Güncelleme Tarihi:
* Senede bir albüm çıkarmayı, konserden konsere koşmayı tercih etmiyorsunuz. Uzun aralar verip nokta atışlarıyla dönüyorsunuz. İlginçtir, insanlar da unutmuyor, sizi ve şarkılarınızı merakla bekliyor.
- Bu konuda şanslıyım galiba. Çünkü bu kadar ara verip de tekrar bıraktığın yerden, belki de daha iyi bir noktadan devam etmek gerçekten büyük lütuf. Nasıl bıraktığın da önemli. Bazı insanlar düşmeye başladıklarında bırakır, sonra tekrar çıkmaya çalışırlar. Benim öyle bir kaygım yoktu, talebin çok olduğu bir dönemde ara verdim.
* “Benden bu kadar!” deyip başka bir yola mı giriyordunuz? O kafa yapısını merak ettim.
- Kafa yapısını... Çözemezsin (gülüyor). Valla ben artık özgür irademizin olduğuna bile çok inanmıyorum. Her şeyin yazıldığını düşünüyorum. Bana yazılan da buymuş, rolümü oynuyorum. Bir de başıma gelecekleri önceden rüyamda görmek gibi şeyler yaşadığım için özgür iradeyle yol aldığımıza pek inanmıyorum. Her ruh, her beden kaderiyle gelir diye düşünüyorum.
* Geri dönüşlerinizde hiç endişeniz olmuyor mu, “Bu kadar zaman sonra neler olacak?” diye?
- Müziğe karşı öyle bir sevgim var ki, hiç endişeye kapılmıyorum. Gerçekten iyi bir kulağım var. Bunu çalıştığım bütün aranjörler de söylüyor. Müzik içimden aktığı için herhangi bir zorlama olmuyor.
* İçinizdeki o müzik gücüne güveniyorsunuz yani.
- Aynen öyle.
* Ne zaman fark etmiştiniz bunu?
- Dört-beş yaşlarında herhalde. Düğünlerde falan mutlaka orkestranın önüne atardım kendimi. Geçenlerde bir fotoğrafımı buldum, beş yaşlarındayım, yine orkestra önündeyim. Davulcu bana hayran hayran bakıyor (gülüyor).
RICKY MARTIN’LE DÜET YAPMAK BİLE SIRADAN GELİYOR
* Aileniz herhalde mutlulukla takip ediyordur sizi.
- Tabii. Annem geçenlerde Ricky Martin’le düet yaptığımı duymuş, “Sen nasıl bir çocuksun ya? Ricky Martin’le düet yapmışsın söylemiyorsun” diyor.
* Neden peki?
- Bana artık her şey çok sıradan gelmeye başladı ya.
* İlginizi ne çekiyor peki?
- Bilmem. Ne şaşırtır ki beni? Ay şaşırtacak bir şey mi kaldı ya? Her şeyi gördük (gülüyor).
* Siz bir filmde oynamıştınız, “Mumya Firarda”...
- Hiç izlemedim desem... Yapıyorum geçiyorum işte.
* Dizilerde oynar mısınız?
- Doğal halimi gösterebilecek olsam evet ama kamera karşısında çok tutuğum maalesef. Beynime bir perde iniyor. Karşımdaki soru sorarken odaklanamıyorum, saçmalıyorum.
* Konserlere gider misiniz?
- Yok, ben öyle konserlere de gitmem. Böyle tuhaf biriyim. Bazen Tuba Ünsal “Kızım Hollywood starı mısın, sen kimsin de bu teklifleri reddediyorsun?” der.
* Hiç içiniz cız etmiyor sonradan değil mi?
- Hiç. Her şeyi mi yapayım? Öyle egolarım yok. Benim en çok istediğim aşkta huzur, aşkta mutluluk. İlişkimde mutluysam dünyanın en mutlu insanıyım.
* Mutlu musunuz şu anda?
- Şükürler olsun iyiyim ama şu an özel hayatımda bir şey yok.
* Bu kadar kendinden emin duran insanlar temelde çok duygusal olur.
- Evet çok duygusalım. Ama 7/24 elimde terazimle gezerim. Bir gram şaştığı zaman, haksızlık yapıldığında ya da karşımdaki beni yok sayacak bir hareket yaptığında bende adalet kılıcı anında çıkar. Dengeyi bozan kimse ipini çekerim, hiç acımam. Çünkü ben bir başkasına kendime davranıyor gibi davranırım. Çok dikkatliyimdir, karşımda dikkatsizlik gördüğümde bende çok fazla af yoktur.
KESİN ÇOCUK YAPMAM LAZIM
Albümden sonra herhalde çocuk yaparım. Ne zamana yazılmış bilmiyorum tabii ama yapmam lazım kesin. Çok fırlama bir şey yetiştirirdim herhalde (gülüyor). Bir de koşulsuz sevgiyi tatmak istiyorum çocukta. “Çocuk anne ve babaya hocalık yapmak için geliyor” derler bir noktada. O koşulsuz sevgiyi ve sabrı tatmak istiyorum.