Güncelleme Tarihi:
Hani o çok konuşulan, benim de eleştirdiğim, Bodrum’un meşhur deniz mahsullü lahmacunu vardı ya, onu yedim.
Çünkü bu işin sorumlusudur Danış...
Günlerdir onun sayesinde deniz mahsullü lahmacun diye tartışıp duruyoruz.
Ben üzerinde koca koca kalamar, karides ve ahtapotlar olan bir ‘şey’ bekliyordum.
Yanılmışım...
Çünkü deniz mahsullü lahmacun masaya ilk geldiğinde...
* E bunun nesi deniz mahsullü...
* Resmen kıtır kıtır...
* Baharatları falan var, lezzeti nasıl acaba...
* E bu bizim anam babam usulü lahmacuna çok benziyor.
Diye düşünüyorsunuz.
Çünkü deniz mahsulleri satırdan geçirilmiş ve ortaya kıyma görüntüsü çıkmış. Üzerine de bolca isot dökülmüş.
Tadına bakmadan görüntüsüyle falan ayırt etmek neredeyse imkansız yani. İlk ısırıktan sonra da ahtapot, karides ve kalamar tadını alıyorsunuz.
Yani...
* Evet, görüntüsü beni şaşırttı.
* Evet, tadı da şaşırttı.
İtiraf etmem gerek lezzetliydi.
AMA...
* Fikrim halen çok net, değişmez...
* Deniz mahsullü lahmacun diye bir şey olmaz...
Hatta...
* Her ısırık aldığımda kendimi lahmacuna ihanet ediyormuş gibi hissettim.
NOT:
Şu anda müşterilerin en çok merak edip denediği yiyecekler arasına girmiş deniz mahsullü lahmacun. Talep fazla yani.
Fiyatı da 250 lira.
Büyük hikâyelerden sonra dostluk zor zanaat
Yeni nesilde “Aşk bitti dostluk baki” sözlerini duymaya pek alışkın değiliz...
Kerem Bürsin geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapıp “Hande’yle (Erçel) arkadaşlığımız devam ediyor” demiş. Zor iş bu...
Ben pek inanmıyorum bu tarz ilişkilere. Diyelim sevdin, çok sevdin hatta. Daha 3-5 gün önce ya da hafta olsun hadi, sarıldığın, elini tuttuğun, saçını okşadığın insana, yolda hiçbir şey olmamış gibi nasıl selam vereceksin?
Nasıl çıkıp karşılıklı kahve içeceksin?
Nasıl arkadaşmış gibi yapacaksın?
Bunları yaparsın ama hislerini yoğun yaşamadıysan yaparsın.
Yani bir ilişki bitebilir, evet çok normal. Ama ancak yoğun bir yaşanmışlık yoksa, hisler tavan yapmamışsa arkadaş kalınabilir.
Aksi halde olmaz...
Büzgülü büyük boy çöp poşeti
Daha öne Bottega Veneta çöp poşeti şeklinde bir çanta üretmiş, o tasarımı da 17 bin 500 liraya satışa çıkarmıştı.
Şimdi de 2022 kış koleksiyonu için Balenciaga aynı hamleyi yaptı ve çöp poşeti şeklinde çantalar tasarladı. Onların da fiyatı, 32 bin lira.
Uzaktan gerçekten çöp poşeti gibiler.
Zaten bunu marka bile inkar etmiyor. Onlar da “İlhamı çöp poşetlerinden aldık” diyor.
Son çıkanlar mı yoksa geçtiğimiz senelerde Bottega’nın ürettiği çöp poşetleri mi diye düşününce, eskileri sanki daha bir çantaya benziyormuş gibi geldi bana. Yenileri hiç olmamış ki. Bunlar resmen büzgülü büyük boy çöp poşeti gibi.
Günümüzde güçlü bir markaysan...
* Piyasaya ne sürsen alıcısı oluyor....
* Fiyatını ne kadar belirlersen belirle, stokların tükeniyor....
Günümüzde...
* Tüketicinin aklıyla dalga geçmek meziyet sayılıyor.
Hay sizin akımınıza!
Sefo’nun konserinde kavga çıktı, Murda’ya sahnede para atıldı, bir başka ismin konserinde sahneye seyirci atladı.
Son 2 aydır hep böyle haberler var...
Hafta sonu Ece Seçkin’in başına da geldi benzer olay. Bir seyircinin sahneye attığı telefon Ece’nin boynuna geldi.
O korunmak, yüzünü kapatmak için elini kaldırmasaydı belki de gözüne gelecekti o telefon.
Bunu yapan hastalıklı bir kitle var ve sayıları artıyor. Çıtayı daha ne kadar yükseltecekler bilmiyorum ama bu işin sonu hiç iyi durmuyor.
Sorup soruşturunca fark ettim ki, bu bir TikTok akımıymış.
Bir de şık bir isim bulmaya çalışmışlar yaptıkları pisliğe ve ‘TikTok akımı’ demişler.
Yani telefonu biri atıyor, diğeri o anları kaydediyor.
Sonra da videoyu TikTok’a yükleyip, “Bakın bakın sahneye nasıl telefon fırlatırım” diye izletmeye çalışıyorlar. Telefonun değeri, modeli falan önemli değil onlar için.
Çünkü pahalı telefon atarlarsa daha çok izlenip, daha çok para kazanacaklarını düşünüyorlar.
Vallahi bunu yapan da, izleyen de, beğenip alkışlayan da ciddi problem yüküyle mücadele eden insanlar sınıfındadır bana göre.