Güncelleme Tarihi:
◊ Film çok eğlenceli, Charlize Theron ile kimyanız da süperdi. İkiniz için “yeni bir çift doğdu” diyorlar. Günün birinde Charlize Theron ile başrolü paylaşıp cinsel içerikli sahneler çekeceğiniz aklınıza gelir miydi?
- Charlize ile cinsel içerikli sahneler çekeceğimi önceden tahmin etmek kolay bir şey değil. Senaryoyu çok düşündük. Charlize politikacı ama sonuçta insan. Duyguları olan bir kadın. Rol gereği biz birbirimize aşık olurken etrafımızda bizi ayrı tutmaya çalışan güçler var. Yaptığımız işlerde çalıştığımız kişiden çok hoşlanmasak da kimyamız tutmuş gibi performans gösterdiğimiz birçok sahne çektik. Ama Charlize ile kafamız gerçekten uydu ve iyi anlaştık. İyi anlaşınca işler daha kolay gidiyor. Her şey bir tarafa “2 Days in the Valley”i izlediğimden beri Charlize’e hayranım. Hayranı olduğun kişiyle çalışmak fırsatına sahip olmak en heyecan verici kısmı oldu bu projenin.
◊ İlk tanıştığınız andan itibaren kafanız uydu yani...
- Charlize beni çok sevmiş gibi davrandı...
POLİTİKAYLA İLİŞKİM OY KULLANMAKTAN İBARET
◊ Hayranı olduğunuz çok güzel bir kadınla karşılıklı oynarken gözünüz korktu mu?
- Evet. Çekimlere başladığımızda ondan çekiniyordum. Bu çekimler süresince de devam etti. Şaka bir yana ikimizin de ortak çok yönü var.Çok çalışkanız. İşin iyi olması için ikimiz de ciddiyetle çalıştık.Birçok yazar ve oyuncu arkadaşım “projeler üzerinde ne kadar çok çalıştığını anlatma, kimsenin umurunda değil“ diyor.Ama ben bunu ifade etmeyi seviyorum.
◊ Filmde Charlize Theron politikacıyı canlandırıyor. Hatta Amerika’nın ilk kadın başkanı oluyor. Siz de başkan eşi oluyorsunuz. Filmde politik göndermeleri de bol bol izledik. Politika ile aranız nasıl?
- Oy kullanma hakkına sahibim. Politikayla ilişkim bundan ibaret.Gazeteleri okuyup haberleri dinliyorum.Dünyada olan biteni takip ediyorum. Günümüzde politika çekişme ve münakaşadan ibaret.Ben filmimde bu tarafları bir kenara bırakıp günümüzde doğabilecek bir hikayeyi anlatmak istedim.Sonuçta politikacılar da bizimle aynı dünyada yaşayıp aynı gerçeklerle yüzleşiyorlar.Tek fark, böylesine büyük sorumluluk gereken bir işe sahip olunca özel hayatlarında zorluklarla karşılaşmaları.
◊ Filmde Charlize’in karakterinin tam tersi zayıf yönleri fazla, kendine güvensiz bir karakteriniz var. Seth Rogen zayıf kaldığını hissettiği anların üstesinden nasıl geliyor?
- Zamanla daha iyiye gidiyorum. Göz önünde olunan bir işe sahip olunca en ufak yanlışta toplumsal utandırılma kampanyası başlatılıyor. Başıma birkaç kere geldi. Tüm dünyanın senden nefret edip seni yorumlaması korkunç hissettiriyor.
◊ Sosyal medya sorumlu değil mi bu durumdan?
- Sosyal medyayla insanların dünyalarına daha kolay ve sansürsüz şekilde erişime ve yorum yapmaya sahibiz.Erişim bu kadar kolay olunca empati ve düşünce de o kadar az oluyor.
O FİLMİN PARÇASI OLMAKTAN GURUR DUYDUM
◊ Biraz da “Lion King”den bahsedelim mi?
- Önümüzdeki aylarda beni “Lion King“i konuşurken göreceğini garanti ederim.
◊ Ben yine de sormak istiyorum. Disney, Simba yerine Pumba’yı seslendirmenizi isteyince biraz da olsa içiniz burkuldu mu?
- Asla burkulmadı.O filmin bir parçası olmaktan onur duydum.Ayrıca Pumba favori karakterlerimden biridir.
YAŞLANDIKÇA AKILLANDIM
◊ Geçmiş yıllardaki komedi anlayışıyla şimdiyi kıyaslıyor musunuz? Mesela esprilere daha fazla dikkat ediyor musunuz?
- Yaşlandıkça herkes gibi ben de gelişip daha çok akıllandığımı düşünüyorum. İşlerime ve söylediklerime daha hassas yaklaşıyorum. 23 yaşında film yapmaya başladım. Şimdi 37 yaşındayım. Hassasiyetlerim değişti. Daha çok insanla etkileşip daha çok okuyorum. Bakış açım değişti. Başkalarını inciterek, aşağılayarak komedi yapmayı sevmiyorum ama bazı komedyenlerin başlangıç noktası bu...Sorumluluk sahibi gözükmek için söylemiyorum, bu sadece benim bakış açım.
◊ Esprilerinizin yeterli olup olmadığını nasıl ölçüyorsunuz? Test etme yönteminiz var mı?
- Öncelikle kötü espri yapmaktansa hiç yapmamak daha iyi... Belli kesimlere özel gösterimler yapıyorum.Salonun filmi izlerken verdiği tepkileri takip ediyorum.
HAYATIMIN EN BÜYÜK RİSKİNİ 17 YAŞINDA ALDIM
◊ Hayatınızdaki başardığınız en zor iş neydi?
- Hayatım boyunca hiçbir şey üzerine kumar oynamadım. Ama yaptığım seçimlere bakınca bayağı riskli seçimler olduklarını düşünüyorum. Los Angeles’a 17 yaşında taşındım.Liseyi bıraktım, aktör ve yazar olma sevdasıyla Los Angeles’a geldim.Şişman, Kanadalı bir genç Hollywood’un başarıya dair kalıplaşmış tüm istatistiklerini hiçe sayarak denemeye geliyor, düşünsene...Oldukça riskli bir davranıştı. Artık yaşlandıkça işim dışında hiçbir konuda risk almıyorum. Yaptığım işte hırslıyım çünkü hayatımın en büyük riskini 17 yaşında Los Angeles’a taşınarak aldım.
◊ Charlize Theron’un canlandırdığı karakter Hillary Clinton’dan etkilenerek mi yazıldı?
- Hayır. Senaryo Hillary Clinton başkanlık yarışına girmeden 8-9 yıl önce yazılmıştı. Üzerinde çok fazla değişiklik yaptık. 9 yıl önce senaryoyu ilk okuduğumda bu filmi onunla yapacağımı düşünmüştüm. Charlize’le projeyi ilk konuştuğumuzda “Mad Max”i çekiyordu. 4-5 yıl önce tekrar bir araya geldik. Acele etmeden, içimize sinen bir iş olsun istedik. Bu arada dünya hızla değişti ve biz de senaryoyu değiştirdik. Sen de biliyorsun bazen bir projenin hayata geçmesi yıllar sürebiliyor.
◊ Politik olarak aynı görüşü paylaşmadığınız insanlarla ilişkiniz nasıl peki?
- Karşımdaki kişiye bağlı. Genel olarak görüşlerinden dolayı insanlarla tartışma taraftarı değilim. Çünkü çoğu zaman insanları inandıkları görüşlerden vazgeçirmek ya da bakış açılarını değiştirmek mümkün değil. O yüzden tartışmıyorum bile. Gençken ve daha fazla enerjim varken tartıştığım oldu. Ayrıca senin görüşünün haklı olduğunu düşünmenin önemi yok. Çünkü senin haklı olduğunu düşündüğüm kadar karşıdaki de düşünüyor. Objektif doğru ve yanlışlar olsa da...