Güncelleme Tarihi:
* Öncelikle tebrikler. Daha yeni evlendin. Nasıl geçti düğün? Sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla eğlenceli görünüyordu...
- Çok teşekkür ederim. Bence harika geçti. Tam anlamıyla hayal ettiğimiz gibi bir düğün oldu. Sevdiklerimizle küçük, samimi bir düğün yaptık. Çok dans ettik, çok eğlendik...
* Düğün öncesi Paris’te muhteşem bir çekim yaptık. Nasıl geçti Paris günleri ve çekim senin için?
- Bence de muhteşemdi. Her anı, her karesi o kadar içime sindi ki... Bunun için de ekibinize teşekkürlerimi sunuyorum. Gitmeden önce çok heyecanlıydım zaten. Beklediğimden çok daha güzeldi her şey. Çekimden sonra iki-üç gün daha kaldık Paris’te. Oraya giderken biraz önyargılıydım nedense. Sevmeyeceğimi düşünüyordum ama tam tersi oldu. Bayıldım Paris’e...
* “Hayat Şarkısı” ekranlara bomba gibi giriş yaptı. Sezonun en çok izlenen dizilerinden biri... Bu başarıyı neye bağlıyorsun?
- Evet, bu başarıdan dolayı o kadar mutlu ve gururluyum ki... Bu durumun çok fazla etkeni var. Başından beri olması istenen, dilenen tüm güzellikler bir araya toplanmıştı. Biz de elimizdeki güzelliklerin değerini bildik. Önümüzde koca bir sezon daha var. Umarım her şey aynı güzellikte devam eder.
* Daha önce de birçok yapımda yer aldın, ancak “Hayat Şarkısı benim dönüm noktam” diyebilir misin?
- “Hayat Şarkısı” ve Hülya benim için dönüm noktası oldu. Yaş olarak yetişkinliğe geçtiğim ve büyüdüğümü hissettiğim bir dönemde oyunculuğumu da geliştirdiğimi hissediyorum. Kendi adıma çok mutluyum.
* Çok klişe bir soru belki ama yine de soracağım... Burcu ve Hülya arasında benzerlikler var mı?
- Muhakkak vardır, bunca zamandır birlikteyiz onunla. Enerjisi, sevdiklerine karşı gözü kara olması, annelik hissiyatı... Aslında ortak olan pek çok özelliğimiz var. Fakat entrikacı, intikamcı tarafı benden farklı. Fazla hırslı... Ben onunla yarışamam.
* Sezon finali çok sıkı ve merak uyandıran bir sahneyle bitti. Cevaplamayacaksın ama neler olacak? Herkes merak içinde...
- (Gülüyor) İnanın ben de en az sizler kadar merak ediyorum.
* Yeni sezonun başlama tarihi belli mi?
- Şimdilik net bir şey yok.
* Biraz da ekipten bahsedebilir miyiz? Özellikle Ahmet Mümtaz Taylan’ın inanılmaz bir şekilde hayran kitlesi arttı diziyle. Bu ekibin enerjisini nasıl tarif edersin?
- Dahil olduğum ekibi gerçekten çok seviyorum. Kamera önünden arkasına... Hep şükrediyorum, nasıl güzel denk gelmişiz diye. Ahmet Abi’nin hastasıyım. Ondan, Seray (Gözler) Abla’dan, aslında tüm oyuncu arkadaşlarımdan öğrenecek çok şeyim var. Ahmet Abi’ye ara ara gidip akıl danışırım. Sağ olsun, beni daha boş göndermişliği yoktur. Birkan’la (Sokullu) enerjilerimizin dengesi, oynarken paslaşmamız; birinin ortayı yaparken, birinin gol atabilmesi bence çok kıymetli.
YAKIN SAHNELERDE RAHAT OLABİLMEK ÖNEMLİ
* Yeni bir film projen var bir de; “Çok Uzak Fazla Yakın”... Filmin konusu ve karakterinle ilgili neler söylersin?
- Film, gelgitli bir aşk hikâyesini anlatıyor. Ben İzmirli üniversite öğrencisi Aslı rolündeyim. Filmde üç ayrı dönem görüyoruz. Üniversite, üniversite sonrası ve iş hayatı... Bu süre zarfı boyunca, bir aşkın nasıl evrildiğini, nasıl büyüdüğümüzü, nelerin değişip değişmediğini gösteren güzel bir film ortaya çıktı.
* Bu proje sana nasıl geldi? Yönetmen Türkan Derya ile yollarınız nasıl keşişti? Senaryoyu okuduğunda neler hissettin?
- Önce Türkan Derya’yla tanıştım, senaryoyu okumaya bile gerek kalmadı. Karşıdan aldığım enerji benim için çok önemli. Türkan Hoca’nın o kadar güzel bir enerjisi ve heyecanı vardı ki, “Bu işte olmam gerekiyor” diye düşündüm. Benim de enerjim ona güzel gelmiş olmalı ki, birlikte böyle bir yola çıktık. Hikâyesini çok sevdiğim, değerli ve önemli bir projeydi. Umarım üstesinden gelebilmişimdir.
BU FİLMİ SEVMEMEK ELDE DEĞİL
* Filmdeki karakteri çıkarmak için Türkan Derya sana özel bir öneride bulundu mu?
- İzlememi istediği birkaç film vardı. Onları izleyip üzerine epeyce konuştuk. Süeda Çil’le bir müddet karakter çıkarma üzerine ders yaptık.
* Seyirci sence bu filmi neden izlemeli?
- Gerçek bir şeyler var orada. Bana bu filmi sevmemek elde değilmiş gibi geliyor.
* Bir gün oyunculuğu bırakırsan ne yaparsın?
- Mesleğimi çok sevsem de, dünyanın sonu değil. Yine başka bir işte çalışır, paramı kazanırım.
ERKEK GİBİ DOLAŞAN BİR MAHALLE ÇOCUĞUYDUM
* Seni biraz daha yakından tanıyalım. Önce bir güzellik yarışması, sonrasında arkeoloji eğitimi derken tiyatro... Küçük yaşlarda kendine bir hedef belirlemiş miydin?
- Tiyatro dışında belirlediğim bir hedefim yoktu, ne yalan söyleyeyim... Genellikle anı yaşayıp önüme çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırım. Elimden geleni de yaparım ama olmazsa da üzülmem. “Benim için hayırlısı olmuştur” der geçerim.
* Antalya’da doğmuşsun ve İzmir’de yaşamışsın. Burcu Biricik nasıl bir çocuktu? İstanbul’a geliş hikâyen nasıl gelişti?
- Burcu zıpır, erkek gibi ortalarda dolaşan bir mahalle çocuğuydu. Klasik, zeki ama tembel bir öğrenci... (Gülüyor) Liseye kadar Antalya’da yaşadım, sonrasında da üniversite için İzmir’e gittim. Üçüncü sınıfta TV’de yayınlanacak bir yetenek yarışmasına katıldım. Sonrası İstanbul...
* Ünlü olmanın birtakım kuralları olduğunu düşünüyor musun?
- Olmamasını diliyorum. Çünkü herkesin yaşadığı gibi normal bir hayat yaşıyorum.
BİZİMKİ İLK GÖRÜŞTE AŞK DEĞİLDİ
* Biraz da güzel şeylerden bahsedelim. Mesela aşktan... Eşinle nasıl tanıştınız? Bu ilk görüşte aşk mıydı?
- İlk görüşte aşk değildi aslında. Arkadaş olarak tanıştık. İki yıl sonra da tesadüf eseri yine bir araya geldik. O günden sonra da bir daha ayrılmadık.
* Eşin reklamcı bildiğimiz kadarıyla. Farklı sektörlerde çalışan kişiler oyunculuk gibi yoğun bir mesleğin getirilerini anlayamayabilir. Eşinin mesleğine olan yaklaşımı nasıl?
- Eşim neyse ki sektör olarak çok da uzak değil bizim mesleğe. Çalışma koşullarımı anlayabilen, bana destek de olan biri. Mesleğimle alakalı hiçbir konu aramızda sorun olmadı. Olmaz da... Mesleğimize de birbirimize de saygımız var. Hatta ona akıl danıştığım çok olur işimle ilgili.
* Her konuda eşine danışır mısın?
- Ortak karar almamız gerektiğini düşündüğüm konularda muhakkak. Fikirlerine değer veririm.
* Muhtemelen evlenmeseydin senin için bir sonraki süreç peşindeki magazin ordusunun varlığı olacaktı. Zamanlama için ‘harika’ diyebilir miyiz?
- Magazin basınıyla aramız hep iyi oldu neyse ki. Ama onların ilgisini çekecek gizemli bir durumum yok.
* Ünlü olmakla ilgili ne düşünüyorsun? Seni çok etkiledi mi bu durum? Artık herkes seni tanıyor...
- Pek üstüne düşündüğüm bir şey değil. İnsanların beğenisini ya da eleştirilerini birebir duymak çok değerli.
BAŞUCU KİTABIM SUDOKU
* Tek başınayken en çok ne yapmaktan keyif alırsın?
- Koltuğuma uzanıp yeni bir film izlemekten keyif alırım.
* Her dinlediğinde sana güzel şeyler hatırlatan bir şarkı var mı?
- The Four Seasons, “Oh, What a Night”.
* En büyük sevgi göstergesi nedir?
- Sarılmak herhalde.
* İdeal kahvaltın nasıl olur?
- Van kahvaltısı...
* Şu ana kadar aldığın en iyi tavsiye ne oldu?
- Kendinin farkına var.
* Şu an nereye ışınlanmak isterdin?
- Yeniden Bali’ye.
* Hayat motton nedir?
- “May the force be with you.” (Güç seninle olsun.)
* Çocukken en çok oynadığın oyun?
- Saklambaç.
* Seni en çok ne sinirlendirir?
- Aç kalmak.
* En sık kullandığın kelime nedir?
- Hayırlısı...
* Hayatta en sevdiğin yemek?
- Taze fasulye.
* Başucu kitabın var mı?
- Sudoku.