Güncelleme Tarihi:
◊ Es Film’in ortak yapımcılarındansınız. Bize bu macerayı özetler misiniz öncelikle?
- Pazarlama kökenliyim. Yüksek lisansımı da pazarlama üzerine yaptım. İnternetin girişimlerinin arttığı yıllarda ünlüleri hayranlarıyla buluşturan bir site kurmuştum. Daha sonra büyük bir markanın Ortadoğu’da yapmak istediği bir kampanyada, Songül Öden ile hayran-ünlü buluşmasını biz ünlü-reklam buluşmasına çevirdik. Ardından diğer reklam prodüksiyon çalışmalarımız geldi. Devamında dizi de yapabileceğimize inandık ve “Bir Osmanlı Polisiyesi: Filinta” projesiyle çıkış yaptık. Ardından dönem-komedi işimiz “Zeyrek & Çeyrek” ve “Payitaht: Abdülhamid” geldi. “Osmanlı Subayı” filmi ve “İsimsizler” dizisiyle devam ettik. Bir de Kore uyarlaması olan “Aslan Ailem” dizisi var. Şimdi Mevlana’nın hayatını konu alan “Rumi” filmine hazırlanıyoruz.
◊ Kore uyarlamaları bu ara çok revaçta. Nedeni biraz daha muhafazakâr olmaları mı?
- Kore’nin aile ve drama bakış açısı bize çok yakın. Eskiden Brezilya dizilerini alıp izleyen toplumken daha sonra kendi çektiği dramaları dünyaya satan bir ülke olduk. Fakat hikaye noktasında, büyük bir kaynağımız olmasına rağmen dramatik kurguları ithal etmek zorunda kaldık. Asıl dramatik kurgular Kore’deydi.
Şimdi Japonya gibi yeni pazarlardan yeni ithalatlar yapıyoruz.
Hatta Brezilya ve Arjantin gibi eski pazarlarla da bu alışverişi yapmaya başladık.
Ama biz bunları daha çok senaryonun kurulumu olarak alıyoruz. Koreliler belki en çok senaryo formatı satan ülke ama çektikleri dizileri satamıyorlar. Biz çekip satabiliyoruz.
◊ Neden...
- Çünkü birçok ülke bizim görüntü kalitemizi beğeniyor, ayrıca ünlülerimize aşina.
◊ Bir de Amerikan dizisi uyarlamaları var.
- Biz bir işi Amerika’dan uyarladığımızda, bütçelerimiz ve süremizden ötürü onlara yetişemiyoruz. Onların işi bizimkinden daha iyi çıkıyor haliyle... Ve bizim yeniden çektiğimiz diziler, kendilerine orada yer bulamıyor. Bizim en büyük avantajımız verdiğimiz duygu ve yerellik hissidir.
◊ Abdülhamid’in hayatını kurgusal da olsa anlatmak zor değil mi?
- Bizim işimizin diğer tarihi işlerden daha zor olmasının sebebi, çok yakın bir tarihi drama olarak canlandırmak...
“RUMİ”YE OSCAR’LI SENARİST İMZASI
◊ Cannes’daki MIPCOM’da Türk dizileri her yıl büyük ilgi görüyor.
- MIPCOM’un en büyük katkısı, hem “Osmanlı Subayı” hem de “Filinta”nın Netflix’te yayınlanmasını sağlamak oldu. Amerikan Yayıncılar Birliği’ne üye seçildik. Akademi Ödülleri’nde de oy verebiliyoruz. Bu oluşumun içinde yer alan ve sayısı bir elin parmağını geçmeyen Türk yapımcılardan biriyiz. Tabii bu da bizim için ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağı.
◊ “Osmanlı Subayı”ndan sonra yeni bir film geliyor mu?
- Mevlana’nın hayatını konu alan “Rumi” adlı bir sinema projesinin hazırlıklarına başladık. Senaristi David Franzoni. “Gladyatör”ün Oscar’lı yazarı. Franzoni Türkiye’ye geldi, senaryoyu tamamladı. Önümüzdeki yıl çekimlerine başlamayı planlıyoruz. Henüz oyuncu seçmelerine sıra gelmedi. Yönetmen ve stüdyo görüşmeleri ise sürüyor.