Büşra BOZOK AYTEK - Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2016 14:04
Zülfü Livaneli, sanat hayatının 50’nci yılını 50 şarkılık bir albüm, bir kitap ve çok özel bir konserle kutluyor. Müzikseverlerin sabırsızlıkla beklediği konser bugün Zorlu PSM’de gerçekleşecek. Konserde Sezen Aksu, Nükhet Duru, Sıla, Funda Arar, Kubat, Göksel, Kenan Doğulu, Linet ve Kardeş Türküler de konuk sanatçı olarak sahneye çıkacak. Büyük gün öncesi usta müzisyenle bir araya geldik, heyecanını paylaştık, sürpriz projelerini konuştuk.
* Zülfü Bey, 50. sanat yılına özel bir albüm hazırlama fikri nasıl doğdu? “Bir Kuşaktan Bir Kuşağa” albümünün hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
- 50. yıl kutlaması hiç aklımda yoktu. Seyhan Müzik’in sahibi Bülent Seyhan böyle bir öneriyle geldi, “50’nci yılınızda 50 şarkınızın derleneceği bir albüm yapmak istiyorum” dedi. 50 konuk sanatçı olacağını söyledi. “Bu çok büyük bir iş, maliyeti çok yüksek olur, altına girilecek bir proje değil” dedim. Bülent Bey “Ben sizin şarkılarınızla büyüdüm, bu işi yapmak istiyorum” diye ısrar edince tamam dedim. Sezen Aksu’dan Fazıl Say’a, Sıla’dan Kenan Doğulu’ya, rock gruplarına birçok isim var. Türkiye’de daha önce hiç yapılmamış, bir daha da kolay kolay yapılamayacak bir proje oldu.
* Albüm ne kadar sürede hazırlandı?
- Yaklaşık 1 yıl üzerinde çalışıldı. Kolay iş değil. Bazı şarkıların söz ve müzikleri bana ait ama bestelediğim başka şairlerin eserleri de var. Onlar için izin alınması gerekti. Düzenlemeler yapıldı. Sonra herkes kendi stüdyosuna girip şarkıları okudu. Bülent Seyhan 100 yılın albümü oldu dedi bana.
SEZEN AKSU “BU ALBÜMÜ HABER VERMESEN SANA KÜSERDİM” DEDİ* Yapım aşamasında albümün her detayıyla siz mi ilgilendiniz?- Yok. Bana sadece tereddüt ettikleri noktalarda danıştılar. Ben sadece tek bir kişiyle konuştum, o da Sezen Aksu’ydu. Sezen, çok yakın arkadaşım. “Böyle bir albüm yapılıyor, hiç zorunlu değilsin bu albümde olmaya. Belki yorgunsundur, belki şarkı söylemek istemezsin” dedim, “Vallahi
haber vermeseydin
konuşmazdım seninle” dedi.
* Siz tamamen müzik şirketine bırakmışsınız işleri... Normalde sanatçılar kendileri ilgilenmek ister bu tür özel albümlerle...- Yok, bu bana yapılan bir jest. Büyük bir hediye. O yüzden karışmadım. Emek harcayan herkesin hediyesi. Hepsinin önünde saygıyla eğilip teşekkür etmekten başka bir şey yapamam.
* Gerçekten çok özel bir çalışma... 50 yıl gözlerinizin önünden geçmiş olmalı...- Elbette... Teaser yapmışlar şarkılardan, geçişler çok iyi. 50 yılın özeti... Yaşarken bunu görmek çok güzel. Bestelerin yaşadığını, genç kuşaklara aktarıldığını görüyorum. Zaten albümün adını da “Bir Kuşaktan Bir Kuşağa”. Bana hep “Biz sizin şarkılarınızla büyüdük” derler. Bu da beni çok mutlu ediyor. Şarkılarım tek bir kuşakta kalmadı.
* Teklif gelmese, böyle bir çalışma yapmayı düşünür müydünüz?- Az önce de söyledim, yoktu hiç böyle bir düşüncem. Kitap yazıyorum, sahneye filan da çıkmıyorum. Müzik alanında pek bir şey yapmıyorum açıkçası. Sadece bazı anma gecelerine katılıyor ya da konuk olarak sahneye çıkıyorum o kadar.
* Neden konser vermekten vazgeçtiniz?- Her şeye yetişemiyorum. Kitaplarım aşağı yukarı 40 ülkede yayınlanıyor. Her ülkedeki davete katılmam gerekiyor.
Çin’den Amerika’ya dolaşıp duruyorum. Konser işi çok fazla enerji ister.
* Bıraktınız mı yani sahneleri?- Hayır, kesinlikle artık bıraktım demiyorum.
Tarık Akan için anma geceleri oldu mesela, Fazıl Say’la birlikte şarkılar söyledik.
KONSERİN TÜM GELİRİ ÇABA DERNEĞİ’NE GİDECEK* Gelelim kutlama konserine... Bildiğim kadarıyla geliri Çaba Derneği’ne bağışlanacak. O dernekle yolunuz nasıl kesişti?- Albüm bittikten sonra Çaba Derneği’nden “Biz aynı konseptle bir konser yapmak istiyoruz” önerisi geldi. Özlem Cankurtaran dostum sağ olsun... Çok güzel işler yapıyorlar. Konseri de onlar düzenliyorlar. Bütün geliri Çaba Derneği’ne gidecek. Çok büyük bir ilgi olduğunu söylüyorlar.
* Konserde kaç sanatçı sahneye çıkacak?- 50 yorumcuyla konser olamaz tabii. 16 kişi yorumcu olarak sahneye çıkacak.
* İsimlerini sorsam...- Plak şirketi daha iyi bilir ama benim ilk aklıma gelenler Sezen Aksu, Nükhet Duru, Sıla, Funda Arar, Kubat, Göksel, Kenan Doğulu, Linet, Kardeş Türküler...
Kendi şarkılarımı bu kadar güzel seslerden dinlemek beni çok mutlu ediyor. Ben besteciyim sonuçta, şarkıcı değil. Kendi şarkılarım olmasa hiç yorumculuk yapmazdım.
Artık daha çok kitap yazıyorum
* Konserlere pek vaktiniz kalmadığını söylediniz. Söz-beste yazmaya zaman bulabiliyor musunuz?
- Daha çok kitap yazıyorum. Her kitabı büyük titizlikle yazmak gerekiyor ki bir önceki yazdığınızın arkasına düşmesin.
* Yeni roman var mı üzerinde çalıştığınız?
- Evet, üzerinde çalıştığım bir roman var. Bitirdim sayılır ama tekrar tekrar ele alıyorum.
* Romanlarınız arasında en sevdiğiniz hangisi diye sorsam?
- Hepsinin evlat gibi bir yeri var, ayırt edemem tabii... Ama “Mutluluk” romanındaki Meryem’i çok sevmiştim. Filmi de oldu, Özgü Namal oynamıştı. “Serenad”ı çok severim. Okurlarım da onu çok seviyor.
“Mutluluk”u Oscar’a götürseler iyi olurdu* Kitaplarınızdan sinemaya uyarlanacak olan var mı?
- Evet, var. Bunu da ilk defa size söyleyeyim, “Serenad”... Yurtdışında çalışma yürütülüyor.
* Neden yurtdışında?
- Türkiye’de “Serenad”ı çekecek sermaye ve o teknoloji yok.
* Peki yurtdışındaki çalışmalar ne aşamada?
- Şimdi senaryo üzerinde çalışılıyor. Ondan sonra yönetmen ve oyuncular belli olacak.
* Kitaplarınızdan dizi yapmak isteyen yok mu?
- Bazı romanlarımdan dizi yapılmasını istiyorlar. Pek sıcak bakmıyorum ama... Çünkü diziler hikayeyi uzatıyor, lastiğe çeviriyor. Sinema daha güzel. “Mutluluk” ne güzel olmuştu. Amerika’da da çok büyük övgü oldu. Eleştirmeler hakkında çok iyi şeyler yazdılar. O filmi Oscar’a götürselerdi iyi olurdu.