Güncelleme Tarihi:
* Bu üçlü nasıl bir araya geldi, önce onu öğrenelim mi?
- Şebnem Bozoklu: Caner ve ben zaten dört yıldır tanışıyorduk. Daha önce televizyon için bir şeyler yapmıştık. Sosyal anlamda da aynı arkadaş ortamının içindeyiz. Kaan’la ise “Ulan İstanbul” başlayınca tanışıp arkadaş olduk.
* Tanışıp arkadaş olmak tamam ama birlikte film çekmek aklınıza nereden geldi?
- Şebnem Bozoklu: Caner’in yapım şirketi var, belki biliyorsunuzdur. Aklında hep yeni projeler, yeni filmler olur. İmzasını attığı çoğu iş de başarıya ulaşır. Biz “Ulan İstanbul”da buluştuktan kısa süre sonra yeni filminden konuyu açtı. Korku sineması Kaan’ın da benim de ilgi alanımızda... Daha anlatırken heyecanlandık haliyle... Sonra da bu filme ortak yapımcı olarak dahil olduk.
* Bu film üzerinde ne kadar çalıştınız?
- Caner Özyurtlu: Diziye ilk başladığımız zamanlarda proje olarak gündemimizdeydi.
* Neden dizi arkadaşlarınızı ekibe dahil ettiniz peki?
- Caner Özyurtlu: Tek başıma çalışmayı sevmiyorum ki... Birinin beni, birine söz vermem gerek ki o işi bitireyim. Zaten dizi başlamadan önce Şebnem’le konuşuyorduk bir şeyler yapsak diye. Dizi başladıktan sonra Kaan da dahil oldu. Bu şekilde gelişti her şey.
- Kaan Yıldırım: Yapımcılık deneyimini yaşamak çok istiyordum. Sonunda yolum Caner’le kesişti.
FİLMİN ADI BİZİ BİLE KORKUTTU
* Korku sineması özel tercih mi? Üçünüzü de mıknatıs gibi çekip bir araya getirmiş...
- Şebnem Bozoklu: Oyuncuyum, farklı türler için de heyecanlanıyorum. İyi bir komedi filmi için de, dram için de... Zaten işbirliğimiz bu filmle kalmayacak. Beraber daha birçok işe imza atacağız gibi görünüyor. “Ümmü Sıbyan: Zifir” bu maceranın ilk ayağı gibi. İleride komedi filmi de olabilir yani...
* Filmin adını kim buldu, ortak bir karar mıydı?
- Caner Özyurtlu: Evet, ortak karar. Alternatiflerimiz vardı aslında... Şebnem ile Kaan’a sordum, “Nasıl bir fikir?” dedim, direkt “Oha çok korktuk” dediler. Aslında bilinen bir isim.
- Şebnem Bozoklu: Çok korktuk gerçekten. Bilinen bir isimmiş ama biz daha önce hiç duymamıştık.
* Senaryo kime teslimdi?
- Caner Özyurtlu: Senaryosunu Serhat Hasanoğlu ve Muharrem Dokur yazdı. İyi de iş çıkardılar. Beş liselinin mezun olmadan önce son geceyi okulda geçirme fantezisiyle başlayan ve ruh çağırma seansıyla çığırından çıkan bir
macera.
YERLİ KORKU FİLMLERİYLE HERKES DALGA GEÇİYORDU
* İlk ortak işte korku filmi çekmek riskli değil miydi?
- Caner Özyurtlu: Yerli korku filmleri ilk yapılmaya başlandığında herkes dalga geçmişti. Şimdi izleyicisini katlayarak çoğaltıyor. İyi filmler yapıldıkça seyirci de artacaktır. O yüzden risk olarak görmedik.
- Kaan Yıldırım: Bu işteki amacımız ya da işten beklentimiz gişe yapmak değildi zaten... Biz korku türünü seviyoruz ve bu türde güzel bir film yapmak istedik. Yoksa başka bir stratejiyle gişe filmi de yapardık.
- Şebnem Bozoklu: Kaan’a katılıyorum, biz korku sineması seven üç kişi olarak kendi sevebileceğimiz bir film yaptık.
* Bu filmde siz kamera karşısında değildiniz. Sahneleri izleyip de oyuncu gözüyle baktığınızda, beğenmediğiniz noktalar oldu mu?
- Kaan Yıldırım: Oldu tabii... Ama “Olmamış” dediklerimizi bir daha çektik, oldu işte. Bir oyuncunun, sinema üzerine çok iyi bir gözü olmayabilir ya da iyi eleştiriler yapamayabilir. Biz kendi gözümüze güvendik. Beğenmediklerimizi değiştirdik. İyi de bir yönetmenle, Efe Hızır’la çalıştık.
* Çekim aşaması nasıl geçti?
- Caner Özyurtlu: Ben her çekim gününde setteydim. Gayet profesyonelce sürdü diyebilirim. O aşamada hiçbir sorun yaşamadık.
ÜNLÜ OYUNCULAR, KORKU FİLMİNE ZARAR VERİR
* Gayet profesyonelce çalıştınız ama kamera karşısında no-name, tanınmamış gençler vardı. Ünlü birkaç yıldızla filmin reklamını daha iyi yapmaz mıydınız?
- Kaan Yıldırım: Bu söylediğin başka türler için geçerli olabilir ama korku türü için çok da doğru değil.
* Neden?
- Kaan Yıldırım: Yüzü size aşina gelen oyuncuların bir anda cine dönüşmesi, filmin inandırıcılığa darbe vurur. O yüzden tanınmamış isimleri bilerek tercih ettik.
- Caner Özyurtlu: Ben bunun ticari olarak da bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Bazı şeyleri kolaylaştırırdı; TV satışı mesela... Ama filme verdiği zarar, yararından daha büyük olurdu. Seyircinin bir korku filminden tek beklentisi var; korkmak. Bunun önüne geçersen olmaz. Orada Şebnem Bozoklu’yu cinden kaçarken görmek inandırıcı gelmez kimseye.
- Şebnem Bozoklu: Ben korku sinemasına dair bir şey izleyeceksem, tanıdık yüzleri perdede görmek istemem. Çünkü o zaman inanç problemi yaşıyorum. İstiyorum ki tanımadığım oyuncular oynasın. Bilinmeyen yüzler korku filmleri için avantajdır.