Güncelleme Tarihi:
Onur Baştürk
1- Serenay Sarıkaya: Çünkü en çok o merak ediliyor.
2- Çağatay Ulusoy: Çünkü o da pek ortalıkta değil.
3- Kıvanç Tatlıtuğ: O da Çağatay’la aynı nedenden dolayı.
4- Tarkan: Eşiyle görüntülemek ilginç olurdu.
5- Ajda Pekkan: “70’lik taş” başlığını görür gibi oluyorum.
6- Sibel Can: Her daim seksi.
7- Murat Boz: Göğüs kasları nasıl, görmek lazım...
8- Sinem Kobal-Kenan İmirzalıoğlu: En bayıldığım çift, tabii ki pozlamak isterdim!
9- Ebru Gündeş: Pek plaja inmeyen bir isim daha.
10- Bülent Ersoy: Çünkü 80’lerdeki filmlerinden bu yana onu bikinili görmedik.
Ömür Gedik
1- Tarkan-Pınar Tevetoğlu: Şu sıralar gündemin başını Tarkan ve eşi Pınar çekiyor. Sahnede ya da stüdyo çıkışı gördüğümüz Tarkan’ın eşiyle sahildeki mayolu bir pozu gündeme otururdu sanırım.
2- Ajda Pekkan: Yaz başında iddialı konuşup “Beni bikiniyle çekemezsiniz” demişti. “İşte çektik” deyip iddiayı kazanmak fena olmaz herhalde. Ayrıca şunu da söyleyeyim, geçen yıl mayoları, bikinileri giymiş Ajda’nın evinin bahçesinde havuzunda çekim yapmıştık. Yakından gördüğüm için söylüyorum, Onur’un da dediği gibi rahatlıkla “taş” başlığı atılabilir Ajda’ya.
3- Sinem-Kenan İmirzalıoğlu: Estetik açıdan çekici bir çift. Güzel fotoğraflar adına ilgimi çekerlerdi tabii.
4- Üç Adam: Geçenlerde onlara rastladım bir restoranda. Yine iş konuşuyorlardı. Üçünü sevgilileri ile birlikte aynı karede, mesela bir teknede, tatilde görmek iyi olabilir.
5- Ebru Gündeş: Hep işinde gücünde, sahnede görülüyor. Tatilde, plajda nasıl bir Ebru olur diye merak ederim tabii.
6- Yılmaz Erdoğan: Kankası Monica Bellucci’yi de alıp Belçim Bilgin’le birlikte bizim kıyılarda bir görünse nasıl olur?
7- Bülent Ersoy, Safiye Soyman ve Burcu Esmersoy: Onları plajda yan yana çekmeyi herkes ister sanırım.
8- Beyazıt Öztürk: Beyaz ve yanındaki gizemli sevgili haberine ne dersiniz?
9- Ferzan Özpetek: O ve tayfası da özlediklerim arasında. Bir de sohbet etsek fena olmazdı.
10- Sıla ve Ahmet Kural: Sahilde ya da teknede bir fotoğraflarını çekmek iyi olmaz mı?
Cengiz Semercioğlu
1- Siyasetçiler: Eskiden ne güzel denize girerken fotoğrafları olurdu. Özal, Demirel, Çiller, Baykal... Artık hiçbir siyasetçiyi denizde göremiyoruz
ne yazık ki...
2- Bülent Ersoy: Teknede mayolu çekilmiş bir fotoğrafı olay olur.
3- Tarkan: Konser maratonunun üzerine mayolu bir foto nefis gider.
4- Ebru Gündeş: Benim de en çok merak ettiklerimden.
5- Ajda Pekkan: Sahnede müthiş, plajda nasıl acaba, herkes konuşur.
6- Gökhan Özoğuz: Çocuklarıyla beraber bir sahil fotoğrafı çok tatlı magazin olur.
7- Sibel Can: Kiloları verdi mi vermedi mi acaba?
8- Cem Yılmaz: Geçen yaz Ebru Şallı’yla görüntülendi, bu yaz film çekiyor. Çekimler bitince neden olmasın?
9- Elçin Sangu: Hayran kitlesi en geniş oyunculardan, üstelik hiç bikiniyle yakalanmadı...
10- Murat Boz-Aslı Enver: Yaşadıkları kısa süreli ayrılık yaramış mı yaramamış mı görsek...
Melike Karakartal
Sürekli gördüğümüz insanlar değil de, benim en çok ortadan kaybolan/kaybolmayı tercih eden şöhretli isimler ilgimi çekiyor. Benimki “Alternatif liste” sayılır.
1- Aysun Kayacı: Evlendi, uzun zamandır İngiltere’de yaşıyor. Mesela eşiyle Ege kıyılarında bir yelkenlide tatil yapıyor olsa bu epey ilgi uyandırırdı.
2- Şebnem Dönmez: Göz önünde bir hayat yaşamıyor ama 90’larda ve 2000’in başlarında bir günümüz onsuz geçmezdi, oyunculuk yapmayı sürdürüyor, her zaman merak uyandıran bir isim olacak.
3- Özlem Yıldız: Yine magazin haberlerinden bir gün bile eksik olmayanlardan... Evli olduğu dönemlerde eşi röportajlara pek sık bakmazdı, o dönemin alışkanlığından olsa gerek, hâlâ öncekine nazaran kapalı bir hayat yaşıyor. Şimdi sadece “Akyarlar’da sezonu açtı/Akyarlar’da sezonu kapadı” haberlerinde rastlıyoruz daha ziyade.
4- Başak Boztepe: Döneminin en nitelikli, en şık, en göz alıcı modellerindendi. Çok göz önünde değil, bugünün şöhretler dünyasında ince zevk sahibi isimlerle sosyal medya aracılığıyla da olsa karşılaşmak insana hâlâ ümit veriyor.
5- Piren ve Pınar Karpuzoğlu: Zamanının en popüler VJ’lerindendi, işlerinde pek iyilerdi, şimdi ortalıkta değiller, şöhretler dünyasından uzak bir hayat yaşıyorlar. Piren’in evlendiğini ve moda sektöründe iş yaptığını duydum en son. Pınar ise yıllardır Amerika’da yaşıyor.
6- VJ Bülent: VJ’lerden söz açmışken, VJ Bülent’i anmadan geçemem! Instagram hesabı var, o da sakin hayatı tercih edenlerden, müzik hayatı devam ediyor.
PAZARCILAR DAHA İDDİALI
Tarkan “10”, Hadise “Şampiyon”, Demet Akalın “Rakipsiz”, Hande Yener ise “Hepsi Hit” isimli çalışmalar çıkardı. Ünlülerin böyle egosu yüksek kelimeleri albüm ismi olarak seçmelerini Konsey nasıl değerlendiriyor? Bu tip algı yönetimleri hâlâ işe yarıyor mu? Hadi böyle egolu
bir isim önerisi de bizden gelsin...
Cengiz Semercioğlu: Ha gayret, hepsi el yükseltme derdinde... Bakalım isim konusunda daha ne kadar zorlayacaklar olayı. Yarın öbür gün rakibe çakan albüm isimleri olursa şaşırmam. İddialı başlık koymakla olsaydı bu işler, bütün pazarcılar albüm yapardı. Mal satma konusunda en iddialı onlar çünkü...
Ömür Gedik: Popçularda bu dönemin trendi bu. Her şey “çok” olmalı. Ne kadar zengin, havalı, süslü olursan, o kadar çok itibar görüp, o kadar çok kazanıyorsun. Öyle olduğu sanılıyor, böyle de uygulanıyor. Ortaya konan iş bu havalı hallerle ters orantılıysa, kötü ya da vasatsa da komik duruma düşülmesi kaçınılmaz oluyor. Yani aslında abartmamak lazım. Albüm ismi önerim bu abartılara gönderme yapan bir MFÖ klasiği; “Sen neymişsin be abi, aaaaa!!!”
Melike Karakartal: Şöhret olma kavramının doğasında var yüksek ego. En mütevazı, en “egomdan sıyrıldım” diyen şöhretli isim bile aslında en derinlerde, karakterinin mayasında taşır yüksek egosunu. İlla bir yerlerde ortaya çıkar. Bir de zamanın ruhu var, zaman “şov” zamanı. Büyük büyük laflar etme, kendini göklere çıkarma zamanı, öyle yapmadık mı eksik kalacağız sanıyorlar. En azından öyle görünüyor. Halbuki mütevazılık, sakinlik, yaptığı işe bağırmadan güvenmek moda olan, modası gelip geçen kavramlar değil, keşke bunlara kafa yorsalar. Geçen Twitter’da “Fazla mütevazı olmanın sonu vasattan nasihat dinlemektir” diye bir söz dolanıyordu, belki de bundan korkuyorlardır.
Onur Baştürk: Tarkan aslında onuncu albümü olduğu için 10 ismini koydu. Onda bir ego yok. Ama kadın popçularda böyle bir coşma var nedense. Bence manasız. Şarkılar yarışmalı, isimleri değil. Benim albüm isim önerim: Egolarca!
GÜZEL BİR KUTLAMA
Hep ilginç evlilik teklifleri ya da düğün mekanlarını yazacak değiliz ya...
Sertab Erener ve Emre Kula ikinci evlilik yıldönümlerini sahnede kutladı ve Sertab “Bundan daha iyi kutlama olamaz” dedi. Bu kutlamayı beğendik mi? Daha iyisi ne olabilir?
Onur Baştürk: Bence de öyle, iki müzisyen en güzel nerede kutlayabilir ki yıldönümlerini? Çok beğendim. Daha iyisi diye de bir şey yok. Yıldönümlerini o kadar abartmayı da doğru bulmuyorum. Bence Sertab, eşinin gözlerinin içine bakarak şarkı söylese bile yeter...
Ömür Gedik: Nefis bir kutlama. Duyguların, paylaşımın en yoğun olduğu sahne üzerinde böyle bir anı paylaşmak kadar güzel ne olabilir ki? Bence her yıl kutlamalarını farklı yerlerde ama yine konserde, sahne üzerinde yapsınlar.
Melike Karakartal: Sertab’a katılıyorum, nefis bir kutlama. Artık yaşadığımız dönem gereği kutlamalar “herkesin önünde” yani sosyal medyada herkesin huzurunda yapılmadı mı kutlanmamış sayılacak neredeyse, o yüzden böyle samimi anlara şahit olmak başka türlü düşünenlerin varlığına da ispat. İşleri aşklarının sebebiydi, müzik olmasa birleşmezlerdi, onun doğduğu yerde olmaları kadar güzel bir kutlama düşünemiyorum.
Cengiz Semercioğlu: Bu kadar da abartmayın canım, alt tarafı iki müzisyen sahnede evlilik yıldönümlerini kutluyor. Ayrıca Emre Kula’nın aldığı bir buket çiçeği de çok zayıf buldum. Sahnede kaybolup gitti neredeyse... Daha sürprizli bir şey yapabilirdi sahnede...
YÜRÜ BE PINAR KİM TUTAR SENİ!
Pınar Tevetoğlu, Suna Akyıldız’ın “Tarkan’ın binlerce kadın hayranı var, ne kadar şanslısınız onunla evli olduğunuz için” yorumuna, “Belki de benimle evlendiği için şanslı olan Tarkan’dır” diye cevap vermiş. Konsey bu cevaba ne diyor?
Melike Karakartal: Pınar Tevetoğlu’nun kişiliğini bilmiyoruz, çok iyi tanıdığımızı söyleyemeyiz. Ya kendine çok güveniyor ya da korkularını perdelemek için “Esas o şanslı” diyor. Ben kendine güvenen bir kadın olduğu ihtimalinin ağır bastığını düşünüyorum.
Cengiz Semercioğlu: Bayıldım Pınar’ın lafına... Beraberlik tek taraflı bir şey değildir ki. İster Tarkan olsun ister Macron... Sonuçta onların hayatlarını paylaştıkları insanlar var. Ortada şans ya da şanssızlık varsa iki taraf için de geçerlidir bu. Pınar olayı çok güzel özetlemiş o yüzden, tebrikler...
Onur Baştürk: İddialı bir yanıt, sevdim. Hem neden olmasın? Tarkan’ın karizması altında ezilmeyen, güçlü bir yanıt olmuş!
Ömür Gedik: Yürü be Pınar, kim tutar seni! Ben de sevdim bu iddialı, güçlü kadın tavrını. Tarkan binlerce kadın hayranın içinden onu seçtiyse, zaten bir farkı olmalı, öyle değil mi?
TARKAN YÜZÜK TAKMAZSA NE OLACAĞINI BİLİYOR
Açıkhava konserleri boyunca da gördük ki Tarkan yüzüğünü bir an olsun parmağından çıkarmıyor. Konser boyunca öpücükler dağıtan, adeta sevenleriyle flört eden bir popstarın yüzük takmasını nasıl buluyorsunuz?
Onur Baştürk: Tarkan’ın sahne flörtü mesafelidir aslında. Öpücük yollar seyirciye ama masumdur o öpücük. Yüzük takmasını ise normal buluyorum. Çünkü takmasa laf edileceğini biliyor. Gereksiz söylentiyle uğraşacağına takıyor işte yüzüğünü.
Cengiz Semercioğlu: Ben yüzüğe anlam yükleyenlerden değilim. Ama konu Tarkan olunca iş değişiyor, takmadığı anda ne gürültüler kopacağını en iyi o biliyor. Yüzükle de kalmıyor, cuma akşamı konserinde sahneden uzanıp eşinin elini nasıl tuttuğunu gördük işte...
Ömür Gedik: Tarkan’ın sahne flörtü dediğimiz olay her sanatçının yaptığı bir şey. Somurtarak sahne yapılmaz ki zaten. Ki Tarkan da Onur’un dediği gibi dengeyi gayet iyi koruyor bence. Herkese karşı eşit mesafede bir samimiyeti var sahnede. Hiç abartmıyor, saçma sapan konuşmuyor, dozu kaçırmıyor. Yüzük takması ise eşine, evine olan bağlılığının en güzel göstergesi. Yüzük takmaktan kaçan evli erkeklerin pek hoşuna gitmeyebilir ama beyler kaçacak yeriniz kalmadı, bakın Tarkan sahnede bile yüzük takıyor.
Melike Karakartal: Sahne şovu yapan tüm şöhretlerin bir sahnede kullandıkları maskeleri var, bir de gerçekte oldukları insan var. İkisi birbiriyle hep paslaşıyor, bazen karışıyor ama esas Tarkan, evindeki Tarkan. Bu flört halleri, göz süzmeler “Sahne Tarkan”ı ve ona herkes bayılıyor. Konser görüntülerini hafta boyunca izledik, herkes hipnotize olmuş gibiydi. Sahne hayatı gerçek hayattan izole değil, o sebeple yüzüğü takmasında mani yok.
BOŞANMA HER DAİM DAHA SEKSİ BİR HABER
Murat Dalkılıç, Bodrum’da birkaç kez yalnız görüntülenince hemen “Merve Boluğur’dan boşanıyor” dedikoduları çıktı. Magazin basını sevgilileri evlendirmeye, evlileri ise boşatmaya ya da çocuk sahibi yapmaya çalışmayı neden bu kadar seviyor?
Ömür Gedik: Ünlü isimler toplum içine çıktıklarında her zaman gözlerin ve kameraların hapsinde oluyorlar. Bu nedenle eşleri, sevgilileri olanlar, yalnız göründükleri zamanlarda fazladan dikkatli olmalılar. Aksi halde dedikodu çıkması kaçınılmaz. Milletin ağzı torba değil ki büzesin. Evlenme mi boşanma mı konusuna gelince. İkisinin de ne kadar şaşaalı, olaylı olduğuna bağlı. Sessiz sedasız bir boşanma ilgi çekmezken, şaşaalı bir düğün günlerce konuşulabiliyor. Ya da aile arasındaki bir düğün çok konuşulmazken, kavga dövüş, bol nafakalı, atışmalı boşanmaları aylarca konuşabiliyoruz.
Onur Baştürk: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ama her yalnız görüntülenen için de boşanıyor demek doğru olmaz. Çiftlerin nefes almaya ihtiyacı var. Öte yandan boşanma her daim daha seksi haberdir. Dram ilgi çeker sonuçta.
Melike Karakartal: Şöhretli isimler, magazin basınında arzu etmedikleri yönde manşet olmaktan kaçmak için konuşmamayı tercih ediyorlar. Bu durum da muhabirler tarafından daha fazla takip edilmelerine, daha fazla yakıştırmalara, daha fazla yanlış habere sebep oluyor. Aslında kendileri bu durumu rahatlıkla kontrol altına alabilirler. Elbette ben evlilik haberlerini tercih ederim, bu kadar kötülüğün arasında insan güzel haberler okumak istiyor.
Cengiz Semercioğlu: Neden bu haberler başkasıyla ilgili değil de Murat Dalkılıç ve Merve Boluğur’la ilgili çıkıyor ısrarla? Tamam magazin basınının boş atıp dolu tuttuğu çoktur ama ısrarla bunların çıkması da sanki gerçekten bir şeyler varmış hissi yaratıyor. Boşanmanın ilgi çekmesi ise ani ve şaşırtıcı olmasından kaynaklanıyor. Düğün herkesin bildiği bir hazırlık sonuçta...