Hazırlıksız gelinebilecek bir film değildi çünkü bu... Oyuncuların takviminden dolayı da yaz aylarına yöneldik. Ozan’ın (Güven) “Muhteşem Yüzyıl” sakalı vardı tabii (gülüyor), bir türlü başlayamadık.
Geçen gün Twitter’a “Çok yorulduk” diye yazdın, biri “Taş mı taşıyorsunuz?” diye cevapladı.
- Keşke öyle olsa. Kölelik zamanından kalma bir eleştiri diyeyim.
Bir de senen için “Hep aynı ekiple çalışıyor” diyorlar?
- Yok canım. Çağlar (Çorumlu), Cengiz (Bozkurt) ve Tülin’le (Özen) ilk defa çalışıyoruz.
Fragmanı izliyorum izliyorum, bir şey çıkaramıyorum. Siz toplanıp hep birlikte neyi izliyorsunuz?
- Biz hikayeyi gizlemedik, filme başladığımızı haber vermek için çektik onu. Elimizde teaser yapmak için başka materyal yoktu, filmden de sahne çekilmemişti. Cast ve kostümler ortaya çıkınca hepimizin içinde olduğu bir şey çekelim dedik. Ekip bir film çekiyor ve çektikleri filmden diyaloglar duyuyoruz. Yani sanki çekmişler ve izliyorlar izlenimi vermek istedim o fragmanda.
KORSAN TEZGAHIMDA EN ÇOK SATAN DVD “FUNDAMENTALS”
Film içinde film diyebilir miyiz “Pek Yakında” için?
- Film günümüzde geçiyor ama kahramanların çektikleri film olan “Şahikalar” 70’lerden... Bizim meslekle ilgili pek çok şey koydum hikayenin içine. Filmcilikle ilgili karakterlerin filmi bu. Biri yönetmen, biri dekor kostümle uğraşıyor, biri 90’larda PR yapmış, öbürü korsan DVD’ci, biri eski figüran... Bu sektörde etrafımızda gördüğümüz insanlar ama filmdeki biraz abartılı halleri tabii...
Yönetmeni kim oynuyor?
- Zafer Algöz... Ahben Soner adında, 70’lerden kalma bir yönetmen. Ozan Güven soap opera yıldızını oynuyor. Özkan Uğur eski bir dövüşçü, şimdi kostüm ve dekor kiraladığı bir dükkanı var.
Sen?- Ben eski figüran ve korsan DVD’ciyim.
Tezgahında en çok satan film?
- “Fundamentals” (gülüyor).
Bir “Hokkabaz” hayranı olarak soruyorum, tarzı aynı mı?
- “Hokkabaz’ı çok seviyoruz, onun gibi bir şey yapsana” diyorlardı. Yeni film de öyle bir şey işte... Günümüzde geçiyor, fantastik karakterler değil, gerçek hayat.
ASLINDA HEPİMİZ YALANCIYIZFilmde bir araya getirdiğin karakterlerin ortak özelliği ne?- Çok yalancılar. Başarısızlıklarının içinde hep bahaneleri var. Korsancı “Dünya sinemasını biz sevdirdik” diyor mesela.
“Fundamentals”da da korsan DVD satıcılarıyla ilgili ilginç repliklerin vardı?- Evet. “Oscar filmine kritik yazacak yazar geliyor, benden alıyor” diyordum. Yalan da değil (gülüyor)...
Peki bu film nereden çıktı?
- Hep kostümlü işler yapıyorduk. Günümüzde geçen bir şeyler yapmak istedik bu kez. Bu arada benim için oyuncuların komediyi iyi oynaması değil, iyi oyuncu olmaları önemli. İyi aktör de komedyenlerden çıkıyor doğrusu... Komedyenlik oyunculukta iyi bir mertebe.
Ne anlamda?- Komedyenlikle ilgili özgüveni olan bir oyuncu başka türlü işler yapmak konusunda daha rahat oluyor. Bana “Av Mevsimi”ndeki karakteri canlandırmak zor gelmedi mesela.
Çekimlerde sıkıntı yaşandığı oluyor mu ya da oldu mu?
- Özkan abinin bazen konseri oluyor. Zaten her çekime 5-6 konser denk gelir. “G.O.R.A”yı çekmeye başladık, sıcaklık 35 derece, Özkan abi kalın kostümler içinde, battaniyelere sarılı bekliyor. O gün sahnesi var çünkü. Bekliyoruz, bekliyoruz, gece geçti, sabah oldu. “Özkan abi bugün çekemiyoruz” dedik, sesini çıkarmadı, üzerindekileri çıkardı, normal kıyafetlerini giydi, konsere uğurladık kendisini. Ozan da “A.R.O.G”un bir sahnesinde uçağa bakıyor yukarıya. O işte onun çekimler nedeniyle kaçan kendi uçağına bakışı.
Ata Berk Mutlu hangi rolde?- Benim oğlumu oynuyor. 3 yaşından beri setlerde, birkaçımızdan eski sektörde. Okuma provasına öyle full ezber geldi ki hepimiz şaşırdık.
“Karadayı”da da oynamıştı değil mi?
- Evet. Biz de Ata Berk’e sürekli soruyoruz “Kenan’ı mı (İmirzalıoğlu) daha çok seviyorsun bizi mi?” diye (gülüyor).
Vizyon tarihi?- 3 Ekim gibi düşünüyoruz.
Süresi?- Kısa bir film olmayacak. 120’leri bulur. Dört sene film yapmayınca doyamadım çekmeye.
Sürpriz isimler var mı peki kadroda?
- Ayşen Gruda, Enis Fosforoğlu şahaneydiler. Yılmaz Erdoğan, Nurgül Yeşilçay konuk oyuncu olarak yer aldılar. Teknik ekipten herkes oynuyor. Ayrıca abim, babam, dayım, hepsini oynattım.
Teknik ekibi oynatmak ilginç bir fikirmiş.
- Kamera arkasındaki isimlerin adlarının daha fazla görünmesini istiyorum. Hani derler ya “isimsiz kahramanlar” diye... Niye isimsiz olsunlar. Bir de “Setten bahsederken çaycısından yönetmenine kadar” diyorlar, ona da gıcık oluyorum. “Hayırdır, çaycıyı sen nereye koydun?” diye sorasım. Sanki seviye belirliyorlar. Çok ayıp bir şey bu.
DERDİM GÜLDÜRMEK DEĞİL İYİ FİLM YAPMAKTwitter’dan gelen “Güldürüyor mu?” sorularına bazen sert cevaplar yazıyorsun...
- Neden öyle yapıyorum ben de anlamıyorum. Yıllardır o soruyla muhattabım aslında, çok eski bir konu olduğu için sıkılıyorum bazen. Daha filmin adı yeni konmuşken bana “Gülecek miyiz abi?” diyorlar. Ne bileyim ben. “Schindler’in Listesi”ne de gülen bir deli bulabilirim belki. Gülme muhattabı ile ilgili bir şeydir. Güldürmek değil iyi film yapmak benim derdim.
Bu, sinemanın içinden bir film. Birileri karakterleri kendi üzerine alınır mı dersin?
- Yok, kimse üzerine alınmaz. Biraz masalsı tarafı var çünkü karakterlerin. Teknik ve kamera arkasıyla ilgisi olmayan insanları rahatsız edecek kadar sektörel bir film de yapmadık.
Gişe beklentin nedir?
- Pahalı bir film. Orta şekerin üzerinde. İnsan gücü, özenmek işin içine girince pahalı oluyor.
Yavuz Turgul bu filmin neresinde?- Yavuz ve Şener (Şen) abi taslak aşamasında, filmin ilk okumalarında vardı. Birlikte de çalışmış olduğumuz için bize abilik yapmalarını bekliyordum zaten. Onlar son kalan kalelerimiz. Beğendiğim sinemacılarla aynı yolda ilerlemeye çalışıyorum. Bir kamyon insan da kalmadı o dönemden.
Fragmanda kalabalık bir aile havası var. Ferzan Özpetek filmlerindeki kalabalık aile ve sofralardan etkilenmiş olabilir misin?- Sonuçta ben dünyayı geziyorum. Her şeyden etkilenmiş olabilirim.
FİLMDE HAYVANLARA ÇOK EZİYET ETTİK!
Hayvan var mı filmde?
- Var. Çok eziyet ettik hayvanlara. Kediyi boğma sahnemizi izleme sakın (gülüyor). Şaka şaka. Kedimiz var gerçekten de. Ama yorulduğunda maketini koyuyoruz yerine.
Adı ne kedinin?
- Filmdeki adı Samantha, ama asıl adı Ferit.
Erkek kediye Samantha mı diyorsunuz?
- Bu da mı hayvan haklarına aykırı? Mobbing mi oluyor? Erkek kedi ama erkek olduğu fark edilmiyor, açıyı öyle almadım. Şaka bir yana kedi hayli başarılıydı. Çağlar’la sahneleri biter bitmez miyavlıyordu.