Fotoğraflar: Vural YAZICIOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2017 16:33
Genç yaşında birçok önemli projede yer alan Serhan Onat, şimdilerde Kanal D’nin iddialı yapımı “Meryem” ile seyirci karşısında... Dizide Berk adında iç dünyası karmakarışık bir genci canlandıran Onat “Bugünlerin provasını okulda yaptım. Oyunculuk eğitimi beni bir yerlere taşıyacaktır” diyor.
◊ “Muhteşem Yüzyıl”, “Bodrum Masalı” ve şimdi de “Meryem”de izliyoruz sizi. Ekranın sevilen genç jönlerdensiniz. Kariyerinizin dönüm noktası olarak neyi görüyorsunuz?
- Henüz yolun çok başındayım ama tabii ki kariyerimin böyle güzel ilerlemesinin en büyük sebebi konservatuvar yıllarım... Bugünlerin provasını okulda yaptım, orada hazırlandım... Aldığım ve almaya devam ettiğim oyunculuk eğitimi beni bir yerlere taşıyacaktır. O anlamda, sadece kariyerimin değil hayatımın dönüm noktası konservatuvara girdiğim yıldır...
◊ Bugüne kadar yer aldığınız tüm projelerde çok farklı karakterlerle izleyici karşısına çıktınız. Bu çeşitlilik sizin özellikle tercih ettiğiniz bir şey miydi?
- Evet çünkü birbirinden çok uzak, çok farklı karakterler oynamak hem heyecan veriyor hem de eğitici oluyor. Böylelikle oyuncu hep diri, dinamik kalıyor, sürekli çalışması gerekiyor. Benim gibi genç bir oyuncu için bu çok önemli... Başka başka karakterlerle sürekli yeni şeyler keşfediyorum.
◊ “Meryem”in senaryosu ilk geldiğinde, canlandırdığınız Berk karakterinde sizi çeken ne oldu?
- Gizemli bir karakterdi... Ne yapacağı belli olmayan, iç dünyası karmakarışık, duygusal, büyük acılar yaşayan biri Berk... Seyirciye “Bu çocuk iyi mi, kötü mü?” sorusunu sorduruyor. Karizmatik, iyi eğitimli ve kültürel olarak dolu biri olmasının yanında yalnızlığı, aile özlemi ve intikam duygusu bana etkileyici geliyor... Duygu durumları çok çeşitli ve çok yüksek...
◊ Siz “Meryem”in kadrosuna sonradan dahil oldunuz, öncesinde izliyor muydunuz diziyi?
- Evet takip ediyordum. Bu yüzden ekibe dahil olduğumda hiç yabancılık çekmedim.
ZOR ROLLERLE KENDİMİ SINAMAK İSTİYORUM◊ Senaryosu derin olan bir proje “Meryem”... Bölüm senaryolarını okurken neler hissediyorsunuz?- Dramatik yapısı çok kuvvetli bir iş, karakterlerin hiçbiri havada değil, hepsinin sağlam bir kurulumu var... Bu yüzden okuması da, izlemesi de, oynaması da keyifli bir iş. Berk’in giderek yükselen ve heyecanlandıran sahnelerini okudukça ben de çok heyecanlanıyorum...
◊ Berk karakterinin size kattığı, kendinizde fark etmenizi sağladığı yönler oldu mu?- Karakter adına bu soruya cevap vermek için biraz erken... Ama Berk’e çalışırken oyunculuğum adına keşfettiğim şeyler oldu.
◊ Oyunculuk anlamında kendinizi sınamak istediğiniz bir tarz ya da rol var mı? Kendinize koyduğunuz en zor hedef nedir?- Kafamda şunu oynamak isterim diye bir şey yok, bana kalsa her şeyi ve herkesi oynamak isterim. Sonuç olarak hepsi zor, kimi oynarsanız oynayın kendinizden bambaşka birini yaratıyorsunuz. Ama beni fiziksel olarak zorlayacak işler tercih ederim ki gelişeyim.
Mesela müzikalde oynamam gerekirse sürekli şan veya enstrüman çalışmam gerekir, o konuda gelişirim. Bir çocuğu veya bir hayvanı oynamak içsel ve duygusal olarak bence en zorudur, kendimi öyle zorlayıcı şeylerle de sınamak isterim. Ve sürekli çeşitlenmek isterim; bir hasta, mahkum, siyasetçi veya tarihi
bir karakter... Bunun sonu yok. Üstlendiğim her rolü gerçekten etkileyici bir şekilde oynamak en büyük amacım...
İKİ BÜYÜK TUTKUM VAR:TİYATRO VE YELKEN◊ Uzaklaşmak, stresten arınmak, yenilenmek için neler yaparsınız?- Çocukluğumdan beri iki tutkum var, biri tiyatro ki mesleğim oldu, ikincisi ise yelken... Her hafta en az bir kez denize açılmaya özen gösteriyorum, bu bana en iyi gelen aktivite...
Balık tutuyorum, yelken yapıyorum, kaptanlıkta kendimi geliştiriyorum, dalış yapıyorum. Ve en güzeli, bunların hepsini sevdiğim, değer verdiğim insanlarla yapıyorum...
◊ Spontane yaşayan, kendini akışa bırakanlardan mı yoksa daha planlı programlı yaşayanlardan mısınız?- Çok planlı ve programlıyım. Yoğun tempoda çok işe yarıyor bu özelliğim...
◊ Seyahat etmeyi seviyorsunuz sanırım. Nasıl bir tatil arkadaşısınızdır, en çok nasıl bir tatil mutlu eder sizi. Bu anlamda mutlaka yapacağım dediğiniz bir seyahat planı var mı?- Bence iyi bir seyahat arkadaşıyım. Yemeyi içmeyi çok severim ve nerede ne yenir iyi bilirim. En sevdiğim tatil tabii ki tekne tatili ama tekneye güvenmediğin, çok sevmediğin insanla binilmez. Küçük bir alanda sürekli beraber oluyorsun sonuçta... Uzun seyirlerde eğlenmek kadar çalışmak da gerekiyor ve deniz üzerinde olduğun için güvendiğin kişiyle olman önemli. Düşündüğüm en yakın tatil planı da önümüzdeki yaz yelkenli teknemle ve en sevdiklerimle Ege sahillerini gezmek... Hatta belki vakit bulursak Yunan adaları...
◊ Son olarak “Meryem” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?- Meryem her çarşamba saat 20.00’de
Kanal D’de. Kaçırmayın, çok etkileyici ve heyecan dolu bölümler sizi bekliyor.
BİR YELKEN BELGESELİ ÇEKECEĞİM
◊ “Meryem” dizisi dışında şu aralar gündeminizde neler var?
- Friedrich Dürrenmatt’ın “Uyarca” adlı oyunundayım. DasDas’ta sahnelenecek, 4 Kasım’da prömiyer yapıyoruz.
Çok heyecanlıyım, inanılmaz güzel bir metin...
Ahmet Mümtaz Taylan gibi usta bir yönetmenimiz var ve ondan çok şey öğreniyorum.
Kadroda Tansu Biçer, Mehmet Ali Nuroğlu, Kanbolat Görkem Arslan, Arif Pişkin, Zamire Zeynep Kasapoğlu gibi birbirinden iyi oyuncular var. Bunun dışında bir yelken belgeseli hazırlığı içindeyim...
Çekebilirsem bir çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş olacağım.