Güncelleme Tarihi:
Ceren Yılmaz, "En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?" sorusuna ise, “Zümrüdüanka” setinden dönerken. Kapadokya’dan dönerken “İşte Gidiyorum” isimli şarkı ile bir hikaye paylaştım. Hüngür hüngür ağlamaya başladım, hiç bu kadar üzüleceğimi düşünmemiştim. Annem ve ablam hikayeyi görünce aradılar, onlar da ağlamış" dedi.
Nasıl gidiyor?
Şu an çok mutluyum, çok güzel gidiyor. Askerden dönmüş gibi hissediyorum kendimi.
Ne kadar sürdü set?
Tam bir sene oradaydım.
Bir proje bitince oyuncu genellikle ne hisseder?
Bir boşlukta gibiyim şu anda. Mutsuzmuşum gibi geliyor ama değilim. Yorulmuştun ve dinlemek istiyordun ama şimdi niye mutsuzsun? İlk kötü hissettim kendimi. Sonra gezmeye başladım ama tabii pandemiden dolayı çok dışarı çıkamıyorsun. Olabildiği kadar eğlenmeye çalışıyorum.
Kendini iyileştirebilen biri misin?
Evet.
Nasıl yaparsın bunu?
5 senedir sürekli meditasyon yapıyorum. Muhtemelen onlar olmasaydı çok ayakta durabileceğimi sanmıyorum. Bazı insan var ki; “Ben şu meditasyonu yapıyorum bana o iyi geliyor. Başka bir şey istemiyorum.” diyor. Benim öyle değil; hepsini deniyorum.
Mesleğini ya da son 10 yılını düşündüğünde aklına ne geliyor? Sence geçmişte ne yaptın?
İyi ki sabretmişim diyorum çünkü her şeye sabrettim. O yüzden iyi ki diyorum.
Bir iş çok pik yapsa dahi bitiyor. Yeni bir şeye başlanması gerekiyor ama başlamayabilir. Kimse için düzenli olarak sürdürülebilen bir memuriyet süreci yok.
Babam bir gün arayıp “Ceren, böyle hayat geçmez. Yarın öbür gün ne olacağın belli değil. Seni düzgün bir işe sokalım, bir arkadaşımın yanına gir. Sabah 9 akşam 5 çalışmak istemiyorsun, yine ona benzer ama daha memuriyet tarız bir iş bulalım.” dedi. Babama baktım şaka yapıyorsun herhalde diye.
Sana verilen bir senaryo ve karakteri yansıtıyorsun. Bir oyuncu için kendi karakterinden tamamen soyutlanmak mümkün mü?
Bence değil. Böyle dedim diye bana bozulanlar olabilir, taşlanabilirim. Kişisel cevabım; bence değil. Hepimiz içimizde olan şeyi çıkarıyoruz. Sen de katil olma hissi yüzde 1’dir. Ama sen onu dışarıya çıkarıp ekstra çalışma yaparak onu güçlendirebilirsin. Ama benim fikrim herkesin içinde her şeyin olduğu. Katilde içimizde, psikopatta orada, sevecen biri de orada, üzgün insan da orada…
En son en çok istediğin şey neydi?
Bali’ye gitmek istiyordum. Hatta diziden önce gidecektim, proje olunca gidemedim. Orada inziva kampları varmış.
Macerayı seviyor musun?
Macerayı değil; daha çok dingin, sakin. Orada meditasyon kampları var. Telefon yok, teknoloji yok, hiçbir şey yok. Bir ay boyunca orada kalıyorsun.
İyi geleceğini düşünüyor musun?
Evet, geliyor. Ben burada da haftalık kamplara gidiyorum. Ulaşılamama durumu var genelde. Telefonumu kapatıp yok olmayı çok seviyorum. Güvenlikli bir sitede oturuyorum ve ailem bunu istedi. Çünkü telefonu kapattığımda en azından güvenliği arayıp evde mi diye bilgi almak istiyorlar.
Nasıl geçiyor vakit? Oturup düşünüyor musun?
Düşünmeyi çok seviyorum. Filmden ziyade kitap okumayı seviyorum.
Düşünmek sana nasıl iyi geliyor? Nasıl besliyor seni?
Ben geceleri uyuyamayan biriyim. Uyku sorunum var çocukluğumdan beri. Kuzenim geçen gün ilkokul karnemi yollamıştı. Karnenin üzerinde hepsi pekiyi bir seçenekte ise uyku sorunu yazıyor. O zamanda itibaren var. Aileden gelen bir şey; anneannemde vardı bende de var.
Kaç saat uyuyorsun?
Saat uyumaktan ziyade hiç uyumadan 2 günü geçirebiliyorum. Mesleğime şu an acayip derecede yaradı. Sette uykum gelmiyor. Belki uykusuz olduğun için repliğini unutursun. Onun dışında başka bir şey yok.
Rahatsız mısın bu durumdan?
Tabii, yıllarca rahatsız oldum. Ama şimdi melatonin kullanıyorum; C vitamini gibi bir şey. Eskisi kadar üzülmüyorum artık. Çünkü tavana bakıyorsun ve uyuyamıyorsun. Yalvarıyorum ne zaman uyuyacağım diye. Etrafımdaki arkadaşlarımın hepsi de 3, 2, 1 diye saydığımda uykuya dalan insanlar. Hayatta kıskandığım tek şey.
Bu kadar offline olmak bundan 10 sene önce daha mümkün iken şimdi insan hep cebindeki ile yaşıyor. Nasıl yapabiliyorsun bunu?
Bir gün yardımcı yönetmenimiz yanıma geldi ve “Hayatımda senin kadar hiçbir insan görmedim ki sette telefonla oynamasın. Telefonunu hiç görmüyorum elinde. Ne yapıyorsun?” dedi. Ama bu durumdan fanlar çok şikayetçi. Bir şey paylaşmıyorsun, ne yapıyorsun haberimiz olmuyor diyorlar. Telefonda diyelim bir şey paylaşacağım; fotoğrafı beğenmen lazım, altına ne yazacağım diye düşünüyorsun. Bu gerçekten çok yorucu bir şey. İnsanlar her gün bunu nasıl yapıyor?
En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?
“Zümrüdüanka” setinden dönerken. Kapadokya’dan dönerken “İşte Gidiyorum” isimli şarkı ile bir hikaye paylaştım. Hüngür hüngür ağlamaya başladım, hiç bu kadar üzüleceğimi düşünmemiştim. Annem ve ablam hikayeyi görünce aradılar, onlar da ağlamış.
Veda etmek yıpratıcı bir şey mi?
Evet, aslında dizi bitti diye değildi o ağlama. Bir senem orada geçmiş, yıprandım, yoruldum. Hepsi bir duygu karmaşasıydı galiba.
En son en çok neyi yanlış anladın?
Yanlış anlamalar hep oluyor hayatımızda. Dün yoldan geliyoruz ve arkadaşım başka bir adrese bakıyor. Hayır oradan değil yanlış baktın filan diyorum ama ben yanlış yere bakmışım. Ama özür dilemeyi bilmek önemli burada. Yanlış anlamak problem değil; yanlış anladıktan sonra özür dilemiyoruz biz. Halk olarak bu yanlışı yapıyoruz diye düşünüyorum.
En son en çok neye hayır dedin?
Her şeye. Direkt hayır diyorum. Eskiden hiç diyemezdim. Bu çok kötü bir şey; biri senden bir şey istiyor evet diyorsun. Ama sonra beni zora sokuyor o “evet”. Kendimi gelişimlere adadıkça hayır demeyi öğrendim.
Hayır deyince kaybın olmadı mı?
Olsun ama en azından benim iç huzurum sağlam kalıyor. Diğer türlü evet diyorum kendimi istemediğim bir duruma sürüklüyorum. Kendim mutlu olmazsam başkasını mutlu edemem ki.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
Aslında mesajları okumuştum ve gerçeği biliyordum. Kırmamak için söyleyemedim. Olsun, seni yine de seviyorum.
Kendini affettirebileceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?
Sevdiğimi belli edemedim. Bunun için özür dilerim.
Belli etmek ister miydin?
Artık belli ediyorum. Seni seviyorsam diyorum. Eskiden bunu söyleyemiyordum. Halbuki seni seviyorum demek ne kadar güzel bir şey imiş. Farkında değildim.
Kolay mı seni seviyorum deyip geçmek?
Üstünden çok zaman geçti. Sadece ben çok özür diliyorum. Hiç belli edemedim ve haklıydı.
O sürprizi gerçekten anlamamıştı. Sence neden?
Hayatımda bir kere sürpriz yaptım. Sonra da o sürprizden çok ters bir tepki aldım. Öyle gurur kırılıyor ki insanın bir daha yapası gelmiyor.
Sürpriz güzel miydi?
Sürprizin kötüsü olur mu? Bir yalan söylüyorsan kötü olur. Onun dışında neden kötü olsun? Örneğin; sen kız arkadaşını aldatıyorsundur. Kız, sana eli kolu dolu gelmiştir. Yakalanacağım korkusu ile sürpriz sana kötü gelebilir.
Sana sürpriz yapılır mı?
Evet, bana sadece hediye almazlar. Çünkü beğenmiyorum. Beğeniyormuş gibi yapıyorum. Diziye başladıktan sonra bir şey fark ettim. Fanlar o kadar tatlılar ki. Neyi sevdiğimi nasıl anlayabilirsiniz? Ama en yakın arkadaşım ancak beni o kadar tanıyabilir. Bir tane bile beğenmeyeceğim hediye gelmiyor.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
O, bir yerden ağır bir şey kaldırırken; canı acır diye ben alayım onu dediğim oluyor. O kadar seviyorum. Bir yerine bir şey olmasına kıyamıyorum.
Aşk diye bir şey var mı sence?
Var.
O duygunun sendeki yansıması ne oluyor?
Yeterli bir duygu yaşamadığımı düşünüyorum. Eşiğinden döndüğümü düşünüyorum. O eşikte gardımın aşağını indiğini fark ettim.
Aşkta gard koymak var mıdır?
Olmadığını gardımın inmesinden anlamıştım zaten.
Aşkta eşikten dönmek var mıdır?
Sonuçta birine aşık olursun ve bitebilir. Bitmeyip ömür boyu da devam edebilir. Karşı tarafın senin kadar aşık olmadığını görürsen dönebilirsin.
Senin aşkın karşı taraf ile ilgili midir?
Ben aşık olurum, duygumu yaşarım. Ama bir yerden sonra ortada bir engel varsa yapabileceğin bir şey yoktur bu konuda. Bir yerden sonra da dur demeyi bilmek gerekiyor diye düşünüyorum.
Senin için bazı duygular bitti mi?
Benim için bitti. Ama gerçekten hayatımda hiçbir şeye net bir cevap vermek istemiyorum. Çünkü ne zaman böyle konuşsam hep sonrası oldu.
Kendi içinde o duygu bittiyse gelecekte dünya yerinden dönse ne olur?
Olmuyor mu hayatımızda öyle şeyler? Bittiğini sanıp da bitmemiş olabilir. Ben bitti diyorum şu anda ama 3 gün sonra ne olacak bilmiyorum. Çok yakın bir arkadaşım vardı ve bir yanlış yaptığı için konuşmadım. 4 sene sonra tekrar barıştım. Gerçekten onu çok seviyordum. Affedemeyeceğim bir şeydi ama ona olan sevgim hala orada durduğu için tekrar hayatına devam edebilirsin. O da ondan pişman olmuş oluyor zaten.
Bu duygunun varlığına inanıyorsun ama gelecekte bilmediğin bir güzelliği yaşama umudun da var. Ona henüz ulaşmadığını da biliyorsun. Rahatsız ediyor mu?
Rahatsız ediyor ama şöyle; eskiden gelecekte bir şey belirsizse beni daha çok rahatsız ederdi. Şimdi belirsiz olmasının normal olduğunu kabullendim. Ama yine de eski kontrol etme içgüdüm geliyor. Gelecek belirsizdir, net. Eskiden buna inanmazdım. Benim hayatımda hep bir kotam vardı. Çok uğraştım, çok didindim. Bir gün şey dedim sonunda. Önümüzdeki sene de istediğim gibi gitmezse hayatım, ben artık Londra’ya yerleşiyorum dedim. Bu arada Ankara Anlaşması için uğraşıyorum. “Zümrüdüanka”nın görüşmelerine gittim geldim. Bir şekilde iptal oldu. Bunu o dönem o kadar çok yaşamıştım ki hayal kırıklıklarım had safhada. Hayatıma koyduğum kotaların aslında öyle olmadığın bu proje açıkladı bana açıkçası. Çünkü bir anda başka kanalla okeylendi gelebilirsin diye telefon geldi.
Sanki bu iş ya da o mucizenin geliş şekli bir değişime yol açmamış gibi. Serbest bırakıyor musun artık kendini?
Bırakmaya çalışıyorum. Bu meditasyonları filan en çok bunun için yapıyorum. Olabildiğim en iyi zamanımdayım şu anda.
Ne mutlu ediyor seni?
Her şey mutlu edebilir. Güzel bir tatil de edebilir, benim onu sevdiğimin farkında olunduğu bir hediye de olabilir. Mesela kuzenim resim yapıyor. Benim portremi çizmiş, onu görünce mutlu olmuştum.
Çok utanmıştım.
Çocukken tiyatro sahnesindeyken olmuştu. Bir sahneden çıkan kişi yere su dökmüş. Bir seti canlandırıyoruz tiyatroda. “24.sahne 3.çekim” diyerek çat diye klaketi kapatırken kalçasını atan bir kızı canlandırıyorum. Kalçamı atarken klaketi vurdum ve kafa üstü çakıldım. Herkes bunun oyun olduğunu sandı ve kahkaha krizine girdiler. Ben yerde ağlıyorum, belli etmemeye çalışıyorum. Ama insanlar gülüyor. Bir sonraki sahnede de aynısını yapmam gerekiyor ve düştüğüm için de tekrar düşmem gerekiyor. Ama ben düştüğüm için o kadar utandım ki ben çıkmak istemiyorum dedim. Hocam, “İnsanların gülmesinden rahatsız olacaksan bu işi yapma.” dedi. Ben bir sonraki sahnede çıktım, aynı şekilde düştüm. Herkes eğlenince ben de eğlenmeye başladım ve durumu toparladım.
O gün o kararı verseydim bugün ne olurdu acaba?
Bu kadar doğal olamazdım diye düşünüyorum. O kadar haklı bir şey söylemişti ki hocam bana belki hatırlamaz bile. Hayat dersi gibi bir şey aslında. Çocuksun, en çok alacağın yaştasın.
Dilediğin kişiye dilediğin bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi sana. Bu kim olurdu ve ne sorardın?
Ben üçüncü kızım. 3 kızı var ve ben sonuncuyum. Gerçekten erkek olmamı ister miydin? Bunu sormak isterdim.