Güncelleme Tarihi:
“Eylül 2014’te Sertab ile olan 18 yıllık ilişkimizi sonlandırma kararı aldım. Bizi seven herkesin bunu anlayışla karşılayacağını biliyorum. Ayrıca bu süreçte de özel hayatlarımıza saygı duyulacağını ümit ediyorum.”
Açıklamayı yapan isim, Demir Demirkan.
Doğrusu bu ya, Sertab ve Demir’i yan yana anmaya o kadar alışmışız ki, bir anda posta kutusuna düşen bu maili fazla soğuk ve tek taraflı buldum.
Galiba şunu bekliyordum: “18 yıllık ilişkimizi sonlandırma kararı aldık. Sertab ve Demir.”
Ama bu mailden anlaşılıyor ki, kararı veren ve yürürlüğe sokan (sanki) Demir Demirkan olmuş.
İşin perde arkasını, ne olup bittiğini asla tam olarak bilemeyiz.
Keza o kadarı ilgilendirmiyor da...
İddialar muhtelif. Demir Demirkan bir başka kadınla ilişki yaşamaya başlamış deniliyor, şu bu, vesaire.
Belki de Sertab Erener çok önceden ilişkiyi bitirmiştir, kim bilir?
Tıpkı son şarkılarından birinde söylediği gibi:
“Umrumda değil iyi ki bitti, omuzlarımdan koca bir yük gitti, çoktan alıştım yokluğuna, inan ki...”
Ya da ilişkilerinin 13. yılında verdiği bir röportajında söylediği gibi:
“Demir’e aşıkken aşkın en doruktaki hali albümüme yansıyordu. Ama 13 yılın sonunda tabii ki o heyecan kalmıyor. Her sabah uyanıp, Demir’e baktığımda o ilk günlerin heyecanını arıyorum. Bulabilir miyim bilmiyorum; zor görünüyor.”
BİRİ JAPON DİĞERİ ÇİN ÇAYI
Yine de, her şeye rağmen, onlar Sertab ve Demir’di işte.
Dışardan bakıldığında çok özenilesi ve farklı duruyorlardı.
Sadece ilişkileriyle değil, yaşam tarzlarıyla da...
Bodrum’da yaşamalar, arada İstanbul’a gelmeler, Uzakdoğu felsefesine ilgi duymalar, arkadaşlarla toplanıp bu öğreti ve başka kavramlar üzerine uzun/tatlı sohbetler, iki yıl kapanıp beraber yoga yapmalar, evlenmeyi reddederek başlarına buyruk bir dinamikle “kafalarına göre” rotasız seyredişler...
Yani sadece bir ilişki yaşamıyor gibiydiler.
Basbayağı yoldaştı Sertab ve Demir.
Aralarını bir üçüncü şahıs istese de bozamazmış gibi duran iki yoldaş/birbirini bulunca tamamlanmış ruh eşleri.
Biri Japon, diğeri Çin çayı.
Bu ince ayrımı bir röportajında şöyle anlatıyor Demir:
“Biz beraber Uzakdoğu felsefesinin içindeyiz, birlikte öğrendik. Sertab etrafa yaymaya çalışıyor. Ben o felsefeyi kendi içimde yaşıyorum. O felsefenin içinde inceliğe, mükemmeliğe ulaşma çabası var. Kendini dinliyor ve mükemmelleştiriyorsun.
Ama ben Çin çayı seremonisinden daha çok Japon çayını seviyorum. O daha teferruatlı.”
MERAK EDİYORUM
Peki onca yıllık ilişkiden sonra insan ne hisseder?
En klişe tabirle, sudan çıkmış balık gibi mi olur?
Yoksa yine en klişe tabirellayla, gayet olgun bir edayla yeni bir beyaz sayfa mı açar kendine?
Sertab Erener, “En az kariyerimdeki başarılar, unutulmayan albümlerim kadar uzun süreli ilişkimle de gurur duyuyorum” demişti ilişkilerinin 16. yılına denk gelen bir röportajında.
Şimdi bu ilişki bittiğine göre artık o gururun üzerini çizer mi?
Ya da geride kalan hoş bir seda olarak bakıp gülümser mi her şeye?
Merak ediyor, kendime engel olamıyorum.
Çünkü insan, “En güzel şarkıları bana yazar. O isterse çok iyi yemek yapar. Tekne deyin, hemen rüyalara dalar. Değişir ama hep gelişir. Onunla dünyanın sonuna bile gidilir. Sevince kendini adar” diyen aşık bir kadının şimdi ne hissettiğini, bundan sonra nasıl yola devam edeceğini merak ediyor.
“Aslında onu nasıl elimde tutabildiğimi bilmiyorum. Belki kaçamakları da oldu, ama bu saatten sonra beni hiç ilgilendirmiyor. Şu anda çok dürüst olduğumuzu biliyorum. Olmayan da bu galiba günümüz ilişkilerinde: Dürüstlük” diye gayet net konuşabilen bir kadının şu anki hissiyat dalgalanmasını anlamak, ondan süzülen deneyimleri bilmek istiyor.
Çünkü artık günümüzde kimsenin kimseye 18 yıllık sabrı, tahammülü pek kalmadı ya.
Çat diye başlayıp pat diye bitiyor ilişkiler.
Sürenlere/sürdürenlere gıpta ile bakılıyor, ama bitince de “Ya bak, eskidenmiş o uzun süreli hikayeler” denilip rahat bir nefes alınıyor.
HAYAL BUYDU, YARA ALDI
Sözün son kıyısı şu:
Ben yine de “Ayrıldık” diye bir mail beklerdim, “Ayrıldım” diye değil. Galiba bu 18 yıllık maceranın sonu, tamamen dışardan bakan biri olarak, böyle bitmeliydi. Hayal buydu, ama yara aldı.
Tıpkı Sertab’ın Sertab Gibi albümünde söylediği, sözleri/şiiri Küçük iskender’e ait o şarkıdaki gibi:
“Kör noktalar vardır her aşkta, insan doğar ölmez o suçla
Orada o küçük çocukla kalan
Ağlar hayatın sonsuzluğuna.
Kim tutar ki elini bir daha
İçini kanatan bir rüya olur bu yara.
Bir masalın sonunda ölüme
Aşkını anlatan bir kadın olur bu defa.”