Bırakalım artık bu garip soru kalıplarını

 Cengiz Semercioğlu: Kimin sözü geçecek? Kadın ve erkeğin eşit olduğu her evlilikte olması gerektiği gibi Kenan’ın da Sinem’in de sözü eşit derecede geçiyordur. Kararları ortak alıyorlardır. Bunda şaşıracak ne var? Olması gereken bu zaten. “Evde sözü geçmek” ne demek? Kenan da Sinem de bunu bilecek görgü ve birikimde insanlar zaten. Evde herkesin sözü eşit geçer, bırakalım artık bu garip soru kalıplarını...

Onur Baştürk: Soru aslında tam bizim Kırmızı Çizgi kampanyasına uygun. Üstü kırmızıyla rahatlıkla çizilebilir yani. Evde erkeğin ya da kadının sözü geçmesi diye bir şey artık olamaz. Hangi devirde yaşıyoruz? Karşımızda yeni jenerasyonun en popüler ünlü çifti var ve bu soru soruluyor, valla garip! Ama Sinem Kobal da daha lafı gediğine oturtan bir yanıt verebilirdi. O da bunu yapmamış.

Ömür Gedik: Sinem evde kimin sözü geçer sorusuna “Kenan” diye cevap vermiş aslında.

En zoru Mia'nın durumu!

Bir yanda “Hâlâ Sedat Doğan’ın borçlarını ödüyorum” diyen Işın Karaca diğer yanda annesine mektup gönderen ve kızına kavuşacağı günü beklediğini söyleyen Sedat Doğan... Kimi haklı buluyorsunuz?

Ömür Gedik: İkisinin de durumu zor elbette. Ama en zoru Mia’nın durumu. Annesi, babasının borçlarını ödediğini söylüyor. Baba gitmiş, uzaklarda, adı türlü olumsuzluklarla gündeme geliyor. Umarım her şey yoluna girer ve Mia ileride ailesiyle ilgili daha güzel şeyler hatırlar.

Onur Baştürk: Işın Karaca’yı haklı buluyorum tabii. Düşünsenize, hâlâ eski eşinizin borçlarını ödüyorsunuz. Ama eski eşiniz başka bir ülkede, üstelik hırsızlıktan tutuklu. Yani neresinden tutsanız elinizde kalıyor her şey. Dolayısıyla “kızıma kavuşacağım günü bekliyorum” mektupları sadece işin draması gibi geliyor bana ne yazık ki...

Cengiz Semercioğlu: Işın Karaca çok çekti bu meseleden ve kolay kolay da kurtulacak gibi değil. Geçen yıl televizyon programında Brezilya’dan İstanbul’a bile getirmeyi düşündük Sedat’ı... Ancak Işın ve ailesinin huzurunu kaçıran biz olmak istemediğimiz için vazgeçtik. Kolay şey değil, Sedat kızına doğru babalık yapacağına dair en ufak bir emare göstermiyor. Hangi anne olursa olsun çocuğunu böyle bir babayla görüştürmek istemez...

Defne’ye yabancı repertuvar şart

Sevgilisi Cem Yılmaz’ı geçen ay İngiltere’de sahnelediği Diamond Elite Platinum Plus gösterisinde yalnız bırakmayan Defne Samyeli, Londra’daki caz kulübü Jazzgir’in sahibi Ali Eren Balıkel’in sahne teklifini kabul etti. Sizce Samyeli orada ilgi görür mü?

Onur Baştürk: Eğer caz klasikleri söyleyecekse valla olur neden olmasın? Ama kalkıp “Düşünme hiç, neden diye?” diye başlayacaksa Türkçe pop, olmaz o iş. Londra’daki Türkler kalkıp bir iki seyreder, ya sonra?

Cengiz Semercioğlu: Defne’nin İngilizcesi çok iyidir, sahnede ışığını ise hepimiz biliyoruz. Ama bu caz kulüpten dünyaya açılayım diye bir derdi yoktur Defne’nin... Elbette Türkler gidip izleyecektir öncelikle Defne’yi... Yabancılardan değil ama Türklerden ilgi görür. Daha ötesini de
beklememek lazım zaten.

Ömür Gedik: İngiltere’de yaşayan ciddi bir Türk nüfusu var, Defne de popüler bir isim, tabii ki ilgi görür. Kulübe gelen yabancı misafirleri de göz önüne alarak yabancı repertuvarı da dengelemesi gerekir tabii ki bu da Defne için zor olmayacaktır.

Moda reklamı gibi klip

Edis’in son videosu illuminati yorumlarına maruz kaldı. Konsey videoyu izleyip yorumları değerlendirdi.

Onur Baştürk: Videoyu izledim; Beyonce ya da Lady Gaga kliplerinde olduğu gibi “göz” filan aradım ama bulamadım. Çünkü illuminati komplocuları hep onların kliplerinde bir şeyler bulur. YouTube bu analizlerle dolu zaten. Edis’in videosunda ise bir sahnede herhalde buna benzer bir şey geçiyor. Ama illuminati sembolleriyle alakası yok. Komik buldum bu yüzden o yorumları. Ama Edis de sert tepki vermiş bence, fazla ciddiye almış. Bunu yapmamalıydı.

Ömür Gedik: Bir videoya birkaç illuminati esintisi serpiştirince illa ki konuşuluyor ve gündem olup, izleniyor. Murat Boz’dan Gülşen’e kadar pek çok şarkıcının klipleri için de geçmişte aynı şey söylenmişti. İlluminati bir yana Edis’in klibi ilginç, renkli ve güzel olmuş gerçekten de. Yolu açık olsun.

Cengiz Semercioğlu: Klipteki Edis’in göz işareti gibi yaptığı bir el hareketinden bu manalar çıkarılıyor. O zaman ben bu klipten çok rahat 150 tane daha mana çıkarabilirim. İllumanti mesajı değil ama Sankuanz’ın reklamı gibi olduğunu söyleyebiliriz klibin. Bu moda markasının yeleğini giyerek neden böyle bir reklam yaptı anlamış değilim. Klibi de şarkıyı da sevdim...

Laf hoşuna gidebilir de sırtına dövdürmek niye

Sıla iki olayla gündeme geldi. İlki, “Siz aşktan n’anlarsınız bayım” dövmesi diğeri de Demet Akalın’a verdiği şarkıda geçen “Çürük vişne dudaklı” sözleri... Konsey 2 konuya da yorum yaptı.

Cengiz Semercioğlu: Gördüğüm en gereksiz dövme. Şiiri beğenebilirsin, laf hoşuna gidebilir ama sırtınıza 25 punto dövdürmek niye? Çok daha estetik bir şekilde yapabilirdi bunu. İnsan şiddet gördüğü bir adama söyleyeceği sözü ömür boyu sırtında taşır mı? Bu yüzden Ahmet Kural’a bir gönderme olamaz. Demet’e verdiği şarkı ise çok daha fazla göndermelerle dolu...

Ömür Gedik: Sıla şu ara ne yapsa, ne söylese, ne yazsa Ahmet Kural’a bağlanacak. Hele ki atarlı giderli olanlarda hiç kaçışı yok. Gerçi hüzünlü bir şeyler söylese, üzgün olduğunu anlatsa bu sefer de “özlüyor mu acaba” diyecekler. Zor valla. Bu davanın magazini uzun süre daha devam edecek gibi duruyor.

Onur Baştürk: Siz aşktan n’anlarsınız bayım cümlesi meğer bir şairden alıntıymış. Tam da onun doğum gününde o şiirden bu cümleyi paylaşmak istemiş Sıla. Bunu Instagram’ında sonradan açıkladı. Ama sadece o cümleyi paylaşınca karşı tarafa bir mesajmış gibi duruyor. Belki bunu da istemiştir. Demet Akalın’a verdiği şarkıya gelince. Orada artık mesaj değil, direkt “Durum budur” demiş Sıla. Lafı gediğine oturtmuş.

Keşke o zaman da susmasaydı

Bennu Gerede kendini anlattığı otobiyografik romanında ilişki yaşadığı erkek tarafından şiddete maruz kaldığını açıkladı ve Ayşe Arman’a verdiği röportajda, “Yıllarca sustum” dedi. Gerede’nin bu çıkışına ne diyorsunuz?

Onur Baştürk: Her kadın şiddete uğrayabilir. Bennu Gerede ya da bir başkası. Artık buna şaşırmıyorum, şaşırmıyoruz. Şaşırdığım şey kadınların susmaları ya da o ilişkiye devam edebilmeleri oluyor. Bennu bildiğim kadarıyla ilişkisini o dönem hemen bitirdi. Ama keşke susmasaydı. Kadınlar bu durumu içine atmamalı artık. Yüzü kızarması gereken erkek tarafı çünkü.

Cengiz Semercioğlu: Şiddet gördüğü dönemde kadınların çıkıp bunu haykırması olağan karşılanan bir durum değildi. Bugün ünlü ya da ünsüz kadınlar çıkıp yaşadıklarını anlatmanın kendi ayıpları olmayacağını biliyor artık. Bugün aynı şeyi yaşamış olsa Bennu Gerede de çıkıp anlatırdı eminim. Artık hiçbir kadın yıllarca susmuyor. Susmamalı da...

Ömür Gedik: Hollywood’da başlayan “Me too” hareketinden sonra bir zamanlar susan kadınların çoğu geçmişte şiddet ve tacize uğradıklarını açıklamaya başladılar zaten. Bennu da akıma ve çoğunluğa uymuş görünüyor.

Bebelac Çocuk Devam Sütleri bilişsel gelişimi destekler* (Sponsorlu içeriktir)