Güncelleme Tarihi:
90’ların sonunda çocuk dizileri yavaş yavaş popüler olmaya başlamıştı. Bunların en dikkat çekenlerinden biri de günlük dizi “Bücür Cadı”ydı. Yunus Bülbül ve Sezer Güvenirgil’in başrolünde yer aldığı ve 169 bölüm ekrana gelen dizide Bücür Cadı Zeliş’i Merve Erdoğan canlandırıyordu.
Erdoğan, oyunculuğa nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
“Annem hep bir kızı olsun ve o da sanatla uğraşsın çok istiyormuş. Beni bebekken görenler film ya da dizide oynatmak istemiş. Ama babam daha bebek olduğum için izin vermezmiş. 1994 yılında 3-4 yaşlarındayken Taksim’de bir adam annemle beni durdurmuş ve ‘Kızınızı çok beğendim, ajansıma yazılın. Oyuncu olsun’ demiş. Annemle adamın ajansına gitmişiz. Annem ‘Ne cesaretmiş, o zamanki kafayla. Elimde çocukla ajansa gitmişim’ der. Tanju Çolak’ın hayatını dizi yapıyorlardı ben de kızını canlandırdım. Öyle başladı her şey. Aslında bayağı yolda buldular beni. O zaman çocuk oyuncu da çok yoktu. Bir yerde görününce tekliflerin devamı da geliyordu.”
Burun kıvırma hareketiyle işi aldım
Merve, “Bücür Cadı” rolünün hayatını değiştirdiğini söylüyor:
“9 yaşındaydım. ‘Bücür Cadı’ için bir türlü istedikleri gibi çocuk oyuncu bulamıyorlarmış. Sezer Güvenirgil aynı zamanda da dizinin yapımcısıydı. Ona benzeyen bir kız çocuğu rol alsın istiyorlarmış. O zamanlar bir gazeteye 3 çocuk oyuncu olarak röportaj verdik. Sezer Hanım’ın kızı gazetede beni görüyor. Annesine gösteriyor ve ‘aradığımızı bulduk’ diyorlar. Fakat o sırada bizim ev telefonumuz yok. Anneannemi arıyorlar. Günler sonra tesadüfen anneannem bize söylüyor. Geri aradığımızda hemen görüşmeye çağırdılar. Zeliş karakterinin meşhur hareketini sordular, ‘Burnunu kıvırabilir misin?’ Yapınca da hemen anlaştık. Hayatımdaki en hızlı iş görüşmemdi. ‘Bücür Cadı’nın üzerine birçok iş yaptım ama o akıllara kazındı.”
Sezer Güvenirgil psikolojik destek verdi
Erdoğan, dizi bitince ise oyunculuğa ara veriyor. Oyuncu, dizinin kendisini çok yorduğunu dile getiriyor:
“Bücür Cadı’da oynayıp bu kadar tanınınca dizide annemi oynayan Sezer Güvenirgil, bana psikolojik destek verdi. Çocuk oyuncuların ergenliğe girince psikolojisinin bozulduğunu öğrenmiştik. Ben de birkaç yıl sonra ergenliğe girecektim. Tipin değişince ve insanlar sana rol vermedikçe bazı travmalar yaşanıyormuş. Bu yüzden ailem dizi süreci boyunca hiçbir şekilde hayatımı değiştirmedi. Evimiz, okulumuz, yaşam tarzımız hep aynı kaldı. Çok yoğun bir diziydi ve okulumda aksamalar olmuştu. Artık 11 yaşına geldiğimde ailem eğitime yönelmemi istedi. Ben de o sırada hiçbir dizide oynamak istemedim.”
Lise dizisi çekiyorduk ama oyuncular 25-30 yaşındaydı
Merve Erdoğan, 2007 yılında “Arkada Sıradakiler” dizisi ile ekrana geri dönüyor. Oyuncu, 6 sezon süren bu gençlik dizisinde sektöre dair çok şey öğrendiğini söylüyor:
“Arka Sıradakiler, dizisinde rol almaya başladığımda 16 yaşındaydım. Hiç kimse işin bu kadar tutacağını düşünmedi. Ben de 3 bölüm sonra biter diye düşünmüştüm. Lise dizisi çekiyorduk ve herkesin yaşı benden çok büyüktü. Aralarındaki tek gerçek liseli olan bendim.
25-30 yaşlarında koca koca insanlardı çoğu... Tüm negatif eleştiriler diziyi kamçıladı ve izleyicide merak uyandırdı. Öğrenci dizisi olduğumuz için settekiler de bizi çocuk gibi görmeye başladı.
Benim için çok büyük bir tecrübe olmuştu. 16 yaşımdayken kendimden yaşça büyük insanlarla popüler bir dizide oynuyordum. Dizi tuttuğunda o insanların ne yaptığını görmek, hatalarını ve doğrularını bilmek, yolumu çizmemi sağladı.”
Oyuncu, yıllar geçse de dizinin sosyal medyada hâlâ konuşulduğunu söylüyor:
“Bazen dizideki sahneleri görüp ‘bunlar nasıl çekilmiş ve nasıl yayınlanmış’ diye şaşırıyorum.
Gerçekten dünyadaki tüm felaketler o dizi karakterlerin başına geldi. Artık gerçekçilikten çıktı. Ne kadar felaket gelirse bunların başına izlenmesi de o kadar artıyordu.
Dibe battıkça reytingimiz yükseldi. Semt semt dizinin nerede izlendiğini biliyordum. Nişantaşı’na gittiğimizde kimse bizi tanımıyordu fakat Beyoğlu’na gidince sokakta hemen herkes bizi tanırdı.”
Çocukların oyuncu değil fenomen olmasını istiyorlar
Merve Erdoğan, “Çocuk oyuncuların ailelerine önerileriniz var mıdır?” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Anne ve babalar çocuklardan daha hırslı. Çocuk için set oyun alanı. Çocuklara bu kadar baskı yapmanın bir anlamı yok. Çok iyi taklit yapan çocuğun oyuncu olmak gibi bir zorunluluğu da yok. Oyunculuk dışında başka bir meslek seçmiş olsaydım ‘Bücür Cadı’da oynamak beni rahatsız ederdi. Bir cerrah olsaydım, ‘Bücür Cadı yapıyor ameliyatı’ demeleri beni rahatsız ederdi. Bence çocukların da dinlenmesi lazım.
Oyuncu olmak istemezse ne olacak? Çocuğunuz için önceliğiniz iyi eğitim olmalı, o zaten zamanla istediği yöne gidecektir.
Bir de artık oyuncu değil de çocukları fenomen yapma arzusu var. Eskiden nazardan korkulurdu şimdi her dakika çocuklarını sosyal medyadan paylaşıyor insanlar.”
Sokağa bile çıkmak istemiyordum
“Çengelköy’de büyüdüm. Sahil kasabası gibi bir yer burası. Herkesin birbirini tanıdığı bir bölgeydi. Çocukluğu sokakta geçen son nesildim. Arkadaşlarım için benim dizilerde oynamış olmam şok edici bir etki yaratmadı. Fakat ‘Bücür Cadı’da rol alınca sokakta yürüyememe durumunu yaşadım.
Çocuk için çok da tatlı bir an değil. O durum beni çok sıkmıştı. ‘Ne olur anne sokağa çıkmayalım’ dediğimi hatırlıyorum. Günlük ve çok izlenen bir diziydi.
Dizide de benden korkan bir erkek çocuğu vardı. O yüzden erkek çocukları sokakta benden korkuyordu. Hâlâ ‘Bücür Cadı’dan beni tanıyorlar.”
Sektördeki insanlar beni yorardı
“Sadece dizi yapıyor olsaydım oyunculuğu bırakırdım. Bu sektör insanı psikolojik olarak çok yıpratıyor. Benim ilerlememin nedeni tiyatro ile tanışmamdır. Üniversitede de tiyatro bölümünde okudum.
Setlerde büyüdüğüm için orası benim için oyun parkı gibiydi. Tiyatronun izin verdiği zamanlarda dizi yaptım. Tiyatroya olan tutkum beni sektörde tuttu. Duygusal da bir insanım. Dizi sektöründeki hırslar beni yorardı.”
3 buçuk aylık hamileyim
Sanatçı Mert Carim ile evli olan Merve Erdoğan, 3 buçuk aylık hamile olduğunu söylüyor:
“Bebeğimizin daha cinsiyetini öğrenmedik. Biz de merakla onu bekliyoruz. İstanbul Devlet Tiyatrosu’na bağlı oyunculardanım. Hamilelik haberi geldiği için tüm dizi görüşmelerini durdurdum. Eşim de bu konuda bana çok destek. Merakla bebeğimizi bekliyoruz.”
30 yaşındaki oyuncu, hem müzisyen hem de oyuncu olan eşi Mert Carim’le birbirlerine sanatsal anlamda destek verdiklerini dile getiriyor: “Enstrüman çalmaya çok meraklıydım. Eşim klarnet satın alıp, beni kursa yazdırdı. Mert’in stüdyosunda bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama o kadar hakim değilim. Mert, söz yazarı olduğu için yeni şarkılarını ilk bana dinletiyor. Aynı zamanda da oyuncu olduğundan rol çalışırken yardımlaşıyoruz. Aynı meslek grubundan, birbirini anlayan ve egoları çatışmayan bir çift olduğumuz için çok mutluyum.”