Güncelleme Tarihi:
◊ Bir oturuşta sekiz bölümü izlemiş biri olarak size sormak isterim; bu sezonu nasıl tanımlarsınız?
- Joe Keery: Daha büyük, daha karanlık, daha komik bir sezon olduğu görüşündeyim. Seyirci ayrıca korku elementinin de öne çıktığını görecek. “Stranger Things” gibi hissettireceği kesin ama ilk iki sezondan çok farklı.
◊ Dizi kendi içinde gelişti aslında.
- Finn Wolfhard: Kesinlikle. Karakterlerin büyümesi gibi dizi de kendisini geliştirdi. Duffer Kardeşler (yönetmenler), biz, hikaye her şey ve herkes büyüdü. Sezonlara baktığımızda, aslında her bir sezonun karakterlerin hayatından bölümler olduğunu görüyoruz. Kesinlikle benzerlik var ama aynı da değiller.
O DETAY BANA ÇILGINCA GELİYOR
◊ Bu kez karakterler kendi aralarında da iki gruba bölünüyor. Nasıl bir olmayı başarıyorlar?
- Finn Wolfhard: Aslında dizi şu anda bir formülle ilerliyor. Yan hikayeler devam ederken yedi bölüm geçiyor ve sekizinci bölümde bunu başarmak durumunda kalıyorlar. Herkes senaryo okuma aşamasında sonunda bir araya geleceğini biliyordu ama Duffer Kardeşler bunu nasıl başardı inan hâlâ bilmiyorum. Bütün hikayelerin aynı noktada kesişebilmesi bana çılgınca geliyor. Senaryo açısından da bunun başarılabileceğini pek düşünmemiştim açıkçası.
◊ Demogorgon denilen ve insanların zihinlerini ele geçiren bu canavar tabii ki görsel efektten ibaret ama bana kalırsa çok etkileyici. İzledikten sonra hiç rüyanıza girdiği oldu mu?
- Finn Wolfhard: Çekimlerde özel kıyafetli bir adam tarafından canlandırılıyor ve o yüzden pek ciddiye alamıyoruz. Ama yine de kesin görmüşüzdür, net hatırlamıyorum.
- Joe Keery: Bence diziyi izleyen çocuklar varsa, asıl onların rüyalarına girmiştir. Muhtemelen de travma yaratacaktır! Gerçekten korkunç. Ben 20 yaşıma kadar korku filmi izleyememiştim mesela...
KİMSE JOE’YU WHATSAPP GRUBUNDAN ATMADI
◊ Ekibin çoğu bu dizi sayesinde şöhreti yakaladı. Bu aniden gelen ilgi ve sevgi seline alışabildiniz mi?
- Finn Wolfhard: Oyunculuğu gerçekten sevmeseydim, küçük yaşta bu işe başlamazdım. Ün, beraberinde ilgiyle geliyor. Sokakta fotoğraf çektirmek istiyorlar falan. Ama bu yaptığım işin doğal bir getirisi, küçücük bir kısmı sadece... Oyunculuk yapma amacım bundan çok daha büyük tahmin edersiniz. Şöhret, hayatımı değiştirmedi. Hâlâ aynı insanlarla arkadaşım, ailem de hâlâ arkamda. İyi insanları kadrosunda buluşturan bir dizide yer almam ise büyük şans.
- Joe Keery: Bende de durum aynı. Şöhretin, insanların birlikte fotoğraf çektirmek istemeleri dışında herhangi bir etkisi yok. İçinde olduğumuz işle ilgili bu kadar heyecan duymaları bizi mutlu ediyor. Sıra dışı, korku verici ama aynı zamanda da rahatlatıcı bir his.
◊ Arkadaşlıktan bahsediyorsunuz ama Joe’nun geçtiğimiz günlerde “Beni WhatsApp gruplarından attılar” demesi ortalığı karıştırdı. Nedir işin aslı?
- Joe Keery: Şaka yapmıştım, gerçek sanıldı. Başlık olarak güzel durdu herhalde. Yoksa ben onlara mesaj atarım, onlar da bana. Beni hiçbir gruptan atmadılar (gülüyor). Hatta son dakika haberi vereyim; “geri eklediler” (gülüyor)...
- Finn Wolfhard: Kesinlikle şakaydı. İlk sezonda bir grup konuşması vardı. Sonra her gün birbirimizle sette konuşunca o gruba da gerek kalmadı. Artık bir grup olmadığı için atılması mümkün değil.
YENi iSiMLERiN TAMAMI KiLiT ROLLERDE
◊ Diziye yeni giren karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Joe Keery: Üçüncü sezonda hepsinin kilit rolleri var. Daha önceki sezonlarda yer alan Priah (Ferguson), Erica rolünün hakkını verdi bu sezonda. İnanılmaz yetenekli bir oyuncu. Yaşına rağmen çok profesyonel. Maya (Hawke) dizideki herkesten daha farklı bir karakter. Diziyi izleyince ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Onların dizide yer almalarından dolayı çok mutluyum.