Güncelleme Tarihi:
◊ 26 Ekim Perşembe günü sizi sahnede izleme şansına sahip olacağız. Daha önce birkaç kez Türk izleyicisiyle buluşmuştunuz. Bu kez beklentileriniz neler?
- Türk izleyicisi çok sıcakkanlı bana göre... İstanbul konser vermeyi sevdiğim bir şehir. Gerçi geçen sefer geldiğimde bir talihsizlik yaşamıştık. Konserin sonuna doğru bir fırtına kopmuştu, zar zor bitirmiştik. Bu sefer orada eksik kalan zamanımızı da ekleyerek, daha dolu dolu vakit geçireceğimizi, daha çok eğleneceğimizi ve hafızalarımıza güzel anılar bırakacağımızı umuyorum. Ortalıkta fazla telefon olmayacağını da umuyorum tabii...
◊ Konserlerinizde hep bir ‘cep telefonu karşıtı’ tavır oluyor. Halbuki paylaşım çağındayız. Neden izleyiciden telefonlarını bir kenara kaldırmalarını istiyorsunuz?
- İletişim, paylaşım çağı diyorsunuz ya, buna ben pek katılmıyorum. İnsanların bence birbirleriyle iletişimi kalmadı. Herkes telefonuyla oynuyor, onu bunu paylaşıyor. Tamam o da güzel ama esas önemli olanı atlıyoruz. Gözlerinizi hayata açın, insanlarla konuşun, bir konsere gidiyorsanız gerçekten orada olun, müziği dinleyin. Telefonda bir şey yakalayacağım diye orada gerçekten olmanın verdiği hazzı ıskalamayın. Ben izleyicimle gerçekten iletişim halinde olmak istiyorum. Araya telefon, sosyal medya girmesin.
◊ Turnenizde Lübnan’dan Ukrayna’ya, Ermenistan’dan Azerbaycan’a çok farklı rotalar var. Daha çok Fransızca şarkı söyleyen bir sanatçı olarak vermek istediğiniz mesaj “müzik birleştirir” mi?
- Tabii ki müziğin birleştirici gücü yadsınamaz. Ama şunu da söyleyeyim, her ülkede seyircilerin tavrı farklı oluyor. Örneğin Japonya’da “Tamam artık alkışlayabilirsiniz” diyene kadar, ses çıkarmazlar. Saygılı olmak adına... Kore’ye gidin, çıldırırlar, kendilerinden geçerler. O ülkeye fazla uluslararası sanatçı gitmiyor, bu yüzden aşırı mutlu oluyorlar. Türkler dediğim gibi, sıcakkanlı, sevgisini, saygısını ifade etmekten çekinmez.
SANATÇI OLARAK KENDİMİ KANITLADIM
◊ Dünyanın dört bir yanında yaşanan terör saldırıları bir sanatçı olarak sizi nasıl etkiliyor?
- Dünya bir garipleşti son üç senede... Ama hayat devam diyor. Yaşamak, paylaşmaya devam etmek önemli. Ben bir politikacı değilim, o işlerde hiç gözüm yok. Ben bir sanatçıyım. Ve sanatçının görevi, onu dinlemek isteyenlerle müziğini paylaşmaktır. Sahneye çıkarken “Başıma neler gelecek” diye düşünmüyorum. Eğer bir şey olacaksa, başınıza bir bela gelecekse bu sizi her yerde gelip bulabilir. Ve evet, belanın bulma olasılığı belki eskiye göre daha da artmış olabilir. Ama ne yapalım yani? Tüm dünya çıldırdı, hayat dediğin şey ilerlemeli, ilerleme kaydetmeli. Ama sanki son dönemde tüm dünya geriye gidiyor.
◊ Bu durum müziğinize de yansıyor sanırım... Son dönemde şarkı sözleriniz daha cesur. Şarkınız “Adele”, bir nevi feminist manifestoya dönüştü. Kadın haklarından, aile içi tacize farklı konular var sözlerde...
- Ben aşk şarkılarını, ‘chanson’ları söylemekten her zaman keyif alırım. Biliyorsunuz 2012’de Edith Piaf şarkılarını söylemiştim çünkü onun şarkılarındaki sözlerin derinliği beni her zaman etkilemiştir. Ama şöyle de bir gerçek var; dünyada kadın olarak yaşamak çok kolay değil. Özellikle son dönemde. Ben bu durumu yeni mi fark ettim, tabii ki hayır. Ama son üç yılda belki kendime daha çok güveniyorum. Bir sanatçı olarak kendimi kanıtladım, artık aklımdan geçenleri ve söylemek istediklerimi daha rahat ifade ediyorum.
BELKİ DE ROMANTİĞİM
◊ Sizi 30 yıldır tutkulu ve içli bir şekilde aşk şarkılarını söylerken dinliyoruz. Peki siz romantik biri misiniz?
- Söylemesi zor. Hayatı severim, ışığı severim. Ama çok parlak olmayan ışığı, mum ışığını mesela. Ya da usulca yüzde beliren bir gülümsemeyi. İnsanların birbirine gösteriş yapmadan gösterdiği saygıyı. Sade şeyleri... Tüm bunlar beni romantik yapıyorsa, evet, belki de romantik biriyimdir...
10 YIL ÖNCESiNE GÖRE DAHA GÜZELiM
◊ Bu sene 50 yaşına girdiniz. Bu yaş sizi değiştirdi mi?
- Kafamda bu konuyla ilgili en ufak bir dert tasa yok, içim rahat. Tabii hayatın gerçekleri, bu noktadan sonra artık yaşlılığa adım adım yaklaşıyorsunuz. O yüzden belki ileride planlarımı ona göre yapmam gerekecek. Ama şimdilik sanatçı olarak sahneye çıktığımda ben hâlâ aynı benim, bir kadın olarak uyandığımda da durum aynı. Güzellik içten gelen bir şeydir. Kendinizi özgür hissederseniz ve çevrenizi sizi mutlu edecek insanlarla doldurursanız, hep güzel kalmamanız için bir sebep yok. Bence ben 10 yıl öncesine kıyasla daha güzel görünüyorum, çünkü kendime o kadar çok yüklenmiyorum.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR