Güncelleme Tarihi:
* “Laf Bende Kalmasın” programı nasıl doğdu? Ekrandaki benzer formatlardan ne farkınız var?
- Yeşim Salkım: Hepimiz yapımcı tarafından tek tek arandık. Bana Mehmet’in ismi verildiğinde çok mutlu oldum. Ona “Aşk Doktoru” diyorlar ama her şeyden önce güvenilir bir gazeteci. Arayıp işin aslını sormadan haber yapmayan biri. Güzel bir ikili olacağımızı düşündüm. Sonradan ekibe Seçkin eklenince daha da güzel oldu. Onlarla olmaktan mutluyum. Bu arada benim yüksek lisansım pedagoji üzerine olduğu için biraz da olayları psikolojik açıdan masaya yatıracağız. Bunun iyi olacağını düşünüyorum.
* Seyirciyi nasıl bir program, nasıl sürprizler bekliyor?
- Y.S: Biraz magazin, biraz üçüncü sayfa haberleri, biraz kadın erkek-ilişkileri. Genel anlamda hayat demek daha doğru... Çocuklarımızın nasıl yetişeceğinden tutun da güzelliğe, sinemaya kadar her şeyi konuşabileceğimiz bir program. Kimseyi kırmak, üzmek taraftarı değiliz. Tabii ki gerçekleri de konuşalım da laf bizde kalmasın.
- Mehmet Coşkundeniz: Evet gerçekleri konuşurken birileri üzülecek, kırılacak diye bir kaygımız yok. İftira ya da çamur atmayız ama biz gerçeği konuşurken birileri alınıyorsa, o onların sorunu. Birini hedef göstermek değil amacımız. Olguyu, olayı incelemek, irdelemek. Bizim asıl hassasiyetimiz çocuklar. Üçümüz de çocuk sahibiyiz. Çocuklar üzerinden sürdürülen hiçbir polemiğin içinde yer almayız.
PROGRAMA KATILAN DÖRT ÇİFTTEN ÜÇÜ BOŞANDI
* Kendi geçmişinizden de örnekler verecek misiniz? Ya da yaşadığınız olayları masaya yatıracak mısınız?
- Y.S: Tabii ki...
- M.C: Bizim hiçbir çekincemiz yok. Evliliklerimi de konuşurum, yenilmişliklerimi de, zaaflarımı da... 12 tane kitap yazdım ben.
- Y.S: Asıl kapalı kutu sensin ama Seçkin.
- Seçkin Piriler: Yok ya, her şeyim ortada benim. O değil de aralarında en heyecanlısı benim, günlerdir gözüme uyku girmiyor. Yıllardır çalışmamıştım, uzun zaman sonra ilk kez kendimi ekranlarda göreceğim. Bu programda insanlara kendimi anlatmak istiyorum. Yeşim ve Mehmet’i zaten biliyorlar ama beni çok iyi tanımıyorlar.
- Y.S: Ama beni de yanlış tanıyorlar. Benim snop, burnundan kıl aldırmayan, bir eli yağda bir eli balda bir kadın sanıyorlardı mesela. Oysa son 10 senesini her anlamda çok zor geçirmiş bir kadınım.
- M.C: Özellikle belirtmek istiyorum, birbirimizin onaylayıcısı da olmayacağız.
- Y.S: Yok öyle bir şey. Sen erkeksin senin neyini onaylayayım! Bir de arkadaşımı boşamışsın, iki çocuğunuz var (gülüyor)...
- M.C: Sen de Hakan’ı (Eratik) boşadın. Ne güzel buluşuyorduk, eğleniyorduk.
- Y.S: Bir programa katıldık, kaderimiz değişti.
- M.C: “Ben Bilmem Eşim Bilir”e katıldık dört çift; Pınar Aylin-kocası, Yeşim Salkım-kocası, ben-eşim ve bir de Bekir Aksoy ile eşi Derya. Üç çift boşandı. Bir Pınar Aylin kaldı. Allah mutluluklarını daim etsin. Programın yapımcısı bile boşandı öyle söyleyeyim. Ne uğursuz yayınmış arkadaş (gülüyor)...
KAAN BENİMLE YÜZLEŞMEDİ TELEVİZYONA HİÇ ÇIKMAZ
* Seçkin Hanım, gerekirse eski eşiniz Kaan Tangöze ile ilgili haberleri ve yeni ilişkisini de tartışır mısınız yayında?
- S.P: Kaan benim için özel biri ve çocuklarımın babası olabilir. Ama tartışırım, yorum yaparım. Çünkü ben o masada haberleri tartışmak için varım.
- M.C: Biz gerçekleri konuşacağız, kimin ne dediği umurumuzda olmaz.
- Y.S: Sen gazetecisin, zaten sana düşmanlar hayatım. Beni de sevmiyorlar. İki-üç programa kadar Seçkin’i de sevmezler.
- M.C: Seçkin ben herkese kendimi sevdireyim kaygısında biri değil ki zaten, dümdüz bir insan. Tahmin ettiğimizden daha düz.
- S.P: Evet aynen öyleyim.
* Programda konuk da ağırlayacak mısınız? Mesela Kaan Bey’i davet eder misiniz?
- S.P: Adam benimle yüzleşmedi ya televizyonla mı yüzleşecek!
- M.C: Keşke katılsa, biz konuklarımızı iyi ağırlarız. Amaç orada Seçkin’le Kaan’ı çatıştırmak olamaz zaten.
- Y.S: Ben asıl bir psikolog olarak kız arkadaşı Kıvılcım’ı (Ural) sorgulamak isterim telefonda. Keşke bağlansa da sorsam “Nasıl bir ailede yetiştin?” diye. Belki de bir travmayla yetişti, bilemeyiz. Ona sormak isterim. Kaan’ı ne yapalım, Kaan arada kaldı zaten.
Ben mesleğime ihanet ettim
* En büyük pişmanlığınız nedir?
- Y.S: Ben mesleğime ihanet ettiğimi düşünüyorum. Özel hayatımı her zaman önde tutan bir kadın oldum. Keşke işime gücüme konsantre olsaydım. Aile hayatımı daha koruma altına almak adına işimden gücümden fedakarlık ettim.
- M.C: İlk evliliğimi çok küçük yaşta yaptım. Şimdiki aklım olsa yapmazdım. Üniversitede öğrenciydim. “Nasıl aşk doktorusun sen, üç kez enlemişsin” diyorlar. Âşıktım ama biraz daha dingin olabilirdim.
- S.P: Evlendikten sonra işimi bırakmam en büyük pişmanlığım. İşime devam ediyor olsaydım belki beni aldatamayacaktı ve hâlâ evli olacaktım. Adam beni hep elinin altında gördü...
- M.C: Seçkin’in en büyük hatası Kaan’ın kendisine âşık olma sebeplerini yine Kaan’ın isteğiyle ortadan kaldırması. Kime âşık oldu Kaan; modellik yapan, kendine bakan, parasını kazanan bir kadına... Seçkin ne yaptı, ev hanımı oldu!
2.5 YILDIR YALNIZIM BİRİYLE OLMAYA HAZIRIM
* Size göre aşk nedir?
- Y.S: İlahi...
- M.C: Hayat...
- S.P: Ben aşkı unuttum, hatırlamıyorum. Âşık olmayı çok istiyorum.
- Y.S: Ben 2.5 yıldır yalnızım ve artık birisiyle olmaya hazırım. Ama bu öyle kolay değil. İki çocuğum var, ince eleyip sık dokumalıyım. Kapılarımı kapatmadım ama niye olmuyor diye de dertlenmiyorum.
- M.C: Aşk “Hadi buluşalım, sevişelim” değil. Konuşalım, sohbet edelim... Aynı fikirde olmak zorunda değiliz ama birbirimizin hayatına saygı duyalım. Yaşam biçimlerine karışmayalım.
- S.P: İnsanlar bize yaklaşmaktan korkuyor. Bunu hissediyorum. Medyatiğim ve bu büyük engel.
- M.C: İlişkide nedir kriterlerin Seçkin?
- S.P: Aşk çok önemli, yanında iyi hissetmem çok önemli. Geri kalanın önemi yok. İki çocuğum olduğu için merhametli biri olması da şart. Ve bana saygı duyacak. Artık gidip de öyle serserivari bir insanla olamam. Çünkü çocuklarım var.
* Kaan Bey serservari miydi?
- S.P: Yok öyle değil. Belki beni o tarz bir insanla yazdıkları için öyle söylemişimdir. Kaan çok olgundur. İlk tanıdığımda görüntüsüyle kendisi arasındaki farka inanamamıştım. Çok düzgün bir insandı. Gördüğüm gün âşık olmuştum. Sonra beni müzisyenlerle yazdılar ama arkadaşlarımdı.
Para dediğin elinin kiri
* Paranın hayatınızdaki yerini sorsam...
- Y.S: Hiç. Sevgin saygın yoksa neye yarar? Ben geçmişte 70 metrelik bir tekneden inen kadındım. 250 lira yevmiye ile tiyatro oynayan bir adama âşık oldum ve 8 senemi onunla geçirdim. O yüzden “para elinin kiri” diyorum.
- M.C: Ben harcayan taraftayım. Varsa yerim, yoksa umurumda olmaz, zaten yokluktan geliyorum. Üniversitede bir işe kalkıştık dört arkadaş, battık. Batınca da her şeyimizi kaybettik. Babam da para vermemeye başladı. Bir sömestr dönemi boyunca her öğlen çeyrek ekmek arası beyaz peynir yedim. O okulu okudum, bitirdim, şimdi işimi yapıyorum.
- S.P: Ben de hayatım boyunca paraya önem vermedim ama çocuklarımın geleceği için bir miktar olmasını isterim tabii. Geleceğe iyi hazırlamak isterim onları... Kendim için sadece yaşayabilecek kadar olsun yeter. Mesela Kaan’la ilk evlendiğimizde Kurtuluş’ta virane bir evde kalıyorduk. Hatta boşandıktan sonra “Keşke hâlâ çocuklarla beraber hep birlikte o evde otursaydık, aynı yatakta yatsaydık” dedim... Salonu bile yoktu ama mutluyduk. Buradan “Kaan’a dönmek istiyor” mesajı çıkmasın. Benim için aile kavramı önemli. Çok şanslıydım ki âşık olduğum adamla evlendim, ondan çocuklar yaptım ve bunun böyle devam etmesini isterdim.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR